hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: ingilizcesi kötü olanlar koşsuuuuuuuun

    1. ya ingilizcede '' çok etkilendim aşkım'' ne demekti ??

    4. i am impressed my right hand

  • toplaşın sevgili sözlük dostları.
    bu skimsonik lezzete ulaşmak için epeydir uğraşıyorum ve sonunda başardım.
    viral reklam meklam değil, herkes faydalansın.
    evet, sağlıksız, katı yağın eritilmesi ile pişiyor ama en azından bu tadı evde isteyenler bilsin, öğrensin.

    yağ : ihtiyacımız olan frita ya da horeca marka yağ.

    patates : metroda satılan 6 * 6 boyutlarındaki donuk patates. bu diğer donuk patateslerden daha ince ve yağ çekmesi daha az. mc donald's dakilerle aynı boyutta.

    bildiğin teflon tavaya yağı atıyoruz. yağ aslında margarin gibi katı bir yağ, ısınınca eriyor.
    pişme görüntümüz şöyle.

    fazla pişirmiyoruz, 3-4 dakika kızgın yağda pişiyor, açık sarı renkte alıyoruz patatesi dışarı. hafif tuzluyoruz.
    sonuç.

    afiyet olsun.

    at fav'a, dua edicen bu sağlıksız besini pişirmeyi öğrendim diye.

    edit: görseller leyla olmuş, tekrar yükledim.

  • bir teyzenin hasta kocasının canının muz çekmesidir.

    az önce annemle birlikte markete gittim. hasta olduğum için yiyebileceğim bazı şeyler vardı onları aldım. kasada bir teyze kasiyer kızla konuşuyordu. "hasta da, canı çekti çok" diyordu.

    kasiyer kız da "teyzecim o zaman tuvalet kağıdını bırak, ya da muzu bırak" diyordu.

    1 tane muz ve tuvalet kağıdı almış.

    1 muz ve tuvalet kağıdı.

    elinde 25 kuruş kalmış.

    beğenmeyip de yemediğimiz o muzlar var ya. onlardan 1 tane sadece. kocası hastaymış ve canı çekmiş...

    alamayacaktı muzunu. ya da tuvalet kağıdını.

    ama alabildi. çünkü onun duasını almak bana nasip oldu.

    belki senin duan da bana şifa verir teyze? otomatik kapıdan korktun ya teyze, geçemedin ya oradan...

    ben eve gelince ağladım biliyor musun?

  • vakt-i zamanında yüzme bilmediğimi unutup havuza mutena saltolarla dalmıştım da, "ulan boğuluyoruz yaa şuna bak" diye düşünürken biri gelip almıştı beni dipten.

  • otobüs değil ama iki gün önce dolmuş versiyonunu yaşadım.
    ayakta da yolcu var; balık istifi ilerliyoruz.
    önümüz açık, inecek yolcu da yok ama şoför zönk diye durdu. sonra kapıyı açıp geriye doğru koşmaya başladı. arka camdan izliyoruz adam baya baya gittiğimiz yönün aksine doğru depar atıyor.
    içerdeki teyzeler cıkcıklıyor. bi tanesi “ay terk etti bizi” deyip dizine vurunca kayış koptu. ergen bebeler “piston aşşaa” deyip gülüyorlar. her kafadan bi ses geliyor: bi haber vermeden gidilir miymiş, bari paraları alıp kaçsaymış üstümüze niye bırakmış, biri mi ölmüş, galiba karısı aldatmış duyunca delirmiş… neyse hemen arabayı sürecek vekil tayin ettiler, vekile güvenmeyip paralara göz kulak olacak yaşlı bi amcayı yan koltuğa oturttular. apaçinin biri koşan şoförü videoya çekmek için aşağı inmişti, başka bi velet onu çağırmak için indi “abi gel kalkıyoz biz seçim yaptık yeni şoför var” diye bağırıyor falan… bunların hepsi de maksimum 4 dk içinde oluyo bu arada he.
    neyse sonra baktık bu sefer şoför dönmüş dolmuşun arkasından koşuyor. gene zehir gibi bi türbanlı teyze farketti bunu tabii; neyse durduk aldık adamı. yeni şoför kalkmıyo da koktuktan çabuk adapte oldu helal olsun; yan koltuğu gösterip “abi sen buraya geç istersen bi soluklan ne oldu anlat hele” falan diyor.
    meğer camdan desteyle iki yüzlükler uçmuş. bu da nereye düşürdüğünü sonradan farkedip bi şey demeden inmiş işte…
    yaşadığım en komik ve dumur anlardan biriydi.
    o değil de millet nasıl sıyırdıysa artık en saçma sapalak vaziyetlere bile anında uyum sağlayabiliyor.
    işin aslını öğrenince “valla bizi bırakıp gaçsan da şaşmazdık yavrum” diyen amca +1

  • şehirlerin plansız olmasıyla ilgilidir. abd, japonya gibi ülkelerde o terimler kullanılır çünkü şehirler ızgara sistemiyle imar edilmiştir. bir caddede batıya doğru giderken düz gittikçe aynı yöne gidersiniz. ancak türkiye'de batıya giderken cadde'nin sola dönmesiyle güneye dönebilir ya da son bulmasıyla farklı bir yönde bulabilirsiniz kendinizi. bu nedenle coğrafi yönlerin türkiye'de kullanılması pratikte imkansızdır.

