ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
prince of persia the lost crown
-
efendim oyunu taze bitirip detaylı incelememi yazmaya gelmiş bulunmaktayım.
öncelikle oyunu uygun fiyata oynamak isteyenler xbox pc yahut xbox konsol üzerinden ubisoft + üyeliği satın alıp oyunu bitirdikten sonra iptal edebilirler, şuan için aylık 170 tl.
yazım hikaye açısından spoiler barındırmamaktadır, gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.
öncelikle oyunu ilk gördüğümde rastalı kahramanı görüp yine bir woke işi diye düşünüp beklentiyi epey düşürmüştüm. ama yiğidi öldür hakkını yeme, rasta saçlar dışında hiç bir woke ögesi görmedim oyun boyunca.
oyun olmuş arkadaşlar, hakikaten ubisofttan beklenmedik derecede kaliteli ve dolu bir oyun çıkmış. harikulade savaş efektleri, enfes level tasarımı, son derece kaliteli grafikler, uğraşılmış oyunla yani.
fars mitolojisini ilmek ilmek işlemişler, biraz hakim biri olarak tam anlamıyla sadık kalmışlar diyemeyeceğim ama oyunda gerek müzikler, gerek bulunan notlar, karakterler, boss isimleri, dekorlar vs. tamamen fars mitolojisi üzerine.
oyunu benzetmek gerekirse iki başyapıt olan ori ve hollow knight serilerinin harmanı bir şey ortaya çıkmış. bu iki oyunu oynayıp beğendiyseniz mutlaka buna da bir şans vermelisiniz.
çok daha fazla uzatmadan artılar ve eksilerden bahsedip yazımı sonlandırayım.
artılar:
+ grafikler, müzikler, bosslar, sinematik efektler, hikaye şahane
+ oyunda zorluk seviyesi var. bu tip oyunlarda pek alışık olmadığımız şekilde en kolaya alıp rahat rahat ilerleyebilir yine de epey keyif alabilirsiniz.
+ çok zor platform puzzleları var oyunda. hani şu ori yahut hollow knightta gördüğümüz dikenler, dönen bıçaklar vs. bir yerden sonra sabrınız tükenirse, ayarlardan platform yardımını aktif edip platformun sonuna sizi ışınlayan bir portal açılıyor. böyle bi opsiyon koymaları defalarca deneyip çıldırıp kapatmayı engelliyor, çok güzel düşünülmüş. bunun yanında aim assist gibi bir kaç tane daha oynanışı kolaylaştıran etkenler mevcut.
+ devasa bir harita, yani merak eden google'dan haritasına bakabilir.
+ skiller ori'deki skilleri andırıyor, çok güzel tat katmış bence oyuna.
+ düşman çeşitliliği çok fazla, hiç yine mi bu düşman ya demedim hep farklı şeyler çıktı karşıma.
+ gizli odalar, easter eggler gırla
eksiler:
- seslendirmeyi(ingilizce) beğenmedim. npc'lerin de ayrı berbat sesleri. özellikle sinematiklerde falan inanılmaz ruhsuz ve hızlıca yapılmış hissiyatı verdi bana. sinematik grafikleri de sanki 2x e alınmış gibi fazla hızlıydı. bir diablo sinematiği kalitesi beklemiyorum ama sinematik oyuna olan hayranlığı arttıran bir şey. hala açar açar diablo sinematiklerini izlerim mesela.
- gereksiz zorlu platformlar ve leş gibi ödülleri. bu oyunların olmassa olmazı zor platform puzzlearı kabul ediyorum. ama bari sonunda verdiğin ödül buna değsin arkadaş, yahut hiç olmazsa hazine haritamız olsun görelim bu yolun sonunda ne ödül var. xerxes denen bir para birimi için kabus gibi tuzaklardan sıyrılıyoruz, o parayla alınan şeylere değse bari.
- oyundaki diğer immortalların lore eksikleri. kim bu adamlar, nası immortal oldular. atlamışlar bence bu kısmı.
- yetenekler ori'ye benziyor demiştim, fakat cooldownu olan skillerden sadece 2 tane seçebiliyor olmak haksızlık olmuş.
- yaratık çeşitliğinin çok olması fakat buna binaen aynı yaratığı oyun boyunca neredeyse 1 kere falan görebilmek. bu belki eksi değil ama oyun başında gördüğüm bi yaratık tekrar karsıma cıkınca yuh boyle bi yaratık vardı sahi diye şaşırttı beni.
- bazı puzzle lar yahut itemleri bulmak için ipuçları olmalı. oyundaki haritacı ufaklık bize hint satıyor fakat bunlar ana hikaye hintleri, zaten görüyoruz nereye gideceğimizi, bunun yerine itemler için, puzzlelar için hintler olsa da googlelamak zorunda kalmasak her şeyi güzel olurdu.
velhasıl, oyun kesinlikle oynanabilir ve final puanım olarak 8/10' u haketti.
umarım ubisoft bu kalitesini farcry ve assasin's creed'e de yansıtır diyerek hepinize keyifli oyunlar diliyorum.
