hesabın var mı? giriş yap

  • faciadan dönülmüş o nası bir gözü dönmüşlüktür yaraabbiii .. haftanın 5 günü taciz tecavüz linç girişimi haberlerini okuduğumuz akkoyunlar bi kadının kağıt bayrakla arabaya vurmasıyla açtığı başlığa bak . malsınız mal

  • ekmek denilen şey ulaşılması en basit karbonhidrat kaynaklarından biri olduğu ve çocukluğumuzdan beri ekmek üstüne kurulu yemek kültürü ile yetiştiğimiz için bir çok kişiye onsuz bir sofra olmayacak gibi geliyor. mamafih içinde bulunan (türüne göre azalıp artıyor) basit şeker yiyene en hızlı şekilde tokluk hissini verir ve masadan memnun kaldırır ama sağlıklı mı kaldırır burada soru işareti var.

    yaklaşık 3 senedir neredeyse kahvaltıda ağzıma ekmek sürmüyorum ve bu durumdan çok memnunum. hatta ekmek yediğim zamanlardan daha tok kalktığıma adım gibi eminim. bazı yazarlar "nasıl karnınız tok kalkıyorsunuz?" demiş.

    gel bu alternatif karbonhidratlardan birini dene ekmek yemek yerine ve söz veriyorum eğer tok kalkmazsan sana elimle salçalı ekmek hazırlıcam.

    fiyat sıralaması pahalıdan ucuza doğrudur.

    a) yarım kase kinoa su ile pişirilir, sıcakken üstüne yarım muz rendelenir, 1 çay kaşığı bal, 1 çay kaşığı nescafe ve üstüne bir tutam tarçın dökülür.
    b) yarım kase granola, 3 yemek kaşığı yarım yağlı yoğurt ve yanına yarım yeşil elma
    c) yarım kase yulaf ezmesi, 3 yemek kaşığı yarım yağlı yoğurt, yarım muz ve üstüne bir tutam tarçın (blenderdan geçirilir)
    d) 4 yemek kaşığı yarım yağlı yoğurt, yarım muz ve yarım yeşil elma, 1 çay kaşığı bal ve tarçın.

    not: bu seçenekler ekmeğin yerini alabilecek kompleks karbonhidrat önerileridir. protein ve yağ hesaplamasına girmedim.

    not 2: eğer yarım kase az gelirse bir kaseye çevrilebilir.

  • 1963'te tanıtılan bertone'nin tasarımını yaptığı, v12 motorunu giotto bizzarini'nin bulduğu lamborghini 350 gtv, markanın ürettiği ilk otomobildir. gel gör ki, hesaplama hatasından ötürü motor kaputa sığmadığı için torino'da gövde ve motor ayrı ayrı sergilenir. daha sonra güçlü bir ekiple toparlanıp üretime geçen araç, lamborghini 350gt adı ile satışa sunulur...

    1965 yılı kasımında, giorgetto giugiaro tasarımı lamborghini miura konseptini torino'da tanıtan marka, bu aracı marcello gandini imzası ile seri üretime geçirir. ilk başta 30 adet üretilmesi planlanırken, miura, yoğun taleple 761 rakamını görür. lamborghini'nin dünyada spor arabası üreticisi olarak yükselişi böyle başlamış olur...

    1966’da cenevre’de carrozzeria touring tasarımı lamborghini 400 gt tanıtılır ve araç toplamda 247 adet üretilir.

    1968'de lamborghini marzal konseptinden yola çıkarak üretilen, bertone tasarımı lamborghini espada, markanın 10 yıl boyunca 1200'den fazla sayıda ürettiği 4 kişilik aracı olur.

    yine 1968’de adını manuel rodriguez'i öldüren boğadan alın lamborghini islero çıkar ortaya. carrozzeria marazzi’nin tasarladığı bu otomobil 225 adet üretilir.

