ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bonzai içtiğini belli etmezse ölecek hastalığı
-
sözlükte bu aralar salgın şeklinde yayılan hastalık. bilinen en önemli semptomu; şöyle güzel, böyle kafası var diye roman yazar gibi 50 paragraf bonzaiden bahsedip entry'i "kesinlikle ama kesinlikle içmeyin! bak allah'ın adını verdim ne olur bunu kendinize yapmayın! söz mü? içmeyeceksiniz değil mi???" diye bitirmek. ya viral reklam, ya da madalya falan bekliyorlar sanırım.
(bkz: geçen gün yine arkadaşlarla bonzai içiyoruz)
eski sevgilinin yeni sevgilisi
-
problemi devralmış kişidir. güle güle çözsündür.
anayasa komisyonundaki oscar wilde tartışması
ebrar karakurt
-
milyonlar kazanırken türkçe cümle kuramayan türk futbolcuların olduğu ortamda ingilizcesiyle eleştirilen voleybolcu.
dinledi, anladı, dilinin döndüğünce cevapladı.
işte, futbol ile voleybol arasındaki kültür farkı. sadece oyuncular açısından değil, seyirciler açısından da farkı ortaya koyan durum.
kedi patisi
-
düğmesine* basınca tırnakları ortaya çıkartan sustalı yürütgeç.
basıyorsun -> wolverine
bırakıyorsun -> kedi
basıyorsun -> wolverine
bırakıyorsun -> kedi
wolverine, kedi, wolverine, kedi, wolverine, kedi.
kedi sıkılıncaya kadar gider bu böyle.
zaman zaman tehlikeli olabilse de, her şeye rağmen cennet kedilerin patileri altındadır
otobüslerde sigaranın içilebildiği yıllar
-
dibine kadar yaşadığım yıllar.
sadece otobüsler değil, hastaneler, resmi daireler, uçaklar, okullar vs aklınıza gelebilecek her yerde içerdik (iyi bok yedik!).
-üniversitede ders aralarında sınıfta içerdik. mız mız edenolursa koridora çıkardık.
-uçaklarda en arkadaki 4-5 sıra sigara içenlere ayrılırdı. check-in sırasında "sigara içilen bölüm lütfen" derdik.
(önce iç hatlarda sonra dış hatlarda kaldırıldı)
-sınıflarda ders sırasında öğretmenlerin sigara yakması normaldi.
-muayene sırasında doktorlar içerdi. ağzında sigara ile muayene eden doktorları hatırlarım.
-üniversitede sınavlar sırasında (vize-final) sigara içmemize izin verilirdi. 2 saatlik sınavda yarım paket sigara bitirirdim!
-şehir içi minübüslerde içerdik.
-devlet dairelerinin her yerinde her odasında içilirdi.
-bankalarda işlem için beklerken sigara içerdik.
-sinemalarda içebiliyorduk.
-otobüslerde kek-meyva suyu ikramı modasından önce tepsi ile sigara ikramları vardı. muavin elde tepsi bütün koltuklara tutardı. hatta yanında ateşi olmayanlar için tepside çakmak da olurdu.
ve daha daha nerelerde içerdik..
her yerde sigara içilmesinin en vahim tarafı ise o yıllarda içilen sigaraların kalitesiydi. her ne kadar kaçak sigaralar olsa da sigara içenler ya maltepe sigarası ya da samsun sigarası içerlerdi. bunların kokuları çok ağır ve kötüydü. hele maltepe'nin kokusu (ki en yaygın içilen sigara maltepe markaydı) adamı bayıltacak kadar ağırdı.
bir de bu sigaralarda kullanılan tütünün yavaş yanmasından dolayı yakılan sigaralar en az 10-15 dakika yanık kalırdı. bunların uzun versiyonlarını ise (uzun samsun gibi) yarım saatten fazla içtiğimiz olurdu lan! iç iç bitmezdi.
***
atatürk'ün yaptığı devrimlerin ardından bu ülkede yapılmış en büyük devrim sigara'nın kapalı alanlarda içilmesinin yasaklanmasıdır.
o ses türkiye
-
yarışmaya başladığında bir beyonce olan aydayı yarı finale gelindiğinde yıldız tilbeye ceviren yarışmadır. turk halkı bunu istyor hehehehhe
türkiye'nin durumunu en iyi anlatan fıkra
-
pamuk prenses, süpermen ve pinokyo yürüyüşe çıkmışlar...
yürürlerken önlerine bir tabela çıkmış.
