ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yeşilçam filmlerinin en ilginç iltifatları
dövüşmelik arkadaş veri tabanı
-
kaçak dövüşürüm, kuytudan sırta atlar, tırmalar geri kaçarım.
umulmadık anda tükürür, geri kaçarım.
tuzak kurar, kaçarım.
kapı arkasından atlar, kafa ısırıp kaçarım.
dövüş bitti sanırsın, yeniden saldırırım.
yaşlandıkça hayata yeni insanlar almakta zorlanmak
-
30 yaş ve üstüne gelince ortaya çıkan gerçek.
çok zor gelir bir zaman sonra hayata yeni insan almak. insanlarla çok güzel eğlenir, muhabbet eder, 40 yıllık dost gibi paylaşımlarda bulunursun. sanki hep böyle devam edecekmiş gibi hissedersin ama ilerlemez o sohbet; kalır orada. telefonlar alınır verilir "mutlaka görüşelim bak"lar yapılır ama en kısa sürede uçar gider bu hiçbir ortak geçmişi olmayan sohbetler.
hiçbir maya tutmaz hiçkimseyle. yük gibi gelir insanlar.
iki kişiyle tanıştım bugün. uzuuun bir geçmişleri vardı ve bir iki saate sığdırmak istediler bu geçmişlerini. boş boş baktım "bu bilgileri ben neden dinleyeyim ki?" dedim. herkesin bir hikâyesi yok muydu hem? dünya kuruldu kurulalı gelen trilyarlarca insanın hikâyesinden farklı olan neydi ki onlarınkinden? neden dinlemek için kendimi verecektim ki? ne faydası olacaktı başkalarının yaşanmışlıklarını biliyor olmanın bana?
böyle düşündüm, boş boş baktım. özet geçsin ve masadan kalkayım istedim en kısa sürede. bir daha görüşür müyüm? bilmiyorum. anormal bir durum muydu peki birinin hikâyesini sana anlatması? tabii ki hayır. sadece ben insanları dinlemekten ne kadar yorulduğumu fark ettim bugün. kimsenin geçtiği yolları merak etmediğimi; bunları dinlemenin en az hayatın kendisi kadar anlamsız geldiğini fark edip, kendime yabancılaştım bir an.
eskiden detaylı olarak anlatığım kendi ile ilgili kısımları ne kadar özet geçtiğimi de fark ettim bir anda. o kadar doymuşum ki hikâyelere. o kadar bilmek istemiyorum ki kim nedir ne değildir diye. eskiden dinlediğimi göstermek için tebessümle ve ilgiyle baktığım insanlara donuk donuk gözlerle bakıyorum artık...
insanın 1 üssü n olduğunu ve bu n'leri hiç merak etmediğimi, heyecanlanmadığımı fark ettim...
mümkünse iki kelime ile anlatsınlar ve gitsinler...
edit: bu entry'de bahsettiğim iki kişiyi üç yıl sonra hiç hatırlamıyor olmak, tam da entry'nin içeriğini doğruluyor işte...
insan kalp durduğunda mı ölür beyin öldüğünde mi
-
olur da burayı okuyanlardan biri bir hayat kurtarabilsin bir gün diye basalım bilgiyi...
kalp durunca ölüm gerçekleşmez. kalp durunca, bizi hayatta tutan organlara kan, yani oksijen sevki durmuş olur.
kalp durduktan sonra şahsı geri getirebilmemiz için maksimum 10 dakikamız vardır. 10 dakika geçerse, beyin yeterince oksijenlenemediği için geriye dönüşsüz beyin hasarı meydana gelir. yani beyin ölümü gerçekleşir ve kalp bir şekilde tekrar çalıştırılsa bile vücut bütün fonksiyonları yitireceğinden tıbben ölüm gerçekleşmiş olur.
peki ne yapmalıyız?
kardiyopulmuner resüsitasyon, kpr veya cpr.
erc, yani avrupa resüsitasyon konseyine göre 30 göğüs basısı ve 2 suni teneffüs uygulanarak 112 acil sağlık hizmetlerine haber verilmeli ve sağlık ekibi olay yerine intikal edene kadar bu uygulamaya devam edilmelidir. avustralya resüsitasyon konseyine göre ise 1 dakika içerisinde 100 göğüs basısı yeterli. her bası akciğeri de uyardığı için suni teneffüse gerek yoktur ki erc'nin uygulaması da oksijen vermek değil (zaten verilen karbondioksittir) akciğerleri uyararak harekete geçirmeyi amaçlar. ikisinden birini uygulayabilirsiniz.
uygulamayı izlemeniz için: https://www.youtube.com/watch?v=n6akoj11cjm
siz cpr'a devam ettiğiniz sürece kişinin tıbben ölümüne giden 10 dakika işlemeye başlamayacaktır. durursanız, mal mal hastaya bakarsanız maalesef kaybedersiniz.
boğulma vakalarında bu süre 10 dakikanın üzerini görebilmekte. bunu da bilgi notu olarak eklemek gerekir.
ek 1: nabız kontrolünü şah damarı dediğimiz karotis'ten yapıyoruz. kalp masajı uygularken 3. turdan sonra nabız geri döndü mü diye kontrol etmekte fayda vardır. nabız yoksa devam.
