hesabın var mı? giriş yap

  • ağlatan soru. çok ağlatan hem de.

    sana verilmeyen değeri bu kadar mı kanıksadın kardeşim. neyse ki yaşıyorsun. allah uzun ömürler versin sana.

    edit: başlık başıma, baş üstüne :(

  • merkel'e olan saygımı arttırmış olay. siyasetçi dediğin duygularıyla hareket etmez. hayat adil değil. her acıtmasyon yapanı ülkeye alacak halleri yok.

  • - şu şatonun penceresindeki prenses bize mi baktı la?

    - abi biraz ilerden dönüp tekrar geçelim bence.

    - lan oğlum dayak yemiyelim.

    - abi iyi misin sen?

  • bu yemekler paylaşılmış ama ben yakın zamanda fransada okumuş bir öğrenci olarak size işin aslını anlatayım.

    yemekhanede bu menü çıkmaz, bundan çok daha fazlası çıkar. öğrencilerin kartlarıyla turnikede yaptıkları ödemeyle 4-5 çeşit yemek alma şansı vardır. bu çeşitler puan sistemiyle belirlenir, her yemeğin bir sayısal puanı vardır ve genelde elinizdeki puan hakkı 4-5 çeşit yemek alabilmenizi sağlar. fazlasını alöak isterseniz puan başına belli bir cent ekstra ücret ödeyerek alırsınız.

    bu çeşitler arasında 3-4 çeşit sebze yemeği, salatalar, 3-4 çeşit et (tavuk, balık, dana, domuz gibi farklı opsiyonlarla), peynir çeşitleri, 3-4 çeşit tatlı, 3-5 çeşit peynir, ve börek çörek kiş gibi hamur işleri ve içecekler olur. yani toplamda en az 20-30 çeşit yemek arasından şeçersiniz tepsinize koyacağınız yemekleri. öğlen yemeğinde tepsimi alıp peynir, avokado, koca bir biftek, sebze yemeği ve tatlı yediğim günler çoktur.

    bu yemekhaneler fiyat olarak çok uygundur ve sadece üniversitelerin içinde olmaz, üniversite sayısı çok olan şehirlerde şehrin çeşitli mahallelerinde de bulunur. okula gitmediğiniz günlerde de evinize yakın yemekhaneye gidip krallar gibi beslenebilirsiniz.

    sosyal devlet zannediyorum böyle bir şeydir.

  • istanbul'da önceden 70 bin dolar civarı olan evler bugün 130 bin dolar civarı. istanbul'da ortalama bir yerde 70 bin dolara ev olmaması bana fiyatın ciddi ciddi şişkin olduğunu düşündürüyor. burada iki ihtimal var, ya dolar baskılanıyor ve 35 lira olacak ya da ev fiyatları ortalama %40 düşecek. ilerleyen zamanda 2+1 evlerin yine 70 bin dolar civarında olacağını düşünüyorum. + - %10 sapma olabilir. bunu yazdığımda bir dolar 19 tl, ortalama bir mahallede 2+1 ev 2.5 milyon... bunu inşaat sektöründe finans ve muhasebe alanında 4 yıl çalışmış biri olarak söylüyorum. bundan sonrasını okumasanız da olur.

    ev almayı ya da yaptırmayı düşünenlere de bazı tavsiyelerim olacak. dinleyen zarar etmez.

    ev alacaklar nakit almamaya çalışsınlar. 8 sene ve üzerinde krediyle alabiliyorlarsa uzun vadede zarar etmezler ama nakit alırlarsa bu ara zarar edeceklerini söyleyebilirim.
    en sağlam sözleşmeyle bile olsa topraktan ev almayın. işler sarpa sarınca en sağlam sözleşme de kurtarmayacak. mahkemelik olsanız ve davayı kazansanız bile zararınızı tazmin edememe ihtimaliniz yüksek. bu tavsiyeme büyük firmalar da dahil. "tapu da şu zaman çıkacak ama o zaman da %30 civarı artar" filan derler, itibar etmeyin. iskânsız evleri de almamanız daha iyi olur. bitmeden daire satan adamlar iflas yoluna girdi demektir. şansınıza size denk gelirse üzülürsünüz.
    toprak sahibi olup bir müteahhitle anlaşacak olanlara da bu fikirlerini şimdilik ertelemelerini öneririm. yine onlar da sadece banka teminatı verebilen müteahhitlere güvenebilirler, onun dışında en sağlam sözleşmeler bile işler kötüye gittiğinde sizi kurtarmayacak. banka teminatı verebilecek müteahhiti de biraz zor bulursunuz.
    ille de bir sözleşme yapacaksanız tecrübeli bir avukata hazırlatın sözleşmenizi.

