hesabın var mı? giriş yap

  • bana hitap etmedi, hatta sikimde bile olmadı.. dolayısı ile herkese hitap etmiyor demek ki..

  • bugun gittik akademi sinemasina, biraz gecikmeyle, biletleri falan aldik, yergöstericiye verdik, herif yirtti, geçin istediiniz yere oturun bombos dedi, bizde girdik içeri, zifiri karanlık içersi, oturduk bi yere, arkadan bi ses:
    -çok isabetli seçim. dedi
    sinemadaki öbür iki kişinin önüne oturmuşuz...

  • insanın da "paradigm shift" dönemlari vardır.belli bir dönemde ve iç kanırtan sancılarla oluşturulan dünya görüşünün duvara tosladığı anlarda(ergenlik sonu,orta yaş,yenilmiş büyük bir kazığın hemen sonrası) kişi kendini yeniden aynı bunalım içinde bulur.bir önceki paradigme yüzünden ouşan hayati problemler bu paradigmanın verileriyle aşılamayınca kişinin kabuk değiştirme zorunluluğu başlar.olgunlaşma adına atılım dönemleri olarak kabul edilebilecek bu dönemler toplumun diğer bireyleri tarafından kişinin gösterdiği depresif tavırlar nedeniyle bir yanlışlık sonucu "x'in kötü günleri olarak adlandırılır.böyle dönemlerde uzun yürüyüşler,dostoyevski ve rachmaninoff iyi gelir.

  • iran'da olan taarruf kültürü ilk gittiğiniz zaman küçük bir şok yaşatır.
    mağazaya girip alışveriş yapıyorsunuz, parayı uzatınca almak istemiyorlar, illaki ısrar edeceksiniz.
    "gabele şoma ru nedare" diyorlar hep. yani aldığınız ürün size layık değil, para vermeyin gibisinden. tabii bunu nezaketen söylüyorlar, sizin parayı almaları için ısrar etmeniz gerekiyor.
    her seferinde bunu yapmak çok yorucu oluyor.
    sarraf bile para bozarken bu cümleyi kuruyor.
    sürekli maruz kalınca insan, içinden "tamam bana layık değil madem ver paramı" demek istiyor.
    bu taaruf kültürü her alanda çok yaygın. birbirini abartılı övmeler, yemek için ısrar etmeler.

  • başlık içinde hülya avşar ismini aratınca çıkan 10 sonuca şaşırmamak elde değil. yarın öbür gün biri daha aratır kesin. dur birkaç defa daha yazayım. hülya avşar bence de, bir de hülya avşar var yine. o kadar çoklar ki, saymakla bitmez.

    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.
    hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar. hülya avşar.

    biraz daha iyiyim şimdi evet.

  • göğsümüzü kabartan üniversitedir. öğrencisiyle, hocalarıyla çok yaşasınlar. en son nuri bilge ceylan altın palmiye aldığında yaşadığım bir gururu yaşattılar. birkaç entry yukarıda da bahsettikleri gibi times listesi ve qs listesi üniversitelerin (en azından kuzey amerikadakilerin) kendilerine baz aldığı ve birkaç basamak olsun yükselmek için bir taraflarını yırttıkları ranking listeleridir.

    kıçıkırık bir kuzey amerika üniversitesine hasbelkader yolu düşen bir adam olarak yerinden bildireyim; daha liste açıklanır açıklanmaz, yememiş içmemişler koştur koştur gidip rektörden demeç almışlar, birkaç saat içinde de e-news olarak herkese mail atmışlar: " okulumuz sağlık ve klinik alanlarında iki basamak yükselmiş, genel sıralamada yerimizi koruyoruz.. oley.." şeklinde.

    yani öyle "benim kafam yatmadı yaaaa, odtü şimdi tufts'dan, purdue'den daha mı iyi.." şeklinde mabadından yorum sallamakla olmuyor o işler. listeye girip de üniversitenin hangi parametrelere göre değerlendirildiğine ve odtü'nün hangi parametreye göre nasıl bir performans gösterdiğine bakarsanız, bu güzide okulumuzun nasıl bir başarı ortaya koyduğunu görürsünüz.

