hesabın var mı? giriş yap

  • filmin baş tarafındaki yanık bölümün geçilmesi amacıyla ilk bir kaç pozun çok da gerekli olmayan çekimlere harcandığı, film makarasının sonunda ise "hadi yaaaa!.. bitti!.." diye hüzünlere gark oldunduğu zamanlardı. geziye gidildiğinde yanına bir kaç makara fazladan boş film almaktı. başkalarının pozlarını çektiğinde kendine de kalsın diye fotoğrafçıya "kafa + 1 sayıda basılacak usta!.." diye tembihlendiği, manzara pozlarında ise bazı şaşkın fotoğrafçıların "ulen kafa yok ama iyisi mi iki tane basayım bundan..." diyerek hesabı şişirdiği günlerdi. okul gezilerinden sonra fotoğraflar dağıtılırken para toplama ya da para verme telaşıydı. önce birer tane örnek baskı alınıp daha sonra çoğalttırılırken, "ulen bu da falancanın filanca kuzeniymiş, nerden görecem herifi bir daha?!?" deyip sayıya dahil edilmediği, sonra da o falancanın "aaaa, kuzenim için yok mu?!?" diye arıza çıkarttığı bir dönemdi.

    hey gidi hey.

  • bayburt türkiye haritasından silinse

    - kimsenin ruhu duymaz amk
    (ospirsizommazki)

    - bayburt ne lan
    (emekliolupnamazibirakanimam)

    - bayburt türkiyede mi?
    (bedavaya vermem)

    - bayburt il oldu mu lan?
    (yuzu guldu picin)

    - hangi bayburt
    (cuneytinarkini)

    - bak kardeşim ayıp ediyorsun bayburt akdeniz bölgesinin incisidir incisi
    (donumdaki siyah desen)

    - aslında bayburtun başkent olması lazım daha biz yerini bilmiyoruz düşman nerden bilecek
    (syspg)

  • sol görüşün amerikanın kültürel yapısını değiştirdiğini alenen görmemize sebep olmuş olaydır.

    amerikan kültüründe böyle büyük etkinliklerde ofansif şakalar yapmak, birilerini yermek, kişinin kendiyle, geçmişiyle şakalar yapmak oturmuş ve sabit bir gelenektir. bir çoğumuz henüz doğmamışken bu şakalar amerikanın önemli etkinliklerinde yapılıyor ve gülünüyordu. sadece şahsi değil böyle etkinliklerin sunucuları endüstrinin yozlaşmasıyla, dini dogmalarla ve hatta tanrının kendiyle de dalga geçiyorlardı. herkes de elli altmış senedir bu şakalara gülüyordu. bırakın sahneye çıkıp tokat atmayı, bu şakadan katlarca fazla kabul edilemez şeylere gülünerek geçiliyordu.

    ne değişti?

    özellikle 15 yıldır süre gelen y kuşağı ve z kuşağıyla beraber sol görüşün amerikada ciddi olarak desteklenip yükselmesi bu tarz kültürel etkinlikleri de tabanından değiştirmeye başladı. 3. dalga feminizm, lgbtq+, azınlıklar gibi toplulukların bu sol görüşte yer etmesi, yer etmesiyle beraber bütün duygusal hassasiyetlerini, alınganlıklarını, kırılganlıklarını ve öfkelerini beraberinde getirmeleri ve özellikle sjw'lerin i'm offended kafa yapısını seneler içinde amerikan kültürüne ve hassasiyetine dahil etmesi sonucunda dünyanın en ünlü insanlarının amerikan kültürünün özünde olan eylemleri yaparken birbirlerine tokatlar atmasını izleyebiliyoruz.

    amerika için bu değişimin sancılı bir süreç olduğunu düşünüyorum. ülkemizde de yavaş yavaş yer etmeye başlayan bu hassasiyet kültürü amerikada bu noktaya gelmiş durumda. sol görüşün getirdiği bu hassasiyet ve alınganlığın hiçbir şekilde herhangi bir topluma yararlı olmadığını düşündüğümü de eklemeliyim.

