ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
28 mart 2021 kürşat ayvatoğlu açıklaması
yada
-
eski bir rivayete gore turklerin atalarina goklerden gelen sihirli bir tas armagan edilmistir.. bu tas her devirde turk samanlarinin ve buyuk turk komutanlarinin elinde bulunmustur.. ve isin ilginc tarafi bu tasin hala onde gelen samanlarin elinde olduguna inaniliyor.. bu tas sayesinde, turkler istedikleri zaman yagmur, kar, dolu yagdirip, ruzgar estirip firtina cikarabiliyorlarmis.. tasin en son hangi tarihe kadar kullanildigi billinmiyor ancak osmanlilarin da bu tastan haberleri oldugu rivayet ediliyor..
bu tasin kullanma kilavuzu da sadece turklerin elinde olup kimseciklere de soylememislerdir.. bu tas nerden gelmis diye merak edenler icinse cevap da soyle.. kadim mu uygarligindan.. aslinda olayin asli su: mulular vakti zamanen dort tane tas yapmilardir.. bunlar amerikan sinemasinda kutsal taslar diye de bilir.. gocler basladiginda her yone giden bir tas almistir yanina.. orta asyaya gocenler, su tasini almislardir ve bu tas en nihayetinde turklerin eline gecmistir.. diger uc tas da ates, toprak, ve ruzgar misir, sumer ve maya uygargiligana gonderilmistir.. bir de besinci bir tas vardir ki, keza kendi hakkaten de tastir, bu besincisi olmadan geri kalan dordu sittin sene calismazlar.. vel hasili kelam, bu taslar an itibariyle tedavul de olmayip 2012 yilinda cikacak bir zat tarafindan tekrar aktiflestirilecegine dair duyumlar var..
(bkz: kutsal taslar)
ümit özdağ'a kürtlerden oy yok
-
ulan fahrettin, bugün de kürtçü mü olmaya kalktın ahahah
askerde sivildeki mesleğe göre sorumluluk almak
-
- icinizde bilgisayar muhendisi var mi?
(elemanin biri el kaldirir, baska biri secilir. eleman elini indirir)
-icinizde berber var mi?
(aynı eleman yine el kaldirir.. bu sefer secilir. mutlu mutlu koşar)
bizzat yaşanmıştır. (alaşehir, 2000)
wuhan canlı hayvan pazarı
-
pazarcının biri sağ elindeki baltayla sol kolunu kesip satsa, satın alıp yiyecek mideye sahip insanların bulunduğu videodur. izlemeden önce bunu düşünüp ona göre açın linki.
bu nasıl bir kültürdür diye düşündürür.
2 mart 2020 savaşa hayır demenin yasaklanması
-
aaa hem de bizimki gibi demokratik bir ülkede. ne şaşırtıcı. tabi canım akpnin politikalarını eleştirmek vatan hainliği zaten.
yeni akit'in genel yayın yönetmeninin öldürülmesi
-
yeni akit : müdürümüz geberdi!
yunan başbakan klitoris
-
sert bir dille uyarılmayı hak ediyor.
buse terim
-
hangi dünyada yaşadığını merak ettiğim kız. "sabah dokuzda kalkıp işine gelen, akşam en az beşe kadar ofiste çalışan bir insanım. " diye bir cümle kurabilecek kadar kopuk. busecim sabah 6:30da kalkıp akşam 9a kadar çalışıyorum, muhakkak görüşelim.
yiğit bulut tuğçe kazaz aşkı
-
(bkz: yandaşk)
hayata dair iç burkan detaylar
-
4 yaşından daha büyük değilim. diş hekimi annem, ben küçük olduğum için evimizin bir bölümünü muayenehane olarak kullanıyor. bir gün yaşlı bir dede geliyor. elma şekeri yanaklarından yaşlar akıyor, belli ki çok ağrısı var. annem hemen gerekenleri yapıyor, ağrısını dindiriyor. ama dedenin gözleri kurumak bir yana, barajlar dolduruyor. çocuk aklımla çözemiyorum n'oluyor, acaba o da diğer hastalar, çocuklar gibi korkudan mı ağlıyor. peki neden gözleri-yaşları yerde, anneme dualar mırıldanıyor? sonradan öğreniyorum tedavi bedelini ödemeye gücünün yetmediğini. ve hatırlıyorum, yine gözleri yerde, bana, sattığı elma şekerlerinden verdiğini. ve unutmuyorum, ertesi sabah, ertesi hafta, ve onun da ertesi haftalar, kahvaltıda o dedenin köyünden gelen kar beyaz yumurtalar yediğimizi.
aradan bir sene kadar geçiyor. televizyon izliyoruz. dışarısı kar fırtına. kardan adam yapmak için havanın az biraz durulmasını beklerken biz, kapı çalınıyor. kapı açma heveslisi ben, uça koşa kapıyı açıyor şaşkınlıkla bakıyorum. "aa o dede", yanaklarından tanıyorum. ellerinde yine elma şekerleri, bembeyaz köy yumurtaları. ama bir şey daha var bu sefer; bir çok insanın ödeyemeyeceği, kimisinin de ödeyebileceği halde, dişlerini yaptırdıktan hemen sonra kayıplara karıştığı için ödeyemediği o parayı, ak dede, pembe yanak dede, elma şeker satan, köyünden gelen yumurtalardan torunlarına üç-beş arttıran dede, gece gündüz demeden çalışıp, belki biraz daha ağarıp, biraz daha kızarıp biriktirmiş, parayı anneme uzatıyor. gözleri hala annemin gözleriyle buluşamıyor. ağlayacak gibi oluyorum, boğazımda yumruk var, beceremiyorum. anneme bakıyorum, gözlerinde renkler, resimler, kelimeler; ha düştüler, ha düşecekler. "ama ben o parayı sana helal ettiğimi defalarca söylememiş miydim ah amcacım" diyen annem değil, annemin sesi bu değil.
hala elma şekeri yerken bir tuhaf olurum.
selfie çeken sığınmacının telefonunu kırmak
-
ellerin dert görmesin bacım. 10 üzerinden 10'luk tepki.
türkiye'de 197 bin kişinin korona olacağı iddiası
-
eger 197 binde kalacaksak bence basarili olmus oluruz