ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
babanın takdirini kazanmak
-
34 yaşıma geldim, 34 senede adam bir defa "aferin benim aslan oğlum" demedi. ben de açıkçası 20'li yaşlarımda bu arayıştan vazgeçtim. vazgeçirildim.
peder bey doktoralı kimya mühendisi. robertten dereceyle mezun olup üniversiteyi birincilikle bitirmiş. ki ben bunları 23 yaşıma geldiğimde sınıf 2.si prof'tan öğrendim. sınıf 3.sü dekan da peder bey'e methiyeler düzdü de ben anlamamıştım olayı.
yani adam ne olduğunu biliyor. kimseye kanıtlama gibi bir derdi yok.
cv'ye başladık madem 34 yaşında profesörlüğünü almasına 6 ay kala özel sektöre geçip dünya devi bir şirketin ar-ge laboratuarı şefi olduğunu da söyleyelim.
hayırlı evlat diye bir şey var. bir de ben varım. yemin ediyorum benden enayi (hayırlı) evlat bu dünyada yok. ne yaptıysam pederi mutlu etmek için yaptım.
peder bey mutlu. onda bir sorun yok. ama adam bir defa da bir yaptığımı takdir etmedi.
birine bir şey olur ben koşarım. birinin parası olmaz ben öderim. kendi kazandığım parayla londrada okurum. bütün parayı onları görmeye uçak biletine gömerim. ulan evlenirken bile ailemize uygun birini seçtim, adam şimdi gelinini benden daha çok seviyor. (burdan üzülerek benim de hanımı pederden daha çok sevdiğimi itiraf edeyim)
neyse konumuz takdir edilme:
tuvalet sifon contasına kendini bilmez biri silikon sürmüş ve peder bey de silikonu ne yaptıysa sökememiş. söylenip duruyor. baba dedim "silikon atomunun son orbitinde 4 elektron var. silikonun üstüne son orbitinde 4 elektron olan bir şey sürersen kovalent bağ yaptırıp sökebilirsin silikonu."
bak 34 senelik babamı ben böyle görmedim. adamın gözleri parladı şerefsizim.
"karbon!" dedi peder bey. ben "yalnız sıvı veya plazma hali.." derken "hamur!" dedi.
ben orda kendi kendime "vay anasını, fizikçiyle kimyacı bir araya gelince böyle çözüm üretiyormuş demek ki" diye düşünürken adam kalktı gitti. benim aklımda takdir diye bir şey yok tabii ki.
sonra gitmiş valide hanıma beni nasıl takdir ettiğini anlatmış. bereket telgraf çekmedi, hiç değilse ikinci ağızdan aldım takdirnamemi.
yani diyeceğim o ki boşa uğraşmışım onca yıl. adamın gözü elektron orbitlerindeymiş. haftaya slater determinantlarıyla kuantum fiziği konusunu açmayı planlıyorum.
artık olayı çözdüm. şimdi peder düşünsün.
durumu olmadığı için okuyamayan kardeşlerim için:
benim pederin takdir ettiği şey atom fiziği bilgisiymiş.
shaquille o'neal
-
nba organizasyonlarından bugüne kadar aldığı toplam 292,198,327 dolarlık maaşla bu konuda gelmiş geçmiş tüm oyuncular içinde zirvededir. tabi bu ücret sponsorluk, reklam gibi tüm gelirlerden bağımsız, yalnızca organizasyonlardan alınan meblağdır. ayrıntılı dökümü aşağıdaki gibidir:
(kendimi sosyal sigortalar çalışanı gibi hissediyorum)
1992-93 / orlando magic - $3,000,000
1993-94 / orlando magic - $3,900,000
1994-95 / orlando magic - $4,800,000
1995-96 / orlando magic - $5,700,000
1996-97 / los angeles lakers - $10,714,000
1997-98 / los angeles lakers - $12,857,143
1998-99 / los angeles lakers - $15,000,000
1999-00 / los angeles lakers - $17,142,858
2000-01 / los angeles lakers - $19,285,715
2001-02 / los angeles lakers - $21,428,572
2002-03 / los angeles lakers - $23,571,429
2003-04 / los angeles lakers - $24,749,999
2004-05 / miami heat - $27,696,430
2005-06 / miami heat - $20,000,000
2006-07 / miami heat - $20,000,000
2007-08 / phoenix suns - $20,000,000
2008-09 / phoenix suns - $21,000,000
2009-10 / cleveland cavaliers - $20,000,000
2010-11 / boston celtics - $1,352,181
kobe'nin 11 haneli vatandaşlık numarasını alayım, onu da paylaşacağım. neyse...
