hesabın var mı? giriş yap

  • bir soğan, bir çay kaşığı karanfil, iki sarımsak, iki ölçek sirke, bir parça kıyılmış zencefil, yarım ölçek pekmez, üç kaşık hardal yaprağı, yarım ölçek soya sosu, bir çay kaşığı tane karabiber, dörtte bir ölçek demirhindi, yarım kaşık toz kırmızı biber, yarım kaşık köri, bir adet çubuk tarçın, bir ölçek ançuez , yarım çay kaşığı kardamon (kaküle)tohumu ve üç çay kaşığı tuzdan yapılan sostur. soğanı, sarımsağı, hardalı, kırmızı biberi, karabiberleri, zencefili, tarçını, karanfili ve kardamonu buke garni şeklinde hazırlayın. buke garniyle birlikte sirke, soya sosu, pekmez ve demirhindiyi bir tencerede kırk beş dakika kısık ateşte pişirin, pişerken tuz, köri, ançüez ve suyu ekleyin. 45 dakikanın sonunda karışımı bir kavanoza doludurp buzdolabında iki hafta bekletin, arada sırada kavanozu çıkarıp çalkalayın. iki haftanın sonunda sosunuz hazırdır.

  • geçen bankada ufak bir işim dolayısıyla bir cümlelik yazı yazdım dekonta. gişedeki memur doktor gibi yazınız var ne güzel deyince bim'de çalışıyom ben yeaa diyemedim tabi gururumdan tıp okuyorum dedim. ses tonunuz da güzelmiş keşke sinema okusaydınız dedi hatun bana mı yürüdü nedir anlamadım hala. ama bankada herkesin bir bakışı var bana o an kendimi çok möhim çok ünlü gibi hissettim ne yalan diyeyim 5 dakika da olsa güzel bir şeydi.

  • arkadaş bu nasıl memleket. van, antep, adana arkeoloji müzeleri tam 6 yıldır restorasyon sebebiyle kapalı. kültür bakanlığından dedikodular yayılıyormuş, müzedeki eserlerin satıldığı, yerine benzer sahtelerin yapıldığı, ondan böyle uzun sürdüğü konusunda. uşak müzesi'nde görmedik mi sanki sahtelerin yapılıp orjinallerin nasıl satıldığını. yazık yemin ediyorum şu memlekete yazık, her yerinden bişeyler çıkıyor 2.abdülhamid gibi devlet eliyle avrupa'ya amerika'ya satılıyor. utanıyorum artık...

  • muğla’da toki yapılan yerde hergün ortak parkı domuzlar basıyordu. hatta bir gün gece büyük bir domuz dokunacak kadar bitişik geçti yanımdan, dondum kaldım.

    neyse dedim ki ben bu olayı çözeyim insanlar zarar görmesin (kahramanım ya...). önce belediyeyi aradım biz bakmıyoruz dediler.
    valilik, emniyet, jandarma, türk silahlı kuvvetleri, mit... biz bakmıyoruz dedi.

    e .mına koduğum yerinde insanları vahşi hayvanlardan koruyan bir devlet biriminin mutlaka olması gerekir diye düşünüyorum sağlıklı bir birey ve vatandaş olarak. en son milli parklar genel müdürlüğünün bu işe baktığını 3 saat arama sonunda öğrendim. telefondaki diyaloğumuz şöyle:

    - iyi günler hergün vahşi domuzlar siteye iniyor. çoluk çocuk zarar görecek.

    - beyefendi eğer şikayetçiyseniz mesai saatleri içinde silahlı ekip gönderiyoruz. denk gelirse öldürüyoruz.

    - ee domuzlar saat 7 gibi geliyor. mesai bitince…

    - o zaman gelemeyiz.

    -ne yapalım? biz öldürebilir miyiz?

    -hayır öldüremezsiniz, meskun mahal... ateş etmek yasak..

    -ee ne yapacağız?

