hesabın var mı? giriş yap

  • geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:

    - benim karı buraya geldi mi?
    -- yoo?
    - hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
    -- niye?
    - karı başkasına kaçmış...

    :))) (tek derdin bu olsun be amcam)

  • sadece bana olan durum sanırım, ekşi hariç hiçbir siteye erişim yok.

    edit : internetin saçmalaması diye açtıgım basligi niye sicmasi başligina taşidiniz olm, manyakmisiniz siz ?

  • kimseyi kırmadan dökmeden yapılan en geçerli yol, şifreyi vermektir. ama, modemin arayüzünden sadece izin verilen cihazlara evdeki cihazların mac adresleri yazılırsa, izin verilen cihazlar dışında kimse zaten bağlanamaz.

    hatta bu yöntemle modemin şifresi dahi kaldırılabilir. kimse sizden şifre istemez ama bağlanamadıklarını görünce de en fazla internette bir arıza vardır diye düşünüp kişinin peşini bırakır.

    denendi, %100 çalışıyor.

    gelen sorular üzerine debe editi: gerçekten işini bilen biri, wpa2 ile korunan ve hatta gizli ssid'yi dahi kırabilir. gerekli donanıma sahip kişiler için girilemeyecek modem, kırılamayacak wifi yoktur. bu konuda ele aldığımız ise basit internet bilgisine sahip wifi şifresi soran düz komşu.

  • -uzaylılar tarafından ele geçirilmiş gibi davranmak.

    kardeşim hep korkak biri olmuştur, ben de küçükken inadına da onu korkuturdum. genelde annem yakınlarda değilse kendime bir köşe belirleyip boş boş o duvara bakardım - kardeşimin dikkatini çekene kadar da bakışlarımı oradan ayırmazdım -
    sonra bu biraz korkak bir sesle "abla?" falan derdi. ben ilk dönmezdim, ikinci üçüncü abla deyişinde falan gırtlağımdan garip bir ses çıkararak ona bakardım. kardeşim korkak bir ifadeyle son bir kez daha "abla?" der ve ben yavaş adımlarla ona doğru kafam yana eğik bir şekilde gırtlağımdan garip sesler çıkararak ilerlerken o koşarak odasına kaçardı. her sefer bunu yapmama rağmen her seferde de korkardı.

    şimdi düşünüyorum da yazık çocuğa.

  • hukuk diplomasını manavdan alan birinin söylemesi muhtemel söz. bu nasıl savunma lan ? madem herkes birbirini öldürsün sonra nasıl olsa adam öldü ceza versek geri mi gelecek sanki diye salalım bütün katilleri.

  • zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:

    makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.

    selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.

    mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?

    ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.

    meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.

  • nasa'nın uzay çalışmaları için kullandığı teknoloji bugün günlük hayatımızda kullandığımız birçok şeyin hayatımıza girmesine neden olmuştur.

    nasa icatları sayesinde hayatımıza giren bazı şeyler:

    1) cep telefonu kamerası:

    telefonunuzla selfie çekerken nasa'nın jet propulsion laboratuvarı'na* teşekkür etmelisiniz. cep telefonları, nasa araştırmacılarının daha küçük ve daha hafif hale getirdiği, daha net fotoğraflar çekebilmemizi sağlayan bir metal oksit yarı iletken görüntü sensörü kullanırlar. nasa bu sensörün boyutunu küçültmese bugün instagram ve benzeri platformların bu kadar popüler olabilmesi mümkün olmazdır. cep telefonu kavramı da ilk olarak 1960'larda jet propulsion laboratuvarı'nda düşünülmüştür.

    2) hafızalı köpük* (temper foam)

    ames araştırma merkezi'nde* geliştirilen, hafızalı köpük olarak da bilinen temper köpüğü; yastıklar, şilteler, (tempur yatak ve yastıklar mesela) güvenlik ekipmanları, uçak koltukları ve daha fazlası dahil olmak üzere çok sayıda kullanım alanına sahiptir. nasa'nın çarpışma korumasını iyileştirmek için daha iyi bir dolgu ihtiyacından ortaya çıkmıştır.