    1970’de marcello gandini tasarımı lamborghini jarama çıkar ve gts versiyonu ile birlikte 1976'ya dek 327 tane üretilir.

    1970’de bertone tasarımı lamborghini urracoüretilir. ağır vergiler yüzünden motor seçenekleri zayıftır.

    1971'de çıkan lamborghini countach, arkayı görmenin mümkün olmadığı tasarımı ile markanın yukarıya doğru açılan kapıları kullandığı ilk aracı olur.

    1972 yılında zor duruma düşen ferrucio, önce traktör fabrikasındaki hisselerini ortağı fiat'a satar. sonra da kendi kendine yetmesine rağmen otomobil departmanını isviçreli yatırımcılara devreder. 1978'de iflasını açıklayan şirketi isviçreli 2 kardeş alır ve 1978’de chrysler'e satar. bu arada şirket lamborghini silhouette, lamborghini jalpa ve lamborghini lm002 satışlarına devam eder.

    1989'da geliştirilmeye başlanan lamborghini diablo, marcello gandini tasarımı ve chrysler mekaniği ile 1991'de satışa sunulur.

    1994'te chrysler'in mali sıkıntılarından sonra endonezya yatırım grubu megatech'e satılan lamborghini, 1997'de audi'ye devredilir. bu, lamborghini için altın çağın başlangıcı olur. özellikle 2000'den sonra markanın satışlarında patlama yaşanır...

    2002'de adını cordoba'da 24 kılıç darbesine rağmen ayakta kalan ve dövüşe devam eden, sonra da matador tarafından öldürülmeden arenadan çıkma başarısını gösteren "murciélago" isimli boğadan alan luc donckerwolke tasarımı lamborghini murcielago piyasaya çıkar. aracın, 2003'te 50 özel versiyonu* 2005'te ise 2004 yılında tanıtılan lamborghini murcielago roadster adlı üstü açık versiyonu satışa sunulur. bu roadster, 3.8 saniyede 100 km/s hıza ulaşabilir.

    2003 yılında, cesur anlamına gelen lamborghini gallardo piyasaya sürülür. araç, luc donckerwolke imzalıdır ve lamborghini’nin en çok satan modeli olur.

    şirket, 2006 yılında gallardo spyder, 2007 yılında ise cenevre otomotiv fuarı’nda lamborghini gallardo superleggera’yı tanıtır. 2008'de en güçlü gallardo olarak tanıtılan lamborghini gallardo lp 560-4'ü satışa sunar.

    bu arada çıkan lamborghini gallardo se sadece 250 tane üretilir. lamborghini reventon ise lamborghini murcielago lp640 temelleri üzerine oturtulur.

    marka, en son 2009 cenevre otomobil fuarı'nda, 300 adet üretilecek son murciélago serisi lamborghini murcielago lp670-4 superveloce'u tanıtmıştır.

    lamborghini dendiğinde boğa güreşlerinden alınan isimler dikkati çeker. otomobil meraklılarının hayallerini süsleyen bu marka, yaratıcısının ilk başlarda istememesine rağmen yarışlara bulaşır. formula 1 motor tedarikçiliğinden kendi takımını kurmaya uzanan bir serüven de burada yaşanır.

    bu denli ciddi yazdım ama cıvıtmasam olmaz. dayanamayacağım valla. hastasınım ulen!

  • enteresan bir bilgi vereyim mi size

    alım gücünüz itibari ile o adamın isteyip yapamadığı ve sizin isteyip yapamadıklarınız arasında dağlar kadar fark yok.

    o adam alt sınıfın aşağılarda siz de alt sınıfın üstlerindesiniz. ıkiniz de kaliteli beslenemiyor, araba alamıyor, ev alamıyorsunuz.

