hesabın var mı? giriş yap

  • hantavirüs, doğada bulunan pek çok virüsten zararlı olan bir virüs çeşidir. bunyaviridae ailesinden bir rna virüsüdür. kırım kongo kanamalı ateş ile aynı familya'da yer alır. koronavirüs ile çok fazla kıyaslayanlar var, aralarında çok büyük farklar var.

    fareler ve diğer bazı kemirgenler hantavirus taşıyıcısıdır, kemiricilerde kronik asemptomatik bir enfeksiyon oluşur. virüsler en yoğun olarak hayvanın dalak, böbrek ve daha çok da akciğerlerinde yerleşir. virüsü taşıyan kemiricilerin idrarı, dışkısı ve sekresyonları çevreyi ve ortam havasını enfekte edebilir. bu sebeple de insanlara bulaşabilir. özellikle farelerin olduğu bölgelerde çok sık görülür, yeni bir virüs değildir.

  • 8 saat mesai fazla, o yüzden mesai saatini 10 saate indiriyoruz. hayırlı olsun.

    şeklinde devam etse şaşırmaz kimse artık.

  • [altmışlardan devam edeceğim.]

    vibrafon, altmışlarda bu müziğe -yani caza- daha derinden girmişti. norvo ya da hampton'ın vibrafonun bir şekilde içinde olduğu -harikulâde olmakla birlikte kayıt kalitesinin de vibrato için yeterince olumlu olmayışıyla geride kalan- kayıtlarının ardından devir milt jackson'ın john lewis'le kurduğu ve oldukça ana-akım üzerinden gidip "insanlara cazı sevdirmeliyiz, üstelik bunu yaparken klasik müziği de irdelemeliyiz" başarısız-popülizmi üzerinden yürüyerek avrupa'yı fetheden (evet, ne yazık ki avrupalılar halen mainstream caza bayyyılıyor!) modern jazz quartet'i ve esaslı olarak yeni yenişen birkaç büyük ustayı yüceltiyordu.

    doğu yakasında, yirmilerinin başında tüm harmonic scale'lara hakim olmuş; akıcılık ve hızla beraber şahane bir artikülasyona sahip bobby hutcherson blue note recordings'in "temel vibrafoncusu"ydu. [aslında -muhtemelen- teknik olarak da, vizyon olarak da tarihin bir diğer usta vibrafoncusu walt dickerson da aynı dönemde yüceliyor ve yükseliyordu. ancak dickerson'ın seçimleri daha çok aacm üzerinden black music, well-educated black people, bpp vs. ile olunca "caz medyası"nın uzağında kaldı. iyi mi oldu? pek iyi oldu hem de! sun ra ile ne güzel eserler kaydettiler, akla-hayale gelmedik işlere imza attılar. dickerson özetle; avant-garde kalarak dipte ve derinde yer elde etti.] hutcherson'ın sade ve tane tane ballad yorumlarından en saldırgan uptempolardaki kendinden emin out çalışları ve hiçbir zaman başarısızlık emaresi göstermeyen gözükaralığı vibrafoncular arasında zirveye adım adım çıkmasının tonla sebebinden birkaçıydı. halen -birtakım sağlık sorunları nedenli eskisi gibi olmasa da-akıcılığı ve şaşırtıcılığı bakidir. "buz gibi" çalar.

    batı yakasındaysa kendini eğiten, dört malletı da aktif olarak kullanarak bill evans'ın piyanodaki yansımasına sahip gary burton henüz reşit değilken bile muazzam işlere imza atmış, on sekizinde ilk solo albümünü çıkarmıştı ve stan getz'in sidemani olarak çalıyordu. burton tarihteki teknik olarak en üst düzeydeki -bilinenler içinde- vibrafoncu olduğu halde 1960'ların sonundan itibaren ecm bünyesinde kaydettiği kayıtları ve sonraki albümlerinde mainstream besteler ve popüler müzik referanslarıyla "caz" kalitesini oldukça bozdu. kendi bestelerinin de oldukça başarısız ve kuru olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. ancak belirttiği üzere, tekniği dört başı mâmur düzeyde, fevkaladedir. halen aktif olarak kendi "yeni dörtlüsüyle" çalmakta ve yeni albümler kaydetmektedir.

  • luke: sen benim babamı öldürdün
    darth: hayır luke senin baban benim
    luke: sen benim anamı ziktin
    darth: eh be yeter ne hırs yapmışsın bacak kadar boyunla. dövmedik zamanında asi oldu piç

  • ya her şey iyi hoş da internet sitesi devlet malzeme ofisi gibi, bayındırlık bakanlığı gibi. nasıl desem doğu bloku gibi.

  • kaza yapıp ölür umarım içindeki.
    böyle insanlara acımam ve tahammülüm sıfır artık, sıfır.. ölün hepiniz amk.