hesabın var mı? giriş yap

  • endüstri meslek liselerinin rutinlerindendir. 1800 kişilik okulda 20 kız olunca sıkıntı oluyor haliyle, ancak 18 az olmuş, bizde sadece bir taraf en az 18 oluyordu. görenler sağ sol kavgası sanıyordu, o derece iştiyakla vuruyorduk hasımlarımıza.

  • köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşerek yaralanıyormuş. köyün ileri gelenlerinden üç kişi toplanmış.

    birincisi:
    -çukurun yanında bir ambulans beklesin hastaneye çabuk yetiştiririz, demiş.

    ikincisi:
    -çukurun yanına bir hastane yaptıralım, düşenlerin hastaneye yetişmesi zaman almaz; demiş.

    sıra temel'e gelmiş:
    -sizde hiç akıl yok; bu çukuru kapatalım, hastanenin yanına bir çukur açalım.

    debe editi: teşekkürler.

  • bu devirde ne uygulanabilir ne de mantıklı olan bir yasaktır (her yasak gibi) bilenler bilir milli eğitim bakanlığının bir tavrı var, bu tavır şu : biz kuralı koyalım okul uygulasın şeklinde. örnek vermek gerekirse mesela şu yasağı (düzenleme diyelim) getirdin. telefonlar toplanacak vs falan deniyor. okulda buna uygun fiziki şartlar var mı? sen milli eğitim olarak bunları sağlayabiliyor musun? güvenliğini nasıl sağlayacaksın? hadi ilkokulları geçtim liselere bakalım. 15-18 yaş arası bir grup insana telefonlarınızı evde bırak mı diyeceksin? kilitli dolabın var mı? sağladın mı? bunun için para aktardın mı? hayır. yapılmadı ve yapılmayacak. düzenlemeyi koydu geçti uygulamayı okula bıraktı.

    tıpkı ısınma, temizlik ve güvenlik konuları gibi. okullara ne yeterli miktarda kömür gönderiliyor ne de temizlik için eleman sağlanıyor. ancak tüm veliler okulların ısınmasını ve temiz olmasını güvenli olmasını istiyor. ee para ? ee hizmetli? bunlar yok. olmayınca il/ilçe milli eğitime şikayet ediliyor. milli eğitim de ya müdür fırçalıyor ya ceza veriyor. ama para ? hizmetli? asla onları vermiyor. kışın 20 ton kömür yakacak okula 5 ton kömür veriyor ve siz halledin hocam deniyor. para toplasa veli kızıyor şikayet ediyor ceza. yakmasa okul soğuk veya pis? veli şikayet ediyor ceza.

    belki biraz konu saptı ama türkiyede milli eğitim hep budur. eskiden bir grup idealist öğretmen kendini paralıyordu. şimdi o sayı azalınca eğitim çökmek üzere. eğitimi ticarete çevirmek isteyen hükümet politikaları bunu zaten destekliyor.

    işte öyle. uygulanamaz yasaktır.

  • film, klasik modern düşünce ile bugün herkesin "woke" dediği ama aslında postmodernizmin açtığı yolun devamı olan çok-kültürlülük fikrinin arasındaki gerilim hattında ilerlerken, finalde ikisinin de "haklı" argümanları olduğunu ima ediyor ve "halkçı" yazarla (sintara golden) "elitist" yazar (monk) arasında sıkı bir diyalog veriyor bizlere. (kendini beyazların gözünden görmenin değişik biçimleri)

    madame bovary'yi okursanız mesela orada "aydınlanma idealinin" nasıl da alaya alındığını görürsünüz. ama aslında gerçek manada aydınlanma değildir eleştirilen, onun parodisidir. "woke" meselesi kendiliğinden belirli bir ajandayla ortaya çıkmadı. varolan düzenin hastalıklarına bir itirazdı. daha toplumcu, inclusive, farklı kimlikleri de önemseyen, azınlıkların, yok sayılmışların seslerine de yer veren bir platform oluşturmaktı mesele. ama hemen her şey gibi o da kısa süre içinde kendi parodisine dönüştü. ve bu parodiyi iyi oynayan herkes bir biçimde vitrine çıkıp ağdalı üç beş cümleyle neyi savunduğunu bile bilmeden laf salatası kusar oldu.

