hesabın var mı? giriş yap

  • egosunu değil dünya üzerindeki tıp literatürünü takip eden doktorlarımıza teşekkür ederek ve tenzih ederek söylüyorum ki çoğu için özel muayenehanesindeki para kasası egosundan daha önemli ve büyüktür.

    parayı bastırıp özel muayenehanelerinde karşılarına çıktığınızda kırmızı halıyla karşılarlar sizi. ne egoları kalır ne de havaları.

    daimi müşterileri ( hasta demedim bak) olabilmeniz için gülücükler, gülücükler. en bilmiş hasta da olsanız dinlenir ve kabul görürsünüz.
    asla ''sen'' olmaz ''siz''lerin havada uçuştuğu durumlar yaşarsınız.

    öyle...bazı doktorlar tüccar.

  • sözcü gazetesinde yer alan habere göre, almanya’da alman vatandaşı olduktan sonra izinsiz şekilde türk vatandaşlığını geri alan türklere kötü haber geldi. 2000 yılından sonra yeniden türk vatandaşlığına geçtiği tespit edilen türk kökenlilerin alman vatandaşlığı iptal ediliyor. habere göre kuzey ren vestfalya vatandaşlık dairesi, bu durumda olanlara mektup göndererek iptal kararını bildirdi.

    iptal kararı ile ilgili gönderilen mektupta, bilgilerin türkiye’den alındığı belirtiliyor. habere göre isimler ysk’nın türkiye’deki partilere ilettiği listelerden elde edildi.

    açıkça ifade edeyim ki, hiç üzülmedim. adamlar sahtekarlık yapmış. hem alman parasını alayım hem de türkiye vatandaşı olarak oy kullanayım, rahatça girip çıkayım. yok öyle yağma! affeder mi elin almanı?

    gelsinler o çok hasret kaldıkları türkiye'de yaşasınlar.

    kaynak
    kaynak

    edit; haberin sahte olduğu söyleniyor ama değil. 14 temmuz salı günkü sözcü'nün ilk sayfasında var.

  • türkiye şartlarında haklı bir komşudur. peki neden eve girmemiş olabilir:
    1. evine girdiği kadının bu durumdan rahatsızlık duyacağını veya yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    2. eşinin gelmesi durumunda, olaydan haberi yoksa yanlış anlayabileceğini düşünmüş olabilir.
    3. eve girerken veya çıkarken görebilecek herhangi bir komşunun bunu dedikodu olarak yayabileceğini düşünmüş olabilir.
    4. karşısındaki kadının, kendisinin herhangi bir hareketini yanlış anlayıp iftira atabileceğini düşünmüş olabilir.
    dünya kadar şey düşünmüş olabilir çünkü her gün haberlerde bu yazdıklarımdan çok daha saçma olayların yol açtığı şeyleri izliyoruz.

  • raf ömürlerinin kısa olması. şöyle ki,

    günlük süt güzel olur, taze olur, lakin çabuk bozulur. içinde lanet olası koruyucu maddeler, ıvır zıvırlar yoktur. kendisi iyi ama çevresi kötüdür. bundan mütevellit çarçabuk bozulur doğaya geri kavuşur. karton sütler ise uzun ömürlü, dayanıklı ama katkı maddeli, maskeli, sahte... filhakika uzun ömürlü, ikna ve piyasa gücü yüksektir.

    aynen böyle iyi insanların da koruma kalkanı yok, içi dışı bir, tehlikeye açık, kadri kıymeti bilinmez. herkes nerede çıkarcı, maskeli, sinsi, sahte gülücüklü insan var onların emrine amade. o iyi insanlar da işte napsın içine atıp atıp ülser olsun garibim...

    kendimden bahsediyorsam disko topu olayım...

  • sonunda hakiki atalarımıza ait bir şeyler buluyoruz. sikmişim neo-ottomanları benim atalarım aha bunlar.

    ek. sakın bana o tarihlerde anadolu'ya daha gelmemiştik bıdı bıdısıyla gelmeyin.

  • özerlik ilan ettiğiniz yerlere okul, hastane, postane, banka da inşa edin o zaman. kendinize doktor, öğretmen, ebe, postacı, mühendis de yetiştirin ve size baksın. devlet, görevlilerinin hepsini çeksin. ayrıca elektrik üretimi gerçekleştirin de buradan parasız elektrik almayın. onun bunun köpeği olup de özerklik ilan eden terörist satılmış köleler.

  • japon bir arkadasim doktora tezinin bir parcasi olarak turkiye'de yasayan japonlarla gorusme yapti ve turk kulturune iliskin deneyimlerini ve gozlemlerini derledi. calismasinin ayrintilarini daha yeni ogrenme firsatim oldu ve paylasmaya deger oldugunu dusunuyorum. calismanin genellenebilirligi sorgulanabilir. ayrica, bu deneyim ve gozlemlerin tum japonlara degil, turkiye'de yasayan bazi japonlara iliskin oldugu da unutulmamalidir. yine de uzerine dusunmemiz gereken cok fazla sey ciktigina inaniyorum.

    once arastirmaya yonelik biraz ayrinti vereyim. gorusmeler batida bir sehir ile orta anadolu'daki bir sehirde yasayan 18 japon ile (3 erkek, 15 kadin) yapilmis. turkiye'de kalis sureleri 1 ay ile 11 yil arasinda degisiyor. yas ortalamasi ise 34.

    yapilan gorusmeler sonunda ifadeler ilgili tema basliklari altinda siniflandirilmis. ben tum ayrintilara girmeyecegim tezin makalesi henuz yayimlanma asamasinda oldugu icin; ama kisaca ozetlemem gerekirse turk kulturune iliskin gozlemler "kendini ifade etme", "gorgu kurallarindaki ve toplumsal sagduyudaki farkliliklar", "iliski kurmadaki farkliliklar" ve "dini farkliliklar" olarak siniflandirilmis. bu siniflandirmalar da kendi iclerinde ayriliyor; ama ben ayirmadan, birlestirerek aktaracagim.