    insanları hangi konularla ilgili şaka yapacağına - bu olay özelinde insan dediğimiz kişi amerikanın en ünlü ve en sevilen komedyenlerinden biri olmakta - tokat atarak karar veren, tokadı attıktan sonra da dünya barışının, azınlık ve kadın haklarının ne kadar önemli olduğunu anlatan insanlara ve onların bu iki yüzlü tezatlıklarına alışmalıyız sanırım.

    bir noktada ancak ve ancak heteroseksüel, beyaz erkeklerle ilgili şaka yapabileceğimiz noktaya gidişimiz ne yazık ki ünlülerin zeki insanlardan seçilmemesi sebebiyle hızlanmakta.

    amerika için hüzünlü bir tablo.

  • yaklaşık olarak 60 bin üyesi olduğu iddia edilen oluşum.

    bu iletiyi saat 00:00'dan sonra girme amacım ise okunma oranını artırmak. siz de bu işe bulaşan arkadaşlarınıza bu mantıkla anlatırsanız belki anlarlar.

    bu işe bulaşan yaklaşık 60 bin kişinin %87.5'i en iyi olasıkta verdiği paranın sadece yarısını alabilmektedir. %75'i sadece 120 dolar %50'si ise 0 lira kazanmaktadır.

    linkteki excel capsine capsi yeni sekmede açalım yazıyla birlikte takip edelim.

    ön bilgi: sisteme dahil olan kişi 750 dolar verip internet sitesi alır. daha sonra altına iki kişi bulur. bu iki kişi için 120 dolar para alır. sonra o 2 kişi altlarına ikişerden 4 kişi bulur. buldukarı çift başına 120 dolar kendileri 120şer dolar ise üstlerindeki alır. bu şekilde piramit aşağı doğru devam eder.

    dengeli dağılan ideal bir piramit 15 katlı olduğu zaman (2 üssü 15) toplam 65 535 kişiden oluşuyor. dengeli dağılması zor bir ihtimal ama varsayalım.

    15.kattaki 32768 kişi hiç para alamaz sadece site alır. çünkü altlarında ikili yok. bu sayı bu işe bulaşanların yarısıdır.
    14.kattaki 16384 kişi altlarına ikişer adam buldukları için sadece 120 dolar alır.
    13. kattaki 8192 kişi altlarındaki ikili ve onların altlarındaki dörtlü sayesinde 360 dolar alır.

    12.kattaki 4096 kişi ise 840 dolar alarak 90 dolar kara geçer. 90 dolar kara geçmek için 14 kişiyi ikili sistemde altınıza almak gerekir.

    dananın kuyruğu da burada kopuyor. ben çok çalışır piramitte 14 kişinin üstünde olurum sonra da katlanarak paralar gelir fikri oluşuyor.

    ancak pek öyle değil.

    11.katta 2048 kişi - 1,800 dolar
    10.katta 1024 kişi - 3720 dolar
    9.katta 512 kişi - 7,560 dolar
    8.kat 256 kişi - 15,240 dolar
    7.kat 128 kişi 30,600 dolar
    6. katta 64 kişi - 61,320 dolar

    piramidin bir kat daha yükselmesi için piramitteki kişi sayısı kadar yeni üyenin alttan katılması gerekir. 11.kattan elinizde 1800 dolarınızı 6.kata gelip 61320 dolar yapabilmek için sistemin toplam üye sayısını 5 kere ikiye katlaması gerekir. kaç sene alacağı meçhul ve bu arada 61320 doları simit saraylarında yemiş olma ihtimaliniz yüksek :)

    devam edelim.