    buradan times higher education'ın sıralama yaparken kullandığı metodolojiye bakabilirsiniz: http://www.timeshighereducation.co.uk/…/methodology

    buradan da odtü'nün performansına:
    http://www.timeshighereducation.co.uk/…l-university

    görüldüğü gibi üniversiteyi rakipleri karşısında aşağı çeken iki temel parametre var: international outlook ve research

    bunlardan ilki üniversitenin uluslararası bağlantılarına göre yapılan değerlendirme. yani üniversitedeki uluslararası öğrenci ve akademisyen sayılarının, yerli öğrenci ve akademisyen sayısına oranına göre hesaplanıyor. haliyle bir ortadoğu ülkesinde kurulmuş, ismi de ortadoğu olan bir üniversitenin listedeki rakip üniversiteleri de göz önünde bulundurursak yabancı öğrenciler ve akademisyenler için ilk tercih olmayacağı aşikar.

    research kısmındaki puanlama ise üç temel kıstasa göre yapılıyor. tanınırlılık (reputation), üniversitedeki öğretim üyelerine araştırmaları için sağlanan ödenek ve fonlar, son olarak da üniversitedeki öğretim üyelerinin ortalama yayın sayısı. değerlendirme puanının %30'u da bu kriterler üzerinden hesaplanıyor. evvela türkiyede kurulmuş bir üniversite tanınırlık açısından bir amerikan yahut avrupa üniversitesine göre zaten mücadeleye 1-0 geriden başlıyor. yine başta kuzey amerikan üniversitelerinde olmak üzere batı üniversitelerinde hem devletten hem de özel kaynaklardan sağlanan araştırma fonları bizin gariban odtü'müzün fersah fersah üzerinde. sanırım tayyip'in odtü'ye örtülü ödenekten para aktardığını düşünmüyor hiçbirimiz. son olarak yayın sayısı ise yine kuzey amerika üniversitelerinin olmazsa olmazlarından. yani üniversitedeki hocalardan yayın yapmaları bekleniyor, hatta zorunlu kılınıyor. üniversiteye kabul ettikleri akademisyen eğer yayın üretmede performans gösteremiyorsa aynen şutlanıyor. (bkz: publish or perish) gerçi bizde de 5 yılda 270 makale yazan akademisyenler var ama bu numunelerden odtü'de olmadığını varsayıyoruz. dolayısıyla yök benzer bir yayın yapma zorunluluğu da getirmediği için, yayın ortalamalarının düşük çıkması çok anormal değil.

    kısacası puanlamanın %37.5 luk kısmında çok da elde olmayan sebeplerle yarıştığı üniversiteler karşısında epey düşük performans gösteren odtü, citation yani akademik dünyada yarattığı etkiden 100 üzerinden 92 puan çekmiş, canlar. eldeki imkanlarla daha iyisini yapabilen varsa buyursun çıksın ortaya.

    demem o ki, şu güzel müessese tayyib'in yönettiği ülkeden, ışid çatışmalarının yaşandığı bölgenin sadece 800 km kuzeyinde melih gökçek'in 25 yıldır belediye başkanlığı yaptığı kentten kaldırılıp, aynı hocalar ve öğrencilerle amerika'nın doğu yakasında bir şehre taşınsa bugün o listede çok rahat ilk 20'ye hadi bilemedin 30'a girer.

    ben de bu vesileyle başta odtü olmak üzere o listeye giren boğaziçi, itü, sabancı, bilkent ve koç üniversitesilerinde öğrenci-akademisyen-idareci olarak kim varsa gözlerinden öperim. gururumuzsunuz.

    bir de islamcı bir dangalak vardı geçenlerde, odtü, boğaziçi, bilkent yıkılmalı diyordu. hah işte o dallamalar da biliyor ki bu kurumlar ayakta kaldığı sürece bu ülkeyi teslim alamayacaklar. o sebeple:

    diren odtü
    diren boğaziçi
    diren bilkent