ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bozulan atm'ye gerçek görevli yerleştirilmesi
-
(bkz: bankamatik memuru)
aynı anda birden fazla kadınla yatmak
-
kucukken misafirlikte 3 abla ile yer yataginda yatmistim. ılk kez kucagima erkek aliyorum filan diye saka yapmislardi birbirlerine gulusmuslerdi hatta... bilmiyorum sayilir mi..
çay soğuk diyen müşterinin kafasına sıkmak
-
müşteri memnuniyetinde zirveyi yaşatan işletme. ülkece akıl sağlığı kaybedileli çok oldu. bu sebeple zincir restaurant ve petrol istasyonları hariç hiç bir yerde durmam. muhatap olacağınız insanlara dikkat edin.
evde yalnızken yapılabilecekler
-
- kapı açık sıçmak
ali koç'u fb başkanı görmek isteyen galatasaraylı
-
yeşilçam filmlerindeki halkın takımı fenerbahçe'nin geri dönmesini ve en güçlü şekilde karşımıza çıkmasını istiyorum. en klas seviyede ve en yüksek kalitede yarışalım, rekabetimiz ülke futbolunu ihya etsin, iflas ettirmesin şu an olduğu gibi. kardeşliğimizi pekiştirsin. bu duygulardayım.
6 sene sonra gelen edit: adam pisliğin teki çıktı rıza baba.
getir kuryesinin su isyanı
-
onu şikayet edeceğin kişi müşteri değil işverenindir genco. ağır işler için extra ödeme talep edebilirsiniz. müşterinin ne suçu var amk mal mısın?
demet akalın'ın 300 tl'lik hesaba isyan etmesi
-
o kadar açgözlüler ki pahalılık karşısında isyan etmeyi bile fakire bırakmıyorlar..
kadınların erkeğin evinde iz bırakma çabası
-
bazen erkeklerin boş yere ümitlenmesine neden olur. günlerden bir gün tanıştığım birinin evine gitmiştim. biraz çakırkeyiflik de var. neyse takıldık ettik, uyuyakalmışız. benim de ertesi sabah dersim vardı. bir uyandım ki dersin başlamasına 1 saat var. gitmem gereken yol da ortalama 45 dakika sürecek. bir hışımla kalktım hazırlandım çıktım.
yalnız laf aramızda arkadaşı da pek beğenmemiştim sonradan sonraya. hem evi pisti hem de biraz fazla düşkündü bana. yani bir gece içinde tanıdığın insanı ne kadar sevebilirsin ki sonuçta? neyse diyorum belki adamın kız düşürme taktiğiydi bu belki de yalnızlıktan sıkılmıştı düzenli bir ilişkisi olsun istiyordu. sebep neydi bilmiyorum ama bu kadar ilgi bana fazla gelmişti. evden çıkarken bir daha da görmem ben bunu diye düşünüyordum.
ertesi günü bana kendisinden bir mesaj geldi. oo bakıyorum sahiplenmişsin beni tarzında. ne oldu dedim. kolyeni burda bırakmışsın, gerek yok böyle bahanelere görüşelim desen yeterdi bana dedi. ne diyeceğimi bilemedim o an. tabi ki salak ben sabah kendimi yırtarcasına hazırlanıp çıkarken kolye gibi görece gereksiz bir aksesuarı almayı unutmuştum. nasıl kıvırdım o konuşmayı, nasıl ikna ettim çocuğu kolyeyi gelip sonra alacağıma bilmem.
sonuç: yaklaşık 3 yıldır gidip de kolyeyi almadım. o da atmıştır zaten artık muhtemelen.
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
fatma girik'in söz fatoda 'nın bir bölümünde, atatürk hava limanı'nın güvenliğini sınamak için uzun fıstıklı lokumların etrafına turuncu el işi kağıdı sararak sözde "dinamit lokumu" yapması...
akabinde dinamit lokumlarını hava limanı güvenliğinden kontrole tabii tutulmadan geçirebildiği için sinirlenmesi... hava limanı güvenliğine 2 saat boyunca "ne biçim güvenlik bu, fatma girik de olsam kontrol edilmeliydim" diye bağırıp onları epey bir azarlaması...
bölümün sonunda da el işi kağıtlarını açıp hava güveliğiyle beraber lokumları yemeleri...