    3) kablosuz (şarjlı) elektrikli süpürge:

    bugün neredeyse evinde bulunan robot süpürgelerden, dikey süpürgelere ve çok daha öncesinde evlerimizde kullanılan el süpürgesine kadar nasa'ya borçluyuz.

    apollo programı sırasında black & decker, ay'da çekirdek numuneleri çıkarmak için kullanılacak taşınabilir bir matkap için bir motor geliştirmekle görevlendirilmiştir. ortaya çıkan teknoloji kablosuz elektrikli süpürgelere ve diğer küçük ev aletlerine yol açmıştır.

    4) kızılötesi (lazerli) kulak termometresi:

    diatek corporation, nasa'nın teknoloji ortakları programının desteğiyle gökbilimcilerin yıldızların ve gezegenlerin sıcaklığını ölçmek için kullanacakları teknolojiyi geliştirmiştir. aynı teknoloji kulak zarı tarafından yayılan enerji miktarını ölçen termometrelerde kullanılmıştır.

    5) oluklu (yol) döşeme:

    üzerinde kesikler (oluklar) bulunan yol kaplaması nasa bilim adamlarının uzay mekiklerinin inişleri sırasında kızaklamaması için üzerinde çokça düşündüğü bir yöntemdir. yöntemin, suyun hızla tahliyesine yardımcı olduğunu bulmaları sonrasında bu yöntem havalimanları ve otoyollarda da kullanılmaya başlanmıştır.

    6) acil durum battaniyesi:

    acil durum kitlerinin olmazsa olmazı yansıtıcı battaniyeler nasa tarafından 1964'te geliştirilmiştir. hafif folyo levhalar insanları sıcak tutmakta çok etkilidir ve vücut sıcaklığındaki büyük değişiklikleri önlemek için uzun mesafe koşucuları tarafından yaygın olarak kullanılır.

    kaynak: britannica

  • hakikaten kuscam yeter.

    bende bi kuzen var, ne zaman bi araya gelsek sevgilisi olsun olmasın ''şşş yok mu lan güzel arkadaşın, wala niyetim ciddi'' der durur. bilirim piçin önde gideni. yüzüne de söylerim.

    3-5 ayda bir facebookta ilişki güncellemesi yapar ve sülale istisnasız beğenir bu güncellemeleri.

    ve şimdi beyimiz yine yeni bir sevgili yapmış, sağolsun duyurdu (ilan etti - haykırdı) tüm arkadaş listesine.

    ilişkisi var yazısının ardından başladı fotoğraf bombardımanı. kızla yanyana da bir tane fotosu yok he. hep kendi tek ve kızın tek fotolarını paylaşıyo
    altında yorumlar gırla.

    kuzenin fotosu, altında hemen kızın yorumu ''seni seviyorummmmm'' dayılar, teyzeler like like like
    kızın fotosu, altında hemen kuzenin yorumu '' gel artık seni seviyorum'' dayılar teyzeler yine like like like
    facebook gönderisi, ''çok şükür çok mutluyum ve çok seviyorum'' likelarrr....
    şarkı paylaşmacalar, ''aşkım seni çok seviyorum'' like... like... like....

    tanrımmm bitmiyorlar... tiksindim, iğrendim, midem bulandı. bu kadar yavşak, bu kadar abaza, bu kadar buldumcuk bir kuzenim olduğuna, onunla aynı kanı taıdığıma inanamıyorum. lan it bi de 27 yaşında, lan bulamayan bi insan da değil yakışıklı çocuk.

    nasıl bu hale geldi yeminle çözemedim. abisi sen erkeksin ya allasen biraz ağır dur. yavşak yavşak kalpler yapıp durma, bu ne ya. lan kendini kepaze ettin tamam bari bize acı lan.

    bak yeni bi gönderi daha şimdi,

    ''ilişki durumu yaptım saolsun ailem arkadaşlarım beğendi, biraz dile düştük, nazara gelmeyelim aşkım seni seviyorum <3''

    oyhh.. şiştim..

  • saçmalamayın lütfen. imfden borç felan istediğimiz yok, sadece al yanında bulunsun lazım olursa kullanırsın diye bize para vermeye çalışıyorlar. siz hiç gurbete giden birinin cebine para sıkıştırmadınız mı lazım olur diye? yaa al all, lazım olur diye. eyyy imf, sen kimsin yaaa?