hesabın var mı? giriş yap

  • açılın ben söyleyim nedenini;
    adamın imkanı var, evde oturmak istemiyor, kendisine masrafı fazla olmayan meşgale olarak bir iş yeri açıyor. bu vesileyle tabiri caiz ise karı dırdırından ve işsizlik psikolojisinden sıyrılmış oluyor. bu tip yerler genelde ay sonunda kafa kafaya çıkarlar.

  • özet geç piççiler için amme hizmeti,

    ablamız sarhoş oluyor, kapanmasına yakın 21:30'da starbucksa gidiyor, filtre kahve olmayınca çok sinirleniyor ve gönderiliyor

    anlamadığım 8 dk nasıl anlatmış bu durumu vay anasına sayın sözlükçüler

    edit: hocular başka bir hikayeye geçişmiş öyle dedi bikaç yazar, olsun siz yine izlemeyin 8 dknızı harcamayın

  • evrimsel olarak tüm canlılar, hayatta kalmalarına yardımcı olan içgüdüler geliştirir; yiyecek bulmak, hastalıklar ve tehlikeler karşısında pozisyon almak, birlik olmak duygusu gibi. tüm bunlar insanın doğrudan güç istenci ile ilişkilendirilir. çünkü sosyalliği dayatan bir ortamda yalnız kalmak, hayatı tehlikeye atmaktır ve dolayısıyla yalnız olma durumu hayatî olarak korkuya neden olur. yalnız kalmaktan korkan bireyler, bir arada kalmak, daha iyi yaşamak ve daha fazla çoğalmakta öylesine başarılı olurlar ki, var olan en karmaşık sosyal sisteme sahip ve dünyanın coğrafi olarak en yaygın türü olan biz insanlar, toplu olarak bir arada yaşamı keşfetmiş oluruz, ki zaten temelde yalnızlık korkusu dna'mızda yazılıdır.

    insanların bir gruba ait olma, grup tarafından kabullenilme gibi önlenemez ihtiyaçları vardır, çünkü bir grubun parçası olmak hayatla başa çıkabilmenin bir yoludur. yalnızlık, sessiz ve karanlıktır bu yüzden tek olma duygusu ölümü çağrıştırır. araştırmalar, yalnız kalma korkusunun kökeninin bebeklik dönemine uzandığını, tüm bebeklerin ana rahminden kopuş esnasında bir tür anksiyete yaşadıklarını, zirve noktasının ise 8 ile 11. ay arasında gerçekleştiğini lakin anne ile kurulan yeni bağ sayesinde bu kaygının kendiliğinde kaybolduğunu söylüyor. bu bakış açısıyla evrimsel noktaya döndüğümüzde sosyal toplumun bir parçası olmanın itici gücü psikanalitik olarak açıkça görülüyor.

    yalnızlığın kendi içinde türleri vardır. tercih sebebi olmayan yalnızlık duygusu ağırdır. yalnız olmanın içgüdüsel kaygısı şiddetlidir ve diğer endişeleri de besler; belki insanlar tarafından yanlış anlaşılmış, kendisini yeterince ifade edememiş bir birey için sosyalleşmek, dünyadaki yerini kanıtlamak, amacını ve hayatının anlamını bulmakla eşdeğerdir. bu açıdan bakıldığında kişinin zorunlu tecriti, var olmamışlık hissini yaratabilir. garip görünse de, sosyalleşmek beyinde bir tür tehlike ile asimile edilir ve tehlikeden kaçınmak insan içgüdüsünün ve hayatta kalmanın bir parçasıdır.

    tercih sebebi olan yalnızlık türlerinden biri de arthur schopenhauer’un dile getirdiği, üstün zekâya sahip insanların ideal hâlinin yalnızlık, yani sosyallikten bireyselliğe yükseldiği türdür. başkalarının ne düşündüğü, nasıl yaşadığı umursanmayan bu yalnızlık türünde kişi narsisistik yönde bir gelişim gösterebildiği gibi aynı yolda yalnızlıkla bilgiyi pekiştirir, kendisi ile temasa geçer ve yaratıcılığının gelişmesine izin verir; ister sanatsal ister herhangi bir alanda; kişinin evren ile alışverişin temelinde yalnızlık keskin ve nettir.