  • yılların yiyicisi olarak, aranan optimum koşulları mükemmellikle sağlayan meyvenin mandalina olduğunu saptadım. bakınız en lezzetli en iyi vb. demiyorum. optimum meyvedir diyorum. bu noktaya özellikle dikkatinizi çekerim.

    kullanıcı dostudur. hızlıca yenir. kabuklu mu kabuksuz mu açmazı yoktur. soyarsın üstelik kolay da soyarsın. bıçak mıçak istemez. yıkanıp yıkanmaması hijyen takıntı bağlantısına göre opsiyoneldir. şu dönemde yıkanması uygun ama yıkamasan da pekala olur. boldur. fiyatı aşırı pahalı olmaz. her sosyoekonomik grubun ulaşabileceği meyvedir. çekirdeği kolay çıkar. kalorisi uygundıur. 5-6 tane yersin 200-300 kalori alırsın azami. vitaminlidir. liflidir. kabuklarını hasmınızın gözüne sıkarak acil durumda biber gazı gibi kullanıp düşmanlarınızı etkisiz hale getirebilirsiniz. weaponize özelliği vardır. çocuklar sever. kolay kolay ziyan olmaz. sempatiktir. baş parmağa takılıp rahatlıkla nasrettin hoca yapılabilir. içinden minik yavru mandalina çıkabilir. doğası gereği paylaşıma açıktır, kankalığı pekiştirir. spesifik olarak alerjen değildir (yani turunçgil alerjisi diye bi şey duydum ama mandalina alerjisi duymadım. burada eleştiriye açığım)

    saymakla bitmez.

    evet gerçekliktir. mandalina user friendly'dir. optimum meyvedir. fiyat performans ürünüdür.

    edit: kamu stoku! yiyin için israf etmeyin! (#116680736)

    edit 2: sobada kabuklarıyla oda parfümü yapma konusunda değerli suserlardan gelen mesajlar var. onu da ekleyeyim. cehaletime verin. böyle de bir işlevselliği daha varmış. meyve değil mucize misin mandalina?

    edit 3: ohmho hatırlattı da eklemeden geçmeyeyim! mandalinanın hası lösev'den alınır değerli dostlar. 3 kilosu var 6 kilosu var 9 kilosu var! turuncu turuncu oh mis mis!

    https://www.lsvdukkan.com/…mandalina-kucuk-boy-3-kg

    edit 4: çikolatası da var bunun. hemi de ne çikolata adeta bir çukulata! ismini vermek istemeyen gerçek bir mandalinaperver dostumuzdan gelsin!