bunun karşılığında gösterdiği performans, kendisine şu başarıları getirmiştir:
- 4 defa ayın çaylağı,
- 1993'de yılın çaylağı,
- 12 kez ayın oyuncusu,
- 3 kez all-star'ın en değerli oyuncusu,
- 3 kez nba finallerinin en değerli oyuncusu,
- 2000 yılında nba'in en değerli oyuncusu ödüllerini almış;
1993'de nba en iyi çaylaklar beşine, 3 kez en iyi savunma beşine, 14 kez nba'in en iyi beşine seçilmiş;
15 kez all-star, 4 kez nba şampiyonu olmuştur.
şu entry'deki veriler de buraya ek niteliği taşıyor:
(bkz: #18625787)
sözlükte herkesin hemfikir olabileceği tek konu
-
(bkz: skyler white)
marquis de sade
-
tatlı sert. hem dahi hem de deli bir yazardır. tanrıyı reddeder. soyadı sadizme adını vermiştir. sadizmin ve caniliğin, aslında insan olmanın en önemli parçası olduğunu savunur. quills (tüy kalemler) adlı eseri, 2000 yılında düşlerin efendisi olarak sinemaya uyarlanmıştır.
"düşünme tarzımın onaylanmaz olduğunu söylüyorsunuz. eh! çok da umrumdaydı! başkaları için bir düşünce tarzı benimseyen çok daha delidir bence! benim tarzım, düşüncelerimin meyvesidir; varoluşumdan, yapımdan kaynaklanır. onu değiştirmek benim elimde değil; elimde olsaydı da yapmazdım." demiştir. aslında, insanoğlu neyi yanlış gördüyse, neyi etik bulmayıp onaylamadıysa, bir gün elbet onu yapacaktır ve bu onun doğasında vardır.
haklılığı/haksızlığı size kalmış ama şöyle der kendisi: "tanrı inancı, tedavisi olmayan bir ruh hastalığıdır."
18 aralık 2021 kapıkule sınırındaki çılgın kuyruk
-
(bkz: batan geminin malları)
bir tarafta çocuğuna 1 paket süt (şimdilik 13,5tl) alamayan yoksul aileler, diğer tarafta cebindeki bozukluklarla koli koli alan bulgarlar.
ve bunu yeni ekonomi modeli olarak sunan akp.
(bkz: türkiye'ye olan aidiyet duygusunu kaybetmek)
çalarsa annemdir mesajsa turkcell'dir
-
yalnızlığı benimsemiş bir kişinin cep telefonundan çıkan sesleri yorumlayış cümlesi.
21 temmuz 2021 alanya barlar sokağı
-
mülteci ve arap aşıklarının gözüne sokulması gereken sokaktır. neredesiniz sevgili polyannalar? hani renk ve kültür çeşitliliği? ortadoğu bataklığına doğru adım adım çekiliyoruz. oyna devam mı?
edit: mesaj kutumu dolduran sevgi pıtırcıkları var. daha 2 gün önce alanya'daydım. arapça'dan başka dil konuşulmuyor. boş yapmayın.
edit 2: burası müslüman ülkesi beğenmeyen yunanistan'a, almanya'ya gidebilir diyen şeriat aşıkları var. 128 milyar yıl dahi geçse ben buradan gitmeyeceğim. atalarımın binbir zorlukla geri kazandığı bu güzel ülkeyi sizin gibi bedevi aşıklarına peşkeş çekmeyeceğim. bu ülkeyi karıştırıp, iç savaşa sürükleyip isviçre'deki banka hesaplarına güvenip kaçanlar olacaksa baştan uyarayım gittiğiniz yerde huzur bulamayacaksınız.
kişinin yaşlandığını anladığı an
-
güzellik yarışmasını izlerken şefkat duygusuna kapılmak
bütün tc kimlik no'larının çift sayı olması
-
sebebi, bu şekilde ikiye bölünebilmesidir. batı'nın oyunudur. bizi bölmek istiyorlar...
