hesabın var mı? giriş yap

  • bugünkü linkedın olayıyla ismini duydum. kimmiş bu firma kurucusu bacımız diye bir bakayım dedim. ınstagram'da 1.3 milyon takipçisi var ama beğeni ortalaması sadece 100, video izlenme ortalaması ise 25.000 civarında. bu şu demek oluyor. takipçilerinin en fazla %1'i organik. diğerleri parayla satın alınmış bot hesaplar ile çekilişle gelmiş ilgisiz kişiler. sosyal medyada bu kadar kendini gösteren kişilerin samimiyet ölçüsü olarak benim baktığım yegane kriter bu. kendisine samimiyetler dilerim. bu kadar takipçi kasmana gerek yok. az olsun öz olsun. daha çok kişiye ulaşırsın.

  • 10 kg süt ile 1 kg kaşar peynir yapabilirsiniz.

    üreticiden çıkış maliyeti 3,40 - 3,80tl. (2021-temmuz)
    yani 1 kg kaşar peynirin temel süt maliyeti 38 tl.

    buna işleme + işçilik + elektrik + paketleme + sevkiyat + eklendiğinde ortaya çıkan rakamı buraya yazamadım.

    yukarıdaki referans maliyetin altındaki ürünlerin sağlık açısından tercih edilmemesi gerektiğini biliniz.

    kısacası marketten aldığınız kaşar peynire dikkat ediniz.

    satın alma işlemini kendiniz yapmadığınız kaşar peynir içerikli ürünleri (tost vb,) tüketmeyiniz.

  • 90 dakika programında bol bol gözlemlenecek bir hadisedir. hıncal amcamızın ''en son yorum benden olacak aga'' muhabbeti malumunuz. yaptığı yorumdan sonra şöyle bir olay gelişir;

    h.u: ... kardeşim, kocaa camia bir tane bile tezahurat geliştiremez mi? hala galaaatasaray, galataaasaray... garabet bu garabet!
    -gözlüğünü önündeki bankoya atar- tak!

    işte ölüm sessizliği bu andan itibaren başlar. stüdyodaki herkes sanki çok büyük bir hata yapmış ve bunun sonucunda hıncal abilerinden fırça yiyormuş gibi kafalarını öne eğerler ve huşuu içinde bir süre öyle kalırlar. bu sessizliği bozmak ise fuat akdağ'a düşer. donuk ve mahçup bir ses ile;

    - szıı (nefesi geri çekerken çıkan ses) şimdi bir reklam arasına giriyoruz.

  • yılbaşında 20 trilyon benim çeyreklerden birine çıksaydı, gurbet elde para kazanan eşimi arayıp bu soru cümlesini kuracaktım. "ilk uçakla gel, hatta tarifeli uçak bekleme, kirala bir uçak tez evine dön evimin direği" diyecektim. olmadı.

    ha keza, bir kitabım yayınlandığı gün, tek kişilik tiyatro oyununda 2 dakikadan uzun alkışlandığım gün, bölüm müdürü olarak atandığım gün, kendime manzaralı bir ev satınaldığım gün kurmak istediğim cümleydi. olmuyor anasını satayım. şu cümlenin hakkını verecek bir olay yaşayamıyorum.

    bari çocuklarımı dünyaya getirdiğim gün kullanayım dedim. onda da anestezi yan etki yaptı, burnum acaip tıkandı. en fazla " nefes alamıyorum lan?" diyebildim.

  • içinde yaşadığımız evrenden başka evrenler de olabileceği iddiasını ileri süren model. bu evrenler - en azından şimdiye kadar- birbirleriyle etkileşime girmediği için bunları gözlemlemek gibi bir şansımız yok. bu nedenle model, teorik olmaktan öteye geçemiyor.

    brian greene ya da bu konularla ilgili olan herhangi bir teorik fizikçinin kitaplarını okuyanlar bilir ki 1'den fazla çoklu evren modeli bulunur. hepsini burada tek tek anlatmak biraz zor olur. o yüzden birkaç tanesi üzerinde durayım ki merak edenler bir fikir sahibi olabilsin.

