hesabın var mı? giriş yap

  • batakta çiz. futbolda alllaaahııım goool. basketbolda yok artık lebron james.

    bir düşünsene... ölsen cenazene gelecek çelenkler yüzünden türkiye çöl olur amk.

    su istesen tsunami çıkar. acıktım desen avrupalıya yiyecek havyar kalmaz. yoruldum desen tüm masaj tekniklerinin anavatanı uzak doğudan türkiye'ye taşınır.

    neyse...

    abi poğaçanın biri kaşarlı olacaktı.

  • mdma, metamfetamin gibi sentetik tabir edilen uyarıcı/uyuşturucu madde kullanımı sonucunda da ortaya çıkabilen durum, after effect. sebebini de basit olarak şöyle açıklayabiliriz; mdma, serotonin salgılanmasını sağlar ve bu da kullanıcıyı normal koşullarda asla olamayacağı kadar mutlu eder. bu seviyeyi gören kullanıcı maddenin etkisi geçtikten sonra normal yaşamında da o mutluluk seviyesini ister ama bu imkansız olduğu için günlük yaşama karşı isteksizlik başlar. hemen düşüşten sonra psikozla birlikte gelen bu anhedoni durumu geçicidir; ancak bağımlı duruma gelen kullanıcı için mevzubahis isteksizlik, hevessizlik hali uzun süreli olur ve depresyon ve benzeri psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir.

  • türkiye’de “karın deşen jack” olarak bilinen, seri katil, ingiltere’den bi efsane. ortalıkta, çok zengin bi aileden geldiğine dair bazı söylentiler dolaşan jack’in aynı zamanda doktor olduğu sanılmakta ki şu sebeple; kurbanlarının hepsi kadın olan jack, kestiği organları o kadar bilerek, estetik ve diğer organlara zarar vermeden, iz bırakmadan kesmiştir ki, bunun için bayağı bilgili olmak gereklidir.

    sonraları jack the ripper’dan etkilenen bi dolu katil türemiş, savunmalarında “o benim içimdeydi, ruhu bendeydi, yar dedi yardım karıyı” gibi cümleler uydurmuşlardır.

  • anlatacağım olayların başlangıcı 1993 yılına dayanıyor. kızımın babasıyla evliyim o zamanlar ve evlilik kötü gidiyor ayrılmanın eşiğine gelip, evliliğe bir şans daha vermişiz ama o şansı pek de iyi kullanamıyor eşim. bir gece yattım ve bir rüya gördüm.
    rüyamda ben iki tane hintli gibi beyazlar giymiş adamın arasındayım. adamların ağzı açılmıyor ama ben söylediklerini duyuyorum. yemyeşil bir vadinin ortasındayız ama yeşilin güzelliği inanılmaz, ilerde bir grup genç insan var uçuk renkli pembeli- eflatunlu- mavili uçuşan kıyafetler var üzerlerinde. hintli gibi adamlar bana o grubun öğretmeni olduğumu söylüyorlar, şaşırıp soruyorum "ne öğreteceğim onlara?" diye. diyorlarki, " anlatsınlar dinle, fikir ver, yeterli bu kadarı" sonra o grubun içinde ve çok mutlu yürüyorum , hep birlikte gidip geliyoruz o vadide. dönerken beni getiren adamların arasında o'nu görüyorum. aman tanrım "o" gelmiş diye başlıyorum koşmaya , böyle filmlerdeki ağır çekim koşmalar gibi o da bana doğru koşuyor ve kucaklaşıyoruz. sarılıyorum büyük bir özlem ve hasret var aramızda. tenini, kokusunu, sıcaklığını hissediyorum. hiç bir tensellik yok sadece çok iyi bildiğim ve hasret kaldığım birine özlemle sarılma. kokusunu çekiyorum içime ve diyorumki;

    - "nerede kaldın, hep seni bekledim."
    o da cevap veriyor ama yine sessiz ve ben duyuyorum,

