hesabın var mı? giriş yap

  • zamanında kapıda olduğumda beni uçağa almak zorunda mı?
    evet.
    geç binince biri yerimi mi kapıyor?
    hayır.
    ben dışarıdayken içeride çılgın bi parti mi var?
    hayır.
    erken binince uçakta beklemek eğlenceli mi?
    hayır.

    benim gibi bir insan için bildiğin ödül gibi uygulama olmuş.

  • ülkemizde akademisyenlerin ve öğrencilerin önemli sorunlarından birisi makalelere erişimdir. makaleyi arayıp bulmak google ile yapılan bir işlem gibi görünse de makalenin tam metnine ulaşmak o kadar kolay değildir. araştırmacılar aradıkları makalelere öncelikle kendi üniversitelerinden sonra ulakbim'den ulaşmayı denerler. ulakbim veya kendi üniversitelerinin ise hangi yayınların veri tabanlarına abone olacağı ise tamamen rasgele oluşturulmuş gibi görünmektedir. mesela aydın adnan menderes üniversitesi, hacettepe üniversitesi'nin abonelik sağlamadığı bazı dergilere abonelik sağlamakta iken bazı dergilerde tam tersi bir durum söz konusudur.

    araştırmacılar kendi okullarından veya ulakbim'den ilgili makalelere ulaşamazlarsa ellerinde kalan tek şans 15 dolar ödeyip makaleyi satın almaktır. bir çalışma için yaklaşık 20 makaleyi incelemesi gereken sefil bir araştırma görevlisinin 300 dolar ödemesi o kadar da kolay değildir. bu sebeple aklıma gelen fikirdir makale aranıyor duyuruları.

    bu duyurular sayesinde bir makaleye ihtiyacı olan sözlük yazarları diğer sözlük yazarlarından yardım isteyebileceklerdir. mesela ben kendi üniversitemin sağladığı online aboneliklerle ulaşılabilen makaleleri sağlayabilirim.

    edit: şöyle bir imkan da varmış: (bkz: sci-hub.org)

  • okulda bişey öğretilmesin, staja gidene çay kahve fotokopi işi yaptırılsın, tecrübesiz elemana iş öğretilmesin, ya bu bizi bırakıp giderse diye mühendisin işi ustaya yaptırtılsın...ee nasıl kalifiye olacak bu insanlar rüyasında mı görecek içine mi doğacak

  • yeni albüm çıkarmış fantaazi müzik icraacıları tarafından posterlerde, afişlerde, kaset kapaklarında sergilenen duruştur. kafanın italik duruşuyla satıştan beklenen gelir arasında çok doğru bir ilişki vardır. bu duruşun duayenleri arasında, mahsun kırmızıgül'ü, ibrahim tatlıses'i, özcan deniz'i ve yeni yeteneklerden bayhan'ı sayabiliriz. emrah dinçer hem italik hem bold olarak durur ki ayrı bir başlık konusudur, belki de değildir.

  • insanlar algılama problemi yaşıyor, ya da olağanüstü derecede taşak geçme potansiyeline sahipler. okan bayülgen net bir şekilde tolga çevik'in insanlık tarihiyle neredeyse eşit olan tuluat kavramını sanki kendisinin bir icadıymış gibi göstermesine karşı çıkıyor. ve bunun izahını da çok güzel özetlemiş zaten:

    "bunu sahne sanatlarının doğasına aykırı bulduğum için, sahne sanatları yapmış bir kişiye bir fikrin, gece yatıp sabah gelemeyeceğini, bunların ancak yaşayan veya yaşamayan sahne adamlarının yaptıkları işlerin tekrarı ya da esinlenmesi olabileceğini düşündüğüm için bu mücadeleyi başlatıyorum"

    yani ne diyor? kırk yıllık pancar kıçımda sancar. tolga çevik bu fikrini bir icat olarak öne süremez, bunun patentini alamaz, tekel yaratmaya çalışamaz. ahde vefa denen şey var. "harici komutla doğaçlama hareket eden oyuncu" formatı bizim meddahlık kültürümüzün bile özünde var yahu. hatta hadisenin özüne tekabül eden tuluat, bizim bin yıllık geleneğimizdir. okan bayülgen bu değere sahip çıkıyor, bunun mücadelesini veriyor. her şey bu kadar basit ve ortadayken "peki ya okan kimden çaldı ehehe" cinliğiyle ortalama zekaya bile hitap etmeyen emsallerle yazılı olanı bambaşka mecralara çekmek de neyin nesi oluyor ben de onu anlayamıyorum işte...