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
geçen yıl aralık ayı. bakü'deyim. bitirdiğimiz bir fabrika projesinde sisteme elektrik verilecek. biz de kontrol amaçlı oradayız, yani şantiyede. hava o kadar soğuk ki, 3 dk dışarı çıkıyorum, 3 dk trafo binasına girip ısınıyorum.
derken azeri şantiye şefi ''gel ofise geçelim çay içip ısınalım biraz'' dedi. çıktık şantiyede yürüyoruz, her yer toz toprak. sonuçta inşaat halinde bir yer henüz. o kadar sert bir fırtına var ki düz yürümek mümkün değil. ayrıca fırtınadan toz toprak gözlere, kulaklara giriyor.
neyse zor da olsa yürüyoruz. azeri arkadaş geri geri yürüyor, montunu da gözlerini kapatacak şekilde yukarı çekmiş. bana da aynısını yapmamı söyledi. ben de çektim montumu kafama kadar, geri geri yürüyorum. derken biri dokundu. arkamı dönmemle 1 metrelik çukur, içinde uçları sivri inşaat demirleri dimdik vaziyette çakılı bana bakıyor.
ama işin tuhaf kısmı arkamda kimsenin olmaması.
o gün tek bildiğim şey şu; kesinlikle iyilik yaptığım bir şeyin karşılığını aldım. allah beni 6 yaşındaki kızıma ve doğacak oğluma bağışlamıştı. aksi halde o çukura düşseydim feci bir ölüm beni bekliyor olacaktı.
iyilik yapın arkadaşlar, size kötülük yapanlara da iyilik yapın. ben hep yapıyorum ve hiç yanıltmadı beni. her zaman işlerim rast gitti.
şunu da ekleyeyim; olaydan sonra çukurun etrafını kapattırdım.
zorunlu edit: hayat çok tuhaf. bu entride allah beni doğacak oğluma bağışladı yazmıştım ama oğlumu bana bağışlamadı. maalesef dün sabah ani bir komplikasyon sonucu kaybettik. halbuki haftaya doğumumuz vardı. dr. dediğine göre kordon bebekten kopmuş. biliyorum, oğlum cennette beni ve annesini bekleyecek.
edit 2: siz ne güzel insanlarsınız yaa. destek mesajı atan herkesten allah razı olsun.
önemli edit: geçen ay teste girmedim ama covid olduğuma eminim. eşime de bulaştığını düşünüyorum. hamilelerde kordon kopmasına neden olabilirmiş. lütfen hamileler dikkat edin kendinize. çünkü oğlumuz anne karnında öldü ama doktorların dediğine göre çok sağlıklı bir bebek.
inşallah cennette oğlumuzla buluşuruz..
starbucks'ta takma isim kullanmak
-
bazen geyik olsun diye yapılandır ama geri tepebilir.
sturbucks'da kuzenimle ismi alan çalışan arasında:
- isminizi alabilir miyim?
- hattori hanzo diyelim?
- sadece hanzo desek?
bartu küçükçağlayan'ın sahnede etek giymesi
-
kendisini sevmediğim için yaptığı her şey itici geliyor. başka biri yapsa hoşuma giderdi.
marketteki en ucuz suyu alan insan
-
alması gereken brüt aylık maaşın 537.5 lirasını vergi olarak ödeyen, aldığı 2020 lira ile ev geçindirmeye çalışan birisi zaten 20 krş ile zengin olmayacağını biliyordur. ama bu 20 kuruşun bir hafta boyunca birikip en azından bir ekmek parası çıkacağını düşünüyordur. sen en pahalı suyu al iç şifa olsun. 10-20 krş ihtiyacı olan insanın haline de karışma.
düzeltme: imlâ