    -brüt m2 ifadelerinden uzak durun. net m2 yazsın. "ama proje hazır değil şu anda, net m2 yazamam, yaklaşık net 80 m2 civarı olur" filan derler de isterlerse bilirler. pek şaşmayacak bir hesap söyleyeyim, %15 daha iyisi olabilir ama verilen brütün %22'si kadar kaybolur genelde. yani brüt m2 x 0.78 = net m2 diye bilin. brüt hesabı daire tesliminde bazı firmalar "bahçede 12 m2, otoparkta 10 m2, merdivenlerde 3 m2 payın var" filan diyebiliyorlar, aman hee...
    -teslim edilen evin vaat edilen evin net m2'sinden küçük olması halinde her m2 için dolar bazında bir tazminat maddesi olsun. istanbul'da ortalama bir mahalle için benim önerim şu anda 2 bin dolar civarı.
    - "inşaatın teslim süresi ruhsat tarihinden sonraki 18 aydır" gibi bir madde olur ama bu maddeyi müteahhitler kötüye kullanabilir. ruhsatı 2 senede almazsa ya da alamazsa o iki sene 3.5 seneye döner. müteahhitler anlaşmayı yapıp sizi bağlıyorlar. sonrası keyiflerine kalmış... belki de proje halinde başkasına satacaklar, bilemezsiniz.
    - haklı sebeplerle cayma şartı belirtin, "ruhsatın belirlenen sürede alınamaması" veya sözleşmedeki bazı şartlara müteahhitin uymaması gibi.
    - iskân belirlenen sürede alınamıyorsa daire başı aylık 150 dolar civarı bir tazminat maddesi de olsun.
    - arsanıza ev yaptıracağınız zaman arsanın olduğu belediyenin imar müdürlüğüne gidin önce. "burası bizim, buraya kaç m2 inşaat yapılabilir diye" sorun. taks, kaks, gabari gibi bazı teknik terimler var yapılacak binanın taban oturumunu, kat alanını ve yüksekliğini belirleyen. toplam inşaat alanını bilirseniz payınıza düşecek olanı nete yakın bir şekilde bilirsiniz. bunu bilirseniz de konuştuğunuz müteahhiti tartabilirsiniz. sizi kafakola almak için önceden fazla metraj vaat edip anlaşmayı yaptıktan sonra "belediye o kadar inşaata müsaade etmiyor" diyebilir.

    - "proje çıktığında anlaşmada yazılı olan brüt ve net m2'den fazlası olması halinde müteahhit ve toprak sahipleri çıkan fazla alanı aralarında hisse oranlarına göre paylaşırlar" maddesi de mutlaka bulunsun."

    - müteahhitler teknik şartnamenin dışına çıkmak isteyebilirler. bunun da en kolay yolu "tadilat projesi" denen projedir. belediyeye tadilat projesi vermek için de sizin onayınıza ihtiyaç duyulsun. vereceğiniz vekalette bir sürü yetki olacak. "her seferinde uğraşmayalım" diye geniş tutmayın vekaletin sınırlarını. mümkünse herkesin, değilse aranızdan en az 2 kişinin birden onayına ihtiyaç duyulsun sözleşme değişikliklerinde.

    - tevkil yetkisiyle, yani vekil tayin ettiğiniz kişinin başkasını vekil ataması hakkıyla bir vekalet vermemeniz çok daha iyi olur.

    - bedelsiz cayma şartları içinde sizden habersiz yapılan ve sizi zarara uğratan işlemler de olsun.

    - sözleşme yaptığınız firma, inşaatı teslim edene kadar projeyi kendi kuracakları bir firmaya bile devredemesin. muhtelif zamanlarda farklı sözleşmeler imzalayacak olabilirsiniz, anlaştığınız firmanın ilk sözleşmesindeki unvanı neyse sonraki sözleşmelerdeki unvanı da aynı olsun.
    "xyz inşaat limited şti" ile "xyz inşaat, elektronik, san,tic.ltd.şti" sahipleri aynı olsa bile aynı şirket değildir. bu tip şeyler ileride baş ağrıtır.
    -"falancanın tanıdığıymış, çok sağlam adamlarmış" filan geçin bunları.
    - istanbul'da ortalama bir mahallede kat karşılığı sözleşmelerde genelde %50-50 paylaşım olur.
    18 dairelik bir inşaatta müteahhit %44-56 gibi bir paylaşımın üzerine ilave olarak bir dairenin o günkü satış bedelinin %50'si kadar size nakit ödese bile kâr edebilir. nereye kadar esneyebileceğini bilin...

    - müteahhitin payına ipotek koyun, işleri yaptıkça ipotekleri kısmi olarak kaldırın. en son ipoteği de iskânı alınca kaldırın.

    -ipotek tesisi tapu dairesinde yapılır, sözleşmede ipotek maddesinin olması müteahhitin payının ipotekli olduğunu düşündürmesin size. sözleşmeden sanırım en geç 6 ay içinde bu ipoteği tesis etmek gerekir.