ek 2: biri bir yerlerde aniden düşerse şah damarı dediğimiz karotis'i hızlı bir şekilde 10 sn. kontrole alıyoruz. nabız yoksa, hemen kalp masajına başlıyoruz. kişinin bilincini kaybetme sebebi hipoglisemi (düşük kan şekeri), hiperglisemi (yüksek kan şekeri), hipotansiyon (düşük tansiyon), şok vs vs olacağı gibi kalp krizi dediğimiz miyokard infarktüsü de olabilir. kalp krizinde bu kontrolü yaparsanız, sadece mis gibi bir hayatı değil, çocukları anasız babasız kalmaktan da kurtarırsınız.
bütün bunları bilmediğimizde,
işte o zaman cıbır gözlüm,
işte o zaman ölüm gerçekleşir.
4 haziran 2023 galatasaray fenerbahçe maçı
-
galatasaraylı futbolcuların bu maçı kazanmak gibi bir düşünceleri olmayacak, maça iyi hazırlanmayacaklar, maç bitse de tatile gitsek diyecekler ve maç formaliteden ibaret olacak. fenerbahçe ise en azından şampiyon takımı yendik diye avunacak, hırslı oynayacak ve sezonu iyi kapatmak için elinden geleni yapacaktır. bu şartlar göz önüne alındığında galatasaray 3-0 kazanır.
bir sabah kırk erkekle birden uyanmak
-
(bkz: askerlikte ilk sabah)
sağlık bakanlığı'nın kapanma için hazırlanması
-
twitter’da doğrulandıysa kesin doğrudur… ülkeye bak, haberler twitter duyumcularından (etkileşim sapıklarından) doğrulanıyor… lan twitter’da [genel olarak sosyal medyada (ekşi dahil)]okuduğunuz şeylerin %99’u yalan…
22 eylül 2021 kayserispor galatasaray maçı
-
20 yıl önce tuğla gibi büyük, hesap makinesi gibi tuşlu cep telefonları vardı, bugün iphone 13 var, samsung s21 var.
süpürmek için açması 5 dk süren bordo süpürgeler vardı, bugün dyson v11 var.
100 km’de 15 litre yakan atmosferik motorlu arabalar vardı, bugün yarı hibrid 4.5 litre yakan araçlar var.
20 yıl önce fatih terim vardı, bugün hala fatih terim var. yetmedi mi artık mınakoyum!
yurt dışı çıkış harç pulu
-
''sen yurtdışına çıkıyorsun sen de para vardır, bizi de gör'' parasıdır.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
öncelikle; (bkz: #30296870)
lise 2'de babamı kaybettim.
babam çok okurdu ve okuduklarını mutlaka bana verirdi okumam için, okumazdım, havaiydim. belki de ergenlik diyelim. halbuki orta2'ye kadar birçok klasiği bitirmiş, sayısız kitap okumuştum. ama artık okumuyordum.
tam bir şımarık, liseli ergen tavırlarında, tüm hayatım eğlence üzerine kurulmuşken babamı kaybettim. 17 yaşındayım.
bir iki sene sonra eşyaları toplarken babamın bana okumam için verdiği kitaplardan biri dikkatimi çekti. kitabın adı "başarılı olmak bir tercihtir" idi.
kitabın kapağına babamın el yazısıyla şunları yazmış olduğunu gördüm;
"tanrı'nın insana ilk emri oku! babanın senden ricası lütfen oku!"
kapağı açtığımda gene el yazısı ile şöyle yazmıştı;
"sevgili oğlum,
öncelikle şunu hiçbir zaman aklından çıkarma,
sana en çok kızdığım zaman da, en çok takdir ettigim zaman da aynı şiddette seviyorum.
teknoloji bir çok bilgiyi sana bir anda sunuyor. belki bu yüzden okumaya gereksinim duymuyorsun.
ama onların sana duygu yükleme şansı yok. dolayısıyla okuma senin için bir ihtiyaçtır.
ancak böylece sen de bir makina olmaktan kurtulursun.
lütfen beni anla, seni sevdiğimi anla, seni yarına hazırladığımı gor.
arkadaşın baban."
başıboş kedi sorunu
takside tayyip tartışmasına 11 ay hapis çıkması
-
obama abisi izin vermeden sıçmaya gitmeyen, obama suriyeye girme planları yaparken paralel olarak savaş planları yapan, obama abisi yok suriyeye girmeyelim yeaaa dedi diye esada saldırmaktan vazgeçen dümbüklerin başkalarını amerikan yalayıcı olarak tanımladığını görmemizi sağlayan olaydır. yazmadan önce git sor lan obama izin veriyor muymuş ahahahah
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
psg-olympiakos maçının son dakikalarına doğru
- ibrahim bey 1-2 gol daha lütfen.
cmylmz diamond elit platinum plus bilet fiyatları
-
adamın ingiltere gösterisi fiyatlarını mevcut kurdan liraya çevirerek sanki türkiye gösterisi fiyatlarıymış gibi yansıtan provokatörleri açığa çıkaran başlık.