hesabın var mı? giriş yap

  • aklıma ortaokul yıllarımı getiren, zamanına göre oldukça aşmış, eğlenceli strateji oyunu. uykudan uyandığımda çoğu zaman aklıma gelir, yeniden kurup da nostalji mi yapsam diye ama üşengeçlikten bir türlü kurup oynayamadım.

    zamanında arkadaşlarımla gördüğümüz en gelişmiş kapitalizm formu olan mahalle bakkalı mantığıyla yönetmeye çalışırdık lunaparkımızı. müşterileri mousela tutup havuza atmak bir kenara, başlarına en ufak şey gelmesin diye en ücra noktaları bile kontrol ederdik. müşteri veliminetimizdi.

    arada üç beş serserinin sermayemize vandalist saldırılarını da, "başımızın gözümüzün sadakası olsun, biz de genç olduk." diye babacan bir şekilde sineye çekerdik. tek bildiğimiz ekonomi stratejisi ise, o sıra bakkal amcadan öğrendiğimiz bir kavram olan sürümden kazanmaktı. dondurmanın, kolanın ücretini, fakir çocuklar da yiyebilsin diye hep düşük tutardık. yağmur yağdığında vatandaş mağdur olmasın diye, şemsiye fiyatlarını aksine düşürürdük. öyle gönlü geniş adamlarmışız be. bunların yanında bütün paramızı engebeli arazi düzeltmeye harcayıp yeni rollercoaster satın alacak parayı bulamamamızı ise, "allah herkesin nasibini verir" mantığıyla sabır ve metanetle karşılardık.

    bütün bu sosyal stratejilerimizin karşılığını, sınırsız bir müşteri memnuniyeti ve güveni, abuk sabuk kitlelerin parkımıza doluşması ve çoğunlukla zarar edip topu dikmek şeklinde alırdık. allahtan üniversitede ekonomi bilimini okuduk da o zamanlar niye dikiş tutturamamışız anlama fırsatı buldum.

    sistemin insan gibi iş yapınca kar etmeye müsait olmadığını taa çocukken insanın beynine sokuyor bu birleşik devletler..

  • ayak kokusu, genel olarak, kötü ayakkabı giymek ve ayaklarda oluşan bakterilerin çoğalması ile ortaya çıkar. plastik, hava almayan ayakkabılar kötü kokuya davetiye çıkarır. deri ayakkabılar ise ayakların nefes almasını ve nemin dışarı çıkmasını sağlar. bakteriler gibi diğer bir mikroorganizma türü mantarlar da ayaklarımızda beslenip çoğalabilir. ayrıca stres, aşırı terleme de bu durumu çoğaltan faktörlerdendir. teri emecek çoraplar giyip, deri ayakkabı kullanarak, her gün çorapları değiştirip, ayakkabıları iki üç gün ara ile kullanmak ve her akşam ayakları yıkayıp kurulamak sureti ile kokuların oluşumuna "dur!" demek mümkündür.

    ancak bunlar yapılmadığında oluşan ayak kokuları için ne yapılmalıdır? öncelikle potasyum permanganat diye eczanelerde bulunan; koyu menekşe renginde, klorun potasyum manganata etkisi ile elde edilmiş kristal yapılı bir tuz vardır. leğene koyduğunuz sıcak suyun içine bir tablet atınız ve bir süre ayaklarınızı onun içinde tutunuz. dezenfektandır. bakterileri öldürür. deriyi kurutur. mantarları kökünden halleder. kahverengi bir leke bırakır. ancak zamanla bu leke kaybolur. zehirli bir madde olup ağız ile teması olmamalıdır.

    ayakkabılarınız için de şöyle bir formül önerelim: sodyum bikarbonat ya da soda kimyasal formulü nahco3 olan bir kimyasal bileşik vardır. çok ucuz ve bakkallarda "karbonat" ismi ile aradığınızda bulunur. karbonat içine yarısı kadar talk pudrasını karıştırınız. biraz papatya ve karanfili kahve değirmeninde un haline getirip bu karışımın için atınız. ayakkabılarınıza bu karışımı dökünüz ve bir gün bekleyin. koku, bakteri vs. kalmayacaktır.

    geçmiş olsun. teşekkür etmeye değmez.

  • maçın anlatımında murat kosova anlık bir gazla, "ilk galibiyetimizin şans olduğunu söyleyenlere bu galibiyet... " diyerek bi anda kaldı. kapak olsun diye devamını getirecekti ki canlı yayında olduğunu anladı sakince "bu galibiyeti de görsünler" dedi..

    (bkz: çok yaşa emi)

  • adam alt tarafı "how are you?" demiş. niye herkes sikmiş gibi davranıyor. kezban türk kızlarından haberi olmuş oldu böylece. oğlum sakın bulaşma ben sana söyliyim, yakışıklı adamsın git zeki bir avrupalı bul kendine. 75 iq'lu yürüyen ego değil.

  • bir gece otobüse binip ailemizin yanına gitmemiz gerekti olmaz olaydı. yanımızda bir tip bitti anında nereye gitmek istediğimizi de öğrendi firmanın birisi ile görüşürken. adam sülük gibi yapıştı zorla adını sanını bilmediğimiz bir firmanın otobüsüne bildirmeye çalıştı. git dersin gitmez biraz usteler kızarsın üzerine yürür; bir tane bile güvenlik görevlisi yok ortalıkta... (bkz: türkiye’nin ne kadar güvensiz ülke olduğu gerçeği)