hesabın var mı? giriş yap

  • işlevselliği arttıracak bir kaç kısayolu paylaşmak istiyorum.

    windows tuşu + prtsc: bir ekran görüntüsü almak istiyorsunuz ancak onu painte ctrl+v yapıp görsel olarak kaydetmek size çok uğraştırıcı geliyorsa bu kısayol sayesinde aldığınız ekran görüntüsü resimler>ekran görüntüleri klasörüne resim olarak kaydediliyor.

    windows tuşu + nokta (.): emoji kısa yolu, online oyunlarda falan insanlar şaşırabiliyor.

    windows tuşu + v: bir şey kopyaladınız, sonra üstüne bir kaç şey daha kopyaladınız ve öncekileri kaybettiniz. aslında tam kaybetmediniz, bu kısayol sizin ctrl+v geçmişinizi gösteriyor. sabitleme özelliği sayesinde adresinizi sabitleyip her seferinde tekrar yazmakla uğraşmayabilirsiniz.

    edit: windows + shift + s: windows +prtscr benzeri bir işlevi var, kırparak ekran görüntüsü almanızı sağlıyor. serbest biçimli kırpma özelliğini baya beğendim ben. aldığınız ekran görüntüleri windows+v tuşuyla girdiğiniz panoya kaydediliyor. alıntı ve taslaklar uygulamasının kısayolu sanırım. dm'den bildiren arkadaşlara teşekkürler.

    edit 2: windows tuşu + 1,2,3,4,5,... kombinasyonu ile görev çubuğundaki kısayollara erişebilirsiniz. burada da anlatılmış.

  • iki adamın delirmesinden ziyade bir adamın geçmişinden yüksek hızda kaçarken bulabileceği en kötü zeminde kaza yapıp tepetaplak oluşu. ve kendinizi özdeşleştireceğiniz karakter kesinlikle willem dafoe'nun karakteri thomas wake değil, winslow. daha fazlası da spoiler olacak ki o bölgeye girmek istemiyorum. filme tekrar göz atmaya çalışacağım zira dilini altyazı okuyamayacak kadar çat pat konuştuğum yabancı bir ülkede, şu ana kadar karşılaştığım en kötü ses sistemiyle izledim, ve ikilinin aksanları ve lehçeleri handikapı daha da coşturdu says ı. hakkındaki beklentilerimin yüksek olmadığı robert pattinson, ki kendisinin diğer performanslarına aşina değilim, sağlam oynamış, bıyığı da yakışmış maşallah. eğer kendisi sözlük okuyucuysa yüzünü gülümsetecek nadir entrylerden birine imza atıyorum.

  • bir de böyle adamlar türedi son zamanda. aha bu da son örneği:

    (bkz: eylemcilere söven esnaf)

    daha önce bunun bir örneğini de tcdd grevinde görmüştüm. adamlar hakları için greve gitmişler. seferler durmuş. adam gideceği yere gidemediği için grevcilere küfrediyordu. millet mecburdu sanki sen biryere gideceksin diye üç kuruşa çalışmaya.. yada senin işin aksamasın diye evinde oturmaya.

    doktor dövülüyor mesela bir hastanede. doktorlar greve gidiyor. "e ben hasta olsam ne olacak?" diyor bu andavallar.

    adamların işi görülsün de isterse dünya yıkılsın umurlarında değil.

  • dun bi usta grubu calisirken onlarin yaninda muhabbetlerine kulak veriyordum.

    adamlar ekonominin iyice kotuledigini ve ayrica suriyelilerin sektore cok girdigini, işlerini ellerinden almaya basladigini konusuyordu.

    yerli ustanin hakkinin yendigininden, sektorun yabancilastirildigindan flan bahsettiler. bu suriyelilerin ulkeye gelmesini buyuk problem olarak konustular. birbirlerine sakin iş vermeyin, 10 liraya bile calissa is vermeyin bunlara diye ogutlediler.

    en son dedi ki biri; bunlar hep ecnebinin turkiye ustunde oyunu işte. turkiyede yerli uretimi, yerli ustayi, calisani bitirmek icin yapiyorlar dedi.

    karsinizdaki zihniyet cok acayip bi zihniyet gencler. dunyada yaşam varoldu varolali gecen surecteki cahiliye devrinin doruk noktasindayiz suan bu topraklarda.

    o yuzden bu kriz bile bir sey anlatmayacak onlara. bunu sakin beklemeyin.

    bu krizi bile ruslarin bi oyunu olarak gorecekler. belki almanlarin belki kübanin.