    - müteahhitler biraz ibne varlıklardır, güvenmeyin. işini hakkıyla yapan iyi bir müteahhit bulursanız üzmeyin. yüz bulduklarında zarar edeceksiniz demektir bunu da unutmayın.

    bu dediklerimi kabul edecek müteahhit de vardır, "onu diyen bol keseden sallamış" diyen de olabilir. birkaç sene önce bir yakınımız tavsiye istemişti. burada yazdıklarımı ona da söyledim. 4-5 müteahhitle görüştü, şartları kabul edenle anlaştı. yakın zamanda da teslim aldılar evlerini.

    bakın istanbul'un ortalama mahallelerinden bahsettim. lüks bir mahallede mesela bağdat caddesi'nde filan müteahhitin payı %30 civarıdır.ne dediğimi iyi anlamış olduğunuzdan emin olun. son tavsiyem de borçlu eniştenin, oynak kayınçonun, kumarbaz evladın getirdiği adamlara da şüpheyle yaklaşın.

    7-8 sene önce bize kayınpederinin vekaletiyle gelen biriyle anlaşıp 300 bin lira verdik... sonra inşaattan vazgeçildi, bir sene sonra paramızı 300 bin olarak geri istedik. görüşmeye kayınpeder geldi, yaşlı bir hacı... "ben 150 bin aldım, 150 bin veririm, neye göre 300 bin istiyorsunuz?" dedi... meğer damat aradaki parayı iç etmiş... adamın diğer çocukları da duyuyor bunu, bir sürü tantana...

    velhâsıl kelâm... dikkatli olun arkadaşlar...

  • bizim köpek biz yemek yerken yanımızda bekler. yemeğe falan sulanmaz ama başka bir yere de gitmez. çünkü bilir ki yemeğin sonunda bir ihtimal bir şeyler ona da atarız. çoğu zaman bundan kaçınıyoruz malum bizim yediğimiz yemekler köpeklere pek faydalı değil. bakmayın sokak köpeklerine onlar açlıktan tahta bulsalar yiyecek durumdalar. yoksa çerçöpten bulup yedikleri yemek artıkları da onlara son derece zararlı.

    bizim köpeğin bu yemek sonunu bekleme huyunu bildiğimizden, bir şey verecek olursak öncesinde iki üç hareket yaptırıyoruz. emir komuta zinciri talimi yapsın, eğitimini pekiştirsin diye. mesela "otur, pati ver, afferin" deyip yemeğini veriyoruz. onun da en itaatkar zamanı o zaman oluyor. normalde üç kere tekrarladığın emri çat diye yapıyor. hatta öyle ki patiyi sen istemeden veriyor o kadar alıştı o rutine. ekmeğini patiden çıkarıyor.

    geçenlerde bir şey deneyelim dedik. yemek sonunda artan bir et parçası için sevgilim bana döndü, "sedat otur" dedi, oturur gibi bi kaykıldım. köpek şaşkın şaşkın baktı "noluyo lan?" dercesine. olayı anlamaya çalışıyor. "pati ver" dedi, pati verdim ve...

    havlaya havlaya üstüme koştu. "napıyosun yaaa sen!!? ne ekmeğimle oynuyorsun!!!" der gibi. normalde bize böyle tepkisel havlamışlığı hiç olmamıştı. kırk yılda bir havlasa da bu "hadi gel oyun oynayalım" diye olurdu. hayvan ilk defa adalet için isyan etti. ne de olsa yemeğin başından sonuna bekleyen oydu. halbuki ben sonunda iki üç hareketle ete konmuştum. aklıma bir anda bilim adamının suratına hıyar fırlatan gelir eşitsizliğine tepki veren kapuçin maymunu geldi. (bkz: kapuçin maymununun eşitsizliği reddetmesi)

    gerçi adaletten mi yaptı yoksa bencil bir tekelcilikten mi bilemiyorum onu bak. otopark mafyası gibi yemek sonu artıklarına çöreklenmiş de olabilir. belki arkadaşları olsaydı onlar da ellerinde sopalarla dalardı bana. bak o da olabilir.

    yine de her gün bizi şaşırtıyor adi köpek.

  • calisma ve sosyal guvenlik bakani omer dincer in 10 dk once sarf ettigi soz. sendikalarin "ücretsiz stajyer çalıştırılmasına olanak sağlayan yasanın kaldırılmasına" ilişkin taleplerinin de yer aldığı protestolarla ilgili ntv nin sorularini yanitlarken sarf etti.

    emek hirsizligini onaylamasiyla tarihe gecmistir.

    allah akil fikir versin.

    allah "uyum yasalari yapiyoruz" dedigi ab mevzuatina bakmayi nasip etsin, almanya'da stajyerlerin aylik en asagi 300-400 euro aldiklarini gosterecek goz versin. paranın kölesi olmuş abd'ye değil, ab'ye özensin, amin.

    edit: -kekik- (#21965331) hollanda'da stajyer 600-900 euro arasinda aliyor.