hesabın var mı? giriş yap

  • ölmeden açıp sevdiği bir şarkıyı dinlemeyi es geçmeyen adam. gözlerinin içi de gülüyor, şaraptan da şarkıdan da hala tat alıyor.. canının açıp şarkı dinlemeyi çekmesi bile yaşam kıvılcımı aslında. sırf o güzel şarkılar için bile yaşayabilirdi.
    ayrıca empati yapmayı denedim yapamadım, misal biraz sonra ölmeye karar versem ve son bir şarkı dinlemek istesem hangi şarkıyı dinleyeceğime bile karar veremem yahu. onu mu dinlesem bunu mu dinlesem derken hepsinden biraz biraz dinlerim zaman alır yürür. madem bunu dinledim son bir de film izleyeyim derim, onu mu izlesem bunu mu izlesem derken acıkırım, onu mu yesem bunu mu yesem derken tekrar hayata dönerim herhâlde. sırf en son yapacağım şeylere karar veremediğimden ölemezdim herhâlde.

  • ağır akışı yüzünden bir türlü seyredemediğim dizilerdendir muhteşem yüzyıl. ama öyle ya da böyle bilgileniyorsunuz medyadan, internetten. acaba ilerki bölümlerde şehzade mustafa'nın öldürülmesinden sonra halkın doğan erkek çocuklarına şehzadeye olan sevgilerini belirtmek için "mustafa" ismini vermelerini gösterecek mi ? öyle ki o dönem istanbul'a gelen yabancı bir gezgin istanbul'daki her 4 erkeğin 3'ünün isminin mustafa olduğunu yazmıştır. hatta bu gelenek o kadar uzun yıllar sürmüş ki, 1881 yılında selanik'te doğan bir erkek çocuğa da bu isim verilir.

    ve gün gelir bu çocuk kanuni'nin saltanatından mustafa'nın intikamını alır.

  • ----------
    hatay'da başına gelen gaz kapsülü ile hayatını kaybetteiği söylenen genç. umarım bir hata vardır.
    10.09.2013 01:17 limon kimyon zorro
    -------

    sırf densizin biri çıkıp hatırasını benim üzerimden kirletmesin diye şuraya yazdığım iki satırı on kere değiştirdim. hissettiğim acıyı bile tarif etmiyorum ki adını kullanıp ajitasyon yapıyor demesinler. varsın ben susayım delikanlı kardeşim, nasılsa senin adın özgürlükle beraber anılacak bundan sonra.

    yakında hepimiz unutulacağız, sen hep hatırlanacaksın.

    bir anlamı olur mu bilmiyorum ama seni anmak için bugün taksim'e yürüyeceğim.

    --------
    doğumgünü olan 17 şubatta adına açılacak kütüphane ile ilgili detaylar için bakınız.

  • kerem(5) ve annesi femme noir arabada müzik dinleyerek yolculuk etmektedir. the last shadow puppets - the meeting place çalmaya başlar.

    kerem: anne niye sorry diyor sürekli?
    femme noir: çünkü üzgünmüş keremcim.
    k: onu anladım, niye üzgünmüş yani?
    f: çünkü sevgilisinden ayrılmış.
    k: niye ayrılmış peki?
    f: söylemiyor şarkıda onu.
    k: sevmiyorlar mıymış birbirlerini?
    f: seviyorlarmış, o yüzden üzgünmüş zaten.
    k: e seviyorlarsa niye ayrılmışlar?
    f: bazen olur öyle. kavga etmişlerdir mesela.
    k: e biz de seninle ediyoruz ama barışıyoruz. severken ayrılmak çok saçma.

    kendime not: çekirdekten yetiştirip çift terapisti yapayım oğlanı.

  • 4 temmuz 2019 vergi zammı daha doğru olur. verginin yanında alkolü hediye olarak alıyoruz biz.

  • öyle böyle bir ayar değildir...kendisi de beğendiğim bir gazeteci olmasa da fena saydırmış :

    "hürriyet'in bir grup yazarı ve yöneticisinin "yerli otomobilin prototipi"ni görmelerini ama yazmamalarını eleştirmiştim ya...
    kendini grubun lideri zanneden hanımefendiden yanıt geldi.
    hayli uzun bir yanıt.
    ve en az yayınladıkları ilk haber kadar komik, eğlenceli bir yanıt.
    mesela hanımefendi şöyle başlamış.
    “hürriyet türkiye’nin en büyük haber platformu”
    bu cümle bizler için komedinin doruğu...
    hürriyet için ise trajedinin...
    evet bir zamanlar hürriyet, türkiye’nin en büyük haber platformu idi.
    ama bunun üzerinden epey bir zaman geçti.
    çok uzun bir zaman.
    o zamanlar hürriyet’in ankara temsilciliğine mesela, en iyi haber yapanları getirirlerdi, en iyi yalakalık yapanları değil.
    bugün artık hürriyet, türkiye’nin haber platformu değil, olsa olsa türkiye’nin mizah platformu.
    yapmadığı, yapamadığı haberciliği ile mizah konusu olan bir platform.
    tabi ki, bu sizin kabahatiniz değil hanımefendi.
    elbette hürriyet siz orada olduğunuz için bu hale düşmedi.
    ama hürriyet bu hale düştüğü için siz oradasınız."
    edit: yazının tamamı

