hesabın var mı? giriş yap

  • bence akp il, ilçe başkanları, gençlik kolları, kadın kolları, ülkü ocakları başkanları vs bu siparişte zorunlu tutulmalı. hepsine zorla sipariş verdirilmelidir. bu arada sosyal medyada destek mesajı atan ünlüler, gazeteciler de bu siparişte zorunlu tutulmalıdır. hatta para peşin alınmalıdır.

  • kaş'tan bildiriyorum. burada da ısırılanlar var. genel olarak, yeter amk yumurtlayacak yer bırakmadınız demiş olabilir arkadaşlar. eleman yüzlerce binlerce yıldır yüzdüğü yerde algida çubuğu görünce sinirleniyor tabi. sonuna kadar destekliyorum. ısıran dişleriniz dert görmesin arkadaşlar.

  • keşke hiç konuşmasaymış. ne kadar boş beleş bir konuşma bu. böyle durumlarda ağzından çıkana 10 kat daha fazla dikkat edeceksin.

  • çok vahim sonuçlara yol acabilir, şöyleki;

    - melis kumandayı versene tatlım.
    - yeter ama cemil, kac zaman geçti hala melis.
    - cemil?
    - nerden cıkardın gene cemil'i mehmet, konuyu bana çeviremezsin şimdi!

    vay arkadaş ya?

  • 15 yıllık bas gitaristlik hayatımda geçen yıl doğruluğunu anladığım durumdur. şöyle ki, taksim (bkz: dorock) barda düzenli sahne aldığımız zamanlardan birinde, judas priest'ten painkiller çalıyoruz. baya da iyi yardırıyoruz parçayı normalde. ancak alkolün etkisiyle sanırım, bu sefer ben parçanın daha girişinde mavi ekran verdim. parçanın hangi nota ile başladığı konusunda bile bir fikrim yok. beyin olmuş tabula rasa. lan dedim bittik. sonra aklıma geldi, olm rezil olacağına kapat potanstan gitarın sesini, çalıyormuş gibi yap. ama nasılım a dostlar, görmeniz lazım...yılların air guitarcılarına taş çıkaracak hareketler yapıyorum. bir davulcuya gidiyorum şekil yapıyorum, bir seyirciye gidiyorum gitarı biralarla tokuşturuyorum falan. insanlar gazdan ölecek.

    arkadaş, grup arkadaşlarım da dahil, biri de çıkıp demedi ki aga bu nedir? lan bildiğin çalmadım parçayı, kimse anlamadı. tebrik falan aldım hatta milletten. orada anladım ki, boş işler bunlar. o zamandan beri jamiroquai falan çalıyorum daha çok lan. nasıl travma yarattıysa artık...

    denizin buz gibi sularından gelen edit: işittiğim laflar sebebiyle illa "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" diye not düşüreceksiniz adama. hayatımın yarısını verdiğim bir enstruman için nasıl "boş işler bunlar" diyebilirim ki?

  • önce herkes sakin olup elindeki klavyeyi yere bıraksın.
    videoda görmüş olduğunuz minibüsün ne afganlarla ne mültecilerle ilgisi yok, her sene muharrem ayında caferilerin hz. hüseyinin şehit edilmesine anmak için halkalı zeynebiye caddesinde yaptıkları etkinliğin bir parçası. (bkz: aşura)

  • ahlakın nasıl benliklerimizi ele geçirdiğini bu kadınla anladım.

    hayatlarımızda korku tutunabileceğimiz bir gerçek, madem öyle niye kaçıyoruz korkularımızdan sorusunu bana ısrarla sordurtan yazar.

    grotesk karakterleriyle ironinin dibine dibine vuruyor öykülerinde. gerçeğin korkunç ama haklı hali her şekilde kendisini hissettiriyor. öykülerinin sonu tahmin edilebilir olmasına rağmen edebi zevkime zevk katarak okuyorum bu kitabını. http://www.metiskitap.com/metis/catalog/book/5131