hesabın var mı? giriş yap

  • tel sesi.....

    -alo buyrun?

    -emel hanim?

    -evet efem buyrun.

    -emel karakas di mi??

    -evet efem.

    -hanfendi, burasi ... laboratuvari. esinizin test sonucu geldi ancak ayni isimde bir beyin daha sonucu var elimde ve acik konusmak gerekirse hangisi daha kotu bilemiyorum!!!

    -ne demek istiyorsunuz?

    -valla biri alzaymer digeri eyds!

    -bi daha yaptirsak testi?

    -hanfendi biliyorsunuz bunlar pahalli testler,sigorta odemez ikinci testi!

    -n'apcaz o zaman?

    -bakin biz burada dusunduk soyle bi fikir geldi aklimiza:

    kocanizi bindirin arabaya, sehrin ortasinda biyerde birakin...

    evi bulursa sakin bi daha onla yatmayin!!

  • trabzon idmanı ders bir:

    bugün trabzonspor idmanına getirilen vuvuzela antremana giren futbolcuların elinden ve çalma girişimden geçtikten sonra sahaya en son giren şenol güneş'in eline gelir.

    - vuvuzela'yı hocaya veren görevli; içi boş bunun hocam
    - şenol güneş; olur mu. içinde bağımsızlık var, özgürlük var bunun..

  • 1970'lerin sonlarından itibaren circleville, ohio sakinlerinin aldığı tuhaf yazılar: circleville mektupları!

    1970'lerin sonlarından itibaren circleville, ohio'da yaşayanlar, anonim bir kullanıcı tarafından kişisel yaşamlarıyla ilgili ayrıntılar içeren tehdit edici mektuplar almaya başladı. ilk circleville mektubu 17 mart 1977'de bir okul otobüsü şoförü olarak hizmet eden mary gillispie'ye gönderildi. mektupta "evinizi gözlemliyorum ve çocuklarınız olduğunu biliyorum, bunun şakası yok. massie'den uzak dur" mesajı veriliyordu. her nasıl olmuşsa bu gizemli yazar, mary gillispie'nin okulda yöneticilik yapan gordon massie ile ilişkisi olduğunu biliyordu ama işin daha tuhafı gillispie, bu tehdit mektuplarını alan tek kişi değildi.

    olayın üzerinden çok geçmeden mary gillispie'nin kocası, ron da bazı mektuplar almaya başladı. mektupta "bay gillispie, karınız… gordon massie ile görüşüyor. onları yakalayıp ikisini de öldürmelisin, o yaşamayı hak etmiyor" yazıyordu. aile büyük bir korku ve endişeye kapılmıştı. ilk mektuptan kısa süre sonra ikinci bir mektup geldi: "2 hafta geçti ama hiçbir şey yapmadın, gerçeği itiraf edin ve okul yönetimine bilgi verin. aksi takdirde gerçek ortaya çıkana kadar bunu posterlerde, tabelalarda ve reklam panolarında yayınlayacağım."

    daha sonra 1977 yılının bir ağustos akşamı, ron gillispie bir telefon aldı. birkaç dakika sonra elinde 22 kalibrelik bir tabancayla kamyonuna yöneldi ve kızına mektupları yazan kişiyle yüzleşeceğini söyledi fakat gillispie yola çıktıktan kısa bir süre sonra kamyonetiyle ağaca çarparak olay yerinde hayatını kaybetti, ancak ron'un kayınbiraderi paul freshour bunun bir cinayet olduğunu düşünüyordu. polis, gillispie'nin ölmeden önce silahını bir kez ateşlediğini tespit etti ama ron'un silahı neden kullandığını asla öğrenemediler.

    ron’un ölümünden sonra bile mary gillispie'yi ve gordon massie'yi hedef alan tehditkâr ve alaycı mektuplar gelmeye devam etti ve saldırılar giderek sinsi bir hal almaya başladı. yıllar sonra, 1983'ün bir şubat günü, gillispie ailesinin kızı neredeyse ölümcül bir bubi tuzağına düşüyordu. birisi yakındaki bir çitin üzerine, genç kızı hedef alan el yapımı bir düzenek kurmuştu. mary gillispie düzeneği indirmeye çalıştı ama bir kutuya bağlıydı. gillispie kutuyu eve getirdiğindeyse içinde dolu bir silah buldu ve silahı yetkililere teslim etti. ohio adli soruşturma bürosu silahın seri numarasını bulmayı başardı ve silah ron gillispie'nin kız kardeşiyle evli olan paul freshour'a aitti.

