hesabın var mı? giriş yap

  • dünyanın sonu bir şekilde insanlık tarafından getirilmez ise teorik olarak ne zaman gerçekleşebilir hep beraber bakalım:

    dünyaya çarpacak büyük bir asteroit ya da kuyruklu yıldız tüm yaşamı sonlandırsa bile dünyayı yok edecek kadar bir enerjiye sahip olmayacaktır. birkaç ışık yılı içerisinde bir süpernova da olmayacaktır.

    ancak güneş sistemindeki yörüngesel dengesizlikler sonunda dünya ile diğer yerbenzeri gezegenlerden biri olan merkür, venüs ya da mars arasında feci bir çarpışmaya yol açabilir. bunun önümüzdeki 5 milyar yıl içerisinde olma olasılığı ise yalnızca yüzde 1'dir.

    dünyanın tamamen olması için en olası senaryo güneş bir "kırmızı dev"e (red giant) dönüşürken yutulmasıdır. güneşin çekirdeğindeki termonükleer yakıt hidrojen tükendikçe güneşin dış kabuğu genişlemeye başlayacaktır.

    evriminin bu aşamasında güneş önemli miktarda kütle kaybedecek sonucunda da dünyanın yörüngesi de genişleyecektir. bu teoride, yörünge genişlemesinin dünyanın güneşin yıkıcı etkisinden kaçması için yeterince geniş olmayacağı ve sonunda güneşin dünyayı buharlaştıracağı ve bünyesine katacağı öne sürülmektedir.

    bu kavurucu yıkım da oldukça uzaktadır. yapılan bazı hesaplamalar senaryonun yaklaşık 7.59 milyar yıl sonra gerçekleşecektir.

    öyle ya da böyle önümüzdeki 100 milyar yıl içerisinde bu son gerçekleşecek ancak evrenin henüz sadece 13.5-14 milyar yaşında olduğunu da düşünürsek dünya için şimdilik endişelenmeye gerek yok gibi gözüküyor. (kendiniz için endişelenmeye devam edebilirsiniz tabii...)

    kaynak: bbc science focus

  • yıllarca değişmeyen diyalogtur, hiç bitmesin istenen:

    ortaokul-lise:

    z- ya baba uyuyamıorum sesini kısar mısın tv'nin!
    b-tamam tamam kısıyorum..

    üniversite:

    z- offf baba yaa şu maçın sesini kısar mısın, ya sınavım var sabah!
    b- tamam uyu kızım sen kısıyorum.

    uzamış akademik kariyer:

    z- ya baba şu adamların sesini keser misin artık
    b- ya zel ama saat daha 22.00!
    z- valla baba onu ilkokuldayken uykudan önceden hemen sonra uyumak zorunda bırakıp, alıştırmadan önce düşüncektiniz, uyuyamıyorum ya bu evde, uyuma özgürlüğüm yok!

    kendi eviniz olduğunda:

    z- baba... (sırıtır)
    b- (gülümser) tamam kısıom evladım, uyu sen sabah erken gidicen!

    dünyada çocuklarına hizmet etmekten keyif alan ender insanlarından biriyse, kalbinize sokmak istediğiniz bir baba ile gerçekleştirilen diyaloglardır...

    edit: o kadar oylandı ki buradan sesleniyorum kendisine “ seni seviyorum baba”....

  • lisede aşık olduğum kız biraz şımarık ve dobraydı. bir gün sınıfta bunun yanında bi arkadaşım sadece kibarlık olsun diye sen de yakisiklisin ha dedi. bu kız bunu duyunca ahahaha bu mu yakışıklı ahahaha falan dedi . o an biraz üzülmüştüm açıkçası.

    üzerinden yıllar geçti . büyüdüm, yüz hatlarım daha erkeksi bir hal aldı . epey yakışıklı , görenin dönüp bir daha baktığı erkek oldum . ınstagram hesabim da herkese açık, bu kız bir kaç hafta önce beni takip etmiş. sürekli storylere alev atıyor, mesaj atıp flört etmeye çalışıyor falan. demeyi çok isterdim ama liseden beri tipim pek değişmedi ,yine çirkinim sanırım. sadece biraz serpildim o kadar . geçen bu kıza denk gelince takip isteği attım, hemen engeli basmış . yani bence doğru bir önerme

  • başlık: sabri nin oynamamasının nedeni

    fatih terim 327 maç 16 gol
    sabri sarıoğlu 232 maç 14 gol

    3 gol atarsa fatih terim'i geçecek beyler

  • lig tv'de ertuğrul sağlam'ın ağladığı görüntülerin ve maç sonunda yaptığı röportajın ardından çok doğru bir tespit yapmıştır. "biz artık kötüyüz. insanlara acı çektirmekten, kötü olmaktan mutluluk duyuyoruz. bizi oluşturan özelliklerden en büyüğü kötülük oldu" diyerek sadece futbol camiasına değil, yaklaşık 13-14 yıldır türkiye'de yaşayan tüm insanların geldiği durumu çok basit bir sıfat ile anlatmıştır.

  • eyt ve diğer talepkar memur - işçilerin umrunda bile değildir. satürn'den iki uzay gemisi dolusu adam gelse kapıyı açtıklari anda emeklilik ve tayin ister bu adamlar.