9 nisan 2014 ysk kararları
-
bu ysk ağrıda 15 defa sayılıp her seferinde aynı sonuçla karşılaşılmasından sonra yırtık çuval bahanesiyle seçimi iptal eden ysk.
bu ysk ankara da mahkemeye başvurulmasına rağmen bekletmeden mazbatayı veren ysk
bu ysk hatay da akp itiraz eder umuduyla bekleyerek hatay büyük şehir belediyesinin mazbatasını vermeyen ysk.
bu ysk yandaşçılık ve yalakalıkta en başı çeken ysk
bu ysk onursuzluğun, vicdansızlığın, karaktersizliğin en üst seviyeye ulaşmış kişiler tarafında yönetilen ysk.
ülke genelinde binlerce insanın gözünün içine baka baka sandığa elini sokan ysk
bu ysk bu sikim ysk işte.
edit: bu da gg ise napalım, bunca haksızlığa, ötekileştirmeye, yok sayılmaya gözümüzü kapatıp her şey toz pembe çok mutluymuşuz gibi övgü dolu entry ler mi girelim. biz de mi yandaşçılık yapalım.
otisabi
euroleague'in nba'den daha heyecanlı hale gelmesi
-
bunun adı heyecan değil de daha ciddi bir müsabaka izleme zevki bence. euroleague'e bakınca sadece oyuncuların değil stratejilerin de sahada olduğunu görüyorum ben. basketbol çok daha fazla fikir oyunu oluyor avrupa'da. ve evet bu sanki beni daha çok cezbediyor. ama şöyle bir şey var. ne olursa olsun lebron, kawhi, durant, curry, davis, lillard veya harden izleyemiyorsun avrupa'da.
hollanda'da yapılan market alışveriş fişi
-
amk hayatı! hollanda'nın asgari ücretine bak , yapılan alışverişe bak, adam 53 euro'ya dünyaları almış amk.
içimizdeki irlandalılar için, bilal'e anlatır gibi anlatıyorum. ulan dinleyin develer!
aşağıdaki liste türkiye'deki ürünlerin veya muadillerinin fiyat karşılaştırılmasıdır.
300g sinitzel=6,95 tl
hamburger köftesi 440 gr=20,25 tl
tavuklu pilav= 20 tl - nasi pilavını ülkemizde satanı bulamadığım için yöresel pilavımız baz alınmıştır.
dana kıyma 300gr=14,4 tl
balık 300 gr=27 tl
dr.oetker pizza 340gr 2 adet=27 ,80tl
jambon 200gr=15,90 tl
kinder-bueno 3'lü=17,85 tl
6'lı yumurta=5,25
dilim kaşar 500gr=28,50 tl
çilek 1000gr=12,90 tl
bira 12 adet=144 tl
votka mix 1 adet=27 tl - jack daniels cola viski bulamadığım için, votka mix eklenmiştir.
meyve suyu=5,75 tl
hazır pişmiş çorba=4 tl
tam buğday ekmeği= 3,50 tl
4'lü hamburger ekmeği=11,75
salatalık 1kg= 4tl
toplam= 396,80 tl' dir.
türkiye'de 2.324 tl maaş alan asgari ücretli çalışanımız, toplam 18 kalemgörsel
yaptığı alışverişte görsel,cebinden çıkan para miktarıdır!
maaşını % 17 sini tek sefer de harcamıştır.
hollanda vatandaşı ise 1635 euro 'luk asgari görsel ücretinin % 3'ünü harcayarak bu alışverişi gerçekleştirmiştir.
edit: imla
edit 2: hollanda asgari net ücreti 1520 euro’muş
yapılan alışverişin % 3,4 tekabül etmekte
twitter'da nasuh mahruki'ye verilen efsane ayar
-
hahahahah "ayar" dedi lan "efsane" dedi hahah
kaka yaparken çamaşır makinasının sıkmaya geçmesi
-
monoton kaka aktivitesine az-çok bir heyecan fırtınası katan, "ulan makina bi patlarsa nasıl kaçarım mnakoim" fantazileri ürettiren gelişme. kakayı kaçırtmasıyla da tanınır.
karton toplayan babayı yalvartan polisler
-
video
6 aylık bebeğine bakabilmek için karton toplayan babaya, sokağa çıkma yasağına uymadığı ve ehliyetsiz motosiklet kullandığı için 5600 lira ceza kesmiş polislerimiz.
koca adamı ağlatıyorlar. keyfinden mi çıktı o adam sokağa. rüyalarınıza girsin o adamın bağrışları.
her şey bitti bir bu adamın motoru mu kaldı kanunsuz.
rte'ye ayakkabı kutusu göstermenin suç olması
-
içi boştur o yüzdendir..
saniyelik salaklıklar
-
izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.
hayvan gibi kullanılırken tedavülden kalkan ürün
-
(bkz: elmalı biskrem)
iz bırakan kitap cümleleri
-
"bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi. her şeyi feda etti ona; dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile.. ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu. insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu."
tokat gibi resmen, oturup üstüne bir süre düşünmüştüm ilk okuduğum vakit.
(bkz: albert camus)
(bkz: düşüş)