hesabın var mı? giriş yap

  • o kadar güzel bir senaryo ki, izledikten sonra bana buraya entry yazıp sayfalarca övmem gerektirdiğini hissettirdi. fantastik bir film olmasından çok, bu filmi izlerken kendinizi de bu fantastik dünyada hissetmeniz, sanki gerçekmiş gibi düşünmeniz, sanki bende yazsam olacakmış gibi bir ruh halinize girmenize sebep olabiliyor. hatta yazmakla pek aram olmasa da ben bile yazma isteği uyandırdı. rica ediyorum filmi izlemeden önce senaryosunu okumayınız.
    film tavsiyesi isteyen arkadaşlarıma önereceğim filmler arasında ilk sırayı yer almıştır.

  • siyah olanını heryerde bulduğum ama cebimdeki 12 lirayla alamadığım cihaz. ben de sinirlenip dürüm aldım, şimdi apple düşünsün.

  • hava akimini daha etkili kullanmak için icad edilen uçus sekli. en öndeki kus daha fazla yoruldugu için, kuslar sirayla en öne geçerler. digerleri olusan hava boslugu (türbülans) nedeniyle tek kanatlarinda daha fazla kaldirma kuvveti ve daha az sürtünme elde ederler.

    edit: bu uçuş düzeninin, kuşların kanat biçimleriyle ilgili olabileceğine ilişkin iddalar var. (bkz: aspect ratio) mesela albatros ve kartal gibi uzun süreler havada kalan kuşlar ince-uzun* kanatlara sahiptir. böylece uçarken kanat ucunda oluşan vortisleri minimize ettiklerinden daha az sürtünme kuvvetine* maruz kalırlar. bunlar kadar fazla havada kalmaları gerekmeyen kuşların ise bu kadar büyük kanatlara ihtiyaçları yoktur. daha kısa-kalın* kanatlar, uçarken biraz daha fazla enerji tüketse de daha kıvrak manevra yapabilmeyi sağlar. (yırtıcılardan kaçmak için falan)

    yaban kazları gibi, normalde uzun süre havada kalmaları gerekmeyen ancak göç sırasında buna ihtiyaç duyan kuşlar ise kısa-kalın kanatlara sahiptirler ancak göç sırasında v şeklinde dizilerek, tek bir ince-uzun kanat şekli oluştururlar. böylece arkadaki kuş, bir öndekinin yukarı yönlü kanat ucu vortislerini, kendisi için kaldırma kuvvetine dönüştürebilir.
    (bkz: winglet) (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/image:c17-vortex.jpg)

    (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/aspect_ratio_(wing))

  • hayatımın en hızlı ve en uzun koşusunu yaptığım otobüs türü.

    sanırım lisede falandım, dedem vefat edeli çok olmuş, babaannem yalnız yaşıyor, ben de tek torunum. hem yalnız kalmasın hem de rahat rahat sigara içebileyim diye sık sık babaannemde kalıyorum. bu yüzden, hafta sonlarımın büyük bir kısmı babaannemin evinde geçerdi. ona gideceğim zaman annem elime sürekli bir şeyler tutuştururdu ki, sağa sola takılmadan direkt babaanneme gideyim diye. yine böyle bir gün, elime beşer litre çiğ inek sütü verdi. toplamda on litre! yoğurt yapacakmış pamuk kraliçem. sanki nereye gidiyorsam, o dönemin modası olan apartman topuklu ayakkabılarımı giyip, şıkır şıkır da süslenmiştim ama kombinime hiç yakışmayacak olmasına rağmen aldım sütleri ve gittim otobüs durağına.

    orta kapı yerine arka kapıdan inerseniz, kendinizi yan mahallede bulacağınız kadar uzun olan körüklü otobüs çok geçmeden geldi. babaannemin evi ve bizim evin arasındaki güzergah sakin olduğu için ayakta yolcu pek olmazdı. ön kapıdan otobüse bindim ve kendini formula 1 pilotu sanan şoför aniden gaza bastı. ne olduysa ondan sonra oldu.

    zaten iki elimde beşer litre süt, ayağımda topuklular var, şoförün gaza basmasıyla otobüsün arkasına doğru depara kalktım. nereye takılacağım endişesi ve sütlere bir şey olmasın paniği yüzünden bitmek bilmeyen koşuya, bir de arka camdan uçup gitme korkusu da eklenince çığlık bile atamadım. sütlerin eşit ağırlığının bedenime kazandırdığı dengeyi topuklu ayakkabılar bozsa da nihayet otobüsün arkasına vardım. daha doğrusu kapaklandım. siz hiç ayağınızda topuklu ayakkabı varken elinizde on litre sütle otobüsün koridorunda istemsizce koşup arka cama sinek gibi yapıştınız mı? canımın çok acıdığını ve otobüsteki insanların “kızım bıraksana sütleri!” diye bağırdıklarını çok iyi hatırlıyorum ama sütleri elimden asla bırakmadım. bir de ayağımdaki ayakkabıların otobüsün içinde çıkardığı o korkunç takırtıyı unutamıyorum.

    yani demem o ki, nakliyede üstüme tanımam. canım pahasına malınızı korur kollarım ve size sapasağlam ulaştırırım. fiyatta anlaşabilirsek, kırılacak, dökülecek ve sizin için değerli olan her türlü eşyanızı itinayla taşırım.

    rainbow chaser güvencesiyle.

    malınız malımdır.

  • normal bir durum.

    herkes müslüman değil ya da dinini yaşamıyor. rahatsız olan arkadaş listesinden çıkartır ya da profiline bakmaz.

    bu yapılan benim ya da bir başkasının 'bu sıcakta aç susuz kalınır mı sağlığını düşünmüyor musun?' demem kadar ahlaksızcadır. herkes kendi tercihlerinden mesuldür.

  • burda 120 liraya masa donatacağını sanan bir genç ile karşı karşıyayız. o paraya bir porsiyon pattes tava yersin delikanlı