    1- kendisini tekrar eden evrenler var olabilir. bu modele göre evrenin sonsuz olması gerektiğini bir kenara not ederek başlayalım.

    etrafınızdaki her şeyi ve kendinizi düşünün. atomlar bir araya gelerek bizleri, dünyayı, galaksimizi oluşturuyor. sonsuz bir evren, sonsuz çeşitlilikteki atom dizilimi olasılığını da beraberinde getirir. bu durumda, evrenin herhangi bir yerindeki atomlar, etrafımızı ve bizi oluşturan dizilimleriyle tamamen aynı dizilimleri gerçekleştirecek şekilde bir araya gelebilir. yani evrenin bir başka köşesinde güneş sisteminin, sizin, benim, dünyanın ve her şeyin aynısını oluşturmuş olabilirler. yani evrenin bambaşka bir köşesinde de var olabilirsiniz.

    bence modeller arasında en fantastik olan -ve benim aklıma çok da yatmayan- versiyon bu.

    2- gözlemler bize evrenin genişlediğini söylüyor. şu hâlde zamanda geriye gidersek, evren gittikçe daralmalı ve öyle bir ana gelmeliyiz ki her şey tek bir noktada toplanmalı. bu anıbüyük patlama olarak biliyoruz.

    büyük patlama'nın açıklamakta eksik kaldığı bazı şeyleri kozmik enflasyon teorisi açıklıyor. kısaca şişme olarak adlandıracağım bu olay kuantum mekaniği ile birleşince varılan sonuç şu: şişme, evrenin her yerinde aynı anda sona ermemiş; a ve b noktaları arasındaki şişme sonlanırken, c noktasındaki şişme devam etmiş olabilir.

    bu neyi kanıtlar? eğer olay böyle gerçekleştiyse, şişmenin bittiği bölgeler, şişmenin devam ettiği bölgeler tarafından birbirinden uzaklaştırılır. böylece birbirinden bağımsız olan, birbiriyle etkileşime girmeyen 1'den fazla evren ortaya çıkmış olabilir.

    3- sicim teorisinden doğan modele bakalım.

    sicim teorisinin doğru çalışması için 6 ek boyut daha gereklidir. sicim teorisi tek bir teori değildir aslında. 5 farklı versiyonu bulunan bu teorinin birleştirilmiş hâli m teorisi olarak karşımıza çıkar.

    zar teorisi de denen m teorisine göre evrenimiz 11 boyutlu olmak zorundadır. bu 11. boyut, zara benzer bir yapı oluşturmak üzere açılarak genişleyebilir. bunun neticesinde de çok sayıda zar yapının oluşturduğu bir hiper uzay ortaya çıkar. bu zarların hepsi farklı bir evrenle ilişkilidir ve zarlar arasındaki çarpışmaların ortaya çıkardığı enerjiden doğarlar.

    4- süperpozisyon özelliğini temel alan model

    atom altı bir parçacığın hem dalga hem parçacık özelliği gösterdiğini biliyoruz. her parçacığı temsil eden bir dalga fonksiyonu bulunur. herhangi bir gözlem yapılana kadar parçacığın herhangi bir özelliği hakkında bilgimiz olmayabilir. örneğin parçacığın spini aşağı mı yukarı mı bilemeyiz. ölçüm yaptığımız ana kadar parçacığın spininin yukarı ve aşağı olma olasılığı eşittir. ölçüm yapınca bunlardan hangisi olduğunu görürüz ve böylece süperpozisyon durumu çöker.

    süperpozisyonun çökmesini temel alan modele göre, parçacığı ölçtüğümüzde gördüğümüz özellik bu evrende var olan özellik iken kalan %50 ihtimalli özellik, farklı bir evrende var olabilir. yani parçacığı ölçtük ve spini yukarı yönlü çıktı ise parçacık başka bir evrende de aşağı yönlü spine sahip olacak şekilde var olabilir.

