hesabın var mı? giriş yap

  • futbol oynamak için buzun kalkmasını bekleyen, ilk kez turnuvaya katılıp ikinci çıkan 300 binlik ülke izlanda'dan, 40 yaşında kalecisi ve sıfır yıldız oyuncusuyla grubundan lider çıkan macaristan'dan, ilk turnuva deneyiminde senin 10 maçta gol atamadığın ingiltere'yi altına alan galler'den, almanyanın bulunduğu gruptan averajını eksilemeden çıkarak kendi emeğiyle üst tura gelen, profesyonel ligi bulunmayan kuzey irlanda'dan, son iki avrupa şampiyonası galibi ispanya'yı altına alan hırvatistan'dan, yıldız oyuncusu formsuz olduğu halde güle oynaya gruptan çıkan polonya'dan, turnuva favorisi ve ev sahibi fransa'dan akıllı oyunuyla puan alan isviçre'den, canını dişine takıp italya'ya diş geçirip kendi işini kendi gören irlanda'dan, kısıtlı kadrosuna rağmen altımıza almak için kıçımızı yırttığımız arnavutluk'tan, utanması gereken takım.

    primlerinizin tamamını afiyetle yiyin. biz de milletçe sizi allah olarak görüp, "izlanda kalecisi aynı zamanda kasapmış ehehe" diye milletle taşak geçmeye devam edelim.

  • insana dair sınırların aslında ne kadar zihinsel olduğunun bir göstergesidir.

    deliliği, insanın dünyayla bilinen zihinsel bağlarının kopması ya da gevşemesi diye tanımlayabilirim. uzunlamasına bir süreç olabildiği gibi, geçici de olabilir.

    deli kuvveti ise bu durumun içindeki insanın olmadık yer ve biçimlerde ortaya koyduğu bedensel güçtür. onlarca örnek hatırlıyorum ama bir kaçı aklımda yer etmiş.

    18 yaşında bir hastamız vardı. gencecik, ufak tefek bir kız. bipolar bozukluk tanısıyla izliyorduk. manik atakla servise yattı. ufak tefek dedim, gerçekten minicikti. 1.50 boylarında, 40-45 kilo bir şey. yattığında zaptedilemez haldeydi. hemşire odasından kırılmaz camla izlenebilen bir gözlem odamız vardı. geniş gözlem odasında, 4 tane yatak ve devlet malzeme ofisinin o kocaman, ağır, hantal masalarından bir tane var. bazen hastaları kendilerine zarar vermesinler diye yatak tespitine alıyoruz, bazense diğer hastaları korumak için ilaç etki edene kadar gözlem odasında serbest tutuyoruz.

    neyse, kızı odaya aldık. ben alt servise indim bir sebeple. alt kattaki asistan odasındayım. yukarıdan bir ses geliyor. güm güm güm...tabii hemen yukarı koştum. gözlem odasının penceresinden baktığımda gördüğüm manzara şu: o minicik kız, o kocaman masayı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor ve bunu sanki yastık kaldırır gibi kolayca yapıyor.

    elbette adrenalin gibi hormonların da etkisi var ama asıl mesele, inhibisyon. insan başkalarıyla ve dünyayla kontağında kendini sınırlar. yapılması gerekenler ve yasaklar, ahlak, yasalar, kurallar zihnimizi dönüştürür. delilik, insanı bu akıştan koparır. aslında bir kertede zihni özgürleştirir. inhibisyon yani baskılanma ortadan kalkınca, beden de farklı işlev görmeye başlar. kas kuvveti, acı eşiği ve hatta sıcaklık algısı bile değişir. yaz günü paltoyla gezip terlemeyen şizofrenlere rastlamışsınızdır sokaklarda.

    zihinsel zincirleri kırmak için 'delirmek' şart mı peki? dmo masasını tüy gibi kaldırabilir miyiz bilmiyorum ama zihnimizi kalıpların dışına çıkarmaya çalışırsak, doğru denileni sorgularsak, bize dayatılanları olduğu gibi kabul etmeden önce üzerine düşünürsek çok daha özgür ve güçlü olabileceğimize eminim.

    "where other men blindly follow the truth, remember;
    nothing is true."

