hesabın var mı? giriş yap

  • hesaba gerek yok, konda kendisi yapmış zaten:

    ilkokul mezunu: 50% akp, 19% chp
    ortaokul mezunu: 43% akp, 17% chp
    lise mezunu: 36% akp, 30% chp
    üniversite mezunu: 29% akp, 35% chp
    master/doktora mezunu: 12% akp, 55% chp

    konda'nın kendi yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça ak parti’ye oy verenler azalırken, chp’ye ve kısmen mhp’ye oy verenler artıyor."

    akp'nin bakanının yorumu:

    "eğitim seviyesi arttıkça akp oyları azalıyor."

    trollsün eyvallah da, hem rakamlar ortadayken hem de adamın gol diyorken ayıp oluyor biraz.

  • beyefendi kendine köle arıyor galiba.

    1600 lira şu hayat şartlarında kime yetiriyor acaba?

    eline gözüne dursun be. pişkin surat.

    eline gözüne dursun be. eline gözüne.

  • bununla ilgili şöyle bir güncel örnek vermek isterim.

    dün, yoğun toplantıların olduğu bir gündü. evden çalıştım. sabah 8.15'te uyandım. 8.30'da ferah bir şekilde işime başladım. yoğun bir günü bile yıpranmadan tamamlayıp 18:00'de işimi bitirdim.

    bugün ofise gelmeyi tercih ettim. yol normalde 20 dakika civarı sürdüğü için ve toplantım saat 9'da olduğu için 8'de evden çıktım. insanlar -haklı nedenlerle- toplu taşımadan kaçındıkları için korkunç bir trafik vardı. 1 saatte ofise ancak ulaşabildim. koştura koştura masama oturdum. saat 9.05'te, 1 saat araba kullanmış ve yorgun bir şekilde işe başladım.

    ev yerine ofise gelerek;

    -dönüşle birlikte- 2 saati yol için kaybettim
    1 saat daha az uyudum
    eve yorgun döneceğim için muhtemelen yemek yapamayacağım.
    daha verimsiz çalıştım
    en az 1 litre benzini doğaya saldım.
    bu benzin tutarı kadar kaynak boşa gitti.
    işveren açısından elektrik, su, kahve, havalandırma gibi ek maliyetlerim oldu.
    1 günlük pantolon ve gömlek yıkama, ütüleme masrafı oluştu.

    ben hibrit modeli destekleyen bir insan olarak bu fikrimden de caymaya başladım. hele ki pandemi korkusu hala bu kadar yoğunken imkanı olan herkes evden çalışmalı.

  • her gece 12.30'dan sonra başlayan bartu küçükçağlayan'ın melikşah altuntaş'ı konuk ettiği, absürt magazinel olayların tartışıldığı instagram canlı yayını.

    muhtemelen bir arkadaşınızın canlı yayını forward'lamasıyla tanışmışsınız, ya ne bu yea salak salak şeyler deyip kapatmış ve kaybedenlerden olmuşsunuzdur ya da biraz sabredip bağımlısı olmuşsunuzdur. öyle ki mizahı yakalamak için jargona hakim olmak gerekiyor çünkü yorumlar mavi tikli kaynıyor ve onlar da yayına doğrudan giri sağlıyor. yayının demirbaşlarında ezgi mola, gülse birsel, edis görgülü, irem sak, irem derici, hasibe eren başı çekiyor. ertesi yayınlarda önceki espriler kümülatif şekilde değerlendirildiğinden yeni başlayanlar için el kitabı hazırlamaları gerekebilir.

    bir amme hizmeti olarak bazı merak edilen iceriklerin açıklamalarını yazalım: (programın sıkı takipçileri de destek atabilir)

    ap: aktif pasif.
    görüntülüyorum/duyumsuluyorum: melikşah'ın bolca kullandığı ve çok sempatik bulununca herkes tarafından hoyratça kullanılan kelime.
    uçur beni: murat övüç'ün, saba tümer canlı yayınında melikşah için kullandığı söz öbeği.
    j: bunu henüz ben de bilmiyorum. şöyle düşünen j yazsın, böyle olan 5 yazsın gibi anlamsız bir ergen jargonu parodisi olabilir. joinden geldiğini söyleyen oldu.

    umarım karantina sonrası bu ikiliyi görebileceğimiz projeler olur. ikisi de çok doğal ve tatlılar.

    (bkz: melikşah'a mavi tik verilsin)

  • spacex'in ilk kez daha önce kullandığı bir falcon 9 roketini tekrar uzaya fırlatacağı görev. bu anlamda tarihi bir öneme sahip denebilir. fırlatılacak olan roket 8 nisan 2016'daki crs-8 görevinde kullanılmıştı. bu roket ayrıca denizde yüzen bir gemiye iniş yapan ilk roketti.

    spacex'in canlı yayını alttaki linkten izlenebilir. tsi 01.27'de basliyor.

    https://youtu.be/xszsxav4wi8

    edit: bu da bugün fırlatılacak olan roketin önceki görevinden iniş görüntüleri.

    https://www.youtube.com/watch?v=symqqn_zsys

    edit2: roket gitti, geri geldi, devrim tamamlandı. tebrikler elon musk.

