hesabın var mı? giriş yap

  • hatırlayanlar iyi bilir. bu dönem okuyanların bu sömestr tatilini asla unutmadıklarına eminim. o sene sömestr tatiline giren okullar 2 haftalık tatilin sonunda yoğun kar yağışı nedeniyle yanlış hatırlamıyorsam 1 hafta veya 2 hafta daha uzatılmıştı.

    bu o dönem okuyanların altın çağı gibi bir şeydi. bu kadar keyif veren ve o yoğun karın keyfini çıkarıp sömestr tatilinin kar tatiliyle birleşmesi muhteşemdi.

    zaten o günden sonra burnumuz boktan çıkmadı arkadaşlar. ne bir daha öyle kar yağdı ne de o hissi bir daha alabildim. bilseydim son olduğunu dönüp bir kez daha sarılırdım.

  • asgari ücret 240 dolara düştü. hiç mi utanmıyor bu millet elin avrupasının evcil hayvanına harcadığı paraya 1 ay çalışmak zorunda bırakılmaktan.

  • enver aysever'in sorularına kaçamak ve alakasız yanıtlar verdi, enver aysever de üstelemedi, program bundan ibaret.

    bu adam her çıktığı yayında aynı ezberi anlatıyor: "trt ile program yapmadım, trt'ye program satmadım, devlet desteği almadım, demek ki arkamda akp yok".

    hacı kusura bakma da demirören grubu trt'ye program yaparak mı medya patronu oldu? doğan grubunun malını mülkünü 1/3 fiyata trt'ye program çekerek mi satın aldı? turkvuaz medya grubu trt'ye program çekerek, kosgeb'den destek alarak mı atv, sabah, takvim, yeni asır, fotomaç dahil tüm ciner grubu'na çöktü?

    cidden ne anlatıyorsun sen? türkiye'de yüzlerce gazeteci fişlenip cezaevlerine tıkılırken, daha fazlasına tehditle medyadan el çektirilirken, binlercesi işsiz bırakılırken ortaya çıkıp "ben akp ve rte destekçisiyim" diyip akp'den destek almadığını iddia eden birini kim ciddiye alır? aptal mı var olm karşında senin? halkın tamamını salak mı sanıyorsun sen? herkes survivor izleyicisi mi?

    bu ne rahatlık ya?

  • bunlar kardan adam yiyormuş. dün öğrendim.

    dün, köpeğim iş yerinin terasında olduğu için çok fazla ilgilenemediğimden, arkadaş olsun diye bir kardan adam yapmaya karar verdim. yaptım da. güzel olmuştu. lucky strike da (kendisi köpeğim olur) dışardaydı o ara. kardan adam bitince çağırdım, ''nasıl olmuş oğlum, beğendin mi'' dedim. şöyle bir baktı kardan adama. bir de bana baktı. direktman, ismail güldüren gibi çift daldı kardan adama. ama nasıl dalmak. sanki düşmanına saldırıyor.

    bir iki boğuşup kardan adamın gardını düşürünce, kafasına 2 pati (pati dediğime bakmayın, bildiğin pençe) darbesi vurarak, kafasını uçurdu. sonra da oturdu başına, bonfile gibi yedi kardan adamın kafasını.

    bir de çok süper bir iş yapmış gibi geldi aferin bekledi. ''aferin oğlum'' dedim. sanırım bunun gazına gelmiş olacak ki, gövdeye de girişti. köpek bu kadar iştahla yiyince ben de merak ettim tabi anasını satayım. oturdum iki avuç da ben yedim gövde kısmından..

    şimdi ben ''dün köpeğimle oturduk yaptığım kardan adamı yedik'' desem, levyeyle döverler.. o yüzden söyleyemiyorum kimseye..

  • bununla seyahat etmek her babayiğitin harcı değil; bugün bunu birkez daha gördüm. bence bir insan metrobüse binerken ne kadar ayakta kalabiliyorsa, hayatta da ancak o kadar ayakta kalabilir; limit nokta bu.

    gündelik hayatta olduğu gibi burada da rakiplerini alt etmenin türlü türlü yolları var. mesela kapıyı tutturabilmek çok önemli. ilk duraktan biniliyorsa, oturarak gitmenin en önemli kuralı bunu başarabilmek. zaten diğer duraklardan biniyorsan, oturarak gitmeye değil de binebilmeye odaklanman lazım.

    bulunduğun mevkiyi iyi savunacaksın. o nasıl bir psikolojiyse, nasıl bir gözü dönmüşlükse artık; çevrendeki azılı kalabalık metrobüsün kapısının açıldığı ve nefeslerin tutulduğu, saniyelerin yıllar sürdüğü, heyecanın doruk noktasına ulaştığı o bölümde babasını bile tanımadığından, senin üzerine basıp geçmesi işten bile değil. kendisi metrobüse binip de çocuğu kapıda kalan ve binemediği için ağlayan ne insanlar gördüm. adam çocuğunu bile takmıyor lan?

    bir de messi'ye durdurulamaz derler. 1 sene metrobüsle seyahat etmiş, bu konuda deneyimli 2 adam bul, messi'ye sahada nefes aldırırlarsa adımı değiştiririm. o nasıl pozisyon korumaktır arkadaş?

  • avrupa'da on iki ve on üçüncü yüzyıllarda çılgınca tüketilmiş baharat. bu baharata olan rağbetin açıklaması epey makul: insanlar, bu mucizevi ürün sayesinde yeknesak besin alışkanlıklarını çeşitlendirme imkanı bulmuşlardır. allahın her günü yavan un çorbası içerken karabiberi keşfettiğinizi düşünün! bizde 'su gibi aziz ol!' derler ya, ilginçtir avrupalılar 'karabiber gibi aziz' * derler.

    (bkz: civilization and capitalism 15th 18th century)

  • " en zor meslek bankacılık olsa gerek. gün boyu milyarları say dur. akşam eve giderken bim'den yoğurt al. "

  • halbuki taş yemesi gerekirken hiç haddi olmadan ekmeğinin peşinde olan tiptir.