hesabın var mı? giriş yap

  • bir mahmut uslu beyanati. ne demek istedigi oldukca acik sanirim. 25 yildir kufur ederim, hic bu kadar klas kufur ettigimi hatirlamiyorum.

  • bu adam yüzünden mahalleye top oynamaya havuz gözlüğü takıp gelen vardı lan. viledanın ucunu boyayıp kafasına takmaya çalışırken annesinden çok pis dayak yemişti hatta.

    olm gürkan bunu okuyorsan cidden çok büyük malmışsın çocukken lfsdjglfjgdf

  • başlık: kürtlere bağımsızlık verip ertesi gün işgal etmek
    entry :akabinde kenan doğulu'nun ''kandırdım nazlı yari'' türküsüyle mizah eyleyebiliriz. bu tip şakalar eminim her iki tarafın birbirine ısınıp, yakınlaşmasını sağlayacaktır. hem ne demişler, kürtler esprili devletlerden hoşlanır.

  • kitaplarının müdahil sayıldığı polisiye - gerilim ve macera türlerinde şimdiye kadar okuduğum açık ara en iyi yazar. tüm kitaplarını okudum, haziranın başında türkçeye çevrilmiş le passager adlı kitabını da an itibariyle yarıladım. ve şunu kesin olarak söyleyebilirim ki bu adam bir deha. tam anlamıyla hayranlık duyabileceğim cinsten, yeni kitaplarıyla beni heyecanlandırabilen ve kalbimin küt küt atmasını sağlayabilen tek adam. sebepleri var tabii, sıralamazsak olmaz.

    grangé ilk başta tamamen farklı bir yolu benimsemiş bir yazar. bunu özellikle son birkaç kitapta daha rahat anlayabiliyoruz. oldukça klasik bir şekilde ilerleyen polisiye romanlardan çok farklı bir polisiye grangé'nin yaptığı. nasıl mı? diğer tanınmış günümüz polisiye yazarlarından tess gerritsen, maxime chattam, craig russell ya da ruth rendell'ı ele alalım. bu yazarların kitapları hep aynı taslakta gider. bir cinayet işlenir. muhtemelen bu cinayet farklı bir mizansene sahip olduğu için dikkat çeker. sonra ünlü polis ve ekibi soruşturmaya atanır. olaylar gelişir, en sonunda bir şekilde katil bulunur. bu tip hikayelerin zeka ve yaratıcılık gerektiren tek tarafı katilin umulmadık birisi olmasını sağlamaktır. son zamanlarda tess gerritsen ve craig russell kitabın başında falan katilin ağzından bölümler yazarak işi bi kovalamacaya ya da gizemli bir şekle dönüştürmeye çalışıyorlar ama bu, grangé'nin birazdan anlatacağım muhteşemliğine yetişmek için kesinlikle yeterli değil. 40 fırın ekmek yemeleri lazım.

    grangé, kesinlikle okuyucuya bir polisiye hikaye sunma amacıyla yazmıyor. okuyucuyu düşündürmeyi, onunla oyunlar oynamayı, şüphelendirmeyi, okuyucu kitaba ara verdiğinde kafasının bir yerinde öyküdeki soruların cevabını aramasını istiyor. bunu yapmak için de öyle farklı şeyler deniyor ki, işte sizi ona hayran bırakan da bu. mesela, biraz önce saydığım günümüzün tanınmış polisiye-gerilim yazarlarının tamamı, kitaplarında tek bir karakter kullanır ve bu karakter cinayeti çözer. gerritsen'ın rizzoli ve isles'ı ya da russell'ın jan fabel'i her seferinde aynı ekiple aynı şekilde cinayeti çözmeye girişirler. ama grangé farklıdır, tekrara düşmemek için her kitapta bambaşka psikolojik yapılandırmalarla bambaşka karakterler yaratır. burada psikolojik sözcüğü anahtar kelime, grangé için psikoloji kesinlikle vazgeçilmez bir öğe kitaplarında. kişiliklerinin tam bilincinde olmayan karakterler, geçmişiyle yüzleşmek zorunda olan ama bunu beceremeyen karakterler, ve daha nicesi. dili inanılmaz derecede güzel kullanma becerisi -gerçi bunda çevirmenin de payı var ama- kitaplarındaki dozajı muhteşem ayarlanmış gerilim ve kasvet, her sayfada yeni bir şey öğrendiğiniz inanılmaz kültür öğeleriyle süslenmiş hikayeler... bütün bunları inanılmaz bir bağlamda yine inanılmaz bir olay örgüsüyle birleştirip üzerine bir de dünyanın bambaşka ülkelerinin bambaşka yakın tarihleriyle ve mitolojiyle de harmanlayınca grangé bu işin devrilmez kralı olup çıkıyor dostlarım.