    diğer bir yalnızlık çeşidi de, ara ara kişinin dünya ile temasını kesme isteğidir. yıllar önce okuduğum bir kitapta, bir zen ustasının doğayı ve dolayısıyla kendisini daha iyi algılamak adına haftanın bir gününü, hiçbir şey yapmama günü olarak belirleyip, o gün, dünya ile tüm bağlantısını keserek kendini disipline ettiğinden bahsediyordu. sanırım herkes meşgul olmaya o kadar alıştı ki yalnızlıkla zenginleşebileceğimizi unuttuk. zira schopenhauer’a göre arkadaş bulmanın temel nedeni de can sıkıntısından kurtulmaktır. ironik. (:

    yine tercihe bağlı olmayan diğer bir yalnızlık türü vardır ki toplumla duygusal bağ kuramamış olmak en bilinen nedenlerindendir. altında psikolojik etmenler yatar. yalnız kalmak sorun olabildiği gibi, toplumla bir arada zaman geçirmek de imkânsızdır. yalnızlığı sevmemek, diğer türlüsünü de becerememek... bana göre en acıtıcı yalnızlık türü bu; toplum tarafından yabani görülme riski, kendini bütünden zorunlu olarak ayırmak... bu bir seçim değil. kökeni, kişi için travmatik bir olay.

    sonuç olarak yalnızlık sessizdir, sizi yargılamaz ve yaşamı bir dış seyirci olarak görmenizi sağlar. yalnızlık sizi memnun edebilir çünkü sizi başkalarına karşı korur; sizi "insanlardan" gelebilecek her türlü kötülükten ve eleştirilerden kurtarır ve dünyanızı özel bir yer hâline getirir. yalnız kalmak istemek bir sorun değildir. aksine çok az insanın keşfetmeyi başardığı bir hazinedir. yalnızlığı seviyorsanız, özelsiniz.

  • militarizm korkunç bir şey de çocuk da acayip güzel bir şey kardeşim. neye dahil olsa rengarenk yapıyor. çocukların sesleri ve yüzlerine odaklandım, gözlerimi kırpmadan izledim klibi. hala gülümsüyorum.

    çok mutlu olmuşlar.

    ikinci izleyişimde farkettim köprü üstündeki monitörlerde de çizgi film varmış :)

    bismillah fora'ya takılanlar olmuş. dini değil geleneksel bir ifadedir. gemilerde dil hala gelenekle bağlantılıdır. bismillah salvo bile vardır.

  • benim için kesinlikle mazda 323'ün açılıp kapanan farlı araba modeliydi. o zamanlar benim gözümde ne ferrari ne porsche dünyanın en iyi arabası mazda'ydı. bir de tempra'nın o dijital göstergesinden dolayı gözümde ayrı bir yeri vardı, ne zaman tempra'ya binsem o dijital hız göstergesinden gözümü alamazdım.

    mazda 323
    tempra'nın müthiş göstergeleri

  • 24 şubat 2017'deki bucks-jazz maçında her kategoride 0 çekmesiyle ünlü basketbolcu. maçın hikayesini anlatalım.

    wilt chamberlain, 1962'de hala nba tarihindeki en büyük istatistiksel başarısı olarak kabul edilen 100 sayıyı atmıştı biliyorsunuz. 50 yıldan fazla bir süre sonra tony snell, milwaukee bucks için bir maçta 28 dakika oynayarak ve tek bir istatistik kaydedemeyerek en kötü istatistiksel başarıyı kaydetti. oyunun çoğunu oynarken sıfır sayı, sıfır ribaund, sıfır asist, sıfır blok ve sıfır top çalma... imkansız görünüyor, ama snell gerçekten yaptı.

    nba'de bench'ten gelen rol oyuncuları için tek bir maçta sıfır istatistik kaydetmek nadir değil ancak ilk beş başlayanlar için neredeyse imkansız bir şey. snell, 2016-17 sezonunda bucks için oynadığı 80 maçın hepsine ilk beş başladı ve maç başına ortalama 29.2 dakika oynadı.