    https://www.lsvdukkan.com/…spesiyal-cikolata-310-gr

  • ben normalde de bu adamın çok bilinçli, farkındalığı yüksek bir insan olduğunu düşünüyorum ama o röportajlardaki mükemmel insan pr'i bi tık fazla kaçmış sanki.
    tamam ennn sensin kivanccim, ennn yakışıklı, en mütevazı, en aşık.. ama şu pr işlerinde sizi takip eden halkla aranızda gittikçe büyüyen sınıf farkı dolayısıyla konuşurken biraz daha mı dikkatli olsanız acaba?
    neye takıldım biliyor musunuz? eşine dünyanın en iyi annesi demiş.. tamam söylesin ama evde karına soylesen bunu da piramidin en altında kalan ezilmiş emekci kadinlarimiz bunu duymasa görmese mesela? mesela ben? kendimi bildim bileli essseklerr gibi çalışırken, giyisi dolapları toplanmak için beklerken, camlar minik parmak izleriyle doluyken ve akşama ve dahi öğlene yemek yetiştirmek, bunu yaparken yüzün üzerinde öğrenciyle bireysel olarak ilgilenmek, sınavlarını okumak ve derslerini yetistirmek zorundayken en iyi anne başak mi gerçekten? hayır biziz en iyi anne. o piramidin en altında kalıp gittikçe daha da otekilestirilen bizler.
    dünyanın en iyi eşidir de sanirim. çünkü sabah eşi hasta yavrunun tonla kusmuk dolu kiyafetini yıkamak için ayırırken gomlegimi ütüler misin dediği için skerm belasını ütünün de diye bı saat zirlamamistir diye düşünüyorum. yoksa biz de çok iyi estik yani. kusuklu çarşafların arasında bı saat agladiktan sonra bordo bereli gibi kalkıp yavruyu hiç bi şey yokmuş gibi sevgiyle uyandırıp tereyağına kadar kendi bizzat yaptığı kahvaltıyla uyandirmamistir. çünkü sizin çarşafları yardımcı ablaniz yikiyo ya o yuzden :)
    keşke sınıfsal farkimiz bu kadar olmasaydı, sizler cebinizi doldururken gittikçe fakirlesen emekcilerin nasıl bir cinnetin eşiğinde oldugunu fark etmenize gerek kalmazdı. biz de basak'in mukkkemel anneligini alkislardik.mukkkemmel hayatınıza kalpler atardık romantik romantik. çünkü yavrumuzu 20kisilik sınıfa bırakıp 12 saat çalışmaya gitmezdik. ya da emeğimizin karşılığını aldığımız bir düzende bu kadar kıskanç olmazdık hayatlarıniza karşı.. basak'a, fahriye'ye, pelin'e falan bilenmezdik bir hengame icinde olmasaydık kim bilir?
    ama şimdi biz bu kadar çalışıp yine de piramidin en altında ezilirken sizler böyle mukemmellikleri gözümüze sokmayacaksiniz. çünkü burası hollywood değil ve sizin kitleniz de american dream falan yasamiyor yani.. esine dünyanın en iyi annesi diye brad diyebilir, survivor gibi takılan halkin içinde siz degil malesef. günlük harçlığı 10 tl olan öğrencim var benim, 13 yaşında çocuğa her gün evde pişirdiği şeyleri koymak zorunda olan o anne en iyi anne, delirtmeyin insanı..

  • bir kız arkadaşın sevgilisiyle arasında sorunlar vardır. adam, kızı konuşmak için eve çağırır. kız, barışma umuduyla güle oynaya gider, giderken yolda beni arar ''ay barışıcaz galiba'' diye... saatler sonra kız tekrar arar, ağlamaktan zor konuşuyordur. adam kızı eve kapatıp saaatlerce dövmüş, hakaret etmiştir. kızın tüm vücudu çürük içinde, boğazının sıkılmasından sesi kısık çıkmakta, kulağından kan gelmektedir... ailesi çok kapalı olduğundan, erkek arkadaşı olma ihtimalini bile kaldıramayacağından (öyle söylüyor) ailesine hiçbir şey anlatamamaktadır... hastaneye gidip darp raporu almaktan da korkmaktadır çünkü adam sürekli arayıp ''evden dışarı adım atmak yok. ağrıyorsa bir yerlerin buz koy. beni oraya getirme'' diye tehdit etmektedir. adamın asker olması, kızın savcılığa yapacağı şikayetin çocuğun tutuklanmasını sağlamayacağını bilmesi ve yardım isteyecek bir ailesinin olmaması işleri daha da zor hale getirmektedir... tarih 25 mart 2013 ve ülkede kadınları psikopat erkeklerden koruyabilecek bir merci hala yok... tarih 25 mart 2013 ve ülkede muhafazakar aile adı altında kızlarını böylelerinin vicdanlarına terk eden aileler var... bugün tarih 25 mart 2013 ve daha söyleyecek hiçbir şey yok!

    edit: bir çözüm bulundu gibi. iyi insanlar sağolsunlar. her karanlıkta bir aydınlık nokta varmış...
    bu sözlük her derde deva.
    edit 2: çözümü merak edenler olmuş. yazmak lazım. olur da benzer durumlar yaşanır falan... memurun amiri, müdürü, özel sektör çalışanının patronu varsa, askerin de üst rütbelisi var. çözüm o.