hesabın var mı? giriş yap

  • filmin ismindeki harflerin yerleri değiştirildiğinde "truth and lies" yani doğrular ve yalanlar ve "truth denials" yani gerçekler ve inkarlar anlamına gelen iki kelime ortaya çıkar. buna kelimedeki harflerin yeri değiştirilerek yeni bir kelimenin yaratılması anlamına gelen anagram denir.

    akıl hastanesine doğru gidilirken görülen tabelanın üzerinde yazan “bizi hatırlayın biz de yaşadık, sevdik ve güldük.” cümlesi medfield’de yer alan vine lake mezarlığı’ndan alınmıştır. bu sözler, 1918 yılında yaşanan ve sadece 1,5 yılda 100 milyona yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olan ispanyol gribi sebebiyle ölen insanlar için yapılan anıta yazılmış ve tarihe geçmiştir. bu ispanyol gribi insanlık tarihinde bilinen en büyük salgındır.

    c bloğunda duyulan “stop me before ı kill more.” (daha fazla insanı öldürmeden, beni durdurun.) cümlesi 1940’larda yaşamış seri katil william heirens’in sözleridir. üç kişiyi vahşice öldürdükten sonra birilerinin onu durdurması için duvara rujla bıraktığı notta william “tanrı aşkına, daha fazla öldürmeden önce beni yakalayın. kendimi kontrol edemiyorum.” yazmıştı. henüz 17 yaşında olan şizofreni hastası william heirens, çift kişilikli olması sebebiyle işlediği cinayetleri kendisinin değil, george isimli başka bir katilin yaptığını iddia eder ve bu sebeple yakalanması çok uzun sürer.

    dachau toplama kampının nazi muhafızlarının travmatik öldürülmesi, 29 nisan 1945'te kampın abd ordusu tarafından kurtarıldığı tarihi bir olay.
    bu film 1954'te geçiyor.

    film, 2008'de 4 ayda çekildi.

    rüya sahnesinde dolores sırtı kor olmuş yanarken gösterilir. bu sahnede iskandinav mitlerinde huldra ya da skogsrå olarak adlandırılan ve erkekleri evlenmek amacıyla baştan çıkaran orman perisi ile ciddi bir fiziksel benzerlik gösterir. inanışa göre huldra da tıpkı dolores’in tasvir edildiği gibi sırtında sönmeyen bir kor ateşle gezer. eğer erkekler onu üzer ya da şiddet gösterirse huldra form değiştirip çirkinleşerek intikam alır. bu da filmde teddy/andrew’in alkol bağımlılığı sonucu aklını yitiren dolores’in ondan aldığı intikam olarak okunabilir.

    film 2003'te yayınlanan dennis lehane'nin shutter ısland isimli kitabından uyarlanmıştır.

    hapishaneye giriş sahnesinde dedektiflerin silahları alınır. çünkü eğer silahlar onlarda kalsa ve teddy’nin olası bir silah kullanmak istemesi durumunda deney bitebilir. ayrıca bu sahnede ortağı olduğu düşündüğü chuck’ın silahını teslim etmekte yaşadığı becerisizlik dedektif olmadığına dair de bir ipucudur.

    filmde hayal ile gerçeğin birbirinden ayırt edilmesine dair önemli iki madde ateş ve sudur: içinde ateş yer alan mizansenlerde andrew'un halüsinasyonları sahneye koyulurken, bunun dışında kalanlar gerçekleri sahneliyor. mağaradaki doktor ile konuşma, laeddis ile konuşma ve bunun gibi onlarca örnekte sahnede ateş vardır.. filmde daniels için ateş her zaman ‘deliliğini’ temsil ediyor. akıl hastalığını ateşin temsil etmesi ve ateşin aynı zamanda daniels’ı halüsinasyonlara yaklaştıran bir alev olması suyu tüm bunların karşısına koyuyor. zindan adası’nda su gerçekliği ve daniels’a olanları temsil ediyor. daniels’ın karısının çocuklarını suda boğuyor olması ve aslında karısının akıl hastalıklarını biliyor olması ama buna daniels’ın göz yumması ve bunun sonucunda çocuklarının ölümüne sebep olması daniels’ın sudan nefret etmesini ve bununla beraber suyun temsil ettiği gerçeklikten kaçtığını filmde görüyoruz.

    filmde dicaprio’nun canlandırdığı daniels, 67 numaralı hastayı bulmaya çalışmaktadır. 67 numaralı hastanın adı andrew laeddis’tir. bu kişinin ismindeki harflerin yeri değiştirilince dicaprio’nun oynadığı dedektifin ismi ortaya çıkar. yani dedektifin aradığı hasta aslında kendisidir. burada da anagram kullanılmıştır.

    eğer bu bilgileri video olarak izlemek ve beni desteklemek isterseniz kanalıma göz atabilirsiniz

    kaynak; imdb

  • ben telefonumu değiştirdiğimde öncekinde gözü olduğunu bildiğimden, ses etmeden getirdim verdim nokia e72'yi..bizim ailede teknoloji deliliği ondan bana miras..yaşından beklenmez bir adaptasyon yeteneği vardı. ölümünden 1 hafta önce kapattı telefonu. karşısındaki koltuğa bıraktı. yatağına geçti uyudu..o zaman kendinden umudu kestiğine ikna oldum. insan sadece tutkulu olduklarını bıraktığında ölüyor belki ne bileyim. telefon şarjda yaşıyor o derece işlevsiz. ne ben kıyarım onu atmaya, ne başkası cesaret eder..evin telefonu işte..yaşar durur onun yerine.