    5.katta 32 kişi - 122,760 dolar
    4.katta 16 kişi - 245,640 dolar
    3.katta 8 kişi - 491,400 dolar
    2.katta 4 kişi - 982,920 dolar
    1.katta 2 kişi - 1,904,520 dolar
    0.katta 1 kişi - 3,747,720 dolar

    içinde 65 bin kişi olan sistemde fotoğraflardaki bmw otomobili alabilen kaç kişi var: 32,16,8,4,2,1=63 kişi
    içinde 65 bin kişi olan sistemde fotoğraflardaki evi alabilen kaç kişi var: 16,8,4,2,1: 31 kişi
    içinde 65 bin kişi olan sistemde ömür boyu emeklilik yapabilecek kaç kişi var: 8,4,2,1: 15 kişi

    `milyon dolara yakın ve katları kazananlar ise toplam 7 kişi`. bunlarda zaten sistemi kuran kişiler.

    asıl mesele geliyor. 65 bin kişiden toplamda yaklaşık 50 milyon dolar toplanıyor ve yaklaşık 10 milyonu sistemde yukarıda bahsettiğim şekilde dağıtılıyor. net rakamlara tablodan bakınız.

    ve geriye yaklaşık 41 milyon dolar yine şirkete kalıyor. kim bu şirket? muhtemelen sistemde ilk katta olan kişilerin kurduğu bir şirket.

    65 bin kişilik piramitte sizin bir kat yukarı çıkmanız için 65 bin kişi daha bulunması gerekir. bu demektir ki 130 bin kişi 0 tl kazanacak ve siz bir kat yukarı çıkacaksınız piramitte.
    bu nereye kadar gidebilir. hadi bir kat daha çıksın ve 260 bin kişi olsun. ondan sonra sistem tıkanacaktır. zira türkiye de kişisel web sitesine 750 dolar verecek yarım milyon insan olduğunu sanmıyorum.

    dolayısıyla şu an piramide giren bir arkadaş verdiği parayı ya kurtarır yada kurtaramaz. fakat üsttekiler (5.kat ve üstü) parasına para katar.

    65 bin kişi içinde vaat edilen şeyi 63 kişi alıyor. işte size matematiksel açıklaması.

  • benzer bir öküz sürüsüyle manisa'da ben de karşılaştım. düğün konvoyuydu benimkisi yolu kapattılar başladılar araba döndürmeye falan, arabadan inip oynamaya başladılar. yolda yüzlerce arabadan oluşan kuyruk oldu. aradım 155'i ihbarda bulundum. bekledim bir bok olmadı. nasıl bir sinirlendiysem artık yol açılınca gittim gelin arabasının önünü kestim, "hastası olan var, acelesi olan var, işi gücü var milletin, ne yapıyorsun sen mal!!!" diye bağırdım arabanın camlarını açıp. arabada hanım var, çocuk var. adamlar belki 20 30 araba konvoy... neyime güvenip de girdim böyle bir aksiyona ben de bilmiyorum. en son hatırladığım arkadaki arabalardan inen adamlar ve damadın gelin arabasının camından beline kadar çıkıp ağzından salyalar saçmasıydı. sonra 1. vitese takıp lastiklerimden dumanlar çıkararak uzaklaştım oradan. arkamdan uzun süre takip ettiler. kendi güvenli bölgeme geldiğimde indim arabadan ve kimsenin gelmediğini görünce derin bir nefes aldım. bu da böyle bir anımdır.

  • pek hinzir anne babanin minicik yavrusuna yaptigi en dusuncesizce sakadir. niye mi dusuncesiz? kendimden biliyorum.

    olay soyle baslar. 80 darbesinin yasandigi yillar... tek cocuk olma saltanatı sona ermistir. evet anne 9 ay karni sis gezdikten sonra bir gun ortadan kaybolup ertesi gun kucaginda minik bi kardesle eve gelmistir. tum ilgi kardesin uzerinde toplanmistir. ve her gelen ya anneye ya babaya benzetmeye baslar ufakligi... "aa burnu anneye benziyooo" "yoook canim bak tıpkı babası" miriltilari arasinda evin 5 yasindaki artik pabucu dama atilmis olan cocugu uzuntu ve kiskanclikla izlemeye baslar durumu. kimse ablaya benzetmez cunku bebegi. dislaniverir aileden bi anda... sonra kendini incelemeye baslar. yahu benim burnum kime benziyo? gozlerimmm??? peki annem beyaz tenli ben niye bu kadar esmerim? annemin saclari dümdüz benimki niye kivircik? sorularini takiben minicik beyni soru isaretleriyle siser. paranoyaya ilk adım atisidir.

    acaba bunlar benim gercek anne babam mi diye dusunmeye baslar kiz. bi kac gun boyunca delirecek kadar suphe eder anne babasindan. dayanamaz ve bi gun babaya sorar.

