hesabın var mı? giriş yap

  • halen evrimi aynı canlının doğumu ve ölümü arasında gerçekleşen bir süreç sanan sığırların ataları nasıl hayatta kalabilmiş?

  • biri de benim.

    yıllar önce otobüste şöyle bir diyaloğa denk gelmiştim; otobüse binen biri akbilinin bittiğini söyledi ve ücreti karşılığında birinden onun yerine de basmasını rica etti. sonrasında önlerde oturan bir hanımefendi kalkarak akbili bastı ve şöyle dedi: "para istemiyorum. lütfen siz de aynı durumda kalan başka biri için akbilinizi basın ve para istemeyerek aynısını ondan rica edin"

    karmayla ilk tanışmam da böyle oldu, üsküdar-bostancı otobüsünde.

  • sonuna kadar katıldığım, fikret orman'ın açıklaması.

    "‘statta bira serbest olsun’

    her zaman söylüyorum statlarda hafif içki satılmalı. biz statlarımızı taraftarı çekebilecek yerler haline getirmeliyiz. bizim taraftarımız maç öncesi çarşı’da içiyor stada öyle geliyor. aynı şey f.bahçe ve g.saray için de geçerli. oysa taraftarımıza stadımızda light bira satabilsek istenmeyen olaylar da olmaz. istanbul’daki şampiyonlar ligi finali’nde bira serbestti ve hiçbir olay yaşanmadı."

    kaynak

  • gözlemleyebildiğim kadarıyla düğünde gelin kadar stresli ve tüm gözlerin üzerinde olduğu 2 numaralı kişi. evet bu kişi damattan daha çok gözleri üzerinde toplayan kişi. geline göz ucuyla bir baktıktan sonra tüm teyzelerin 2 numaralı hedefi. kendilerince oğullarına kız bakan teyzeler arası soğuk savaşın sebebi.

    gelin, üzerindeki sorumluluğu ve kusurlarını örtebileceği bir şeye sahip, gelinlik. ona 2 dakika bakan herkes mest oluyor. peki ya bu kızımız öyle mi? hayır. giyeceği elbise, saçları ve makyajı inanılmaz dozunda olmalı. orada ablasını evlendirirken ışıl ışıl parlamalı ama aynı zamanda o teyzelerin gözünde olumsuz bir etki bırakmadan yapmalı bu işi. tüm misafirleri güler yüzle karşılamalı. ıslak ıslak öpen amca ve teyzelere karşı takatli olmalı. ve en önemlisi; teyzelerden gelen oğlumla dans etsene baskılarını çok seri cümlelerle bertaraf etmeli. annesinin gazıyla kendisini dansa kaldırmak isteyen yağız delikanlıları ise kırmadan - incitmeden yerlerine yollamalı.

    az daha unutuyordum; bir de düğün sonunda en çok ağlayan kişi olmalı.

    gözlemlediğim kadarıyla zor zanaat gelinin kız kardeşi olmak.

    edit: hayır bu bahsedilen kız kardeş ben değilim. ben kız bile değilim lan. bunun yüzünden, daha okuduğunu sindiremeden -ki bu durumda okumuş saymak yanlış- "öyle düğünler kaldı mı ki yeaa?" ve "kezbansın işte eaeheaha" şeklinde mesajlarından dolayı siz sevgili sözlükçülerin gözlerinden öpüyorum.

  • her ne kadar gelin gerçekten kezban olsa ve damat gerilmekte haklı olsa da verdiği tepki bildiğin hödüklüktür. durun gençler daha cicim ayı başlamadan bu ne tahammülsüzlük?
    bir de sevgisizlikleri çok belli oluyor yazık gerçekten.

  • elektrik ve su idaresine gidin tapunuz ve noter ihtarmenizle. suyu ve elektriği kestirin.
    (varsa gazı da kestirin) nasıl yaşıyorsa yaşasın.
    ya da bileği sağlam birisini bulun o sizin yerinize çıkartsın.

  • istanbul'un simgesi ne zaman duvarda biten çiçekler oldu dediğim olay.

    ankara'ın simgesi dinozorlar kalkınca bir şey olmadı, rahat olsunlar.

  • merak ettiğim ve raflarda yerini alan yeni yusuf atılgan kitabı. kitabın kapağı yine bana göre razalet. anlayacağınız üzere yusuf atılgana kapaklarıyla haksızlık yapılan kitaplardan bir diğeri. kitabın kapağında; kitaplarına girmemiş yazıları, şiirleri, söyleşileri, çevirileri şeklinde başlıklar yazmakta. "eşek sırtındaki saksağan" adlı yok ettiği romanının giriş kısmı da bulunuyormuş. üretkenlik konusunda sıkıntıları olan bir yazarın neden yazdığı romanı yok ettiğini de merak etmiyor değilim. en yakın zamanda incelemeye çalışacağım.
    siz rahat yaşayasınız diye

  • selin sayek böke'nin açıkladığı korkunç veri.

    "geçtiğimiz haftalarda devlet borçlanmak üzere piyasaya gitti. kendi kağıtlarına türkiye cumhuriyeti devleti müşteri bulamadı. geçen hafta yapılan hazine ihalesinde, hazinenin kapısını çalan olmadı. sonunda hazine borcunu kamu bankalarına sattı. üstelik son zamanlarda ödemediği kadar yüksek faizden."

    konuşmanın başlıkları:

    • bu ne 1994 krizine ne 2001 krizine ne de 2009 krizine benzemiyor.

    • geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verileri türkiye'de yeni bir rekora işaret ediyor, işsizlik yüzde 11, 3'e ulaşmış. 3 milyon 493 bin kişi, çalışmak istiyor, iş arıyor ama bulamıyor. 2 milyon 514 bin kişi, iş dahi aramıyor.türkiye'de 6 milyon 7 bin kişi çalışmaya hazır. türkiye bununla son 6 yıllık işsizlik rekorunu kırıyor. sadece yarım milyon kişi bu yıl işsiz kalmış.

    • türkiye'nin kısa vadede ödemesi gereken, 167. 8 milyar dolarlık bir borcu var. bu borç hepimizin. şirketler borçlu, dolayısıyla o şirkette çalışan işçiler de o şirketin borcuna ortaklar. bu borç türkiye'nin . bu borç türk lirası değer kaybettikçe çok daha pahalı. 2016'nın başında ödememiz gereken toplam borcun tl değeri, 493 milyar liraydı. tl'nin değer kaybıyla bugün ödememiz gereken borcun değeri, 570 milyar tl.

    • ya tedarikçim fetö'cü diye yaftalanırsa, ya bayime yarın birden el konulursa endişesi bütün iş dünyasını sarmış vaziyette. bakkalından türkiye'deki en büyük şirketine kadar. kimse birbirine güvenemiyor. sorun hepimizin sorunu. bu deprem dalgası büyük. kimse kurumlara güvenmiyor, birbirleriyle iş yapmıyor. memur, müdüründen, müdür müsteşarından, müsteşar bakanından şüpheleniyor. hepsinin şüphesi ortak ya yarın fetö'cü listesinde bu isimler çıkarsa diye düşünüyor. kimse hiç bir karara imza atmak istemiyor. böyle bir ekonomi işleyemez.