ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
47 yaşındayım, emekliyim, kadınım; baharda ehliyet aldım, 2 ay önce de araba. araba kullanırken camları açıyorum, full bass vererek son ses müzik dinliyorum, ciğerlerim titriyor.
bahçeşehir/gölet - akbatı arasında zangır zangır gidip gelen maganda benim. ayılığın bağrından kopup geldim ve bundan zevk alıyorum.
çelik jant da taktırmayı düşünüyorum.
tecavüz ve hırsızlıkla hesaplaşmayı reddediyoruz
-
yanlışlıkla doğru söyledi
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
(kucukyali ulusoy'da otobusten indik, bagaj almaya calisiyoruz, muavin bagaj numaralarini anons ediyor)
muavin: 48 var mi? 48?
kadin1: aa 48 benim, bir saniye gecebilir miyim?
muavin: buyrun hanimefendi. 72? 72'nin sahibi burda mi?
kadin2: ayy 27 vardi benim ama?
muavin: hanimefendi bir dakika bakicaz hepsine sirayla, 54'un sahibi burda mi?
adam1: hah, birinci cinko!
(peki ya adam1'in dayim olmasina ne demeli? utanmayla altina isemek arasinda eglenceye doymak bebegim)
piramitlerin yapımında çalışanların çoğu kürtlerdi
-
yalan haber. kolanın olmadığı yerde kürt inşaatçı olmaz.
patiswiss marka tescilinin çalıntı çıkması
-
başlığın "patiswiss'in marka tescilinin çalıntı çıkması" olmalıydı. modlar düzeltirse sevinirim. modlar başlığı düzeltmiş, teşekkür ederim.
marka tescili ile ilgili yazılmış bir linkedin gönderisi.
bu firmaya çok çok sağlam bir şekilde vergi denetlemesi yapılması elzem ve kaçınılmaz.
kaynak
birde böyle bir doğrulama var. link @imaminpapazi isimli çaylak yazar arkadaştan geldi.
(bkz: #16350476) arakta sınır tanımamışlar.
--spoiler--
patiswiss olayıyla ilgili çok şeyler konuşuldu, ceo'nun (aslında şirket sahibi) istifası da hemen arkasından geldi. ancak ben çok da konuşulmayan başka bir konuya değinmek istiyorum: marka ihlali.
patiswiss markasını ben de çokları gibi yabancı menşeli (isviçre) bir marka sanarak alıyor ve tüketiyordum. bu olayın arkasından, biraz araştırma gereği duydum ve aynı isimle 1905'te isviçre'de kurulan bir şirket olduğunu gördüm. üstelik patiswiss markası, isviçreli firma tarafından tüm avrupa (müktesebat gereği türkiye de dahil) genelinde tescil ettirilmiş.
zaten patiswiss de doğrudan markayı türkiyede tescil ettirememiş, bunun yerine türk işi ufak bir yön değiştirme hareketiyle ürünlerinin isimlerini tescil ettirmiş.
isviçreli şirketle görüştüğümde kendilerinin de bu olaydan yeni haberdar olduklarını, türkiyedeki firmayla aynı sektörde olmak dışında hiçbir bağlantıları olmadığını, daha önce türkiyedeki firmayı marka hakları konusunda uyardıklarını ancak yanıt alamadıklarını, yasal yollara başvuracaklarını ilettiler.
sonuç olarak, avrupa dahil onlarca ülkeye ihracat yapan bir türk firması doğrudan yabancı menşeli bir şirketin markasını kullanarak haklarını ihlal ediyor gibi görünüyor (karşı tarafın iddiası). gerçekten çok şaşırdım bu duruma, global arenaya bu şekilde çıkış yapmak büyük cesaret ister... elif aslı yıldız tunaoğlu, "ben sizin bildiğiniz eski ceo'lardan değilim." derken gerçekten haklıymış.
siz ne düşünüyorsunuz, sizce ceo'nun istifası yetecek mi yoksa şirketi daha büyük bir sorun yumağı mı bekliyor? sizce de burada bir marka ihlali var mı ve bu durum etik mi?
firma ile yazışmamızın bir parçası: "patiswiss ag, based in gunzgen, switzerland, has no business relationship with patiswiss çikolata based in ankara, türkiye. patiswiss ag switzerland has already taken legal action against patiswiss çikolata under trademark law several times in the past, as infringements of the trademark protection of patiswiss ag switzerland have been registered in several countries."
ilişikte bana gönderdikleri resmi yazıyı bulabilirsiniz.
orijinal marka: https://lnkd.in/ds2c8hmb
marka tescili: https://lnkd.in/d-tjjznp
esenyurt tekel vahşeti
-
abd'de olsa "murder & armed robbery 80 years " şeklinde ceza alıp bir daha gün yüzü göremeyecek barbarlar türk hukuk sistemi sayesinde 3 yıl sonra aynen devamke şeklinde takılıyor.
