hesabın var mı? giriş yap

  • istanbul'da işle ev arası mesafeyi yürüyerek kateden şanslı azınlıktanım. kışın biraz zor oluyor ama alıştım.
    annemle babamın haklı telkinlere rağmen kahvaltı yapmadan evden çıkmayı tercih ediyorum, hem uyku daha tatlı geldiğinden hem de sabah uyanır uyanmaz yemek yeme fikrini bir türlü benimseyemediğimden.
    evden kahvaltısız çıktığım için her gün aynı pastaneden iki tane peynirli poğaça alıyorum. midem ezilmeye başladığında yemek için.
    pstanedeki çalışan kızlar birkaç kez değişti. sonuncu epeydir duruyor. her gün aynı şeyi alınca beni kapıda gördüğü an hazırlıyor poğaçaları sağolsun.

    bir gün, klasik "günaydın" "kolay gelsin" "hayırlı işler" vb diyaloglar dışına çıktık:

    "abla sen kaçıncı sınıfa kadar okudun?" diye sordu.
    "neden" dedim.
    "hiiç, merak ettim" dedi.

    meğer okutmamış ailesi mihriban'ı. ilkokul 4 sınıfa başladığı senenin ilk döneminde okuldan alıp çalıştırmaya başlamışlar. evin yemek, temizlik işleri de ona aitmiş. ama bir yerlerden 'dışardan bitirme' diye bir şey duymuş. bilgim varsa yardımcı olabilir miymişim, çünkü işten pek vakti kalmıyormuş soruşturmak için. zaten nereye sorması gerektiğini de bilmiyormuş. hem diploması olursa daha iyi bir iş bulabilirmiş, öyle demişler.

    -----------------
    hayatınızda kaç kişi size "kaçıncı sınıfa kadar okudun" diye sordu.
    -----------------

    olayın güzel kısmı doğru kişiye sormuş olması. belediyenin ilgili birim başkan danışmasıyla çalışıyorum. hemen anlattım kendisine durumu. ertesi gün görevli arkadaşlar pastaneye gidip mihribanla tanıştılar. işten arta kalan zamanlarında ders çalıştırdılar. diğerleri kolaymış ama matematik biraz zormuş, öyle dedi mihriban.
    girdiği tüm sınavlardan en yüksek notu o aldı.
    geçme notu 45 iken 60 aldığı için üzüldü. (sınıfta alınan en yüksek not 60 bu arada)

    ailesi hoşlanmamış, öyle ders çalışmalardan sınavlara girmelerden, izin vermemişler, önünü kesmişler ama kafa tutmuş, kavga etmiş. bazı sabahlar gözleri dolu dolu oluyordu, ama soramıyordum..

    velhasıl, geçen hafta ilkokul diplomasını aldı mihriban. yüzünde kocaman bi gülümsemeyle, her günkü iki poğaçamı almaya gittiğimde söyledi. şimdi sıra orta okuldaymış. daha da zorlanacağının farkındaymış ama yapacakmış.

    aferin sana. ben de inanıyorum yapacağına.

    seneler sonra editi: mihribanla iletişimimiz kesildi maalesef. en son iki çocuk annesiydi. yolu, bahtı açık olur umarım.

  • o kadından ziyade kafasında kurguladığı kadına hayran kaldığı için ve elde edince hayalleri ile muhtemelen örtüşmeyeceği için bir süre sonra bıkacak adamdır.

    kadınlar doğallığı elden bırakmasa erkekler aşırı hayalperest olmasa çözülür bu durumlar da işte...

  • neden acaba? çünkü yeterli doktor yok. devlet hastanelerinden randevu alınamıyor. ne yapsın insanlar ölsün mü?

    artık insanların afrika'daki gibi sefil yaşamaması krizin olmadığına kanıt olarak sunuluyorsa vay halimize.

  • bu grubun türkiye'deki son yaşayanları avgust albuk ve kız kardeşi. avgust abi kars karacaören köyünde, karısı türk, erzurumlu, 1 kız 1 erkek çocukları var. avgust abi lise mezunu ve kalifiye eleman olmasına rağmen işsizlikten ve yoksulluktan 15 senedir kurtulamamış. çobanlık yapmış, köylülerinin hayvanlarına bakmış, traktör kullanmış. 2013'te evleri yağmurda yıkılmış çadırda yaşamaya başlamışlar, sonra tamir edilmiş. aynı yıl alman büyükelçi kendisini ziyaret etmiş. (fakat güya büyük germen ülkesi! kendisi için pek bir şey yapmamış olmalı ki rastlayamadım bir bilgiye)
    işkur desteğiyle 3 yıldır çiçek yetiştiriciliği ve beton saksı işiyle uğraşıyormuş avgust abi, facebook paylaşımlarından anlaşılacağı gibi gerçekten pırıl pırıl, dürüst, ahlaklı, çalışkan birisi; insan evladı. hala umudu var, hala zor günlerin geride kalacağı günü bekliyor, çabalıyor.

    keşke imkanım olsa da kendisine onlarca saksı siparişi verebilsem. kars, kağızman, arpaçay, selim, susuz, akyaka belediyeleri... yapın bir şeyler de elinden tutun bu güzel insanların.

    keşke memleketin her yanındaki yoksulluğa, işsizliğe çare bulabilsek... içim kan ağlıyor binlerce güzel vatan evladının hala böyle hallerde olmasına. nerde kaldı yurttaşlık, nerde kaldı sosyal devlet, nerde kaldı eşitlik

  • - arkadaşlar duşumuzu aldık gidiyoruz. lütfen.
    - sifonu da çektiniz mi peki hocam?
    - ne sifonu pardon?
    - hani maçın içine sıçtınız ya. o bakımdan...