hesabın var mı? giriş yap

  • insanların eskisi kadar korkak olmaması.
    eskiden boşanma azdı da herkes çok mutluydu, şimdi yozlaştık öyle mi?
    güldürmeyin beni.
    boşanma nimettir nimet. bunu da en iyi aile içi şiddet yaşamış evlat anlar.
    mutlu bir evliliğim, harika bir eşim var, bebek bekliyoruz, her şey çok güzel benim için. ve hayatımda başıma gelen en güzel şey nedir diye sorarsanız cevabım ne biliyor musunuz? annemle babamın boşanması. belki bu çocuk doğduktan sonra bile ben hala bu cevabı veriyor olacağım. çünkü o boşanma olmasaydı ben şu mutluluğu bulacak şansı asla elde edemezdim. hatta belki bugün burada bile olmazdım.
    cehennem gibi hayat yaşayıp buna katlanmak marifet değil. nineleriniz ne dayaklar yiyip susmuş, çok güzel olmuş değil mi? cefakar anadolu kadını payesi almış başına taç olarak. şanslı ise yaşlanınca durulan öküz dedeniz, 80'inden sonra dizleri tutmaz olup bir bardak su için ona muhtaç olunca kıymeti bilinecek. siz de bunları mutluluk timsali olarak görüp duygulanacaksınız. yok artık öyle.

  • son zamanlarda pek bir popüler olan ve kullanım yerini doğru seçtiğinizde harikalar yaratan sos.

    aslında bir sos isminden daha çok bir yöntemin ismi gibi geliyor bana. çünkü orta çağ boyunca eski akdeniz ülkelerinde çok popüler olan onlarca çeşit balık sosunun hepsine garum deniyor. ot kullanan da var, toprak atan da.

    pek çok açıdan ele alan arkadaşlar var ama bana göre belli noktaları dikkate alıp titiz davranırsanız yapımı basit. belli nokta dediğim yerleri dilim döndüğünce maddeledim. en altta da videosunu ekledim. bu arada bu sosu yapacaksanız ilgilenmeniz gerekiyor. yani benim gibi insanların size endişeyle baktığı, gereksiz ve fuzuli işler peşinde koşan biri olmanız gerek.

    malzemeler: balık (hamsi) - tuz - kavanoz

    -öncelikle kullanılan ekipmanlar steril olmalı. gereç tipi cam olabilir. gereç dediğim kavanoz işte.

    -tuzumuz koşer olabilir. suyu daha çok emdiğine dair hurafeler mevcut.

    -kullanacağımız balık türümüz taze hamsi olmalı hatta çok taze olmalı. hamsi haricinde kullanılan diğer balıklar da var ama en iyi verim canımız hamside.

    -tartışmaya kapalı olan nokta hamsilerin bağırsakları. içini temizlemeden bütün olarak kullanıyoruz. içini temizleyerek bu sosu yapmaya çalışanlar farketmeden italyanların colatura di alici sosunu yapıyorlar. lezzet açısından dikkate değer oranda farklarının olduğunu öğrendim. o yüzden mızmızlanmayın.

    -sosumuz kimine göre bir, üç, kimine göre dört ayda hazırlanıyor ama burada önemli olan sıcaklık. bulunduğunuz bölge çok önemli. zaten eski reçetelerde güneşe maruz bırakılmasını buyurmuşlar. bence kıvamını kendiniz kontrol ederek ilerlemelisiniz. aşağıdaki videoya bakıp karar verebilirsiniz.

    -sıcaklık demişken bu sosun çeşitli kaynaklarda fermantasyon için en uygun 55-60 derece arasını gerçekleştiğini belirtiliyor. güneşe koyacaksanız da ona göre koyun. artık hepinizin elinde şu vucut sıcaklığını ölçen makineler var. farabi isimli suser bunun yüzey ölçen ayarı ile ile yumurta koagülasyonu ve yoğurt mayalama derecesini ölçtüğünü söylemişti. kullanın işte.

    - ilk iki hafta her gün karıştırmanız gerek. burası oldukça önemli. üşenmezseniz günde 3-4 kere de karıştırırsanız çok güzel olur. unutmamanız gerek. ikinci aydan sonra ben mutfak blenderi daldırıp karıştırdım. sonuç muazzam oluyor ama şimdi gelenekselcilere gel de anlat bunu. bunu okuyunca virrrr virrrr ederler artık.

    -karıştırmazsanız balığın kemikleri falan öylece duruyor. denendi. karıştırmak önemli.

    - süre sonunda bir cümlede ile defa kullanacağım kehribar rengini alacak. olgunlaşmış kuşburnu ezmesi gibi olacak işte. önce kalın, sonra ince süzgeçten geçiriyoruz ve en son olarak tülbentten geçiriyorsunuz. sosunuz hazır.

    ilgili video

  • gurbetçilerin çoğu köylü kurnazıdır. bir çoğu, sahte evrakla emekli olma işini biliyordur. burada dolandırılan ne yazık ki sadece sgk.

  • bu kızlar sonra öldürülüp bir köşeye atılınca da duyar kasılıyor. piçin ne olduğu zaten aylardır orada burada belli, ona rağmen buna yaklaşan kadınlara diyecek bir şey yok.

    seçimlerini doğru yapmayan kadınlar çok umrumda değil.

  • "ptt'nin gereksiz yere artik gecerli olmayan bir teknoloji sinirlamasi nedeniyle abd'deki uygulamayi kopya etmesinden" diye yanitlanabilecek soru. eskiden cevirmeli telefonlar varken, cevrilen numara santrale darbeler halinde gidiyordu, ornegin 1 icin bir darbe, 2 icin iki darbe, 0 icin on darbe vb. boyle olunca, numara cevirme islemlerinin kisa olmasi istegiyle nufusun yogun oldugu yerlere basamaklarinin toplami kucuk numaralari vermek makuldu. nitekim abd'de new york icin 212, chicago icin 312, ve los angeles icin 213 bu nedenle secilmisti, cok cok onceleri. cesitli nedenlerle bolge kodundaki ilk ve ucuncu numaralarin 1 olmasi ile ilgili kisitlar vardi, o yuzden 212 en kisa darbe serisine, 312 ve 213 de ikinci en kisa darbe serisine karsilik geliyordu. zamaninin turk telekom'u ptt de bolge kodlarina gecerken bu uygulamayi kopya etti ve o nedenle de istanbul'un bolge kodu 212, ankara'ninki 312 oldu. oysa, bu tamamen gereksizdi. cunku cevirmeli telefonlar o zaman bile buyuk olcude ortadan kalkmisti ve artik aranan numaralar darbelerle degil tonlarla bildiriliyordu. bu tonlar arasinda ise harcanan zaman acisindan hic bir fark yoktu. yani istanbul 111, 340, ya da bambaska bir numara olabilirdi.

    ptt bu uygulamada new york ve chicago'nun otesine giderek abd'den baska birebir kopyalama yapmamistir ama eger turk telekom'un illerin telefon kodu listesine bakarsaniz, uc basamagin toplaminin az oldugu illerin yuksek nufuslu, cok oldugu illerin dusuk nufuslu oldugunu gorebilirsiniz. ornegin: 222 eskisehir, 232 izmir, 242 antalya, 328 osmaniye, 438 hakkari, 476 igdir, 488 batman.

    ptt'nin bu konuda abd'de olmayan bir katkisi da var. ilk basamagin 2, 3, veya 4 olmasi da bir ilin sirasi ile batida, ortada, ya da doguda oldugunu gosteriyormus (tesekkurler 386 dx).