  • 1941-1943 yılları arasında alman ordularının sovyet işgali esnasında sivil halka yaptıklarının intikamıyla yanıp tutuşan rus askerlerinin 21 ekim 1944'te erişebildikleri ilk alman toprağı olan doğu prusya'nın en doğusundaki nemmersdorf kasabasında yaptıkları ilk katliamdır. yılın sonunda uluslararası bir heyetin incelemesiyle de tescillenen katliam hem ruslar hem de almanlar tarafından bir miktar abartılarak anlatılsa da gerçekliği aşikardır. büyük bir kısmı rus askerlerinin kasabalarına yerleşmelerinden hemen önce yollara düşen çevre kasabaların insanları olmak üzere 60 civarı sivil vatandaş hayatını kaybetmiştir. ikinci dünya savaşı esnasındaki özellikle de alman birliklerinin yarattığı terör günlerinde yapılan katliamlardaki kayıp sayısına oranla bu sayı çok önemsiz gibi dursa da katliamın önemi öldürülen kişi sayısında değil kızıl ordu'nun ilerlemesi ve berlin'e kadar girmesi halinde almanları nelerin beklediğinin bir işareti olmasıdır. katliamı tamamen reddetmeyen rus liderlerin ana amacı da bu tehdit unsurunda gizlidir.

    beş çocuğun bir masaya dillerinden çivilenmesi, ölü-diri fark etmeksizin yaşayan her kadına tecavüz edilmesi gibi barbarlıkların yanı sıra rus askerlerinin henüz kız çocuklarına tecavüz etmeye başlamamaları açısından da dikkat çekici olan katliamın çeşitli sonuçları savaşın genelinin gidişatını da değiştirmiştir. bu katliamın en önemli sonucu amerikan ve ingiliz ordularından benzer zulümler görmeyen batı almanya vatandaşlarının sovyet eline geçmektense bu iki ülke tarafından işgal edilmeyi yeğlemelerine ve savaş uğraşısına gerekli ciddiyeti göstermemelerine sebep olmasıdır. nemmersdorf'tan gelen ve bizzat goebbels tarafından yayılan propaganda metinleri ve katliam fotoğrafları batıda reich'ın liderleri için ters tepmiştir. katliamın bir başka sonucu, alman halkının kendi işgal ordularının başka ülkelerde yarattığı terörün ahlaki yanı bir kenara ne kadar yanlış bir yol olduğunu nihayet anlamalarına sebep olmasıdır. stuttgart halkı kendi nazi liderlerine "ettiğimizi çekiyoruz" şeklinde özetlenebilecek geribildirimler iletmiştir. katliamın üçüncü sonucu, savaştan yılmış olan doğu prusya halkı ve diğer doğu alman vatandaşlarının işgal durumunda başlarına gelecek olanları görüp savaşa dört elle sarılmalarıdır. batıda amerikan ve ingiliz ordularına karşı halkın gösterdiği cılız dirence karşılık doğu'da alman halkı gerçek bir ölüm kalım savaşına girmiştir. bu durum rusların doğu prusya'yı beklenenden çok daha geç zaptetmesinin sebeplerinden biridir. nemmersdorf'un bir başka sonucu ise başta adolf hitler olmak üzere nazi klanının derebeylerine alman ailelerinin de parçalanabileceği, dehşeti yaşayabileceği, tecavüz, çivileme, ikiye bölme, deşme gibi zulümlerle karşı karşıya olabileceğini ilk kez yaşatmasıdır. klan, beklendiği gibi bu katliamı kendi moskova ve baltık terörünün yarattığı nefrete değil rus ordusunun asyalı barbarlar oluşuna yorarak teslim yerine son kurşuna kadar savaş yoluna gitmiştir. bu da nemmersdorf gibi nicelik olarak küçük bir katliamın devasa bir doğu almanya kırımına doğru büyümesinin önünü açmış ve şiddetin en kıyıcısını nisan 1945'te berlin halkı da yaşamıştır.

  • "ne adamlar var! bana soruyorlar; 'sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. fotoğraf makineyle mi çekilir? şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum? roman daktiloyla mı yazılır? arkadaş (gözleriyle kalbini göstererek), fotoğraf burayla, burayla çekilir. ben singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim! şunlara bak. alıyorlar leica'yı, canon'u, nikon'u ellerine, yola düşüyorlar.. bir köylü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… koyun sürüsü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam… çadır mı gördüler. dur! iki şipşak, tamam… ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım…onu tanımalıyım. fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim."

    demiş ara güler

    instagram sadece fotoğraf çekenlerin işini biraz daha kolaylaştıran bir program. ben fotoğrafçı değilim, "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" ne demektir bilmem lakin instagram ile seviyorum fotoğraf çekmeyi. gerçek bir fotoğraf sanatçısının güzelliğini yakalayabilir miyim? hiç sanmıyorum. zaten bu program şöyle bir şey. ara güler'i bir süper kahraman olarak düşünün. sen bu ve benzeri programlar ile fotoğraf çektiğinde kendini onun kostümünü giymiş bir çocuk gibi hissediyorsun sadece. ama onun üstün yetenekleri var mı yok. onun fotoğraflarının yanından bile geçmez ama eğleniyorsun.

    lakin "vizör, alan derinliği, shutter speed, bulb" bilmekle fotoğrafçı olunmuyor bak onu biliyorum işte.

    bu nedenle instagram'da bir sürü fotoğraf çekenler yüzünden fotoğraf sanatı yara almaz merak etmeyin. popüler olan bir şey kalıcı olana zarar veremez.

    gerçek sanatçı singer dikiş makinesi ile bile çekerim diyor bak.