hesabın var mı? giriş yap

  • 3 tip ve imam;

    tip: meraba.. biz amatör olarak dinle ilgileniyoruz da.. bir ustadan yardım alalım dedik..
    imam: amatör mü?.. nası amatör?...
    tip: isterseniz önce işlerimizi gösterelim.. bunlar nacizhane benim yazdığım ayetler.
    imam: la yürüyün gidin tövbe tövbee..
    tip: fotokopiyle kutsal kitap da çıkarttık.. adı: incir.. bakmak ister misiniz?
    imam: la havle vela kuvvete illa billa..
    tip: hah.. onun yerine lay lay loy loy gibi birşey düşündük..
    imam: la yürü!!!

  • keşif, dolayısıyla keşfin getirdiği açıklama tamamen yaşamın kökeni ile ilgili.

    uzun yıllardır, arsenik tüketen veya arsenik içinde yaşayabilen canlılar olduğu biliniyordu. fakat bu canlıların konumuzla ilgisi yok, çünkü yeni keşfedilen canlı türü, bu arsenik içinde yaşayan canlılardan çok daha farklı.

    nasa'nın duyuru yapmak zorunluluğunu hissettiği bu canlı, arseniği yapı taşı olan dna'sına entegre etmiş durumda. yani arsenik bu canlının yapıtaşı.

    peki bunda garip olan ne?

    garip olan şu ki, bugüne kadar bildiğimiz bütün canlıların dna'sı karbon, hidrojen, azot, oksijen, fosfor ve sülfür'den oluşmaktaydı. dolayısıyla yaşamın var olabilmesi için gerek ve yeter şart olarak bu elementlere ihtiyaç olduğu düşünülüyordu. keşfedilen gfaj-1 namlı bakteri ise, dna'sında forfor yerine arsenik kullanıyor. bu da gösteriyor ki; hayatın yapı taşı olan dna'nın başka elementlerle oluşması da mümkün. başka bir deyişle, dünyada olduğundan çok daha farklı kimyasal yapılara sahip gezegenler üzerinde hayat oluşamaz diye bir kural artık yok.

    ortamda karbon mu yok? koy oradan silisyum'u, azot mu yok? flor olur o zaman, oksijen mi yok? at araya kalsiyumu... olay bu, dna veya benzeri yapılar türlü biçimlerde oluşabilir. dolayısıyla hayatın temel yapı taşları için bir sınır yoktur.

    ayrıca, dünya üzerinde keşfedilen diğer ekstremofil canlılarla birlikte düşündüğümüzde bu keşif iki şeye netlik kazandırıyor:

    1) evrim gerçektir. hayat, çok çeşitli kimya ve iklim yapılarında oluşabilir ya da buna adapte olabilir.
    2) dünya, hayatın oluşması için çok özel şartlara sahip eşsiz bir gezegen değildir.

    elbette dünya bizim türümüz için çok özel şartlara sahiptir ve bizler sadece dünya benzeri koşullar altında yaşayabiliriz fakat, hayatın varlığı sadece dünya gezegeni ve dünya gezegeninin sahip olduğu iklim ve kimyasal yapı üzerine değil, çok daha farklı yapılar üzerine inşa edilebilir.

    aynı zamanda iki geyik de bu keşifle beraber sonlanıyor:

    1) dünya güneşe birazcık daha yakın veya uzak olsaydı üzerinde hayat olmazdı
    2) hayatın varlığı için sıvı halde suya ihtiyaç vardır.

    peki, bilim adamları dizi senaristlerinin ve azıcık bilim ile ilgilenen herkesin söylediği; "başka türde yaşamlar da olabilir" şeklindeki görüşlerinden haberdar değiller miydi de yaşam için sadece dünya benzeri yerler üzerine araştırma yapıyorlardı?