22 mayıs 2014 tobb konuşmaları
-
tobb'un 70. genel kurulunda, kemal kılıçdaroğlu'na "ben diktatör olsam, sen meydanlarda konuşamazsın" diye nerdeyse tehdit savuran tayyip erdoğan, protokolü çiğneyerek, kılıçdaroğlundan sonra konuşma yapması gerekirken, ondan önce konuştu ve kılıçdaroğlunu dinlemeden salonu terketti.
siyasetin ne kadar çirkinleştiğinin, bu adamın ne kadar ahlaksızlaştığının farkında mısınız?
özdemir asaf
-
yine kendisinden:
dün sabaha karşı kendimle konuştum.
ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
yokuşun başında bir düşman vardı.
onu vurmaya gittim kendimle vuruştum.
kezban dedektörü kitaplar
-
(bkz: 50 shades of grey)
çocuğuna banyo yaptıran anne gaddarlığı
-
bir kere inkara gerek yok. bir dönem hepimizi annemiz banyo yaptırıyordu. zaten inkar edene gülünür. neyse. günlerden pazardır. (bkz: pazar gunu ailecek banyo yapma gelenegi) banyo sırası için kardeşlerle yapılan kavgadan sora sıra bize gelmiştir. anne meşgul bir kuaför gibi banyoda sıradaki müşterisini beklemektedir. önceki banyo seansının pisliklerini temizlemektedir. banyoya girilir ve soyunulur. tek başına banyo yapmaya geçiş sürecinde pek acı veren bir soyunmadır bu. yavaş yavaş davranılır. ama annenin daha işi var. çamaşırıdır, ütüsüdür. onun vakit kaybına tahammülü yok. ağırdan alan çocuğun soyunmasını hızlandırır ve tabureye oturtur. banyo taburesine oturmadan önce sıcak su dökmekten bihaberdir bu gaddar anneler. küçük bir titreme olur. iyice kamburlaşılır.
bu sırada anne suyu ayarlamaktadır. ve nedense bu su hep kaynama noktasına yakın olur. ilk kafadan dökülen su kamburlaşan bedeni sarsar. dimdik olunur. "sıcaaaaaak" diye bağırılır ama anne o suyun sıcak olmadığını düşünmektedir. ikinci sudan sonra da "sıcaaak" inlemeleri devam ederse biraz soğuk su ilave eder anne suya.
sonra sabun faslı. sanki kafayı değil de kirli donu çitiler gibi sabunlar anne kafayı. bir oraya bir öbür tarafa gider kafa. sonra gözlerin kapanması talimatı gelir ve tekrardan su dökme işine geçilir.
sabunlanma işi de bitince işin en acı verici kısmına gelinmiştir. kese. sanırsın işkembe temizliyor anne. elinin altındaki incecik çocuk kolları değil de cansız bir nesne. hele o boğaz altının keselenmesi yok mu? gıdıklandığına mı yanarsın, acıdığına mı?
kese de bitince sıra lifle vücudu sabunlamaya gelir. anne deminki yaptığı güreşten yorulduğu için sabunladığı lifi elimize verip kendi kendimize sabunlanmamızı isteyebilir.
tüm bu işlemlerden sonra kafadan aşağıya son bir iki su dökülür ve o kaçınılmaz hareket gelir. aynen sac yikayan berberin saclari siyirttirma hareketi gibi bir hareket. ama hareket suratadır. anne, elini kafanın üstünden çeneye doğru bastıra bastıra sürter. burun ağrır, surat ekşir.
27 mart 2018 kemal kılıçdaroğlu açıklaması
-
edit: başlık, fetö'nün 1 nolu siyasi ayağı tayyip erdoğan'dır şeklindeydi, ama bu şekilde değiştirilmiş. sözlük'te durum böyleyken, biz ne hakla çıkıp 'kılıçdar muhalefet yapamıyor' deriz?
kemal kılıçdaroğlu'nun an itibariyle üzerine basa basa söylediği, chp grup toplantısı salonundaki insanların gaza gelerek ayakta alkışlar kopardığı, efsane bir konuşmanın başlangıcı olan cümle. 'beni mahkemeye ver, fetö'nün siyasi ayağı sensin, her şeyi verdin' dedi.
sanırım bu konuşma ile chp için 2019 seçimleri başlamıştır.
4 dakikalık efsane konuşma için buyrun:
https://youtu.be/lrxfulqpzni?t=2785
edit 2: (bkz: 27 mart 2018 ekşi sözlük sansür rezaleti)
johnnie walker blue label
-
dunyanin en pahali viskisi degildir, salak misiniz fakir misiniz anlamiyorum.