    - baba annem beyaz tenli ben niye esmerim? benim saclarim niye kivircik? ben hanginize benziyorum? anneme mi, sana mi?
    (anne de bi taraftan dinlemektedir. ve babayla gozgoze gelirler. baba cocugun sorusunu yanitlamak yerine espiri yapmayi tercih eder. duraklar. cok onemli bi seyi aciklayacak gibi derin bi nefes alir)
    - kizim... sen, evet bize benzemiyorsun... biz seni cingenelerden aldik yavrum!
    - ???

    kiz boynunu buker. kulaklarinda seni cingenelerden aldik yavrum cumlesi yankilanir, yankilanir, yankilanir. artik iyice emindir. tum supheleri dogrulanmistir. gercek anne babam kim acaba diye dusunmeye baslar. hayati bi film seridi gibi gozunun onunden gecer... anneannesi dayi kizini aman da pamuk prensesim, karbeyaz kizim diye severken, gel gel seni de seviyorum sen benim karabocugumsun diyorsa... karabiberim diye seviyorsa teyzeler. gel bakalim cimcime diyorlarsa hep. cimcime nedir ki? cingene gibi bi sey mi acaba??? eveeeet parcalar iyice tamamlanmaya baslar. offff artik kesindir. emindir. o bir cingenedir. kuzenlerin teni de beyazdir. yeni gelen bebegin de. hepsinin saclari pirasa gibiyken onunki kivircik mi kivirciktir.

    baba yaptigi sakayi unutmustur. ama gel gelelim kiz cingene yavrusu oldugunu kabullenmistir. gercek anne babasini dusunmekten kendini alamaz duruma gelmistir.

    kosebasindaki cingene cicekci teyze ona pek bi yakin gelmeye baslar. cicekcinin yalinayak gezen, kacaman gözlü, sümüklü yavrusuna bakip bakip kendine benzetmek kacinilmazdir. eve gelen bebekle hic bi ortak noktalari yokken cicekcinin oglunun kocaman gozleri onunki gibidir. rengi de aynidir. o da miniciktir. cicekci teyezeye daha bi isinir ici, yavrusuna da korkulu ve sorgulayici gozlerle bakmaktan vazgecer sanki kardesiymis gibi hissetmeye baslar.

    gece yatagina yattigi zaman cicekci teyzenin catlak patlak elleri gelir gozunun onüne. basma etegi, kirli bluzu... ciceklerin guzel kokusuna ragmen yanina yaklasinca beliriveren keskin ter kokusu... gercek kardesi diye benimsedigi cocugun ayakkabisiz ayaklari... sonra yillardir anne dedigi kisinin yumuşacik ellerini dusunur. mis gibi kokusunu... kendi ayaklarina bakar, topuklari pespembedir. bi suru de ayakkabisi vardir. gidip gelir bi kosebasina bi evine... sonra yine sorgulamaya baslar. e bu insanlarin cocugu oluyorsa niye cingenelerden alsinlar beni... yooook bana saka yaptilar diye dusunur. dusunmeye calisir... cünkü kabullenmek istemez cingeneligi... dogrusu sokaklarda yasamak zor gelir.

    kendini bu sacma dusunceden uzaklastirmaya calisir. cesaretini toplar ve babaya tekrar sormaya karar verir ayni soruyu. bu kez daha mantikli cumleler kuracaktir. evde yeni kardes nedeniyle teyze, amca bilimum tanidik vardir. herkesin ortasinda sormayi tercih eder. ve baslar konusmaya...