  • “yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.”

    ma’un suresi 4-5-6

    edit: ayıptır yahu. küfretmeye ne gerek var. yorum yapmadım, kimseyi de yargılamadım, uydurmadım da. ayrıca ayet meali diyanet'in çevirisinden.

  • richter ölçeği logaritmik olduğuna göre 6.2'lik deprem, 5.7'lik depreme göre 3 kat şiddete sahiptir. allah korusun ama bizde 6.2'lik deprem olursa 300'den çok daha fazla zayiat veririz diye düşünüyorum.

  • 1886 doğumlu boks dünyasının unutulmuş şampiyonlarından birisidir.

    görsel

    1.71 boyuna rağmen kendisinden uzun rakipleriyle karşılaşıp başarılı olan bir boksördür. aynı zamanda birden fazla ağırlık sınıfında şampiyon olmuştur ama amerika'da ağır sıklet şampiyonluğu siyahi olduğu için engellenmiştir. kendisine ırkçı lakaplar takılırken (boston'un katran bebeği) döneminin beyaz boksörlerine kurtarıcı imajı oluşturan lakaplar takılırdı. onurlandırılırlardı.

    beyaz şampiyon boksörlerin siyah rakiplere yenildiklerini görmek istemediği bir dönemde, bir unvan için yarışmasını engelleyen ırksal engellerle karşılaşır. ingiltere, avustralya, kanada ve meksika'nın ağır sıklet şampiyonu olmasına rağmen, langford, amerika birleşik devletleri'nde asla şampiyonluk kazanamayan en iyi boksörlerinden biri olarak kabul edilir.

    19 haziran 1917'de fred fulton ile bir maç sırasında, langford sol gözünde görüşünü kaybeder. tek gözü kör olmasına rağmen para için boksa 8 yıl daha devam eder. sonunda diğer gözünü de kaybeder ve unutulur gider. harlem'de bir apartman dairesinde yoksulluk içinde yaşamaktadır. 1944 yılında new york herald tribüne gazetesinden al laney, kaybolan bu boksör için hikaye yazmaya karar verir.

    arama yaparken sam'in öldüğü bilgisine bile ulaşır ki o kadar unutulmuştur. en sonunda harlem'de bulur, dairesinde sadece radyosundan başka birşeyi olmayan kör bir adamdır. körlerle ilgili bir vakıftan her ay aldığı birkaç dolar ve günde iki kez gelen yemekle geçinmektedir. gazeteci haberi yapınca aynı zamanda new york zenginlerinden bağış toplar. kurulan fon ile aylık 50 dolarlık gelir elde eder.

    1956 yılında vefat eder.

    başarılar ve ödüller

    *kanada'nın spor onur listesi (1955)
    *ring boks onur listesi (1955)
    *nova scotia spor onur listesi (1955)
    *nova scotia'nın 20. yüzyılın en iyi erkek sporcusu (1999)
    *uluslararası boks onur listesi (1990)
    *orta siklet şampiyonu (galler)
    *ağır siklet şampiyonu (ingiltere, ispanya, meksika)
    *dünya renkli ağır siklet şampiyonu (1910)
    *yarım asrın boksörü ( canadian press )
    *ring dergisinin boksun "tüm zamanların en iyi 100 boksörü" listesinde 2. sıra

  • komple edit:

    oh ne güzel be. vallahi çok güzel!
    sizin amacınız ne ben anlamadım, anlayan bana da anlatsın şu olayı.

    siz şimdi dilediğiniz zaman askere, polise, sivile saldırın ama ses çıkarılmamasını bekleyin. eeee paşam, başka arzunuz?
    askere saldıracağınız zaman nizamiye kapısını açıp askerlerin ellerinden silahları da alsınlar mı? polise saldıracağınız zaman polis tüm donanımını bir kenara bıraksın mı? dilerseniz sivilleri öldüreceğiniz yerleri önceden belirtin de devlet oraya halkı toplasın daha çok insan ölsün, ne dersiniz?

    siz bunca yaptığınız şey karşılıksız mı kalacak sandınız? bunların elbet bir karşılığı olacaktı. bunu dünyanın tüm devletleri bu zamana kadar 40 defa yapardı. geç kalan yerinde bir operasyondur.

    şimdi bir de utanmadan sokağa çıkıp eylem mi yapacaksınız? bu nasıl bir pişkinliktir, siz insan olduğunuza emin misiniz?

  • izmir'den istanbul'a ilk kez arabayla gelen babamı şaşırtmış trafiktir.

    babam kartal yönünden e-5'e giriş yapar, tam iş çıkış saatidir, bu sebeple trafik vardır. 35 plaka arabasıyla kendini trafiğin içinde bulan babam camı açar, yandaki arabaya seslenir. "kardeş kaza mı olmuş???"