    - tokinin etrafına duvar öreceksiniz?

    -iyi de araba yolundan yine girerler...

    -valla yapacak bir şey yok beyfendi. şikayetçiyseniz gelelim şimdi...

    o zaman şaşırmıştım. demek aslan sürüsü türkiye'de şehre inse, mesai dışı saatte bizi koruyacak bir devlet birimi yok.

    o nedenle bu amerikalıların yaptığı şey doğrudur. kendi önleminizi alın ama unutmayın şehirde vahşi hayvanlara ateş ederseniz tutuklanırsınız. "rambo 1" gibi bubi tuzağı ile yok etmelisiniz.

    edit: şu anda şöyle bir çözüm bulunmuş. bakmışlar domuzlardan kurtuluş yok. yöre halkı domuzları beslemeye başlamış.

    bir nevi evcilleştirmiş mi diyeyim tanrılara kurban mı veriyorlar diyeyim bilemedim. yorum sizin. ayıya göbek attıran milletimiz domuzu da çizgi film karakteri piglet'e dönüştürmeyi bilir zannediyorum.

  • türkiye'nin çomarları bunun ne demek olduğunu 15 sene sonra anlarlar. siz gerizekalısınız arkadaşlar. tayyip gelip geçici, dünya sultan süleyman'a kalmadı ona mı kalacak? türkiye kalıcı. yalnız kendi hayatlarınızın değil, çocuklarınızın da hayatlarının içine sıçıyorsunuz.

  • bu tür arkadaşlara her lüks mağazada rastlamak mümkündür. çok cüzi paralara çalışmalarına rağmen sanki babasının dükkanında gibi gelen müşterilere alaycı, müstehzi, hatta küstah tutumları vardır.

  • 1. şifreye göre daha düşük mertebeye verilmiş olma ihtimali var, çünkü daha az başarı oranı sağlıyor.

    1. şifre --> 40 sorudan 35 üzeri doğru cevap --> premium şakirt
    2. şifre --> 40 sorudan 30 üzeri doğru cevap --> gold şakirt
    3. şifre --> 40 sorudan 20 üzeri doğru cevap --> standard şakirt

  • hüzünlü yaşamda huzura koşmak gibi ters esen rüzgâra inat. serinin devamları da okunmalı olan, vasconcelos eseri.

    "herkesin bir portuga'sı vardır. yaşama cemre gibi düşen, kaybolan karanlıkta aniden."

  • eger siklikla ucak seyahati yapiyorsaniz belirli bir statu mili ne ulastiktan sonra, hava alanina girmek icin bu salonlari kullanma hakkina sahip olursunuz. ( yada thy den bilet alirken 15 tl fazla verip bu salona tek girislik bilet satin alabilirsiniz) peki nedir, size nasil bir faydasi olur diye merak ediyorsaniz;
    - bu girislerde, normal kapilarda siklikla karsilasilan o dehset otesi guvenlik kuyrugu olmaz, en fazla 3-5 kisi beklersiniz.
    - ucaga girmeden once sadece 1 kere guvenlik kontrolunden gecersiniz.
    - check-ininizi 5 dk icinde yapabilirsiniz
    - genellikle ucaga tum yolcular aliniktan sonra cip yolcular cagirildigi icin ucak icinde uzun sureler beklemezsiniz.
    - son dakikaya kadar ucaga kabul edilirsiniz ( benim ucain kalkmasina 15 dk kala hava alanina ulastigim oldu, hemen bilet islemlerimi yapip ucaga almislardi)
    - cip bekleme salonundaki kahvalti, salata, corba, kuru pasta,meyve, cay, kahve ve diger iceceklerin oldugu ikramlardan istediginiz kadar yiyebilirsiniz
    - rahat koltuklarda oturup salondaki dergi ve gazete okuyabilir ya da tv izleyebilirsiniz
    - ucretsiz internet kullanabilirsiniz