" dünyanın en güzel kadını" yarışması...yazıyormuş üstünde.
- bu yarışmaya katılıyorum, demiş pamuk prenses..
yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen pamuk prenses'e sormuş
süpermen ve pinokyo.
- eeee, nasıl gitti?
- birinci oldum, demiş pamuk prenses.
yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
"dünyanın en güçlü adamı" yarışması...yazıyormuş üstünde.
-bu yarışmaya katılıyorum, demiş süpermen.
yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen süpermen'e sormuş
pinokyo ve pamuk prenses.
- eeee, nasıl gitti?
- şüpheniz mi vardı?, demiş süpermen.
yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
"dünyanın en yalancı insanı" yarışması...yazıyormuş...
-bu yarışmaya katılıyorum, demiş pinokyo.
yarım saat sonra arkadaşlarının yanına gözyaşları içinde dönen pinokyo'ya sormuş süpermen ve pamuk prenses.
- ne oldu?
pinokyo sormuş bu defa " kim lan bu tayyip denen adam?!?
tarihin en mutsuz nesli
-
filmleri, bir film sahnesine ait bir fotografin altina yazilmis bir replik kadar taniyan,
sair, dusunur yahut yazarlar hakkindaki fikirleri, sadece onlara ait bir cumle, dize ya da kisa bir paragraf kadar olan,
arkadaslarla bir sey yapmayi, kahvenin adinin bile kahve olmadigi ucube mekanlarda karsilikli oturup telefonlara gomulmek sanrisi ile karistiran,
baskalarinin dayattiklarini, hic suzgecten gecirme geregi duymadan dogru kabul edip icsellestiren ve bu sayede adim adim kendine yabancilasan,
bu yabancilasma ve surekli poh pohlanma yuzunden, yedigi yemek, o an nerede oldugu, o gun ne giydigi, o hafta sonu kiminle oldugu baskalarinca gercekten onemseniyormus zannedecek kadar benzersiz bir ego sahibi olan,
nihayetinde, tum bu sanrilarin kacinilmaz sonucu olarak oncelikli ihtiyaci 'ilgi' olan, tum hareket, davranis yahut soylemleri sadece ilgi cekmek adina olan, istedigi ilgiyi bulamadigi anda kendini dunyanin en mutsuz insani ilan eden, bambaskalasan bir nesildir muhtemelen.
mutlulugu, 'oglen yemegimizzz kips kips' etiketi ile paylasilan bir fotografin toplayacagi 'like'ta arayanlar, mutsuzluga mahkumdur.
mcdonald's'ın ibretlik kahve reklamları
-
reklam filmleriyle yamulmuyorsam sadece starbucks ile değil 3.dalga kahvecilerle yani kadıköy karaköy cihangir tayfasıyla taşşak geçilmiş gibi geldi. özellikle sakallı kahveciyi bu söylediğim lokasyonlarda çeşit çeşit görürsünüz.
doğal seçilim
-
evrimin dört basamağı vardır mutasyon, varyasyon, 3. olarak seleksiyon son olarakta adaptasyondur
seleksiyonda doğa koşullarına uymayanlar elenirler. güçlü yada ortama uyanlar yaşar ve çiftleşirler. böylece güçlü ve ortama uyum sağlayabilen bir soy oluşur
yaran olaylar
-
80 yaşındaki sevin teyzenin bir gün barbaros bulvarında karşıdan karşıya geçmesi gerekir. sevin teyze, hem görmekte hem de yürümekte zorlanmaktadır. dolayısıyla karşıdan karşıya geçmek onun için çok zordur.
kendisine yardım edecek birini arar gözleri. derken gözüne genç bir delikanlıyı kestirir. hemen yanına gider :
sevin teyze : evladım seninle karşıya geçebilir miyim?
delikanlı : peki teyze.
beraber karşıya geçerler.
sevin teyze : teşekkür ederim evladım.
delikanlı : ne demek teyzeciğim. asıl ben size teşekkür ederim.
sevin teyze : neden evladım?
delikanlı : ben körüm.
çin'in 21 ton'luk uzay aracının dünyaya düşmesi
-
damat kadar demistik bu biraz fazla olmadi mi?