    bu adam feci derecede gizemli ve garip şekilde beni kendisine takıntılı hale getirmiş biri. bilmiyorum, abartıyor da olabilirim ama şu son kitabı le passager'ın her sayfasında içim kıpır kıpır. yazdığı her satırı okurken içimde aynı heyecan var, sürekli bir gün görebilirsem ne yaparım diye düşünüyorum. kitaplarına en çok ilginin gösterildiği ülkede yaşadığım için fazlasıyla şanslı sayılırım, bakalım olaylar nasıl gelişecek.

    şu kesin ki, jean-christophe grangé benim için sadece bir polisiye-gerilim-macera kitabı yazarı değil, bunun ötesinde içten içe farklı bir hayranlık beslediğim ve görüp iki kelime muhabbet etmeden ölmek istemediğim biri.

  • "mobil veriyi kapatıp wifi açınca kendimi pantolonu çıkartıp eşofman giymiş gibi hissediyorum."

  • "bir kisi bir yere bakiyorsa orada ilgilendigi bir sey vardir. bir kisi bir seye ozellikle bakmiyorsa orada ilgilendigi bir sey kesinlikle vardir."

    tarzinda bir cumlesi vardir freud amcamizin. cok severim. guvenirim ve kendimde test yapip onaylamisligim da vardir...

    simdi hal boyle olunca digerleri de boyledir diyebiliyorum kendimce. kendi kendime. su an olmasa da benim de vaktiyle platonik takildigim birisi vardi.

    karsilasiriz: kafasini one egip yere bakar.
    yan yana yurumek zorunda kaliriz: tam aksi istikamete bakar.
    ayni ortamda bulunuruz: telefonuyla ilgilenir.

    falan filan. n.s.a. bu kiz beni siklemiyor, belli. boyle dusunuruz. ama isin icine freud girince "hatun bana hasta. acilsa da kurtulsa garibim" falan diye dusunup sanki ben ona degil de o bana platonikmis triplerine giriyorum. ortada yanlis bir sey var ama cozemedim.

  • bu gece evden alkol almak için dışarı çıkar çıkmaz polis çevirmesinde geçen diyolog:

    polis: ehliyet ruhsat.
    cmbkts: tabi buyurun.
    polis: alkol aldık mı?
    cmbkts: yok daha almadım. almak için çıktım.
    polis: (elinde alet olmasına rağmen üfletmeden) al, iç bir tur at gel bekliyorum burada.
    cmbkts: evde içecem ben ya.
    polis: canın sıkılır çıkarsın filan 3' e kadar buradayız biz.
    cmbkts: eyvallah.

  • sıçmaya 50 tane zırhlı araçla giden devlet büyüklerinin, fakir asker çocuklarına reva gördüğü muamele.

    içine dolduruyorsun 70 tane askeri, bekle ki hedef tahtası olsunlar. arada bir, kek ve yarım bardak kola da dağıtıyor musunuz yüz fukaraları?

    10 yıl sonra gelen edit: artık o403'le değil kirpi, cobra, ejder yalçın vb ile taşınıyor olduğunu ümit ediyorum. lütfen otobüsle asker taşınmasın