hesabın var mı? giriş yap

  • piyango yine 65 yaşa vurdu. şimdi demez mi bu insanlar "e biz aşıyı niye olduk, covid-19'un askeri biz miyiz ulan" diye :) aşılanan insanlara yasak getirip, aşı olmayanları sokağa salan tek ülke biz miyiz gerçekten merak ediyorum. şimdi covid-19'a karşı kullandığımız en büyük kozumuz 65 yaşlar mıydı? her şeyin sorumlusu onlar mıydı? daha önce aşılama olmadığı halde bu denendi ve hiçbir sonuç alınamadı. zaten 65 yaş son zamanlarda herkesten fazla dikkat ediyor diye biliyorum.

    çok değil iki üç gün sonra vaka sayılarını düşürmeye başlarlar artık şöyle başardık, böyle yendik diye. alınan kararlar "dostlar alışverişte görsün" diye alınmış. hafta sonu ve gece yasaklarını zaten ipleyen yoktu. millet yolunu bulmuş, almış eline bir kağıt parçası at koşturuyordu sokakta. yine aynı şekilde devam.

  • gidenin dübürünü volkan krateri gibi tüttürüp şehir dışına doğru 'yandım allah' diye koşturdukları için olabilir mi acaba?

  • fakulteden arkadasim 9 yaslarinda iken nasa'ya uzay ve gunes sistemiyle ilgili sorular iceren bir mektup gondermis.yaklasik bi kac ay sonra nasadan bir koli poster,resim,kitap,brosür vs gelmis istanbul'daki adreslerine.adamlardaki anlayis standardi yillar icinde hic gerilememis.reklam falan diyenlerin de aklina sasmamak mumkun degil sanki adamlarin rakibi var reklama ihtiyaci var.

  • tek yönde çalışan tren vagonlarıyla gidilen ama dönülemeyen bir yer. 250.000'den fazla çin ve rusun yaşamını kaybettiği, bir esirin bile sağ çıkmadığı ölüm kampı.
    abd ve japonya'nın 2. dünya savaşı sonrasında dünyayı yeniden paylaşmalarının anahtarı burası. vietnam'da kullanılan biyolojik silah bilgisinin nereden edinildiğinin açıklaması. bitmek bilmeyen japon emperyalizminin ve militarizminin son noktası. artık bu kadar açıktan yapamıyorlar çok şükür.

    birim 731 ve nanking katliamı'na, asya'nın auschwitz'i demek haksızlık oluyor biraz. bu insanların hiç lobisi olmadı, zengin değiller. kampları kuranlar hiç yargılanmadı. yaşananları anlatan bir history channel belgeselinden başka hiç filmleri olmadı. japonlar bu tarihsel suçun bedelini maddi-manevi hiç ödemedi, hiç kabul etmedi. hiroşima ile nagazaki'ye atılan atom bombalarının gölgesinde kaldı.

  • 16 mart 1920 sabahı ingilizler şehzadebaşı karakolundaki mehmetçikleri uykularında, yataklarında öldürürken canını tehlikede görmeyip ingilizlere sempatisini bildiren

    1922'de kemal'in askerleri anadolu'dan ve trakya'dan yunanları, ingilizleri, fransızları temizleyip istanbul'a girecekken canını tehlikede görüp ingilizlere sığınan lider.

    istanbul henüz türk kontrolüne geçmediği halde türklerden o kadar korkmaktadır ki saray'dan rıhtıma gizlice intikal etmek için ailesiyle birlikte iki kızılhaç aracına binmiştir.

    bu adamı övmek, övenin kaç paralık insan olduğunu gösterir. başka bir işe yaramaz.

    edit:typo

  • evrimsel psikolojinin herhalde memleketimizde en çok konuşulan tarafı kadınların alfa erkek tercihi oldu. insanımız genellikle bu konudaki niyetine göre evrimsel psikolojiye yaklaşıyor. eğer kadın düşmanlığı yapmak istiyorsa evrimsel psikolojinin yılmaz bir savunucusu kesiliyor, eğer erkek düşmanlığı yapmak istiyorsa evrimsel psikolojinin bilim falan olmadığını, saçmalık olduğunu iddia ediyor. tabii konuya daha derin bir noktadan yaklaşanlar da vardır, onların da hakkını yememek lazım. ama genelde evrimsel psikolojiye bakış, hangi cinsiyete düşmanlık edeceğinize göre değişiyor.

    peki, evrimsel psikolojiyle ilgili olduğu söylenen bu alfa erkek meselesinin hakikaten bilimsel bir kökeni var mı? bu konudaki iddialar tamamen uydurma mı yoksa bir temele dayanıyor mu? cevabı, evet dayanıyor. ama abartılıyor.