  • elini cebine daldırır. hele maaş zamanıysa çıkarılan tomar paraya bakar, ne alıcaksın parayla diye sorar.

    söylersiniz.

    alacağınız şeyin iki katı parayı elinize tutuşturur. kardeşlerine de al der peşine , anana söylemeyi ekler.

    yurdum babasıdır. her akşam bi demlik çayı anneyle birlikte içendir.

  • gerçekten çok sevdiğim ve çok saygı duyduğum bi kaç kişiden biri. ama sanırım ilki ya.
    bedenini kadavra olarak, servetini de çağdaş yaşam derneğine bağışlamış bi insan kendisi.
    ve böyle bi insanın televizyona çıkması yasak.
    esra erol isimli konuşabilen tek hücreli olan para müridinin sunduğu, leş ötesi dejenere anadolu köylerindeki dönen; ensest, tren, doğan bebeklerin kimden olduğu belli olmayan mevzuları kamuoyuna nerdeyse primetime yayınında canlı olarak sunmak serbest.
    ama huysuz virjin yasak.

    gülüyorum lan asabım bozuk.

  • buyuk bir sirketin ust duzey yoneticilerinden biri bir gun new york
    uzerinde balonla dolasmaya cikar. aksilik bu ya, pusulasini asagiya
    dusurur ve kaybolur. inmek icin uygun bir yer ararken bir gokdelenin
    tepesinde sigara icen bir adam gorur ve alcalir. "pardon. ben
    neredeyim acaba?" diye sorar. "yerden 500 feet yukseklikte bir balonun
    icindesin"der adam.
    yonetici sinirlenir: "sen muhendissin degil mi?" diye sorar.
    "evet." der adam. "nereden bildin?" "cunku basim belada ve sana bir
    soru soruyorum. verdigin cevap 100% dogru fakat hic bir isime yaramiyor."
    "sen de yoneticisin degil mi?" "evet sen nereden bildin?" "cunku
    yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icinde kaybolmussun. pusulan yok,
    berbat durumdasin. fakat bu simdi benim sucum oldu."

  • sismograf bir gote sahipseniz ve sahit oldugunuz bir depremin buyuklugunu olcmek istiyorsaniz sismograf gotunuz size sadece 1-6 araligindaki depremlerde yardimci olacaktir. buyukluk 6'ya vurduktan sonra bir depremin buyuklugunu sallantinin siddetinden anlamak imkansiza yakindir. peki bunu yaklasik olarak tahmin edebilmenin en guvenilir yolu nedir? bunu entrynin sonunda aciklayacagim.

    once sallantinin siddetinden depremin buyuklugunun neden tahmin edilemeyecegini aciklayayim. bir deprem oldugunda o deprem her yerde ayni sekilde hissedilmez. herkesin bildigi gibi merkez ussune yaklastikca hissedilen sallanti siddeti artarken merkez ussunden uzaklastikca bu azalir ama bu is burada da bitmiyor. eviniz kayalik bir yuzey uzerindeyse daha az sallanti duyarsiniz ama evinizin alti yumusak kumdan olusuyorsa merkez ussune 100 km mesafede olup sanki az once kirilan fay hatti evinizin iki sokak otesinden geciyormus gibi sallanabilirsiniz.

    yine bir binalarin ust katlarinda daha siddetli sallantilar duyulurken alt katlarda ve disarda hissedilen sallanti siddeti daha azdir. bir apartmanin birinci katinda yasayan biri "bu depremin buyuklugu 4 olmali" derken dorduncu katta yasayan biri "en az 5'ti" diyebilir ve 8. kattaki biri "en az 6'ydi" diyebilir. yine yerin 4-5 km altinda gerceklesen bir depremle yerin 20-25 km altinda gerceklesen depremin yasattiklari ayni olmuyor.

