hesabın var mı? giriş yap

  • yunanistanın girit adasında 1908 yılında keşfedilen tarihi ise milattan önce 2000li yıllara dayanan kimilerinin matbaanın atası,kimilerinin alfabe,kimilerinin evlilik cüzdanı dediği üzerinde spiral şeklinde imgeler bulunan iki yüzlü kilden yapılma bir eser. yunanistanda heraklion arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.
    tahminim,miken uygarlığının en parlak dönemi mö 1400'lü yıllarla mö 1100'lü yıllar arasındadır. bu dönemlere gelmeden, yunanistan 1800lerde tunç silahlı akalarca istila edildiği zaman,izole bir yerde kalmış bir yunan tüccarı, köklü kültüründen ve geniş bilgi yelpazesinden faydalanarak sümerlerden gördüğü duyduğu hiyeroglif yazısını içinde bulunduğu koşullara uygun bir şekilde denemeye veyahut iz bırakmaya çalışmıştır. tarihler,ve disk üzerindeki imgeleri düşündüğünüz zaman makul bir cevap gibi geliyor ancak tabii ki diğer tüm tahminler gibi bu da kesinlik belirtmiyor

  • vallahi beter olsunlar zerre üzülüyorsam insan evladı değilim.
    kısaca örnek vereyim.
    adam 10 yıllık personel adam kalifiye eleman , adam demir çelik sektöründe çalışıyor aldığı maaş 14.500 tl -eline geçen net- müdürün yanına çıktı abi dedi 10 yıllık elemanım bu işi bu fabrikada öğrendim 14.500 tl maaşım var insan gibi mesai yapmıyoruz- adamin ek mesai dediği 8 saat yani günde 16 saat çalışıyor- tek istediğim zam dedi olmazsa ben gitmek istiyorum dedi. peki müdürün verdiği cevap ne ? işini ayarladıysan gidebilirsin ama tazminat isteme.

    ben o gün o odanın içindeydim adam bildiğin boynunu büktü çocuk gibi çıktı.arkadaş kalktı 3 gün sonra müdürün yanına gidip işten 7 gün sonra çıkacağını söyledi peki sonra ne oldu ?
    arkadaş 7 gün sonra kapıdan çıktı karşı fabrikaya 36 bin tl karşılığında anlaştı. adamın çalıştığı vardiya o gün çalışmadı 14.500 tl karşılığında o adamın yerine personel bulamadık. o adamı mumla arıyoruz.
    o adamın vardiyasini tamamlamak için diğer arkadaşları hayvan gibi mesai yaptı -ekstra 8 saat- işin sonunda iş kazası oldu dunya kadar da tazminat ödediler. beter olsunlar hiç üzülmüyorum. emekçinin yanındayım.

    edit: mumla ariyoruz
    edit2: sendika mevcut lakin öyle birşey ki az hakkını arayanı kapı önüne koymakta patrondan daha patroncu.

  • şu ülkede, başörtülülerden başka hiç kimsenin mağdur olamaması çok acayip değil mi ya?

    ölüyorsun, yakılıyorsun, aç kalıyorsun, devlet sana hergün hakaretler ediyor, ibadethanelerde her gün hedef gösteriliyorsun, ama mağdur olamıyorsun.

    ama türbanlı bacım öyle mi? heryerde ve her koşulda mağdur. korkuyor, aşağalarız diye korkuyor, ezeriz diye korkuyor.

    biz mi? biz zaten kafirleriz. katlimiz vacip.

  • flannery o'connor öyküleri, "hiçbir iyilik cezasız kalmaz" öyküleri. güney gotiği diye adlandırılan tarzın alabildiğine tutucu, cahil ve ırkçı karakterleri. cehalet, tutuculuk ve ırkçılığın korkunç birleşimine sahip karakterlerin, en basit günlük olaylarda bile nasıl bir yıkıcılığa sahip olabileceklerinin tasvirleri. her bir öykünün, öykü ne kadar rahatsız edici olursa olsun, gülümseten bir afallatıcılığa sahip olan sonları. şiirsel adaletler ve güney gotiğinin hakkını veren günlük hayatın şiddet kapasitesinin sonuçları. tekinsiz atmosferler ve ustaca kurguyla yetkin bir üslubun birleşimiyle yazan flannery o'connor biraz daha uzun yaşasaymış, kimbilir ne başyapıtlar çıkaracakmış dedirtiyor. metis'ten çıkan iyi insan bulmak zor ve her çıkışın bir inişi vardır adlı öykü derlemelerini okurken, öykülerin sarsıcılığı, mutlaka sıcak bir içecek eşliğinde okumalıyım dedirtir size.