    dayandığı nokta literatürde ebeveyn yatırımı teorisi (parental investment theory) diye geçiyor. bakın, teori olarak geçiyor. hipotez falan değil. çünkü bu modern biyolojinin en temel kabullerinden bir tanesi. bu teoriyi ortaya atan robert trivers adlı zat-ı muhtereme göre durum şöyle:

    1. bir hayvan türünde, cinsiyetlerden hangisi çocuk için daha fazla yatırım yapıyorsa o seçici, diğeri seçilen olur.
    2. çocuk için daha az yatırım yapan cinsiyet, daha fazla yatırım yapan için kendi arasında rekabet eder.

    teorinin bel kemiği bu kadar. daha fazlası değil. bunu değişik hayvan türlerinde örneklendirmek mümkün. tabii örneklendirmeden önce, bir iki kavramı açıklayayım.

    ilk olarak gamet kavramından bahsetmek lazım. gamet, dişi yahut erkek olsun fark etmeden herkesin üreme hücresine verilen ortak isim. dişinin yumurtası da gamet oluyor, erkeğin spermi de gamet oluyor. gametlerin birleşmesiyle de zigot, yani çocuk oluşuyor. hayvanlar âleminde erkek ile dişiyi birbirinden ayıran, aslında gametin niteliği ve niceliği. gamet eğer üretimi zor ve büyükse, cinsiyet dişi; üretimi kolay ve küçükse cinsiyet erkek oluyor. insandaki yumurta ve sperm için durum böyle. ancak bunun tersi durumlar da görülebiliyor.

    mormon cırcır böceği diye bir böcek türü var (eğer joseph smith böcekler âleminde reenkarne olup orada da mormonluğu yaymadıysa joseph smith'le hiçbir alakası yok). bunların erkeklerinin gametinin üretimi zor ve büyük. spermatofor denen bir kütle içerisinde bulunuyor gametler ve mormon böceğinin dişileri gelip buna yumurtasını bırakıyor.

    şimdi ebeveyn yatırımı teorisi ne diyordu, yukarıdaki örnek üzerinden anlatalım:

    1. böceğin erkeğinin gametinin yatırım değeri fazla, dişinin gametinin yatırım değeri düşük. bu durumda erkeğin seçici, dişinin seçilen olması lazım.

    2. dişilerin kendi aralarında erkekler için mücadele etmesi lazım.

    bakıyoruz bu mormon cırcırlarına, hakikaten de dişiler erkekler için mücadele ediyor. erkekler, kendileri için rekabet eden dişiler arasından birini seçiyor.

    trivers'ın teorisini insanlara uygulayalım. bizde kadınların çocuk için yaptığı yatırımın üç ayağı var. 1) yumurta, 2) hamilelik, 3) emzirme. erkeğin ise elinde yatırım yapabileceği tek şeyi var: sperm. kadının yumurtasının değeriyle erkeğin sperminin değeri karşılaştırıldığında da aradaki farkın dağlar kadar olduğunu görüyoruz. erkek bir gün içinde milyonlarca sperm üretebilirken, kadın hayatı boyunca taş çatlasın 500 tane yumurta üretebiliyor. kadının gameti adeta bir zümrüt değerindeyken, erkeğin spermi bakkalın bozuk para olmayınca verdiği sakızdan hallice. üstüne üstlük kadın zümrüt değerindeki yumurtanın yanında çocuk için 9 ay hamilelik çekiyor. çocuğun yaşayabilmesi için de onu emzirmesi lazım. yani insanda erkek ile kadının çocuk için yaptığı yatırım arasında dünya'dan plüton'a kadar mesafe var. git git bitmez.

    durum böyle olunca doğal olarak insanlar âleminde de kadın, kendisi için rekabet eden erkekler arasından birini seçiyor. erkekler de kendi aralarında kadınlar için mücadele ediyor. peki kadınlar kimi seçiyor?

    evrimsel psikoloji burada devreye giriyor. evrimsel psikoloji somut bir gerçek olan ebeveyn yatırımı teorisinin yorumlanmasından ibaret. deniyor ki erkeğin kadının yatırımına karşılık ona bir yatırım sunması lazım ki insanlığın nesli sürsün. yoksa erkek kadının bunca değerli yatırımına karşılık bir şey sunmazsa, kadınlar niye üreme ihtiyacı hissetsin? mazallah soyumuz kurur.

    erkeğin kadına yatırım olarak sunabileceği şeyler arasında da şunlar var: vahşi hayatta aslandan kaplandan, yan mağaradaki hanzodan kadını koruyacağının güvencesini veren atletik fiziki yapı, her durumda işe yarayacak zeka ve bunun belirtisi olan espri anlayışı, ortamların kralı olmasını sağlayacak sosyal beceriler, ileride kadına zulmetmeyeceğinin garantisini veren ruhsal denge, kadına iyi davranacağını belgeleyen empati vs.

