hesabın var mı? giriş yap

  • yazım hataları yaparak harcadığı a4'leri toplasa ufak bir hatıra ormanı yaptırabilecek nesildir. ayrıca sayfa sayısı fazla olsun da göz doldursun diye sağdan, soldan, üstten, alttan çok boşluk bırakıp, yazının puntosunu da yüksek tutmuş nesildir. al sana bir hatıra ormanı daha!

  • türk deniz kuvvetleri'nde bahriye adeti olarak sürdürülen bir gelenektir. özellikle pazartesi gününün seçilmesi ve pişen yemeğin kuru fasülye olmasının ise iki temel nedeni vardır. birincisi, gemilere erzak haftalık olarak pazartesi günü alınır. çünkü pazartesi tornaçark günüdür ve haftalık mesainin başlangıcıdır. her günün yemeği için de bir önceki günden hazırlık yapılır (bkz: baklagillerin bir gece önceden ıslatılması şartı). pazar günü yemek hazırlamak için yeteri kadar taze erzak kalmamış olduğundan, ertesi güne pişirmek için kuru bakliyat kullanılır ve hazırlaması diğerlerine göre daha kolay olan, kolay hazmedilen ve kolay kolay bozulmayan kuru fasülye bu noktada en mantıklı seçenektir. eskiden gemilerde buz dolabı olmadığından dolayı da etsiz pişirilmiş ve küçük taneli olanı en geleneksel olanıdır.

    ikinci neden ise, savaş gemileriyle haftalarca, hatta aylarca süren uzun seyirlere çıkılmasından dolayıdır. uzun süre denizde kalmak zaman algısını zayıflattığından personele hafta başını hatırlatmak için pazartesi günleri kuru fasülye çıkarılır. ayrıca sürekli açık denizde bulunmak belli bir noktadan sonra taze su tüketimini azalttığından, suni olarak damıtılmış su tüketimi artar. saf su, mineral bakımından zengin olmadığı için, personel hazımsızlık çekebilir. işte bu noktada, kuru fasülye hem hazmı kolaylaştıran bir yemek olduğundan, hem de protein ve lif kaynağı olduğundan pazartesi günlerinin vazgeçilmez ve geleneksel yemeği haline gelmiştir.

    https://www.dzkk.tsk.tr/…e_kuru_fasulye_yenmesi.pdf

  • atakan(4,5)- baba sen ölcek misin?
    ben- evet oğlum..
    a- annem?
    b- evet.
    a- babanem?
    b- ölcek..
    a- dedem?
    b- yes..
    a- ben ölcek miyim?
    b- sen de ölceksin.
    a- halam?
    b- halan da ölcek..
    a- ühühühühü.. halam ölmesin yaaa ben onu çok seviyom.. ühühühühhh..
    b- olm dur ağlama.. herkes ölcek.. (bkz: her canlı ölümü tadacaktır)
    a- üh.. ne? herkes mi ölcek?
    b- evet..
    a- ama.. ama.. o zaman dünyada kimse kalmayacak mı?
    b- ooffff.. hadi gel fifa 2000 oynayalım..
    a- heyyoooo.. ben janjantin'i seçmek istiyorum..
    b- peki..

  • 10 kişi toplanıp tarikatlardaki çocuk istismarına karşı yürüyüş yapsak hem dayak yeriz hem de hakkımızda en az 5 dava açılır.

    böyle de iki yüzlü böyle de adaletsiz bir dönemden geçiyoruz.

  • sabahtan beri kız kardeşinin dün facebook sayfasında yazdıklarını okuyorum.

    "kız kardeşim kayıp, 160 boylarında, yeşil montu var, görenler lütfen haber versin" deyip fotoğrafı paylaşmış.
    bugün haberini aldı. tecavüze uğrayıp bıçaklandığı, daha sonra da cesedinin yakıldığı haberini.

    26 yaşındayım. babamı birkaç sene önce kaybettik. 20 yaşında bir kız kardeşim var.

    dayanamadım, insan aklı ya, bir an bu senaryoya yerleştirdim rolleri.

    bir babayı, bir anneyi, bir abiyi, ablayı, kardeşi kim durdurabilir? ne durdurabilir? beni kim durdurabilirdi mesela? neden durdurmak isterdi ya da?

    bir babanın o insanları polisten önce bulup gebermek için yalvartacak kadar acı çektirmesini şu entryi okuyanlardan kaç kişi gerçekten istemez? bir düşünün, şu an önünüzdeki 3 sandalyede bağlı halde bulunmalarını gerçekten arzulamaz mıydınız? tek tek dişlerini sökmeyi, acı çığlıklarını duya duya tırnaklarını yerinden çıkarmayı hayal etmez miydiniz?

    ben ediyorum. nasıl ki zalimler için yaşasın cehennem diye bir söz varsa, ben de bu canilere, dünyadaki tüm canilere hak ettiklerini verebildiğimiz bir cennet hayal ediyorum.

  • "o saçının kenarini kazıtan kızlar evlenir de ben evde kalırsam yere göğe molotof atarım amk"