hesabın var mı? giriş yap

  • bir dolu tanimadiginiz adamla ( ben diyim 20 siz diyin 50) bir kogu$a sokulursunuz, ustunuze giymeniz icin bir pijama vermi$lerdir ki eger minyon bir tipseniz 2 beden buyuk, car$aflar temiz gibi gorunsede ya $ilte... bir de ustune ustluk kogu$un pencereden uzak bir ko$esinde alt ranzaya du$tuyseniz...saat daha 8.30 ya da 9.00 dur. "ulan bu saatte yatilir mi" diye du$unmeyin, sabah erken kalkacaksinizdir. kogu$ta sigara icmek yasak. osuruk seslerine, ayak ve ter kokularina daha ali$mami$siniz.
    sevgilinizi du$unursunuz. onun $efkat, sevgi dolu kucagini. beyoglu' nu, kadikoy'u du$unursunuz, insanlar geceye hazirlik yapiyordur $u saatlerde, diye. cevrenize bakarsiniz, "insanlar her yerde, her yerde, her yerde, yalnizlik her yerde". burnunuzun diregi sizlar, "napiyosun lan burda aglanir mi?" diye kendinize gelirsiniz. "korkuyorum anne, al beni icine" diye telefon edesiniz gelir ama telefon yasak. her turlu bete sokan $arki, $iir, ani film $eridi gibi gozunuzden gecer, bir ara sizar kalirsiniz, gozlugunuzu bile cikaramadan.

  • şimdi sen kendince dün geceden beri bunca insanın mesajlarla, entryilerle senin hayata tutunman için çabalamasını keyifle izledin ya, bir mesaj ve bir entryle bu işe müdahil olan insanlardan biri olarak söyleyebilirim ki; hiç gocunmadım. kendimi aptal yerine konulmuş gibi de hissetmedim.

    tüm o çabayı gösterenlerin her biri, senin şaka yapmış olmanı gönülden diliyorlardı zaten. diledikleri bir şeyle karşılaşmaları neden onları komik kılsın ki, değil mi?

    sana bir sır da vereyim; bunun şaka olduğunu sadece dilemiyorlardı, %99 şaka olduğunu biliyorlardı da zaten. aptal yerine konulmayı da göze alıp, bir hayatın %1' lik ihtimalle bile olsa yokolmasına gönülleri elvermedi sadece. bunca çaba ondandı yavrucuğum.

  • bildiğiniz üzere honda, türkiye'deki fabrikasını kapattı. habere göre çıkışlarını verdiği personellerine kıdem ve ihbar tazminatlarını en üstten ödedi. ayrıca 40-48 ay arasında peşin maaş ödemesi yaptı. üstüne bir aylık prim verildi ve hatıra olarak da bir cumhuriyet altını hediye edildi.

    bizim yerli ve milli patronlarımız ise işçinin yediği yemekten bile kısmanın derdinde.

    link

  • evet demelerine memnun olduğum ünlüler. bunlardan bir tanesi hayır dese şüpheye düşerdim. acaba ben mi yanlış düşünüyorum diye.

  • ekmekle pilicin aynı fiyat olması dehşet verici. şaşkınlık anlamında değil ciddi manada dehşet verici

  • çılgının kelime anlamına baktığımızda.... aklını kaçırmış, deli./ölçüsüz, aşırı davranışlarda bulunan (kimse). peki sizin yaptığınız en çılgınca şey ne?

    neyse, siz bunu düşünürken bende size başka bir çılgınlık hikayesi anlatayım. floridalı reza baluchi; amerika birleşik devletleri'nde yaşayan iranlı bir atlet ve aktivisttir. işte bu arkadaşımız 26 ağustos 2023'te evinde tasarladığı hidro pod veya hidro baloncuğu2 adını verdiği hamster tekerleğine benzeyen bir gemiyle floridadan londraya doğru atlantik okyanusu üzerinden gitmeye çalışmış.görsel

    fakat tybee adası'nın yaklaşık 70 mil (110km) açıklarında sahil güvenlik tarafından durdurulup yakalanmış. çılgınlığına hayran kaldığım bu arkadaş birde yakalanmış olmasına karşın üç gün boyunca yaptığı şeyden inmeyi reddetmiş.

    ayrıca baluchi daha önce benzer şeyi üç sefer denemiş ve bunların hepsi sahil güvenliğin müdahalesiyle sonuçlanmış. kararlı bir insanı durdurmak zordur, bence bir gün başaracak....

    kaynak:1

  • yaklaşık 10 yıl önce bir ilişkimde cevap olarak sadece bakmıştım.

    tunalı'daydı iş yeri. haftada bir kaç kez, onun öğle arasında onu görmeye giderdim. maksat beraber vakit geçirmek. bir gün yine gitmeyi planlarken beni aradı ve cılız bir ses tonuyla canım öğlen yanıma gel dedi. canım?? aşkım bir anda canım olunca anladım bir terslik olduğunu. atladım motora kuğulupark'a gittim o da geldi ama yemek yemek istemiyordu. bi kahve içelim yeter deyince dedim ayrılık geliyor hadi bakalım*

    oturduk kahveleri söyledik ve bakıyorum ona ne zaman anlatacak diye. o ise başka şeylerden bahsediyor gereksiz bir ürkeklikle. tuğçe ne oldu anlat dedim, yüzü asıldı. bir sorun mu var diyorum kafasını önüne eğiyor. baktım böyle olmayacak, ayrılmak mı istiyorsun dedim ve dememle başını kaldırıp bana bakması, gözlerinin dolması bir oldu ve o sihirli sözcük çıktı ağızdan "gökhan ayrılmak istiyorum".

    hiçbir şey demedim. baktım öylece. 1.5 yıldır süren ve ortada ciddi sayılacak bir sorun yokken ne diyebilirdim ki? hem de güzel geçen bir akşamın sabahında.

    baktım yüzüne sadece. neden sustun dedi, baktım. bir şey söyle dedi, baktım. kabul ediyor musun dedi, baktım... en son ben gidiyorum o zaman dedi yine baktım ve güldüm. kalktı ve gitti. arkasından hesabı ödeyip hızlıca peşine takıldım. iş yerine girene kadar yolun başından izledim. baktım öylece. ve o son görüş, son bakıştı.

    bazen susmak en güzel cevaptır ve gitmek isteyene engel olmaya çalışmak ahmaklıktır.

    edit: bir çok mesaj gelmiş. toplu cevap vereyim.

    + bir daha haber almadım, merak etmedim. benden gitmeye karar veren bir insanı merak etmem bir işe yaramaz.

    + sustum çünkü gitmek isteyene ne söylesek bir şey değişmez. sadece gidişini bir süre erteleriz. gitmek isteyen eninde sonunda gider.

    + o da bir daha çıkmadı karşıma. çünkü beni iyi tanıyordu ve o kararının ardından beni tamamen kaybettiğini çok çok iyi biliyordu.

  • hamit altıntop sakatlandığında halama akciğer kanseri teşhisi koymuşlardı.

    halam, onca kemoterapi gördü akciğer kanserini yendiğini öğrendim bugün, bu hamit hala iyileşemedi.

    bacağı komple koptu yeni bacak mı diktiler bu adama nasıl bir sakatlık bu amk.

    edit: adam yılda bi kere aklıma gelir entry yazarım, bileğini kırar. adını anmamı istediğiniz kaynananız filan varsa söyleyin yani.. biraz okkalı anarım adını direk mefta.