    işte alfa erkek meselesi diye gündemimizi meşgul olan hadisenin özü budur. kadın ve erkeğin çocuğa yaptığı yatırımın dengesiz olması ve erkeğin dengeyi sağlamak için kadına başka yatırımlar yapmasıdır.

    denilebilir ki artık taş devrinde yaşamıyoruz. bunlar geçerliliğini yitirdi. o zaman kadının hala çocuk için yaptığı üç temel yatırımın (yumurta, hamilelik, emzirme) hâlâ yerli yerinde durduğunu hatırlatmakta fayda var. bunlar ortadan kalkmadıkça kadınların eş seçimini belirleyen temel motivasyonun da yok olmayacağı açık. ama derseniz ki biz mormon cırcırı mıyız arkadaş, insan ilişkileri çok daha karmaşık, tamam temel doğru ama her zaman bu şekilde işlemez mekanizma. ben de derim ki o zaman haklısınız. elbette, kadının erkekten hem zeki, hem güçlü, hem becerikli olmasını beklemediği ve erkeğin aradaki yatırım uçurumunu farklı şekillerde kapattığı değişik senaryolar vardır. zaten zeka, sosyal beceri, fiziki güç, empati, ruhsal denge gibi unsurların hepsine aynı anda sahip olmak imkansız. kimi kadın aradaki yatırım dengesini kurmak için empatiyi ön planda tutuyordur, kimisi ruhsal dengeyi, kimisi zekayı.

    son olarak, evrimsel psikolojinin eş seçim stratejileri (mate selection strategies) üzerine çıkarımlarını mutlak gerçekler olarak görmemek lazım, bunları hep somut bir gerçek olan ebeveyn yatırımı teorisinin değişik yorumları saymak gerek diyerek noktayı koyayım.

  • sığır sığır türkiye avrasya'yı seçti diyenler var. adamlar meslek liseli ergen gibi arkadaşına atar yapıp nato'dan da çıkarız ab'den de uzaklaşırız diyor. bak aşağıda hayallerinizi suya düşürecek gerçekler var.

    ab'ye yaptığımız ticaret hacmimizin boyutu 145 milyar euro. bunun içinde 67 milyar euroluk kısmı ihracat 78 milyar euroluk kısmı ise ithalat şeklinde.

    senin tüm askeri silah ve mühimmatın nato uyumlu. ha çıkıyorum demen ile çıkman mümkün değil. zaten mevcut uçakların ile nato üyesi bir ülkeyi vuramazsın bile.

    şimdi sen rusya, çin ve diğer avrasya ülkeleri ile yakınlaşırım diyorsun ya bu ülkelerin ellerinde bir şekilde satabilecekleri bir sanayisi veya ham maddesi var. senin elinde ise rusya'ya satamayınca elinde kalan domatesin var. bugün rusya gibi soğuk bir ülkeden buğday ithalatı yapıyorsun. hani tarımın, hayvancılığın ve sanayin iyi olur deriz ki kendi kendimize yeten bir ülkeyiz. kimseye ihtiyacımız yok vs. ama bugün sen almanya'nın ürettiği tankı satın almışsın. bir yedek parçaya ihtiyacın olsa onlardan alamayacaksın. helikopter üreticem diyorsun motorunu avusturyalılar satmıyor. sen bu ergen tavırlarla ülke yönetirsen daha çok ülkeden ayar yersin.

    şimdi katar yüzünden araplarla da kötü oldun. iran'la bile aramız iyi değil. kısaca çevre ülkelerden hiç birisi ile aramız iyi değil. nasıl bir hükümete sahip isek her sınır komşumuz ile kavga dövüş ediyoruz. allah'dan azeriler şu anda kardeş ülke. yoksa onlarla da kavga ederiz. ama çok değil 3-5 seneye kalmaz azeri kardeşlerimiz ile de birbirimize gireriz.

  • düzenli bir ordu düz bir arazide hava ve kara kuvvetleri ile üzerinize gelecekse hendek kazmazsınız. "gel burayı bombala" diye işaret fişeği yakmaktan farkı yoktur bunun. haberi yapanı da, eğer varsa hendeği kazanı da tebrik ediyorum

    tanım : kolpa haber

    edit : özelden ve umumdan "o hendekleri tanklara karşı kazıyorlar" diye yazanlar oldu

    1. türkiye suriye sınırı yüzlerce km. uzunluğunda, bizim mekanize kuvvetlerimiz istedikleri yerden girer çıkarlar. hendek kazmakla o iş olmaz.
    2. eğer mevzilendiginiz mevkiyi tanklara korumak için kazdıysanız, iyi bir de hava savunmanız ve topçu desteğiniz vardır umarım, çünkü bunlar yoksa tankları yollamadan sizi tepenizden ve uzaktan bombalarlar. parçanız kalmaz.

    1. madde için (bkz: maginot hattı)
    2. madde için (bkz: ikinci körfez savaşı)