  • evimize hem pratik hem de çekiş gücü yüksek bir süpürge almak istiyorduk. şarjlı süpürgeler dikkatimizi çekti. philips speedpro max isimli ürün hoşumuza gitmişti. çok iyi yorumları vardı, herkes memnundu. bugün yorumlara bakarken hepsiburada.com, media markt ve teknosa sitelerinde çoğu yorumun aynı olduğunu gördüm.

    örnek olarak:
    örnek 1

    örnek 2

    örnek 3

    örnek 4

    ve daha diğerleri. sitelere girip bakabilirsiniz.

    insanlar bu yorumlara güvenip alacakları şeyleri satın alıyor ve siz sahte yorum yapılmasına izin vererek insanları kandırıyorsunuz. türkiye'de işini ahlaklı, düzgün yapan kaç firma var ki siz yapacaksınız. yazık, sizden bir çöp bile alınmaz.

    edit: yorumlara bakılıp ürün mü alınır ya gerizekalılar diyen çok zeki sevgili yazarlar: sen ben almıyor olabiliriz ama insanlar yorumlara bakıp ürün alabiliyor ve aldanabiliyorlar. burda bir yanlış var, burada kandırmaca var diyeceğinize hala dalga geçmeye çalışıyorsunuz.

    edit 2: bütün firmalar bunu yapıyor gibi şeyler yazan arkadaşları görüyorum. lütfen bunu normalleştirmeyin. bu tüketiciyi kandırmaya yönelik ciddi bir konu. philips sadece bir örnek, gerçektende bunu yapan bir çok firma var. burada daha vahim olan hepsiburada, teknosa ve media markt gibi internet üzerinde satış yapan sitelerin sahte yorum gibi tüketiciyi yanıltıcı şeylere izin vermesi.

    edit 3: hepsiburada yorumları kaldırmış. 35 yorum vardı 24 yorum kalmış.

  • bugün biten montpellier - dijon maçı sonrası;

    meded - 1191632 - 15.10.2011 21:41:32
    oha yaaa son macım 4.6 gol dedık 7 oldu hay ben bole sansın gokten sıbel kekıllı yagsa bıze murat kekıllı duser amk gıdım ıcım barıı

  • kemal kılıçdaroğlu'nun şu yaptığı sorumsuz ve dangalakça hatayı sırf akp'ye kıl olduğu için savunan, abuk subuk nedenlerle rasyonelize etmek isteyen insanlara bir sorum olacak:

    aynı şeyi -mesela- recep tayyip erdoğan'ın, herhangi bir durumda, herhangi bir koşul altında yapabileceğine inanıyor musun? şu pozisyona sence düşer miydi? bunun ihtimali var mı?

    ben söyleyeyim: yok.

    adama türkiye'yi güdüyor diye kızıyorsun, ama senin çobanın dağda yolunu kaybediyor. daha ne konuşuyorsun allahaşkına?

  • olay çalıştığım kurumda vuku bulmuştur.

    çalıştığım yerde güler yüzlü efendi bir çocuk var, bir gün baya keyifli gördüm onu, baktım herkese baklava dağıtıyor. ulan dedim ben bu gülüşü nerede görsem tanırım kesin dedim bu pezevengin çocuğu oluyor, baba oluyor..

    baktım tıngır bıngır elinde baklavayla bana doğru geliyor. o sırıtıyor ben daha çok sırıtıyorum, geldi yanıma;

    - abi merhaba
    - merhaba güzel kardeşim ( omuzlarından vuruyorum )
    - buyur abi sevinç baklavası
    - kız mı oğlam mı lan ( baklava ağızımda, konuşmasına fırsat vermeden )
    - nasıl abi anlamadım ( şaşkın şaşkın bana bakıyor )

    * 5 saniye süren birbirimize karşı boş bakışlardan sonra

    - nerde görsem bu gülüşü tanırım, araba mı ev mi aldın lan fırlama ( bozuntuya vermeden, sırıta sırata )
    - yok abi ne arabası ne evi, nerede bu pahalılıkta
    - e niçin bu baklava
    - boşanıyorum abi onun mutluluğu

    * önce bir dumura uğradım, ne oluyoruz ya dedim

    - bir kaç saniye sessizlikten sonra ağzımda baklava, üzgün üzgün hayırlısı olsun kardeşim ve sessizlik..

    sonra anladım ki bu gülüşleri nerede görsem tanımıyormuşum.