hesabın var mı? giriş yap

  • şu habere göre maltepe coşkun fen lisesi tarafından tübitak liselerarası proje yarışmasına sokulmuş proje. haber kaynağı pek güvenilir olmadığından az saydıracağım:

    - öğrecisine bilimsel metodu öğretmek için bu projeyi destekleyen hocalara bir.
    - bunu proje yarışmasına sokma cesareti bulan okul yönetimine iki.
    - proje diye bunu kabul edilir bulup direk reddetmediyse tübitak'a üç.
    - bunu eğer ola ki sergilenmeye değer bulduysa tübitak'a bir defa daha dört.
    - bunu nazar ispatlandı diye haber yapan kuruma iki kere olmak üzere altı.
    - ülkemin cinlerden elektrik üretme projelerinin desteklendiği ziya ül hak pakistan'ına dönmeye başladığını hissettiğim bu dönemde yaşadığım için kadere yedi.

    öğrencinin suçu yok, böyle bir proje yapmak aklına gelince adam gibi sample size nedir, ne deneyle sınanabilir vs anlatacak hocası yok başında belli ki.

  • şeker tüm yaşam kalitemizi etkileyen en tehlikeli maddelerden biridir. şeker tüketiminin artmasıyla obezite oranı arttı, kronik hastalıklar daha sık görülür oldu ve son yüzyılda insan hayatında çok fazla şey değişti. değişimle beraber ortaya çıkan birçok problem ise araştırıldığında beslenme kaynaklı olduğu ve bununda temelinin şeker tarafından oluşturulduğu ortaya çıkmıştır.

    öyle ki şeker tüketiminin vücudumuzda yarattığı etkiler uyuşturucu madde tüketimi sonrasında verilen tepkilerle örtüşmektedir.

    şekerin bağımlılık oluşturmasının en önemli nedeni tüketildiği andan itibaren beyindeki mutluluk hissi ile ilişkili dopamin salınımını arttırmasıdır pek tabi. bu hormon aynı zamanda tatmin duygusu ile ilişkilidir. bağımlılık potansiyeli olan birçok madde şeker ile benzer şekilde dopamin salınımını arttırır. beynin dopamin salınımından sonra ciddi şekilde mutluluk hissi meydana gelir. bu hissin sonunda ise bağımlılar tarafından düşüş olarak tarif edilen bir yoksunluk aşamasına geçilmiş olur. işte bu düşüş engellenmek için basit bir kısır döngü oluşur. daha fazla mutluluk için daha fazla şeker döngüsüne girildiği anda buradan çıkış pek kolay olmayacaktır.

    amerikan kalp derneği, günlük olarak tüketilebilecek şeker miktarının üst sınırını erkekler için 9 çay kaşığı (36 gram, 150 kalori) ve kadınlar için 6 çay kaşığı (24 gram, 100 kalori) olarak açıklamıştır.

    şeker esasen çok basit bir karbonhidrattır. en çok karşımıza çıkan iki farklı formu mevcuttur. glikoz ve fruktozun dahil olduğu monosakkarittler, sükroz ve laktozun dahil olduğu disakkaritler.

    glikoz: bedenimizin temel enerji kaynağıdır. yediğimiz karbonhidratlar bedenimizde glukoza çevrilir ve bu şekilde kana karışmaktadır.
    fruktoz: balda ve meyvede bulunan doğal şekerdir. glukoz gibi kana karışmaz, karaciğerde metabolize edilmktedir. fruktoz çok tüketildiği zaman, karaciğer bununla başa çıkamaz ve fazlasını trigliserid (yağ) olarak depolamaktadır.
    sükroz: şeker kamışından elde edilir ve rafinedir. sofralarımızda kullandığımız beyaz şekerdir.
    laktoz: sütün içinde doğal olarak bulunan şekerdir.

    burada görüldüğü gibi her şekerin etkisi ve vücudumuzdaki kullanımı başkadır. bundan dolayı her şekerin etkisi aynı olmaz. bu etkinin seyri sindirim hızına bağlı olarak kan şekerinde yarattığı etki ile ilişkilidir, bu da glisemik indekse bağlıdır.