    çıkan sonuç şudur: her gözlemde evreni ikiye böleriz ve yeni bir evren var ederiz. bilim kurgu film ve romanlarda ortaya çıkan "paralel evren" olayı, bu modelden başka bir şey değildir. hatta dede paradoksuna çözüm sunan zaman dallanması olayı da bununla ilgilidir.

    ***

    birkaçına değindiğim ve daha fazlası da var olan bu modellerin gözlemsel kanıtı olmadığından ve büyük ihtimalle eğer başka evrenler varsa, belki de hiçbir zaman birbirleriyle etkileşmeyecekleri için bu modellerin doğruluğu oldukça tartışmalı sayılır. matematiksel olarak elbette mümkün olabilirler ama bu var olmak zorunda oldukları anlamına gelmiyor.

    birbirinden farklı evrenler eğer varsa, fizik kanunları da birbirinden farklı olabilir. belki de bu nedenle, etkileşmemeleri çok daha iyi olabilir.

    ***

    her ne kadar gözlemsel kanıt yok demiş olsam da bir ufak not düşmek istiyorum. birkaç sene önce yapılan bir çalışma, bilim insanlarını epey heyecanlandırdı. galaksi topluluklarına büyük ölçekte baktığımız zaman, bunlar arasında boşluklar olduğunu biliyoruz. çalışmada o kadar büyük bir boşluğa rastlandı ki bunun, bir başka evrenle evrenimizin çarpışması sonucu ortaya çıkmış olabileceği ihtimali belirdi. tabii ki bunun için çok daha fazla çalışma yapmak gerekiyor ve belki de bu hiçbir şeyin kanıtı değil ama yine de yazmak istedim.

  • 16 mart 1989 doğumlu oklahoma forveti.

    geleceğin yıldız nba oyuncularından biri olması beklenen 2.06 boyundaki oyuncunun pozisyonu için atletik ve çabuk olması önemli bir avantaj. güçlü bir oyun anlayışı ve skorer kimliğinin yanında iyi bir ribaundçı olması kendisiyle ilgili beklentileri yüksek tutmamızı sağlıyor.

  • gelir uzmanı olarak cevaplıyorum, bir kuyumcu dahi bir memur kadar vergi ödemiyor. esnafla konuştuğumda ödediği bağ-kuru bile vergiden sayıyor. bir sürü vergi ödediğini iddia ediyor. ancak yılda toplam 1500 tl'yi geçmiyor verdiği vergi. benim bir memur olarak yılda yaklaşık 10.000 tl civarı, beyaz yakalı eşimin de yaklaşık 15.000 tl civarı vergi verdiğini duyunca şok geçiriyorlar. siz vergi mi veriyorsunuz? diye soran bile var. adam sıfır matrah gösteriyor, 50 tl'lik damga vergisi veriyor diye vergi verdiğini falan zannediyor. sonra da bize gelip senin maaşını ben veriyorum diyor. ancak görünen o ki benim maaşımı diğer memur arkadaşlar veriyor gibi.

    edit: aldığım mesajlar ve yazılanlar sonucu ulaştığım sonuç şu ki esnaf ciddi ciddi vergi verdiğini zannediyor arkadaşlar. olay da şu kaynakta kesilen vergiler. şimdi kaynakta kesilen vergiye yapılacak pek bir şey yok. adam işçi çalıştırıyor. o işçinin devlete ödemesi gereken vergiyi sorumlu olarak kendisi veriyor diye onu vergi verdim zannediyor. ya da adam yüzde 18 kdv kesiyor. aldığı o kdv'yi devlete ödemek üzere alıyor. sonra gidiyor devlete ödüyor diyor ki ben vergi verdim. kardeş sen zaten o parayı tüketiciden aldın. millet araba falan diyor da ya arkadaşlar size yemin ediyorum sturbucks'da 10 liraya kahve içip hiç üşenmeyip onun fişini saklayıp 1 lira dahi etmeyen kdv'yi düşen var.

  • muhtemelen kastettikleri şey borca girmeden ev almak ki bu da son derece doğru. basit bir mülk satın almak için yıllarca köpek gibi çalışmayı sıradanlaştırmayın.