  • (bkz: #67704915)

    işte bu zihniyet yüzünden yeni mezunlar iş bulamıyor, insanlar üç kuruş paraya çalışıyor çünkü iş veren ne olursa olsun kendine bu kafada bir köle bulacağını biliyor. bu nedenle çalışana değer vermiyor.

    zaten ülkede her iş niteliksiz adamların elinde. bak diyorsun şu dilleri biliyorum, şu okuldan mezun oldum, şurada 4-5 ay stajımı yaptım. başlangıç seviyesinde işe girebilirim. adam diyor ki tecrüben yetersiz. ulan amın oğlu başlangıç seviyesinde gircem işte diyemiyorsun çünkü şu yukarıdaki entryi yazan adam tüm öğrencilik hayatını köle gibi yaşamış.

    işveren olarak başlangıç seviyesinde potansiyel gördüğün adamı işe alırsın. yeni mezundur bu adam ama eğitimi iyidir. bu adam benim şirketim için gelecekte değerli bir eleman olacak dersin. biraz sabır gösterirsin. ilk başta düşük ücret verirsin. yatırımı az yaparsın. istediğin adam olmazsa zam yapmazsın zaten. işin temeli budur.

    öyle bir durumdayız ki 1-2 yıllık tecrübe başlangıç seviyesi oluyor. yani adam diyor ki 1-2 yıl para almadan köle gibi üç kuruşa çalış, sigortan bile olmasın. sonra iş bulursun. insanlar da buna tamam diyor, hatta utanmadan burada öğüt olarak yazıyor.

    eğitime değil, köleliğe daha çok önem verilen bir iş hayatında da herkes eğitimini almadığı işi yapıyor. sonuç bugünün türkiyesi işte. hiçbir alanda ortaya değerli bir şeyler koyamıyoruz...

    yok gerekirse üç kuruş paraya çalışacakmışsın, yok gerekirse mobbing'e bile tamam diyecekmişsin. al işte kafa yapısı bu. köleler, başka bir şey değil. beş para etmez bir zihniyet.

    unutmayın bir kere yaşıyorsunuz, kendinizi olabildiğince bu zihniyetten soyutlayın.

  • en çok satan irlanda viskisi olarak bilinen marka. lezzet olarak elbette ününü hak ediyor ancak benim bu yöreden tercihim daima tullamore dew. (bkz: #41892605)

    yine de elinizin altında her daim bu ikiliden (tullamore ve jameson) biri mutlaka bulunmalı.

    edit: diğer viski yorumlarım için (bkz: #60703155)

  • ileri demokrasinin temsilcisi ve önde gelen uygulayıcılarından istanbul valisi hüseyin avni mutlu'nun beyanatı.

    insanları korkutarak sindirmeye çalıştıkça batacaklarından haberdarlar mı acaba? suç olmayan bir eyleme katılanların peşinde koşacağınıza suçlularla ilgilenseniz nasıl olur sayın vali? siz o kamera kayıtlarıyla başbakana yaranacağız diye uğraşırken mesaisini o işle harcayan memurların işini tam yapamaması dolayısıyla işlenen her suçta katkınız olacağının farkında mısınız? elinizdeki kaynaklar bu kadar mı bol da bu işlerle devletin memurlarını meşgul ediyorsunuz?

    "...istanbul valisi hüseyin avni mutlu, türk telekom arena'nın açılışında protesto eyleminde bulunan kişilere ilişkin görüntü kayıtlarının ellerinde olduğunu belirterek, yapılacak tespitler için bunlar üzerinde çalışıldığını söyledi..."

    http://www.hurriyet.com.tr/…em/16792366.asp?gid=373

  • kendisi (sanıyorum) bir röportajında (bkz: kemal sunal) ile dostluğunu şöyle anlatır;

    "kemal benim çok çok eski arkadaşım. neredeyse 50 yıl. 50 yıl olmasa bile, nereden baksan bir 45 yıl var geride. o yıllarda başladı dostluğumuz kemal'le...

    çok güzel şeyler paylaştık; her şeyden önemlisi de parasızlığı paylaştık. en parasız günlerimizde, ben aksaray'da oturuyordum, kemal ise zeyrek'te. taksim'den çoğu zaman birlikte yürürdük. karlı günlerde, köprünün açılmasını beklemeden, 'pencereden kar geliyor, aman annem gurbet bana zor geliyor' türküsünü söyleyerek beni eve bırakırdı kemal.

    bir gece elimden anahtarı alıp, dış kapıyı açmaya çalıştı ki; kapıya sokar sokmaz kırıldı, elinde kaldı anahtar. anahtar kırılınca bana dönüp aynen şöyle dedi 'kerpetenin var mı?' dedim ki 'kemal, ben genç bir bayanım, tamirci değilim, kerpeten ne arar bende!' son çare uyandırdık evdekileri, gelip kapıyı açmak zorunda kaldılar...

    parasız yıllarımızda birlikte çok turne yaptık. iki oyun arası soframızı kurardık bir iskemle üzerine; taze ekmek ve ton balığı yerdik birlikte...

    o günlere, o parasızlığa, o günkü aklımızla dönmeyi çok isterdim. kemal keşke şimdi de aramızda olsaydı ve biz yine o yıllara dönebilseydik."

    debe editi olsun bu.

  • sınava öylesine giren birini geçmek için gerekli eforu sarf etmemiş birisinin hak ettiği sonuç.

    edit: sınava öylesine giren *herkesi* geçmek için gerekli eforu sarf etmemiş birisinin hak ettiği sonuç. bundan şikayet eden kişiler okuduklarını anlayabilseler türkçede birkaç net daha yapıp birkaç bin kişiyi geçebilirler aslında. hem sağa sola hakaret edip sinirlerini yıpratmamış olurlar.

    aylar sonra edit: başlık başa kalmış.