hesabın var mı? giriş yap

  • doktorların sizin 3 kuruşunuza el sürmeyip bu ülkeyi bırakıp hak ettiği değeri gördüğü yerlere gitmesiyle sonuçlanacaktır.

    bu memleketin güzide insanları şiddetten ve emeğinin karşılığını alamamaktan bıktı.

  • okul yıllarında hiçbirşey beni matematik dersleri kadar sıkmayı başaramadı. bu matematikle değil, tamamen öğretmenimizin yaklaşımıyla ilgili bir durumdu. kendisi yaşamı normal hayat ve matematik hayatı olarak ikiye ayırmış olan bir kişilikti. derste kımıldamanıza bile izin vermezdi. yere düşen kaleminizi eğilip alamazdınız mesela. öyle yani.
    herneyse benim sıra altından kitap okuma, yanımdakilerle konuşma, yazışma ve hatta camdan dışarıyı izleme girişimlerimin hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. atatürkün gençliğe hitabesinde ve istiklal marşımızda kaç harf olduğunu sayalı 2 hafta kadar oluyordu. sınıfımızın zemini enine 84 boyuna 132 parça taştan oluşuyordu. ben dakikada 14 kez nefes alıyor ortalama 18 kez göz kırpıyordum. deli pösteki sayar gibi lafı benim için artık sadece pösteki sayar gibi şekline dönüşmüştü. hiç işinize yaramayacak şeyleri saymak delilik değildi, aksine akıl sağlığınızı koruyan uykunuzu kaçırıp zihninizi dinç tutan yararlı bir aktiviteydi ama sınıfta sayılabilecek şeylerin sayısı giderek azalıyordu. günlerden bir gün bir harita method yaprağında kaç kare var sorusu zihnimde bu yapraktan kaç adet kağıt gemi yapılabilir şekline dönüştü. evet işte aylardır aradığım, ihtiyacım olan şey buydu... origami.
    ilk denemeler tabi ki başarısızlıkla sonuçlandı. sevgili öğretmenim uzunluğu 5 cmyi geçen her gemiyi fark ediyor, yapım işlemi tamamlanır tamamlanmaz kaçak mal taşıyan bir gemi tespit etmiş sahil güvenlik botu gibi yanıma yanaşıyor ve el emeği göz nuru eserlerime el koyuyordu. daha küçük gemiler yapılmalıydı evet daha küçük, çok daha küçük. sene sonuna doğru kareli defterin bir karesinden gemi yapabilir hale gelmiştim. bu gemiler büyükleri kadar rahat tanımlanamıyor, öğretmenimin radarında tespit edilse bile ne oldukları çıkarılamadığından büyük bir tehlike atlatılmıyordu. sene sonunda matematikten geçmiş, akıl sağlığımı korumuş ve final sınavının soru kağıdından yapılma 286 parçalık bir filoyu matematik öğretmenime hediye etmiştim.
    öğretmenleri seviniz arkadaşlar. onlar içinizdeki yaratıcılığın aynasıdır.

  • podolski ile kıyaslayanlar olmuş. şahsen bir galatasaraylı olarak ben hiç düşünmeden podolski derim. çünkü düşünürsem nani derim.

  • bebekler hepimizin kıymetlisi fakat olay fazlasıyla mantıksız ilerlediği için ilk paragraftan sonrasını okumadım. içi dolu bir bezin yayacağı kokuyu düşünmeden, diğer insanlar rahatsız olur mu diye düşünmeden yolcu koltuğunda değiştirmeyi teklif edip red yiyince de gelip buraya yazan kişiye de denecek bir şey yok sanki.

  • sevgilisiz geçen süreyi geçici bir süre olarak kabul edip bir gün mutlu olabileceği kişinin karşısına çıkacağı umuduyla hayatına devam edebilen insandır.

  • ulan ibine. adam çalışma sermayesini yaratamayıp kredilere ödeme yapıyor ve stok çekebilmesi için alacağı firma yabancı buyük ihtimalle para olmadan mal vermiyor. senin gibi ibineler de adamın halini bilmeden boyle laf çakıyor. piyasa şu anda bu tip firmalar ile dolu. çalışma sermayeleri kurdan eridiği için peşin mal parasını almak zorunda kalıyorlar. senin huyun suyun hürmetine değil yani. ibinelik olsun diye yapmıyorlar. piyasa tamamen nakite döndü bu bir iki senedir. alış bebişim.

  • günlük eft/havale limitini 3 milyon liradan 18 milyon liraya çıkartabildiğiniz bankacılık hizmetidir. geçen gün sneijder'in bonservisini alırken lazım oldu oradan biliyorum.

  • aslında olmasını beklediğim bir olay, instagram nedeniyle karikatür dergilerinin satışı dip yaptı. birçok sayfa dergilerin çıktığı gün tüm karikatürleri paylaşıyor.
    dergiler defalarca açıklama yapmıştı "en azından eski karikatürleri paylaşın" diye.
    karikatür birçoğuna göre basit bir eğlence aracı gibi gelebilir ama insanlar buna gecelerini gündüzlerini katarak para kazanmaya çalışıyor.