    aslında 2016-17 sezonu snell’in kariyerinin en iyi sezonuydu. maç başı kariyerinin en yükseği olan 8.5 sayı ve 3.1 ribaund ortalamalarını yakaladı. o sezon, hücumda kariyerindeki diğer tüm yıllardan daha fazla rol alıyordu. maç başına 6.8 şut kullandı ki, bu da kariyerinin en yüksek rakamıydı bu alanda.

    utah jazz ile 24 şubat'taki maça çıkarken snell, daha önceki üç maçta peş peşe çift haneli sayıya ulaşmıştı. o sezon üst üste üç maçta bunu yaptığı ikinci seferdi ama seriyi dört maça çıkaramadı maalesef.

    bunun yerine sıfır çekti. boşluk. koca bir hiçlik. sadece sayı kategorisinde değil, modern nba'de istatistiği tutulan her kategoride. lig bir daha böyle bir şey görmeyebilir, muhtemelen görmeyecek de.

    bir nba maçında 28 dakika oynasaydınız istatistiğiniz ne olurdu? bir noktada bir ribaund yakalayabileceğinizi veya bir asist yapabileceğinizi düşünürdünüz yani. sonuçta, herkes her maçta rekor kırmıyor ve artık herkesin üçlük atması sayesinde bugün birine asist yapmak çok daha kolay.

    ancak ligde 275 maça başlayan sağlam bir nba oyuncusu olan tony snell, tek bir stat kaydetmeden bütün bir maç oynadı. sıfır sayısı vardı. tek bir asist, blok veya top çalma yapmadı. 28 dakikada bir ribaunt bile alamadı.

    ama nasıl? nasıl bir nba oyuncusu sahada tek bir istatistik kaydetmeyi başaramayacak kadar olumsuz bir fark yaratır? bu, bugün snell'in bile cevabını bulamadığı bir soru. o zaman farkında değildi ama o gün jazz karşısında gösterdiği performans, nba tarihindeki en komik istatistik dökümü olarak tarihe geçecek.

    snell’in 24 şubat 2017’deki çabası, nba’de şimdiye kadar kaydedilen en kötü istatistik dökümlerinden biri olarak sonsuza dek tarihe kazındı. maç sonunda box score'da görünmesinin tek nedeni kaçırdığı iki şut ve bir faulüydü.

    yani, 28 dakikalık oyundan sonra snell sadece birkaç tuğla ve bir savunma faulü için istatistik defterindeydi. puan, ribaund, asist, blok veya top çalma yok. başka hiçbir şey yok...

    snell oyunu eksi dokuz verimlilik ile bitirdi. bucks, jazz karşısında 14 sayı farkla mağlup oldu. normalde, basketbol gibi bir takım sporunda kaybedilen maç için tek bir oyuncuyu suçlayamazsınız ancak, bunu yapabileceğiniz tek durum bu olabilir.*

    kaynak

    edit: uzun süre sonra ilk defa nba maçı izleyeyim dedim (4 nisan 2021 atlanta-gsw maçı), onda da adamın iyi oynayacağı tuttu ahaha. fizikötesi rulz.

  • "nasa'nın argeye ayırdığı para kadar biz de diyanete ayırıyoruz, o kadar research ediyoruz ki yeni bir din bulmamız an meselesi"

  • reklamın çapsızlığı ya da yorumları yazanın mizah anlayışındaki bayatlık bi yana...

    --- spoiler ---

    müşteri yorumu: hadi fuse tea kalmadı dediniz eyvallah başka bi içecek niye koymuyorsunuz. pipet koyup dalga geçer gibi içecek koymamışsınız.
    salağın cevabı: o değil de bir ilhan irem vardı, noldu ona ya?

    --- spoiler ---

    ben bu yorumu okuyan müşterinin yerinde olsam o restorana gider ve ilhan irem'le yedi ceddinin soy kütüğünü tersten okuturum o dallamaya.