    kültür endüstrisindeki asıl problemin "woke" olmak ya da olmamak değil, kültürsüzleşmek, kalitesizleşmek, sırf "woke" jargonunu kullandığı için bir yerlere gelmekle ilgili olduğunu da güzelce görüyoruz.

    filmdeki mesaj sadece "woke" karikatürüne değil, monk'un hikâyesinde de, onun kendini sevilemez, ulaşılamaz, konuşulamaz kılışında da alınacak ibretler var. bu sebeple finalde doğrudan o kazanmıyor. kendisinin farklı bir versiyonuna dönüşüyor, kardeşiyle bağlarını tamir ediyor, kitapların ve düşüncelerin arasında kaybolmuş bir "keşiş" (monk) olmaktan çıkıp yeniden "insan" olmanın tadına varıyor. bunu da fildişi kulesinde oturup elalemi yargılamaktan vazgeçerek yapıyor bir nevi.

    modadan korkmaya gerek yok, "woke"tan korkmaya tiksinmeye de gerek yok. etrafımızdaki dünya hızla değişirken kartondan değil de gerçek "insan" kalmanın yeni yollarını bulmak lazım. film de bunu hatırlattığı için kıymetli bence.

  • amerikalı ekolojist ellis silver tarafından yazılan ve insanoğlunun dünyada evrimleşmediğini, başka bir gezegenden cezalandırma amacıyla dünyaya gönderildiği ve içindeki şiddet dürtüsünü dindirmediği sürece dünyada kalacağını anlatan kitaptır.

    yazar, bu önermesindeki temel dayanak noktalarını aşağıdaki şekilde açıklar;

    - insanoğlunun pek çok hastalıkla boğuşması, bağışıklık sisteminin zayıf olması,
    - insan vücudunun daha düşük yerçekimi olan bir gezegene uygun olması sebebiyle görülen kronik sırt ağrıları
    - insan derisinin güneşe daha uzak bir gezegene uygun olması sebebiyle ortaya çıkan güneş yanıkları
    - gezegendeki diğer türlerin aksine insan bebeğinin kafasının çok büyük olması ve doğum esnasında ölümlere yol açabilmesi,
    - çoğu insanın zaman zaman hissettiği bu dünyaya ait olmama hissi.

    (bkz: the truth is out there)

  • türkiye'de yapılmış en iyi drama dizisi. evet drama dalında bundan daha iyisi yok.

    ayrıca devlet oyunlarını hikayeleme konusunda diriliş ertuğrul, uyanış selçuklu ve muhteşem yüzyıl'ın fersah fersah üzerinde.

    yeraltı dünyası tarafında ise çukur, ramo, arıza ve maraşlı gibi güncel diziler kurtlar vadisi'nin yanında ajdar klibi gibi kalır.

    bu diziyi yıllarca önyargıdan ötürü izlemedim. çok ciddi önyargılarım vardı. daha sonra o efsane ilk 97 bölümün sadece ilk bölümüne bakayım dedim ve 1 haftada 97 bölüm izledim. bu kadar iyi çıkacağını beklemiyordum.

    hikayeye teknik olarak bakarsak:

    --- spoiler ---

    - pilot bölümü çok iyi. pilot hikaye günümüz dizilerindeki amatörlüğe kurban edilmemiş, yani ilk bölümde her şey anlatalım yanılgısına düşmemişler. ve pilot ilk 3 bölüme yayılmış.