    kaldi ki cok buyuk depremlerde (7 ile 9 arasi) sallanti siddeti olarak da oyle cok buyuk farklar olmuyor. en son japonya'da 2011'de yasanan 9'luk depremde sallanti siddeti daha once gerceklesen 7'lik depremlerden cok az daha yukardaydi. halbuki 9'luk bir depremde ortaya cikan enerji 7'lik depremin 50 kati olarak biliniyor.

    o zaman depremin buyuklugunu nasil anlayacagiz? depremin merkez ussunun hemen dibinde de olsaniz, 100 km otesinde de olsaniz, birinci katta da olsaniz 7. katta da olsaniz depremle ilgili bir sey var ki o pek degismeyecektir, bu da depremin suresi. bir deprem ne kadar uzun suruyorsa kirilan fay hatti o kadar buyuk demektir ve bu da depremin buyukluguyle iliskili bir kavram.

    yukarda 7 buyuklugundeki depremle 9 arasinda sallanma siddeti olarak fazla fark yok demistim ama ortalama 7'lik bir deprem 40-45 saniye surerken 9'luk bir deprem 5-6 dakika surmektedir (ayrica 9'luk bir deprem 7'lik bir depreme gore cok daha buyuk bir alani etkiler). deprem basladigi anda saymaya baslarsaniz depremin buyuklugunu hata payiyla da olsa asagi yukari tahmin edebilirsiniz.

    ortalamaya vurdugumuzda 4'luk bir deprem 10 saniye civari, 5'lik bir deprem 20 saniye civari, 6'lik bir deprem 30 saniye civari, 7'lik bir deprem 40-60 saniye civari ve 8'lik bir deprem 2-3 dakika civari surerken nadiren gorulen 9'luk depremler 5-6 dakika civari surmektedir. ornegin 2011'de japonya'daki deprem sirasinda ulkede uluslararasi bir deprem konferansi duzenleniyordu ve deprem tam da konferansin ortasinda gerceklesmisti. deprem ilk basladiginda odadaki uzmanlar depremin buyuklugunun 8 civari oldugu dusunmustu ama depremin uzunlugu 4 dakikayi gecince herkes depremin 9'luk oldugunu anlayip sok gecismisti cunku o gunlerde orada 9'luk bir deprem gerceklesmesine pek ihtimal verilmiyordu.

    bu arada bir depremin siddetiyle buyuklugu karistirilmasin. siddet duyulan sallantinin etkisi ve verdigi zararla alakaliyken buyukluk daha cok kirilan fay hattinin buyuklugu ve ortaya cikan enerji miktariyla alakali. ayrica yukarda bahsettigim rakam tam buyuklugu degil yaklasik buyuklugu tahmin etmenizi saglar. bir depremin buyuklugunu tahmin etmek bu kadar kolay olsaydi sismograflar kullanilmazdi zaten.

    kisaca 1-6 arasindaki depremlerde buyukluk arttikca sallanma hizi da ayni oranda artar ama 6-9 araliginda sallanma hizi asagi yukari aynidir ama farkli belirleyen kirilan fay hattinin buyuklugu, depremin uzunlugu ve yikim yaptigi bolgenin buyuklugudur.

  • (bkz: gerçek finlandiya bu değil)

    edit: sadece boş bkz girmeye gönlüm el vermedi. abi anlamıyorum, bu adamlar savaştan kaçmadılar mı? canları tehlikede değil miydi? avrupa'ya geçebilmek için türlü yol denemediler mi? haberde tornio'dan helsinki'ye 700 küsür km yol gittikleri yazıyor. yani beyefendiler tornio'yu da beğenmemiş helsinki'ye gelmiş. sonra helsinki'deki sosyal hayat da kesmemiş bunları gerisin geri tornio'ya, oradan da isveç'e geri dönmeyi düşünüyorlar. tamam, buz gibi nemrut havayı ben de sevmem, tek başına depresyon sebebidir, ama seyyah gibi tüm kabile bir oraya bir buraya göç edecek enerjiyi nereden buluyorlar anlamıyorum. ser sefil yollarda sürünmek hoşlarına gidiyor herhalde. çay yokmuş! çayı ne yapacaksın anasını satayım. adam finlandiya'ya gitmiş çay yok diyor. troll müdür nedir...