    paul ve karen boşanmak üzere olan bir çiftti. olay patlak verdiğinde freshour’ın karısı karen sue, evin her yerine gizlenmiş mektuplar olduğunu söyleyerek durumu polise itiraf etti. freshour ise bu durumu reddederek silahının haftalar önce çalındığını iddia etti ama yalan makinesi testi freshour'un yalancı olduğunu ortaya çıkardı. freshour, 1984'te bir grup jüri tarafından cinayete teşebbüsten suçlu bulundu ve tutuklandı. circleville sakinleri, freshour'un parmaklıklar ardında olmasıyla mektupların duracağını düşünüyordu ama öyle olmadı. circleville, ohio sakinleri hala onlarca mektup alıyor, tacize uğrama devam ediyordu. hapishane müdürü ise freshour’un onları gönderemeyeceğini çünkü kalem veya kağıda erişimi olmadığını açıkladı.

    davadan aylar önce, freshour'un avukatı duruşma sırasında jüriye şu soruyu sormuştu: "boşanma kararnamesini okuduğunuzda, paul freshour’un hüküm giyerek hapse girmesi mali açıdan kimi kazançlı çıkarır?" böylelikle şüpheler eski eş karen sue'da yoğunlaştı çünkü kocasını polise ihbar etmişti ve boşanmadan kısa bir süre sonra yeni erkek arkadaşıyla yaşamaya başlamıştı. yoksa paul freshour'a tuzak mı kurdular? aradan yıllar geçti, gizem büyüdü. aralık 1993'te amerika televizyonlarının sevilen programlarından biri olan unsolved mysteries olayı araştırmak için circleville'e gitmek üzereyken gizemli yazardan bir mektup aldı: “circleville, ohio'yu unutun… eğer buraya gelirseniz, siz hastalar bunun bedelini ödeyeceksiniz.''

    unsolved mysteries ile konuşan paul freshour, olayın detaylıca incelenmesini isteyerek mektupları kendisinin yazmadığına yemin etti ancak yakın zamanda yapılan bir inceleme, kendisinin el yazısı ile mektuplar arasında benzerlikler olduğunu ortaya çıkardı. 1994 yılında, freshour'un şartlı tahliyeyle hapisten çıktığı aynı yıl, mektuplarında sonu oldu. aradan yıllar geçmesine rağmen hala olayın arkasındaki gerçek kişi belirlenememiştir.

    detaylı okumak yapmak isteyenler için kaynak

  • elinde oyuncak şırınga, o doktor ben hasta, oynuyoruz:

    - baba aç kolunu! domuz gribi aşısı yapacağım!
    - tamam.
    - pıst*. geçmiş olsun. şimdi de omzunu aç.
    - tamam.
    - pıst. geçmiş olsun.
    - bu ne aşısıydı?
    - bu da omuz gribi aşısı. hahahahahahaha!

  • 3 gün önce devlet hastanesinde plastik cerrahiden randevu alarak yüzümde bulunan 3 adet beni aldırdım. izzet altınmeşe olma yolunda ilerlerken son manevra ile benlerimden kurtuluverdim. bir tanesi burnumun ucunda, bir tanesi kulağıma yakın, diğeri ise dudak kenarının 2cm üstünde nazolabial oluk denilen çizginin üzerindeydi. doktor benlerin tehlikeli olmadığını, bir travma oluşturmuyorsa alınmasının gerekmediğini, istersem de hemen alabileceğini, önceleri kızarıklık olacağını ve sonrasında belli belirsiz bir iz kalacağını belirtti. 2 tanesi sakal traşı bölgesinde olduğu için sürekli kesiyordum, burnumun ucundaki ise estetik olarak rahatsızlık veriyordu ve alınmasını istedim. hemen bir imza verdim ve üst kat lokal ameliyathaneye çıktım. kısa bir hazırlık ve uyuşturucu iğneler sonrasında minik bir operasyon ve dikiş derken hastaneye girmem, sıra almam, muayene olmam, operasyon ve çıkmam 25 dakika falan sürdü. açıkcası devlet hastanesi olduğu için bir kaç ay sonraya randevu verir diye düşünürken bu hız başımı döndürdü.

    ilk etapta biraz tedirgin oldum ama ne olduğunu anlamadan işlem bitiverdi. ben başına 3 adet falan lokal anestezi iğnesi yapıldı. ilk iğnelerin hafif acısını hissettim o kadar. operasyonda acı yok ama kesme, çekiştirme, dikme gibi şeyleri hissediyorsunuz tabi. dikişli yerlere 2 gün su değdirmemek gerekiyormuş. sonrası için sadece nemlendirici kullanılması ve sabunla yıkanması yeterliymiş. 1 hafta içinde de dikişleri alınıyor.

    siz siz olun beni benden aldın dohtor diye espri yapmayın. ben mi? yok bende yapmadım.