    bilim adamları bunu elbette biliyorlar ve bu konu hakkında çalışmalar yapıyorlardı. fakat gfaj-1 keşfedilene kadar ellerinde bu konuda bir delil yoktu. bilirsiniz, bilim kesin bulgular üzerine hareket eder. bir kuşku veya öngörü üzerine; titan'a 300 milyon dolarlık bir araç gönderip hayat üzerine araştırma yapılmasını bekleyemezsiniz. fakat bilim adamları bunu da yaptılar, yani titan'a "temel" düzeyde de olsa bir sonda gönderdiler. ki bu çaba bile, bilim adamlarının farklı hayat şekilleri olabileceğine dair taşıdıkları özgüvenin bir sonucudur.

    neyse, artık dünya dışı yaşam arayışları, yıldızların "yaşam kuşağı" dediğimiz suyun sıvı halde bulunabileceği gezegenlerle sınırlı kalmayacak. yaşamın bir şekilde kimyasal tepkimelerin oluşabildiği her yerde karşımıza çıkabileceğini bileceğiz.

    ya da ufo'larla ilgili; "hocam şimdi onlar sülfür temelli canlılar, o yüzden dünya şartlarında yaşayamıyorlar, bunun için de öyle gelip bakıp gidiyorlar" diyebilme şansımız olacak...

  • hırsızlık, cinayet, tecavüz mahkumu adi suçluların bulunduğu hapishane koğuşlarında pek bulunmazlar.
    ancak siyasi suçluların koğuşlarında bol miktarda bulunurlar diye tahmin ediyorum.

  • (bkz: batı yakasında değişen bir şey yok)

    - seçimlerden 3 ay önce, akp'nin alamayacağı bütün oyların tek bir partiye/kişiye gideceği hesap edilerek, akp %45-diğerleri %55! seçimi kazandık... şeklinde propaganda yapılır.

    - seçimlere 1 ay kala sosyal medya propagandası en yoğun dönemine girer. geçen seçim ile önümüzdeki seçim arasındaki yolsuzluklar, gaflar, çirkin söylemler tekrar tekrar dile getirilir.

    - seçime 1 hafta kala rte o seçim için yaptığı en gösterişli mitingi yapar. bu mitingin seçim için bir gösterge olmayacağı, 1 mayıs'lara izin verilse o kalabalığın 2 katının taksim meydanı'nda toplanacağı söylenir. doğrudur, taksim meydanı'na izin verilen mitinglerde, gezi eylemlerinde o kalabalık toplanmıştır ama söylendiği gibi seçime etki edecek bir kriter değildir.

    - seçime 5 günden az kala artık ismini ezberlediğimiz konda firmasının anketi yayınlanır. hiç seçim yapılmadan, o ankete göre hükümet/belediye başkanı/cumhurbaşkanı seçebilecekken, yalan, propaganda denir. goebbels'in sözlerinden bir kaçı günün trendi olur. bütün bunların algı yönetimi olduğu söylenir.

    - seçim günü, sosyal medya'nın meşhur sitelerine hakim olan kitlenin ilk kez oy kullanmasından dolayı, saat 17.00 sularına kadar, ''bu sefer bu iş bitti!'' havası yaratılır. sandıklar kapandıktan sonra tedirginlik başlar.

    - ilk sandık sonuçları geldiği zaman, akp çok önde gözükür, ''ilk açılan sandıklar doğu'dakiler olduğu için böyle!'' savunması geldiği zaman bir seçim daha bitmek üzeredir.

    - batıdaki sandıklar açılır, sonuç gene değişmez, ''muhalefet partilerinin güçlü olduğu ilçeler daha açılmadı'' savunması da gelirse, artık bir sonraki seçimler için tahmin yapma vakti gelmiştir.

    - erdoğan balkon konuşması yaparken, ''20xx genel/yerel/cumhurbaşkanlığı seçiminde ... olacak'' yorumları eşliğinde tahıl temelli beslenme eleştirilir ve seçim biter.

    şu anda cumhurbaşkanlığı seçimleri için anketleri reddetme evresindeyiz. dilerim ki bundan sonrası yukarıdaki gibi gelişmez fakat ne olacağı aşağı-yukarı bellidir.

