hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: sead halilagic dost)

    önce galatasaray'a geldi bu tosun. kulup sahip cıkmadı. hatta o dönem parası ödenmedigi icin ayrılan bekcinin kulubesini sead'a verdiler. kafasına da bir $apka takıp bekcilik yaptı bir süre. o kulube icinde $iirler yazdı ve kitap cıkarttı, istanbulspor, adanaspor, be$ikta$ formaları giydi.
    galatasaray forması giydigi dönem de $ampiyon yapamadı takımını ama be$ikta$ forması giyerken galatasaray'ın $ampiyonluguna katkı yapmı$tır.
    neresinden tutarsanız unutulmaz iyi bir insandı.

  • birinci sorgu ekranında benden iki tane gösteren hizmet. biri evlenmeden önce, biri evlendikten sonra.

    evlilik insanı çok değiştiriyor :(

  • " virüs çin'deyken allah belalarını verdi, aynı virüs bize gelince alllah bizi imtihan ediyor "

    son zamanlarda gördüklerim arasında en iyilerden *

  • sırf bu dizi ve jimmy hatrına 32 yaşımda iş güç sahibiyken sınava girip hukuk okumaya karar verip, gece-gündüz-yaz-kış demeden alttan-üstten-yandan ders alıp 2 sene 10 ayda 4 yıllık fakülteyi bitirerek avukatlık stajını yapabilmek için 657 sayılı devlet memurları kanunun 24 aylık babalık iznini kullanabilmek adına 3 yıldır çocuk yapmayı erteleyip mezuniyete 2 ay kala corona virüsü salgını nedeniyle siki tutmuş eğitim öğretim sistemi yüzünden mezun olamama ihtimalim eşliğinde az önce 5. sezon 6. bölümü izledim.

    emeği geçen herkesin amk.

  • geçenlerde gittigim mekan 3500 liraya dana aldim.

    dedim nusret'çim etimi kendim getirdim. bana bu danayı hemen kes pişir.

    adeta etin envai çeşidine doyduk, dananın taşaklarını ise nusret bize özel hazırlattı taşak sushi yapmış, sonuçta 3500 tllik hayvan.

    edit: 3500 liralık hesabıyla artizlenen bir yazar vardı bundan 4-5 entry üstte.. onunla billur geçiyorduk ki, uçuvermiş o yazı.

    edit2: ilk debe'ye giren entrymin nusr-et'le ilgili olması da komik olmuş...

  • işin tiyatral kısmını bir kenara bırakırsanız çok da abartılmaması gereken bir açılıştır. sadece 2 kişi olması biraz absürt olmuş.

    biraz eskimiş şaraplarda mantar çok daha kolay parçalanır. hoş boktan şaraplarda da boktan mantar olduğu için onlar da çabuk parçalanır.

    ayrıca tirbuşon ile mantarı açmak istediğinizde -büyük ihtimalle- mantarı delerken kopan parçalar şarabın içine düşecektir.

    bazı suserler yazmış, içine mantar parçası düşmez ama bu şekilde cam parçaları düşer diye. düşmez. camı zaten bu yüzden ısıtıp kırıyorlar. yani oradaki cam oldukça yumuşak oluyor ve ısıtıldığı için parçalanması önleniyor.

    dediğim gibi şov kısmını bir kenara koyarsanız çok da mantıklı olan şişe açılışıdır.

    hatta bu tür açılışlardan sonra kırılan şişenin ucuna alüminyum'u rulo yapıp şarabın düzgün şekilde ayrı bir şişeye dökülmesi sağlanır. keza bu şişeye dökülürkende şişenin ağzına ayrıca bir filtre konulur ve şarap şişesi içindeki partiküllerin diğer şişeye aktarırken boğazınızdan geçmeyeceğine emin olursunuz.

    yani şişeyi kırdıktan sonra bardağa servis yapılmaz. önce filtrelenmiş şekilde başka bir şişeye, sonrasında bardağa servis olur.

    sürecin tamamını anlatan güzel bir videoyu buradan izleyebilirsiniz;
    https://www.youtube.com/watch?v=ycqvwmvgqtu

    gereksiz bir not;

    şişenin bu yöntemle açılması için şarabın 7000 euro olmasına gerek yoktur. belli bir kalitenin üstündeki restaurantlarda bu yöntemi görebilirsiniz.

  • iş yerinde telefonla aramayı düşündüğünüz kişi tam o sırada önünüzden geçerken "alo ... bey!" diye seslenmek.

  • anamı ağlatan dizidir bu.
    iki tane uyku nedir bilmez uykuyu sevmez 10 aylık bebeğimle zaten gecelerin gündüzden farkı yok. bir de aralara lost sıkıştıracağım diye anam ağlıyor. evdeki masraflar dizboyu ona rağmen gittik laptop aldık, iş dönüşü serviste lost izliyorum. hayvan gibi kulaklıklarım var, hiç kibar görünmüyor. omzuna müzik seti koyup müzik eşliğinde yaylanan zencilerden hiçbir farkım yok.
    geceleri rüyamda aaron' u görüyorum, meğerse benimkiler uyanmış ağlıyor oluyor.
    uyku sersemi yataktan fırlıyorum, mutfağın ışığı yanmıyorsa kapının oradaki havlunu gölgesi şerefsizim ki eko' nun kafaya benziyor, ödümü koparıyor.
    gün geliyor yatakta bi yandan ekrana bakıyorum bi yandan oğlanı emziriyorum. ekranın ışığı oğlanın yüzüne gelmesin diye bi yastıkla da gölge yapmaya çalışıyorum.
    insanlıktan çıktım yarabbim!

    maymun oldum bütün şirkete, daha dün akşam ineceğim durağa geldim, bölüm bitmedi diye revirci abi bizim şöförü oyalamaya çalışıyordu.
    servisten bir inişim var elimde kulaklık, çantamın fermuar açık, şarj aleti çantadan sarkmış.
    computer açık kalmış, bi yandan acaip sesler çıkıyor...

    3. sezona gelsek de şu işkence haftada bire düşse, iki gram uyusam, sabah sabah aysuna "keeeeeyttt" diye seslenmesem.
    bu arada serviste bi adam var aynı john locke, işin garibi adamın hangi bölümde çalıştığını bilmiyorum, fabrikada da hiç karşılaşmadım;ulan?

  • (bkz: ketçap mayonez de olsun mu) öncelikle tüm sağlık çalışanlarının maaşları artmalı ama hemşireler de 6 sene okuyup üzerine minimum 4-5 yıllık uzmanlık yapsalar belki eşit miktarda maaş artışı konusunda hak iddia edebilirler.doktorlar için bir düzenleme söz konusu olduğu zaman hemen hak iddia ediyorsunuz. o klinikte bir şey olduğu zaman tazminat doktora açılıyor hemşirelere değil.kliniğin sorumlusu doktorlardır.