    4 ay sonra gelen edit:

    bir hafta arayla iki seansta yüzümden 4, boynumdan 2 olmak üzere toplam 6 ben aldırmıştım.
    doktor, boynumdakileri iğne ile uyuşturduktan sonra bistürü gibi bir şey ile kazıyarak aldı, dikiş falan olmadığı için izi hiç belli değil. hatta kendim bile eski yerini bulamıyorum.

    gelelim yüzümdekilere..
    bir tanesi sol kulağımın önünde sakalların olduğu yerdeydi. o hiç belli değil.
    bir tanesi dudağımın üst kısmında, burundan dudağa inen nazolabial oyuk diye tabir ettikleri çizginin üzerindeydi. kısacası tuğba özay yada tülin şahin'in benleri gibiydi diyeyim. bu da o çizgiye denk geldiği için belli olmuyor.
    bir tanesi ise alnımda sol kaşımın üzerindeydi. bunda iz biraz belli. tam dikişin üzerinde sivilce çıkmıştı bunun etkisi var mıdır bilemiyorum.
    diğeri ise tam burnumun ucundaydı. bunun izi de bariz belli. hatta nasıl olmuş bilmiyorum ama iki tane küçük kesi izi var. (ama eski haline göre yine tercih ederim)

    bu izler ile ilgili araştırdığım kadarıyla, izlerin daha az olması için bir yılın geçmesi gerekiyormuş. ilerleyen zamanlarda bir değişiklik olursa mesajımı editlerim.

    sonuç:
    benlerimi aldırdığım için hiç pişman olmadım. iyi ki aldırmışım, yine olsa yine aldırırım diyorum. fakat şunu anladım ki bu benleri kendimiz haricinde takan yok. yani annem, babam, arkadaşlarım, akrabalarım falan bir tanesi bile yav sende bir değişiklik var hayırdır falan demedi. yani bizi tanıyan insanlar benlerimiz ile benliklerimizi bütünleştirmiş, bizim rahatsız olduğumuz o benleri görmüyorlar bile. tanımayanlar, yeni tanışılanlarsa bakıyorlar ve görüyorlar tabi...
    demek istediğim şuydu, bendeki benler kıyafetlerin takılması, tahriş etmesi yada traş olurken kesilmesi gibi travmalar yaratıyordu, kimisi de görsel açıdan rahatsız ediyordu aldırdım. zaten küçük bir operasyon ve ağrısı, sızısı olmuyor. korkulacak bir durumu da yok. görsel olarak yada travmatik olarak rahatsızsanız kolaylıkla aldırabilirsiniz fakat bundan rahatsız olan sadece sizsiniz bunu bilin. çevrenizdekiler sizi olduğu halinizle kabul etmiş zaten.

    1 yıl editi:
    bensiz yüzünüze aynada bakmak ve eski resimlerinize bakarken vay be resmen izzet altınmeşeymişim demek güzel. cerrahi yöntemle belli belirsiz bir iz mutlaka kalıyor. ben tipine göre çeşitli yöntemler var. azot, kazıma, lazer vesaire gibi. ancak bu yöntemleri özel hastaneler uyguluyor. devlet hastanelerinde plastik cerrahi bakıyor ve direkt cerrahi uyguluyor.
    dediğim gibi cerrahi izi belli belirsiz. ben hiç pişman olmadım. belki contractubex gibi kremlerle o izler de yok edilebilir. aşırı estetik kaygınız yoksa gidin devlet hastanesinde ücretsiz halledin.

    3 yıl + 2 ay editi:
    bu konuda çok soru geldiği için nerede ve kime yaptırdığımı entriye eklemek istedim.
    ankara yenimahalle devlet hastanesinde plastik cerrahi bölümünde yaptırdım. doktorun ismi ise senem özge turaçlı idi.