hesabın var mı? giriş yap

  • bu cümle spiker ile suriyeli mülteci arasında geçen aşağıdaki diyalog içerisinde kurulmuştur. utanarak izliyorum.

    - neden avrupa'ya gitmek istiyorsunuz? bu dalgalı denize şişme botla girmek bile bile ölüme gitmek demek değil mi?
    + ne yapalım abi, para yok, iş yok, açız.
    - nereden geliyorsunuz?
    + istanbul'dan. istanbul'da herkes çalıştırıyor, kimse para vermiyor, yemek vermiyor abi. günde 14-15 saat çalıştırıyorlar, kullanıyorlar. suda ölmek burada kalmaktan daha iyi abi.

    hani nüfusunun %99'ı müslüman olan türkiyemiz var ya. hah. işte o türkiye'den bahsediyorlar.

  • logonun tasarımcısının kendi ağzından hikayesine bakılırsa ne alan turing, ne sir isaac newton ile alakası olmadığı görülebilir. oldukça basit bir sebepten dolayı ısırık mevcutmuş, o da boyutsal algı.

    ısırık olmadan logonun hem elma hem de kiraz olarak yorumlanabileceğini düşündüğü için tasarımcı böyle bir yola başvurmuş. bu röportaj ihtişamlı magazinsel hikaye seven basın tarafından çok rağbet görmediği için, hala üzerinden "isaac newton mu? alan turing mi?" yarışması düzenlenmeye devam edilen logodur.

  • hepsini anladım da bunca yıllık bilgisayar kullanıcısı/toplayıcısıyım, "içi amerikan döşeme" nedir hala anlayamadığım ilandır. araba mı lan bu???

  • şemsiyeyi evde bırakarak yağmur yağdırabildiğim gibi şemsiyeyi yanıma alarak yağan yağmuru da durdurabiliyorum..

  • bu memleketin yüzde 90'ı şu an yapılacak bir ankette müslüman çıksın, tüm malvarlığımı istediğiniz tacizci vakfa bağışlamaya hazırım.

    tanım: baskı devletlerinde görülen olaylardan sadece biri.

  • absürt, anormal ama normal aynı zamanda. çocukluk hayali imiş, gerçekleştirmiş. ne var yani?
    sosyal hayatta ve medyada beğeni için kırk türlü maymunluktan daha elim değil.

  • sevgili ömer;

    ben sana 12 yıl uzak olan bir abin. merak etme kardeşim. bu acın da unutulacak.

    şunu bilmeni istiyorum ki bu karşılaştığın davranış büyüyünce ortadan kalkmayacak. koca koca hanım kızlar ufacık hataların yüzünden en olmadık yerde en olmadık şekilde dirseklerini tutup ''bana ne?'' diyecek. dans etmeyecek. buluşamayacaksın. telefon faturaların artacak. sinirden etrafa çatıp olur olmaz insanları üzeceksin. karşılaştığın bütün bu zorluk, bütün bu çile bir bukle gülüş, iki tutam şampuan kokulu saç ve sıcacık bir sarılmayla geçecek. böyle de ilginç bir yapımız var. bu yapıya bianen hanım kızlarımızın tamamı ama tamamı yaptığın tüm hataları , kendi hatları yüzünden yapmış olmana rağmen yüzüne vuracaklar. bana böyle böyle dedin diyecekler. ama sen ''sen de şöyle yapmıştın'' dediğinde ''eski defterleri açmayalım'' diyecekler. bu yüzden bir tavsiye istersen o sıktığın yumruğu, dilinin ucundaki kötü sözleri söyleme.

    bir de o silgiyi parçalayıp parçalayıp sağa sola atma.

    abin jimmy.