    -" görevim ancak bitti, ancak gelebildim."

    birden uyanıyorum, o kadar eminimki yanımda onun yattığından, dönüp bakıyorum yanıma, aaa başka bir adam var. hani" ah belinda diye bir film vardı müjde ar'lı filan o film gibiyim. bu adam da kim , öylesine yabancı, öylesine tanımadık bir adam. bu adam doğruysa ben yanlış yerdeyim diye panik halindeyim. bu duygu ve nerede olduğumu, gördüğümün rüya olduğunu algılamam ne kadar sürdü hatırlamıyorum şimdi, ama gerçek bir üzüntüydü yaşadığım. kendime gelemedim birkaç gün. sonraki günlerde ise hep "o" bir yerlerden çıkıp gelecek diye bekledim. yolda yürürken, otobüste giderken biri omuzuma dokunacak diye bekledim durdum. göremedim ama...
    evliliğim yürümedi ve uzatmalarda işe yaramadı, ayrıldık. sonra ben yurtışına görevli gittim 5 sene kadar, döndüm. istanbul'a yerleştim. görev gereği seyahatler yapıyorum, ankara-istanbul gidip geliyorum. ve yalnızım, yani hayatımda birisi yok. ayrılalı yedi yıl olmuş ve birgün artık birisi olmalı diye düşündüm. benim için doğru bir adam olmalı, bekar olmalı ve istanbul'da yaşıyor olmalı diye bir talepte bulundum içsel olarak. aynı hafta ankara'ya gittim yine ve bir arkadaşım beni kenara çekerek eşinin bir arkadaşından bahsetti. onların evine gelmiş o haftasonu, yalnız bir adammış, istanbul'da yaşıyormuş, bu da benden bahsetmiş adam telefonunu vermesini söyleyip, eğer istersem görüşmek istemiş. biraz düşüneyim dedim ama heyecanlandım. içimde bir sevinç oldu ve bu benim için önemli bir işarettir. iç sesim daima doğruyu söyler. neyse birkaç saat sonra tamam dedim, arasın beni. adam aradı, sesini duyunca da heyecanım arttı. tamam dedim, istanbul'a döndüğümde görüşelim. dönene kadar hergün telefonla konuşuyoruz, adam beni istanbul'da karşılamak istedi. tamam dedim ve otobüsle gelene kadar heyecandan yerimde zor oturdum. terminale geldik, ataşehir'e, saat sabahın beşi, beş altı erkek var arabalarının başında bekleyen. şöyle bir baktım ve beni karşılayacak olanı gördüm. doğruca ona doğru yürüdüm ve ben elimi uzatmışken o sarıldı ve şöyle söylediğini duydum;

    -"nerede kaldın, hep seni bekledim"
    ve ben de ona şu cevabı verdim,

    -"görevim ancak bitti, ancak gelebildim"

    kokusunu , tenini, sıcaklığını hiç unutmadığım adam tam yedi yıl sonra gelmişti karşıma.
    ve evrene verdiğim talepteki gibi istanbul'da yaşıyordu, bekardı, ve benim için doğru adamdı....

    edit: hikayenin sonu eksik kalmış, sonra ne oldu ? diye soranlar için gelsin. o adamla 11 yıldır birlikteyiz.

    edit: efendim merak edenler için yazayim, biz hala beraberiz :)

  • tabii...

    hükümet her şey için referandum yapıyor ya istanbul belediyesi de öyle yapmalı.

    yatıyoruz kalkıyoruz, ülkede haberimiz yokken hepimizi ilgilendiren zibilyon tane karar alınmış oluyor.

    ama seçimi kazanan cehape olduğu için yasal hakkını bile sorarak kullanmalı.

    ahmet hakan da dediyse tamamdır.

  • a : şey bizim sipariş yola çıktı mı ?

    e:çıktı abi

    a: bir şey daha ekleyecektik ama ?

    e: ekleriz abi

    a: hani yola çıkmıştı ?

    e: yine ekleriz abi