    1) kendini ifade etme:

    japonlar turklerin cok cabuk kaynastiklarini, ilk tanismada bile samimi olduklarini, cokca fiziksel temasta bulunduklarini ve birbirlerini baska arkadaslariyla kolay ve hizli bicimde tanistirabildiklerini gozlemlemisler. turkiye'de tek basina kalmanin cok zor oldugunu, cevrelerinden surekli birinin oldugunu belirtmisler. turklerin goruslerini acikca, dolandirmadan dile getirdiklerini soyleyen japonlar, turklerin her sey icin gerekce sundugunu da soylemisler. soz gelimi, gec kaldiklarinda ozur dileyip bir dahaki sefere daha dikkatli olacagini soylemek yerine "trafik tikaliydi, ondan gec kaldim." gibi gerekceler urettikleri dikkatlerini cekmis japonlarin. ayrica birbirlerinin kusurlarini ve hatalarini da hemen yuzlerine vuruyorlarmis. turklerin duygularini da cok ifade ettigini, soz gelimi cabuk ofkelenip hemen yansittiklarini soylemisler. ayrica erkeklerde kiskanclik da yayginmis. bunun yani sira, turkler cok yuksek sesle guluyor ve konusuyorlarmis. evlilik, cocuk, sevgili, aile gibi ozel konulara iliskin hic cekinmeden soru sorabilen turklerin karsidaki kisinin duygularini ve dusuncelerini anlamadiklarini da belirtmisler. turklerin onlara dik dik bakmasi/onlari izlemesi da dikkatlerini cekmis.

    2) gorgu kurallarindaki ve toplumsal sagduyudaki farkliliklar

    japonlarin dikkatini ceken toplumsal ozellikler ise turklerin plan yapmamalari, plan yapsalar da bunu kolayca degistirmeleri, sozlerinde durmamalari, dakik olmamalari, surekli iyimser olmalari imis. arkadaslarin surekli bir arada olmalari, bulusmalarin ne zaman baslayip ne zaman bittiginin belirsiz olmasi, herkese sarilip opmek durumunda birakilmalari ve surekli olarak "ac misin?" diye sorulmasi da japonlarin uzerine dusundukleri konular arasinda. ogrenci-hoca iliskisinin cok yakin oldugunu belirten japonlar, hocalarin ogrencilerle disari ciktiklarini gorunce cok sasirmislar. ayrica ast-ust iliskisi japonya'da olmasina karsin turklerin ustlerindeki birinin emirlerine/isteklerine hicbir gorus belirtemeden uymak durumunda kalmalari da japonlarin dikkatini cekmis.

    3) iliski kurmadaki farkliliklar

    japonlar turklerin aile baglarinin cok saglam oldugunu, aile uyelerinin birbirlerini cokca, neredeyse her gun aradiklarini gorunce sasirmislar. turkler icin oncelik sirasiyla aile, arkadaslar ve isken japonlar icin oncelik sirasiyla is, aile/arkadaslar imis. kadinlarla erkeklerin arkadaslik yurutmesinin zor oldugunu belirten japonlar, karsi cinsle aradaki mesafeyi korumakta sorun yasadiklarini belirtmisler. turk erkeklerinin yakinligi yanlis anlamaya meyilli olduklarini da soylemisler.

    4) dini farkliliklar

    japonlar inanclariyla ilgili sorularin cok soruldugunu, turklere kendi inanclarini aciklamakta gucluk cektiklerini, inanmadiklarini soylediklerinde bazi turkler tarafindan islam'a gecmeye davet edildiklerini belirtmisler. japonlar inancsiz olduklarini soylediklerinde turklerin yuzlerinin tuhaf bir hal aldigini da eklemisler. ibadetler sirasinda rahatsizlik duyabildiklerini belirten japonlar en cok ramazan'da oruclularin onunde yemek yerken zorlaniyorlarmis; ama islami anlayisin turk'ten turk'e degistigini, herkesin inanc ve ibadet miktarinin farkli oldugunu belirtmisler. surekli olarak "insallah" diyen turklerin her seyi belirsiz biraktiklarini da eklemisler. bunun yani sira, japonlar sorunlarini paylasmak ve cozum aramak icin cevrelerindeki bir turk'e danistiklarinda cozum uretmek yerine "allah yardim eder, dua et. bu allah'tan gelen bir sinav." gibi cumleler kurduklarini, onlari anlamadiklarini ve cozum uretmediklerini dile getirmisler.

    yorum yapmayacagim. yorum yapmayi gerektirmeyecek kadar acik toplumca ne durumda oldugumuz.

    duzeltme: yazim.