    şeker tüketimi sonrası bedenimiz, enflamatuar bir yanıt verir. enflamasyon, bedenimizin doğal iyileşme fonksiyonu olarak da tanımlanabilir. hasta olduğumuz zamanlarda, spordan sonra veya bir enfeksiyonla savaşırken bedenimiz, tamamen doğal ve sağlıklı olan enflamasyon tepkisini verir ve sonucunda iyileşme sağlanır. enflamasyonun problem oluşturduğu durum ise sürekli hale gelmesi, yani kronikleşmesidir. stres, sigara tüketimi, spor sonrası yeterince dinlenememek ve yüksek yağ oranı gibi etkenler enflamasyonun en sık karşılaşılan nedenlerindendir. fakat günümüzde, kronikleşmiş enflamasyonun en büyük nedeni şeker tüketimidir.

    şeker kullanımının yarattığı etki vücudun neredeyse tüm organları üzerinde sonuçlarını göstermektedir. insülin direnci ile başlayan süreç, tip-2 diyabetle sonlanabilir. obeziteye sebep olup karaciğer yağlanması yapabilir.

    beden üzerinde yıkıcı etkiler yaratan şeker, zihin üzerinde de oldukça ciddi hasarlara neden olmaktadır. şeker tükettiğimiz zaman beynimiz, endojen opiodler olarak bilinen ve kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan doğal ağrı kesicileri salgılamaya başlar. bu şekilde şeker bir bağımlılık haline gelmeye başlar. dopaminin de gösterdiği etki ile bağımlılık şiddeti artar ve hatta bir süre sonra dopamin duyarsızlığı başlar. böylece tüketilen şeker miktarı asla yeterli gelmez.

    bu bağımlılıktan kurtulmak için büyük bir farkındalığa ihtiyacımız var öncelikle. hepimiz ana şeker kaynaklarını biliyoruz ama gizli şekerlerin farkına varmak biraz işin kurnazlığını çözmek ile ilgili maalesef.

    ilk etapta aldığımız ürünlerin etiketlerini okumayı öğrenmeliyiz. en büyük kılavuzumuz bu olacaktır. maalesef ki ülkemizde tam anlamıyla bunun bir standardı yok. kimi etiketlerde şeker içeriklerini detaylandırmayı bırakın, şekeri dahi karbonhidrata dahil ederek yazmaktadırlar. bu oyunları yapan ürünlerin alımını direkt sonlandırmalıyız.

    şeker kullanımını direkt sonlandırmak muhakkak ki zor ancak bunun yardımcısının yapay tatlandırıcılar olduğunu asla düşünmeyin. (bkz: #121944070)

    örneğin şeker tüketiminizi azaltırken aldığımız ürünlerde en çok geçen ibarelere bakalım:
    -şekersiz :porsiyon başına 0,5 g'dan az şeker anlamına gelmektedir.
    -azaltılmış şeker veya daha az şeker : geleneksel çeşidin standart porsiyon boyutuna kıyasla porsiyon başına en az yüzde 25 daha az şeker anlamına gelmektedir.
    -ilave şeker yok : işleme sırasında şeker, meyve suyu veya kuru meyve gibi şeker içeren içeriklerin eklenmedi anlamına gelmektedir.

    bir de zararlı olmayan şekerlere bakalım. illa ki bir şekilde şeker ürünü tüketmemiz gerekiyorsa bunları kullanmamız çok daha iyi olacaktır.

    stevia : biyo-tatlandırıcı olarak ve kan şekerini düşürmek gibi diğer tıbbi kullanımları olan bir bitkidir. beyaz kristalli bileşiği (stevioside), kalorisi olmayan doğal bitkisel tatlandırıcıdır ve sofra şekerinden 100-300 kat daha tatlıdır.

    ksilitol : şekere göre% 40 daha az kalori içermektedir. klasik şekerin aksine, ksilitol maddesi kan şekerinizi veya insülin seviyenizi arttırmaz. aslında, gelişmiş diş sağlığı ve kemik sağlığı da dahil olmak üzere birçok sağlık yararı ile ilişkilidir.