  • hezarpare ahmet paşa var tarihimizde. ( bin parça ahmet paşa)
    cesedi paramparça edildiği için böyle anılmakta.
    hezarpare ahmet paşa, sultan ibrahim dönemi sadrazamı ve 7 ağustos 1648'de çıkan kapıkulu isyanında sofu mehmed paşa'nın emriyle cellat kara ali tarafından boğularak idam ediliyor. sonra cesedini atmeydanı'na sürüklüyorlar. burada padişaha isyan eden askerler, mehum sadrazamın cesedini parçalayıp bir yandan da etinin ağrılara iyi geldiğini ilan ediyorlar etrafa. ahâlîye bu et parçalarını satıyorlar.

    lale devri dönemi padişahı nevşehirli damat ibrahim paşa da 1 ekim 1730'da öldürüldükten sonra patrona halil ve adamları tarafından önce sokak sokak dolaştırılıyor sonra sultanahmet meydanı'nda cesedi parçalanıp dağıtılıyor.
    üçüncü ahmed çeşmesi'nin yanında ertesi gün sadece kemiklerin kaldığı yazar kaynaklarda.

    düzmece mustafa isyanı'ndan sonra yakalanan ve çoğu tarihçiye göre düzmece değil gerçekten de şehzade olan mustafa'nın cesedi de idamından sonra parçalanır ve her bir parça, onun peşine takılanlara ibret olsun diye anadolu vilayetlerine gönderilir.

    üçüncü murad döneminde çıkan isyanda ise malî kriz sebebiyle isyan eden askerler, mehmed paşa ve mahmud efendi'yi topkapı sarayı'nın önünde idam edilmesine bile fırsat vermeden canlı canlı parçalamışlardır.

    patrona halil isyanı'ndan sonra tahta çıkarılan birinci mahmud'un intikamı var bir de. isyandan sonra sarayda neredeyse padişah gibi davranan patrona halil'i saraya davet eder birinci mahmud. lâkin patrona'nın bir adamı ona " saraya gelme seni öldürecekler " yazılı bir kağıt verir ama halil, okuma yazma bilmemektedir.
    nitekim adamlarından bazılarıyla birlikte saraya gelir ve burada hepsi öldürülür.
    dışarıdaki adamları ayaklanma çıkarmasınlar diye patrona halil ve yanındakilerin cesetleri saraydan parça parça çıkarılır ve ahâlîye gösterilir.

    edirne vakası'nda ise cebeciler, sekbanbaşı'nı öldürüp kellesini gövdesinden ayırdıktan sonra bazı uzuvlarını kendilerine karşı çıkan devlet görevlilerine gönderirler.

    tarihimizde vaka-yi vakvakiye dediğimiz olayda da isyancılar, ele geçirdikleri devlet adamlarını ağaçlara astıktan sonra ahâlîden kimselerle birlikte parçalamışlardır.
    bu kişilerden bosnalı ibrahim'in ise iki ayağının da kesilip isyancıların önünde süründürülerek ilerletildiği söylenir sultanahmet meydanı'na kadar.

    evet aklıma gelenler bunlar. tarihimiz, ilginçliklerle dolu vesselam.

  • süt kardeşler filminde rakı bardağını buzladılar. ulan aslında bi kere gerçekten rakıyı buzlasanız tadını alacaksınız ama bilmiyosunuz işte.

  • ya ben eski sevgilimi önünü kestiğim düğün arabasının içinde gelinlikle gördüm, bana gündelik acılarınızdan bahsetmeyin. üstelik zarf da boştu..

  • 1. -- spoiler ---
    rekabet kurumu, bilgisayar ve konsol oyunları alanında faaliyet gösteren 5 teşebbüs hakkında soruşturma açtı.

    rekabet kurumu tarafından yapılan açıklamaya göre, aral oyun konsol ve aksesuar ticaret a.ş.’nin dağıtımını yaptığı bilgisayar ve konsol oyunlarını yüksek fiyattan satışa sunduğu, ana oyun dağıtıcıları ile anlaşma/uyumlu eylem içinde olduğu ve nihai satış noktalarında yeniden satış fiyatını belirlediği iddası ile yapılan başvuruya ilişkin yürütülen önaraştırma, rekabet kurulunca karara bağlandı.

    önaraştırmada elde edilen bilgi, belge ve yapılan tespitleri 19.02.2015 tarihli toplantısında müzakere eden kurul, bulguları ciddi ve yeterli bularak,
    - aral oyun konsol ve aksesuar tic. a.ş.,
    - bimeks bilgi işlem ve dış tic. a.ş.,
    - doğan müzik kitap mağazacılık pazarlama a.ş.,
    - teknosa iç ve dış. tic. a.ş. ve
    - vatan bilgisayar san. ve tic. a.ş. hakkında soruşturma açılmasına, 15-08/108-m sayı ile karar verdi.
    --- spoiler ---

    insanları soyan, fahiş fiyatlardan ürünlerini satanlar ve daha sonrasında garanti süresinde bile olsa adam akıllı teknik destek vermeyip, kullanıcı memnuniyetini hiçe sayan firmaların hepsi yargılanmalı.

    edit: entry sıra numarası eklendi.

    debe edit: bu tür firmaların ülkede at koşturup koşturmaması tamamen tüketicinin elinde. tüketici boykot hakkını kullanırsa, bu firmalar gibi pek çok firmayı dize getirebilir düşüncesindeyim.