    - konsey karakterleri her bölüm görülmüyor, ağırlıklı olarak cerrahpaşalılar'dan sonra her bölüm görülmeye başlıyor. ondan önce her bölüm asıl hedefi gösterelim diye kasmamışlar.

    - osman sınav'ın yönettiği bölümler reji olarak çok iyi. sonraki yönetmenler yüksek senaryoları düşürmüşler. özellikle iplikçi nedim'in ölümü reji olarak dizinin kalitesinden çok uzakta kalmış. üzücü derecede kötü çekilmiş.

    - çok iyi tiyatrocuların yanı sıra hayatında hiç oyunculuk yapmamış insanlardan çok iyi performanslar alınmış. necati şaşmaz ve kenan çoban ilk 97'de çok iyi. özellikle donuklukları çok işe yaramış. sonraki işlerde aynı şey söylenemez. iyi denk gelmiş.

    - necati şaşmaz'a efsane umut tabak dublajı kumarhane baskınından sonra yapılmaya başlanmış. o zamana kadar sesi başka.

    - necati şaşmaz ilk bölümlerde şaşılacak derecede atletik, savcı suikastından sonra kaçarken bir direğe çok başarılı bir şekilde tırmanıyor. dublör mü diye tekrar tekrar baktım değil, kendisi tırmanmış.

    - özellikle osman sınav döneminde detaylara çok önem verilmiş. dizideki hastane sahneleri şu an hastane dizileri yapanlara ders olarak izletilmeli.

    - final bölümü hariç bölümler 60-70 dakika. detay var ama bakışma, süzüşme yok.

    - olaylar çok hızlı ilerliyor. elif'in ailesi hariç derinliksiz karakter neredeyse yok.

    - aile dramatiği de çok çok kurulmuş.

    - yine osman sınav'dan sonra bazı karakterlere komedi müzikleri yapılması aşırı kötü karar olmuş. dizinin güzel bir müzik akışı var, aşırı bozmuş.

    --- spoiler ---

    fark ettiğim başka detaylar da var. nadir sarıbacak mikrop erdal'ın doktoru olarak görünüyor.

    ensonhaber'in sahibi serkan kalemciler ise 10. bölümde kumarhane dolandırıcısı olarak karşımıza çıkıyor. tabi o zamanlar haberci değil reklamcı.

    meral yılmaz rolündeki müge ulusoy ise dizide rol alan birçok oyuncunun günümüzde menajerliğini yapıyor.

    deli hikmet rolündeki erdem ergüney ayrıca dizinin cast sorumlusuymuş, şu an o da menajer. ayrıca asistanlığını yapan da elif'in kardeşi eren rolündeki kerem fırtına'ymış.

    dizi çok iyi yazılmış, her şeyden önce senaryo başrol olmuş. hatta yazanlar bile sonrasında üstüne çıkamamışlar. dediğim gibi kurtlar vadisi en iyi mafya dizisi değil, drama dalında türkiye'de yapılmış en iyi dizi. eğer benim gibi önyargılıysanız çok şey kaçırıyorsunuz derim.

    tabi kurtlar vadisi pusu için aynı şeyleri söyleyemem. yazdıklarım kurtlar vadisi yani ilk 97 bölümü için geçerlidir.

  • efendim bu güğüm sabahtan doldurulur , soba yakıldıktan sonra sobanın üstüne yerleştirilir.
    akşama kadar o sıcak su her işe kullanılır.
    en son akşam bulaşıklar kalan suyla yıkanır.
    ekstra olarak sobanın ağzını kapatmak için, ateşin durumunu ayarlamak için de kullanılır.

  • bold pilot gibi efsane bir atın vefatına rağmen işini icra etmek üzere sahaya çıkan profesyonel teknik direktör.

  • televizyondan;

    muhabir; servet, gecen hafta magazin basınında cıkan resimlerin bayan hayranlarını oldukca üzdü.
    servet; sanmıyorum bayan hayranım oldugunu .