    - baba, beni cingenelerden mi aldiniz?
    (baba sasirir. )
    - ???
    - gecen gün oyle soylemistin de... sizin cocugunuz muyum ben?
    (baba nedense sakayi kaka yapmayi tercih eder. yine espirituel bi gunundedir demek ki!)
    - evet. seni cingenelerden aldik yavrum.
    (kizin gozleri dolar, dudaklar bukulur. aglamamak icin direnir)
    - peki madem cocugunuz olabiliyor, neden aldiniz? yalan soyleme.
    (baba pek sogukkanlidir, devam eder)
    - sokakta gorduk. cok sevimliydin. minnaciktin. yerdeki taslarla oynuyordun. burnundan sümükler akmiss. cok sevdik seni. sorduk aldik.
    (kiz arkasinda sakladigi bebeklik fotografini cikarir. sesi titrer.
    - peki bu ne? (der) cingeneler fotograf cektirmez. (nerden ciktiysa oyle der iste...)

    artik anne kizin aglamak uzere oldugunu hisseder ve olaya mudahale eder. amca, teyze, dede karisir lafa... kiz salya sümük aglamaya baslar. ve ikna sureci baslamistir. oh olsundur, kardes unutulmus herkes onla ilgilenip “bak senin gözlerin annene benziyor.” demeye baslamıstir bile... “bak dudaginin ustundeki minik ben anneninkinin aynisi... gördün mü?” “bidir bidir bidir”... “bla bla bla” veeee kiz ikna olur. olmak ister cunku butun mucadelesi bunun icindir. biraz daha uzatirsa baba yine yeni bi sey yumurtlayabilirdir cunku. sokaklarda yasamak istemez. dogum saatinden itibaren tutulan hayat agaci albumu cikar ortaya. "bak bu senin ilk dogdugun gun. annen yazmis." "bak bu 3 aylikken elinin izi." "bak su zaman asi olmussun." "bak fotografin da var. "

    ve tamamen yok olmasa da soru isaretleri kiz gercek anne ve babaya tekrar kavusmanin sevincini yasar. kardesi de ona benzemektedir iste kim ne derse desindir.

    seneler gectikce anneye benzemeye baslar sekli semali... esmerdir yine olsundur. arnavut damari anne tarafindandir. detayci ve iddiaci tarafi tamamen babadan gelmistir. evet dudaginin ustundeki ben annesininki gibidir. gözler anne. babasinin boynundaki minik lekenin aynisi onda da vardir. hem de ayni yerde. ici rahattir.

    ancak hala cozemedigi bir detay vardir 30 yasina ragmen.. bu cingene pazarligi dedikleri ve gercekten basarili oldugu sey nedir? bu huyu nerden kapmistiiiirr? bilinmez.

    (bkz: based on a true story)

  • tahrik indirimine sebep olan dayanaklardan biridir.

    ayrıca, insan öldürülmesinin savunulmadığı, kelime olarak dahi ölümün geçmediği bir konuda 'ee öldürülmesi mi lazımdı ya' yazan aptalların motivasyonunu çok merak ediyorum. gerçekten iki şey sonsuz bu evrende.

  • o kadından ziyade kafasında kurguladığı kadına hayran kaldığı için ve elde edince hayalleri ile muhtemelen örtüşmeyeceği için bir süre sonra bıkacak adamdır.

    kadınlar doğallığı elden bırakmasa erkekler aşırı hayalperest olmasa çözülür bu durumlar da işte...

  • kadıköy - pendik minibüsünde yanıma çok yaşlı bir teyze oturdu. ön koltukta da teyze kadar olmasa da yaşlı bir amca var..

    teyze - kartal mezarlık (parayı amcaya uzatır)
    amca - orası için para almıyolar
    teyze - hahaha (şirin teyze)
    amca - o işi belediye ücretsiz yapıyo (teyze güldü ya uzatıyo)

    ama bence komik olan amcanın orası için para almıyolar demesini anlattığım eşimin "aa ne güzel bi uygulama:)" tepkisi vermesiydi.