yıllar sonra başa gelen editi: avrupa'da bir akrabamız, türkiye'den etnik sebeplerle (kürt) avrupa'ya sığınma talebinde bulunan bir adamcağızla karşılaşıyor. adam, "abi biz, türkiye'de ikinci sınıf vatandaşız, kimliğimizde öyle yazıyor." deyince, akrabamız "nasıl yani? o kadar da belli etmemişlerdir" diyor. adam da, "çıkar kimliğini bak göstereyim" diyerek el büyütüyor. neyse kimlikler çıkıyor. adam, kürtlere hep sonu çift sayıyla biten kimlik verdiklerini, diğer herkesin tc. kimlik no'sunun tek sayıyla bittiğini zannediyormuş. hayat işte...
not: kürtlere yapılanlar ortada. mevzumuz olayları tahfif etmek değildir... adamcağızın durumu trajikomik.
6 şubat 2023 genel af gerekliliği
-
bi yürüyün gidin. başımızda bunca dert varken bir de hırlıyı hırsızı sokağa salıp yağma mı yaptırtacaksınız. allah'ın fırsatçıları..
onun %77 hata dediği, mesela alkollü araba kullanıp 200 km hızla bir aileyi komple yok eden suçluların 6-7 ay sonra salınmasıdır herhalde.
edit: başlığı green king nickli yazar açmış. sonra silmiş kaçmış, başlık da başa kalmış.. yazdığı entry'nin ekran görüntüsünü iyi ki almışım...
görsel
öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar
-
hiç tanımadığınız birinin 3 gün evinizde kalması ve bu durumdan ev arkadaşınızla rahatsız olup başka yerde kalmanız.
bir gün eve geldik baktık bir kadın oturuyor evde. merhaba dedi merhaba dedik. sonra aynı apartmanda oturan başka bir arkadaş geldi işte bu da bişey söylediğim gibi (söylemedi) sizde kalacak,sorun olmaz herhalde (olurdu) bende kalamaz çünkü ailem geliyor (bize ne?) dedi. biz de ayıp olmasın diye o an tamam tabi dedik. e sonra da tamam demiş bulunduk ama bildiğin salonda oturan bir kadın. koltukta yaşıyor. çay demliyor. lan kadın çamaşır yıkadı kuruttu salonda. ilk gün karşı koltuğa oturduk biz de. demlediği çaydan içtik. sonra baktık kadın rahatsız oluyor yani tip tip bakmamızdan. gittik başka arkadaşta kaldık.
hayır kadın bize nasıl girdi? girdi neden kaldı? kaldı hiç mi tırsmadı amk biz tırstık. sonra bizim arkadaş mal mı kızı bıraktı gitti? biz mal mıyız evimizi bıraktık gittik? bir öğrenci evinde hiç mi normal olay yaşanmaz? babamın böyle yapmayı öğrendiği pastaya sokayım.
avukat tuğçe çetin'in mini eteği
-
avukat hanımın aynı eteği bugün de giyerek işinin başına gelmesi gurur vericidir.
anlamlı, akılcı, kör göze parmak bir mesajdır.
aksi taktirde, konu dün etek boyu idi bugün başın niye açık demeye yarın kocan yanında olmadan tek başına buraya gelemezsine kadar giderdi bu iş.
metrobüste silah çeken polis
-
beni şaşırtmamış, ve şaşırtmadığı için gelecek adına korkutmuştur.
kimse kusura bakmasın hayatta bi halt olamamış daha sakalı bıyığı terlememiş, eline silahı verilmiş, her yaptığı yanlışta sırtını sıvazlanan gençlerin olduğu bi kurum artık emniyet.
geçen piknikte bi tanesi de ailesiyle gelmiş. belli genç, kara kuru, aptal bişey. silahı takmış beline. t-shirt ten görünsün diye takla atıyo. karşı masada kızların olduğu bi grup var. bi ara seslenecektim kızlara, gördük diye bağırsınlar da bu salak kendini vurmasın yanlışlıkla diye. ya dedim biz başımıza bişey gelince polis diye aslında bunu mu çağırıyoruz? bi karete figürleri falan yapıyo. bak mahalle arası kurslarda bile sarı kuşak vermezler o kadar berbat. o kadar saçma, anlamsız, gereksiz. baştan ayağa cehalet bi genç.
sivilde değil eline silah, ağaç dalı vermeyeceğimiz bi çok genç işsize emanet edildik. mini mini seçim yatırımlarımız canımızı ve malımızı koruyor, bu da beni korkutuyor.
son bir şey daha berkin elvan hala uyuyor.