  • bugün bir yazar arkadaşın bir maç üzerinden savunmaya çalıştığı oyuncu. bunun dışında birçok yazarda son iki seneki performansıyla onu savunmaya çalışıyor ya da oyunundaki tek sorunun triple-double/istatistik kasması olduğunu sanıyor ama bu yanlış.

    öncelikle şunu belirtmekte fayda var, (bkz: russell westbrook)'un bu hale gelmesinde en büyük rol (bkz: kevin durant)'e ait. k.durant ile değil de başka bir oyuncuyla aynı takımda uzun süre oynayabilmiş olsaydı bugün tarihe geçebilecek bir oyuncu olurdu ama kevin durant onu bu hale getirdi.

    russell westbrook, nba'e girdiği ilk sezon bile çok ciddi eleştiriler/övgüler almıştı. övgüler de eleştiriler de zamanla çok değişmedi. övgüler bildiğiniz yetenekleri eleştiriler neydi? hatalı tercihler,bencillik,loser oyuncu; bugün de bu durumu aynen devam ettiriyor.

    okc'i iyi anlamadan kevin durant-russell westbrook ilişkisi anlaşılamaz. okc' neydi? okc hem bugündü, hem de gelecekti. nba'in iki tane muhteşem genç oyuncusuna sahiptiler üstelik bunlara görünen rakip de yoktu.bununla beraber oklahoma küçük bir pazardı ama nba'in draft konusunda tartışmasız en iyi gm'ine sahiplerdi.(bkz: sam presti) hatta iyi bir yönetim arkasında olsaydı bence nba'in en iyi gm'i bile olabilirdi(şu an tartışmasız danny ainge (bkz: #71966275) ) o yüzden her sene kuvvetleniyorlardı. her sezon iddialıydılar, gelecekte ise rakipsizlerdi.

    kevin durant, takımın en önemli oyuncusu iken sırf bu potansiyele zarar vermemek için russell westbrook'u çaylakken bile kırmamaya dikkat etti yoksa gsw öncesi bu takım 1-2 şampiyonluk kazanabilirlerdi, gsw ortaya çıkmasaydı westbrook-kevin durant ikilisi büyük ihtimal m.jordan bulls'undan daha büyük bir dominasyon dönemi yaşayacaklardı, en azından yakın dönemin en büyük takımı olacaklardı. bu durum olmazsa (bkz: tim duncan) gibi efendiliğin simgesi bir oyuncu bile bir çaylağın russell westbrook gibi oynamasına izin vermez.

    bazı yazarlar westbrook'un yakın zamanda eleştirilmeye başladığını sanıyor ama kevin durant, mvp konuşmasında bile westbrook'u korumaya çalışıyor bu durum kevin'in okc'deki bütün kariyeri boyunca devam etti.

    2014-2015 sezonu ise westbrook'un karanlık tarafa geçtiği sezondur ki yine sebebi kevin durant. k.durant, 2014-2015 sezonunun son 30 maçını sakatlanıp kaçırdı, bu dönemde r.westbrook 10 civarında triple-double yaptı ki çoğu bugünkü gibi istatistik kasarak değil(en azından bugün yaptığı gibi arsızca kasarak değil) yine diğer maçlarda da hep triple-double'ın sınırından döndü; isminin triple-double ile anılması o dönem başladı ki yine çok efendi bir kişiliği olan(saha dışında) westbrook'un kibirli konuşmalara başlaması da bu döneme denk gelir. son 30 maçta westbrook mvp(!) performansı gösterdi, takım ise play-off dışı kaldı.

    2015-2016 sezonunda ise bence okc nba tarihinin en güçlü takımlarından biriydi belki de en kuvvetlisiydi ama tartışmasız olarak tarihin en (bkz: underrated) takımı oldular.(bkz: #72930933) çünkü (bkz: billy donovan)'a maruz kaldılar, gsw'nin hayvani performansı yüzünden okc'nin muhtemel parlak geleceği yalan oldu; kevin durant de bunu görüp yeni bir yol buldu. russel westbrook ise 2014-2015 sezonunun son 30 maçından çıkamayıp nba'in en büyük soytarısı oldu ne yazık ki durum bu.