hesabın var mı? giriş yap

  • --şimdi, bir an için güneşin tamamının bir miktar sıvı olduğunu varsayalım.

    bir bardak suyu karıştırırsanız, merkez yan taraftan daha hızlı döner. dolayısıyla, yüzeyden daha hızlı dönen çekirdek sezgiseltir.

    güneş, toprak gibi değildir. yani hızlı dönen çekirdek başka bir yıldız değil, çok sıcak basınçlı hidrojen ve helyumdur.

    ilk bulutsu bulutu kütle merkezi etrafında çöktüğü zaman, yerçekimi etkisi nedeniyle parçacıklar merkeze doğru hareket etmeye başladı. ve ne kadar hareket ettiyse, o kadar hızlı dönmeliydiler. bu, momentum'un korunumu kanunuyla belirlenir.
    güneş, dünya gibi sağlam değildir, farklı katmanların farklı dönme hızlarına sahip olması mümkündür.

    iyi bir benzetme için bir kasırga düşünebilirsiniz.
    kasırganın merkezinde, işler oldukça hızlı ilerliyor. ancak, kasırga merkezinden çıktıkça hız azalır hatta büyük yarıçapta sıfıra düşer. bu, havanın sıvı niteliğinden dolayı mümkündür.

  • yapanın taşşağına sağlık dediğim uygulamadır. kimsenin footer'larda ya da köşe kolonlarda falan çıkan reklamlarla bir sorunu yok.

    ama tek fonksiyonu video stream etmek olan bir sitede, istediğim videoyu izlemeden önce "zorunlu" olarak siksok bi reklam izlemem gerekiyor ve adblock sayesinde bu engelleniyorsa, tekrar ediyorum:

    yapanın taşşağına sağlık dediğim uygulamadır.

  • "öpüşeceğimiz insanı da biz mi getiriyoruz yoksa içeride veriyorlar mı?"diye sorduran olay.

  • aşırı kar yağdı doğal olarak kapandı diyor. e arkadaş madem aşırı yağışta yollar kapanabiliyor o halde ibb'ye attığınız iftiraları ne yapacağız??. sanırsın ki sadece tem otoyoluna çok kar yağmış da istanbul'un diğer yerlerine anca iki üç kar tanesi falan düşmüş.

  • carl sagan bu hadiseyi, yani otu boku, bildigimiz objelere benzetme hadisesini, beynin garip sistematigine baglamistir.. zira insanlar, bildikleri objeleri görsel olarak tanımak icin belli noktalari referans alirlar ve gerisine dikkat etmezler..

    mesela hemen bir deney yapalim. kafanizi bilgisayarinizdan kaldirin ve üst rafiniza bakin bir kac saniye.. bir kaç kitap goreceksiniz muhtemelen.. kitaplar goreceksiniz.. tekrar bilgisayariniza baktiginizda kaç kitap oldugunu sayabilir misiniz? sayamazsiniz.. işte beyin boyle dandini bişi arkadas.. bazi ayrintilari atliyor..

    insan yüzü, isa'nin saclari, hz meryem in baş örtüsü, allah yazısının şekli hepsi bir şekilde belli referans noktalarina dayali. eğer başka bir cisim, o referans noktalarini saglarsa, yani mesela rafınızda üstüste kitap ebatinda yigilmis kütükler olsaydi, yine o sekli kolayca tanimis olacaktiniz.. diycektiniz ki "rafimda kitaplar var".. yani bir şeyleri kolay tanimak için, kolay akla atmak için beyin daha önceki verileri kullaniyor.. ha bazen yaniliyor, bazen yanilmakta israr ediyor orasi apayri..

    aslinda bu da herkesin beyninin aynı olduguna, aptalligin ve dahiligin beyinle alakali degil icindekiyle alakali olduguna bir kanıt gibi.. fanatik dincinin de beyni aynı çalışıyor, senin de, ama o aptallik yapmakta inat ediyor.. garip işler.

    rabbulalemin öyle bir sistem yaratmis ki, bir seyleri kolay algilayalim die direk

  • 16 mart 1920 sabahı ingilizler şehzadebaşı karakolundaki mehmetçikleri uykularında, yataklarında öldürürken canını tehlikede görmeyip ingilizlere sempatisini bildiren

    1922'de kemal'in askerleri anadolu'dan ve trakya'dan yunanları, ingilizleri, fransızları temizleyip istanbul'a girecekken canını tehlikede görüp ingilizlere sığınan lider.

    istanbul henüz türk kontrolüne geçmediği halde türklerden o kadar korkmaktadır ki saray'dan rıhtıma gizlice intikal etmek için ailesiyle birlikte iki kızılhaç aracına binmiştir.

    bu adamı övmek, övenin kaç paralık insan olduğunu gösterir. başka bir işe yaramaz.

    edit:typo

  • - irem merhaba...
    - pardon kiminle görüşüyorum?
    - tayfun ben ya, tanımadın mı?
    - tayfun...haa...merhaba tayfun
    - merhaba sana da...ben...benim senden bir ricam olacak utanıyorum ama
    - söyle?
    - ya söylemesi çok zor...
    - ?
    - ya biliyorsun elim sıkışık... ihtiyacım olmasa aramazdım aslında
    - ne oldu ya?
    - ya hani zeynep var ya, yeni sevgilim...
    - bilmiyorum.
    - neyse... zeynep... zeynep bir canavar!
    - nasıl canavar?
    - bildiğin canavar. her şey karın ağrısıyla başladı. ilk başlarda önemsemedim, ama sonraları ağrılarım gittikçe şiddetlendi, apandisittir diye hastaneye gittik. temiz çıktım. ağrılar bir türlü dinmek bilmedi ve doktor doktor koşturdum ben irem. doktor doktor koşturdum ben...
    - ...?
    - bir karın ağrısı bir karın ağrısı... ama nasıl karın ağrısı! ölüyorum resmen! 3 hafta boyunca süründüm, zeynep de ortadan kaybolmasın mı?
    - ?
    - sonra kapıma iki adam dayandı, biri amerikan aksanlı konuşuyor, diğeri ise hiç türkçe bilmiyor. ikisinin de kulağında cep telefonu kulaklığı gibi şeyler. ben daha "hop nereye" demeden girivermesinler mi? vay efendim bunlar sormaya soruşturmaya başladılar zeynep kimdi, nerede tanıştın, ilişkiniz ne boyuttaydı, onunla beraberken hiç hafıza kaybı yaşadın mı?
    - ?
    - neden sonra hatırladım ki ben zeynep ile beraberken sık sık unuttuğum şeyler oluyordu. hafızam bildiğin çökmüş aslında. sonra ne ortaya çıktı biliyor musun? zeynep yabancı bir gezegenden gelen ileri bir mantar türü çıkmasın mı???
    - ?
    - içime sporlarını bırakmış. o apandisit sandığımız şey sporları değil miymiş meğerseme? ve ben artık fizyolojisi eşeysiz üremeye yatkın bir canlının gezegenimizdeki ilk eşeyli üreme çabasının kurbanı olmayagöreyim mi? gördüm bunu!
    - ...
    - ve benim...kürtaj olmam lazım irem. onun çocuklarını bu dünyaya getiremem ben!
    - ...
    - 150 tl yeter.
    - performansın için 50 tl vereceğim, hesap numaranı söyle?
    - kredi kartını iptal ettirdim, ptt'den havale çektirirsin... avcılar merkez ptt
    - üfff uzun iş. internetten öderim, doğalgaz mıydı bu sefer?
    - yok, elektrik...