hesabın var mı? giriş yap

  • bunu geçenlerde bi arkadaş anlattı.. olayın kahramanlarına çok yakınım. doğruluğu tasdiklidir yani.

    iki ay önce olimpiyat stadı'nda trabzonspor-manisaspor maçı var. umut bulut'un attığı gol öncesi tribünde bi abimiz içine doğmuşçasına gol diye bağırarak ayağa kalkar. 2-3 saniye sonra da gol gelir.. hemen yanıbaşında duran amca merak eder durumu:

    "ula uşağum maçi radyodan mi dinleysun?"

  • yanılgı: osman adını taşıyan 3-4 arkadaşımız bir araya geldiğinde "ehehere osmanlılar mehehe" diye espri yapmak ortama neşe saçar, komiktir, güzeldir.
    gerçek: ağzınıza terlikle vururum.

  • bugün açıklanmıştır

    sivas’ın hesabının sorulması açısından değerlidir.

    insanlık suçlarına zaman aşımı işlemez!

    --- spoiler ---

    sivas katliamı davası'nın zaman aşımından düşmesi üzerine ceza almaktan kurtulan sanık ihsan çakmak'ın 2008 yılında ibb ispark aş'de işe başladığı tespit edildi. ibb, şahsı işten çıkardı.
    --- spoiler ---

  • modaevinin içinde parfüm satışına başlamış ilk terzidir.

    1901 yılında "dünyanın ilk giyim modası markası" diyebileceğimiz house of worth'de (charles frederick worth) işe başlayan muhterem, 1904 yılında rue auber no:5/paris'te kendi butiğini açmış, bir sonraki yıl ise denise isimli hanım ile evlenerek hanımefendiyi markanın en bilindik modellerinden biri yapmıştır.

    1914-1918 yılları arasında geçici olarak butiğini kapatarak orduya hizmet vermiş ve bu dönemde askeri paltolarda kumaş kullanımını asker başına 75 santim, dikim süresini ise dört saat kısaltarak takdir toplamıştır. savaşın bitişi ile işine geri dönmüş ve tasarımları ile alemleri çalkalamaya devam etmiştir.

    sonraları büyük kızı rosine'in adına kurduğu "les parfums de rosine" markası ile emannuel bouler, maurice shaller ve henri alméras (efsanevi "joy"u bilir misiniz?: patou'nun 1930'da çıkardığı bu parfümün tasarımcısı da almeras'dır) gibi parfümörlere tasarlattığı parfümler ile döneminde oldukça sükse yapmıştır. parfümlerinde genelde gülün baskın olduğu çiçeksi bir koku profili hakimdir.

    poiret'in parfümlerini neden kendi adı ile satmadığı bir muamma konusudur ve bu kritik hata ile birlikte "kendi adına parfüm çıkaran ilk modacı" ünvanını gabrielle chanel'a kaptırmıştır.

    gabrielle chanel'in no.5 için söylediği rivayet edilen "kadın gül gibi değil, kadın gibi kokmalı" sözü, aslında dönem itibariyle en büyük rakibi olan poiret'in gül/çiçek temalı parfümlerine alenen laf geçirme çabasından başka bir şey değildir.

    1921 ile 1925 arasında paris, cannes, deauville, biarritz ve la boule'deki butikleri ile altın çağını yaşamış, zamanın ruhunu yakalayamamasından dolayı işleri kötüleyince 1929'da iflasını ilan etmiş, eşi denise tarafından terk edilmiş ve 1944'te yoksulluk içinde ölmüştür.

    1991 yılında kızı için kurmuş olduğu parfüm markası, yani les parfums de rosine, marie-hélène rogeon tarafından reanime edilerek kıyısından köşesinden parfüm pazarında duyulmaya başlanmıştır.

    kısaca; modacıların parfüm çıkartmaya ilgisi paul poiret ile başlamış, chanel ile marka ve koku özdeşleştirilmiş ve nihayetinde raflardaki 10 parfümün 8'inin modacı markası ile konumlandırıldığı bugünlere gelinmiştir.

  • mümkün değildir. en azından bende öyle. şu an sabah akşam düşündüğüm biri var. adama ne selam veriyorum, ne sohbet ediyorum, ne yakınlarına oturuyorum, ne dokunuyorum...

    aksine kasıldığımı belli etmiycem diye, portakala limona bakar gibi bakıyorum. gözlerimi kaçırasım geldiğinde daha çok oyalanıyorum o civarda, sanki orada kalbimi hoplatan bir şey yokmuş gibi takılıyorum.

    iletişime geçmiyorum.

    malım galiba. biri bana flört101 versin lan hayrına!

    edit: bu arada rica ediyorum yanlış anlaşılma olmasın; katiyen "köpek çekmek" için yapmıyorum ( bu da ne ayıp bi deyim, neyse). aksine, utandığım; elimi kolumu nereye koyacağımı bilemediğim; reddedilmekten çekindiğim için böyle saçmalıyorum.

  • adam bir şey yapmamış ki, niye bu kadar abartıldı.
    ödülünü al ondan sonra konuş kardeşim sen de.
    ödül kaldı adamın elinde.

  • istanbul'da daha çok var böyle tarihi imajı çizilerek çökülmüş ve kimler tarafından ne şekilde işletildiği belli olmayan yerler

    özellikle istanbul'un turistik yerleri bu tiplerden temizlenmeli, daha profesyonel modern ve turizme yönelik yöntemlerle işletilmeli

  • yaklaşık mö 2000'ler bu ağacın tohumu yeşeriyor. bakalım 4000 yıllık periyotta ne oldu.

    tahmini bu ağaç ilk yeşerdiğinde hititler vardı.
    sonra frigler geldi.
    sonra lidyalılar,
    sonra antik yunan göçü oldu,
    sonra persler geldi,
    sonra iskender geldi,
    sonra roma geldi,
    sonra bizans geldi,
    sonra selçuklu geldi,
    sonra moğollar geldi,
    sonra osmanlı geldi,
    sonra timur geldi,
    sonra tekrar osmanlı geldi,
    en sonunda da cumhuriyetimiz.

    vay be dili olsa konuşsa kim bilir neler anlatır.