  • uzun süredir ilk buluşmamama karşın, ilk buluşmam dün gibi aklımdadır. eni boyu okulun çevresinde atılmış kıçı kırık tedirgin bir turdan ibaretti.
    sağındaydım sağ elinde bir defter vardı; ders değil tenefüstü.. solumdaydı, tedirgin sol elim ise cebimdeydi; hava sıcaktı.
    bahse konu her hafta kısalan etekli hatunla ilk ve son buluşma el tutmasız, yıllar sonra “keşke” anımsamalı geçti-gitti..
    biraz önce bir kız ve oğlan sahilde yürüyorlar. kızın elinde kitap, çocuğun eller ceplerde, arada rahat 15 cm.. ilk bulusmalari oldugu aleni..
    arada rahat 15 yıl.
    kıçı kırık turlamalar da, kızlar da, oğlanlar da, kitaplar da, cepteki eller de, mesafe de aynı. yine ders yok ve hava güzel.
    sen sen ol, al defteri elinden. çikar elini cebinden, tut elini. en fazla ne olabilir ki..?? olsa olsa karizmayı bir günlüğüne yemektir en büyük bedeli.
    keşke dersin sonra bak, benden söylemesi..

  • metrobüs-zincirlikuyu

    -ablacım sıraya geçsen ayıp etmesen.
    +ne sırası yaa?
    -medeniyet sırası...

    nitekim kadın utandı ve kalabalığa karıştı bu laftan sonra cuk diye ses getirdim.

  • 36 saat nöbet tutarken tüm dikkatini hastalarına vermesi gerekiyordu, bir anlık bir hata başkalarının hayatına mal olabilirdi.
    nöbet bitimindeki hata ise kendi hayatına mal oldu.
    doktorların bu şekilde çalışması ne insani ne de yararlı.

    edit: kaza değil cinayet

  • her 5 durum güncellemesinden sonra birinin çıkıp "yarmıyor emuğa" dediği durum güncellemeleri.

    her 15 durum güncellemesinden sonra da biri de çıkıp benim gibi bu tespiti yapıyor.

    bu başlık çok güzel lan.

  • bir fenerbahceli olarak oldukca ezik buldugum eylemdir. her anlamda yerin dibine soktu bizi sagolsun aziz baba. bu vesileyle fenere veya fenerlilere kufer etsin etmesin, tum galatasaraylilarin 4. yildizini kutlarim.

    buyukluk, kaybettigin zaman dahi kazanini tebrik edebilmektir. dunyada kimse herzaman ve surekli kazanamaz. cikar bir t-shirt, ezeli rakibimiz ama her daim dostumuz galataray'in 4. yildizini kutlariz. ama 5. yildizi ilk biz alcaz kusra bakmasin :)

    en azindan bir gerilimi azaltir, bir olgunluk gostermis olur, biraz da anlamli ve olma ihtimali olan mizah iceren bir espri yapmis olursun. cok mu zor anasini satayim. herkeste bir egolar, bir gerilim. cok mu zor lan soyle bir ortami tahsis etmek!?

  • galatasarayin ve milli takimin kalecisi... kendisi girişken bir insandır... milli takıma seçmedi diye mustafa denizli'yi dövmeye gitmiştir... aslında bunu her oyuncu yapabilir, ama hayrettin izmire gitmiştir, farkını göstermiştir...

  • bizim rahmetli bir aile dostumuzu aklıma getiren hede.

    kendisi milyonluk firmayı borcuna karşılık çok iyi paraya alacaklısına devretmişti. ama devirden hemen önce yeni bir şirket kurup tüm müşterileri ona bağlamıştı. firmayı devrettiği adam aldığının ertesi günü müşterilere bir gidiyor. kimse mal almıyor.

    şirketi alan adam da haksız rekabettir, ttkdır, ticaret mahkemesidir uğraşmak yerine bizim tanıdığı vurdu. allah rahmet eylesin.

    ulan şu iş bana gelse ne tazminat çıkartılırdı burdan be*