  • hibernasyon veya estivasyon değildir. derin uyku diyelim biz.

    genelde bilimkurgu konusunda işlenen "uzun süreli uyku" durumu olarak geçer. hypersleep de olan bir kişi uyandırılana kadar sürekli uyku halindedir. bilinci kapalıdır, "uyandırılana" kadar bu evresini korur. bu uyku durumu yılları bulabilir.

    hypersleep geçiren gibi cryonics gibi "tıbben ölü" değildir. yani nefes alır, idrar üretir, kan dolaşımı devam eder. yani beslenmeye, suya ihtiyacı vardır.

    hypersleep denen nane neden önemlidir?

    birincisi, cryonics teki gibi ölü vaziyette bekleyip "tekrar çözülmeyi" beklemediği için hypersleep den tekrar dönmek hayli kolaydır. bu sayede eğer o gün tedavisi bulunamamış bir hastalık geçiriyorsa eğer (patojenler -bakteri, virüs gibi- değil, fizyolojik ve histolojik bir hastalık gibi örn. parkinson, alzheimer, kanser) kişi hypersleep evresine geçirilerek hastalığın ilerlemesi hayli yavaşlatılabilir hatta tamamen durdurulabilir. çünkü metabolizma oldukça yavaş çalışmaktadır ve zararı oluşturan şeyin gücü, azaltılır.

    ikincisi, sosyolojik ve psikolojik bir karar olabilir, kişi bulunduğu çağı beğenmeyebilir, savaşlar olabilir, depremler bulunabilir vs. ya da bir mahkum, hypersleep evresine geçirilerek toplumdan yıllarca uzak tutulabilir.

    üçüncü ve bilimkurguda sıkça işlenen durum ise, uzay yolculuklarında kullanılmasıdır. şimdiki ön görülen yakıtsız (lazer itkisi) veya yakıtlı (fisyon, füzyon) teknolojileri ile uzay yolculukları en az bir 40-50 yıl alabilir. bu durumda, eğer uzay-zaman ile ilgili oldukça değişik yol kısaltan teknikler bulunmaz veya ışık hızına atlatabilecek tekolojileri geliştirilmezse (takyon, ucundan da olsa antimadde, warp drive) bu insanların lojistiğinin (besin, su, oksijen) ve psikolojik durumlarının (yıllarca sürecek bir yalnızlık, ayrışmalar vs.) ağırlığından ötürü insanlar uyutulabilir ve vardıkları yerde uyandırılarak, bu yüklerin azalması sağlanabilir.

    peki, hypersleep güzel birşey olmasına karşın, neden şimdi mümkün değil?

    birincisi, hypersleep evresine geçirecek herhangi bir kimyasal veya fiziksel bir etki henüz yok. anestezi ile her ne kadar insanlar uyutulabilse de bir yerden sonra bu kimyasallar insanlara zarar verebilir. günü geçtim aylar ve yıllar gerektiren bir süreçtir.

    ikincisi, bu kişiler nasıl uyandırılacaktır? ilk maddedeki sıkıntı aşılsa ve insanlar "koma" ya sokulsa da, bilinçleri nasıl getirilecektir? koma mekanizması bu konuda ilginç bir örnektir. koma daki bir insan bilinci kapalı bir şekilde yıllarca kalabilmesine karşın, şu an hiçbir tıbbi yöntem, bilinci yerine getirememekte.

    üçüncüsü, hypersleep geçiren bir insanın beslenmesi nasıl olacaktır? damar yolundan verilmesi gereken besinler ne olmalıdır? damar yolu sürekli açık kalan bir insanın kangren veya başka bir hasar almaması mümkün müdür?

    dördüncüsü, hypersleep geçiren bir insanın fizyolojik sorunları nasıl giderilecektir? ağır hastalar ve koma durumundaki insanlar hareket edemedikleri için organları ödem toplar ve canlı canlı çürür. sırf bu yüzden bu insanlar hareket edemeseler de bir şekilde hareket ettirilir. kaldı ki, beslenemeyeceği için sindirim, hareket edemeyeceği için kas ve iskelet sistemi oldukça zayıflayacaktır. uzayda 6+ ay kalan insanlar yer yüzüne döndüklerinde şiddetli kas ağrıları çekmektedirler, örneğin. (uzay yolcuğundaki hypersleep i düşünürsek)

    beşincisi, hypersleep geçiren insan, uyandığında hayli zorlanacaktır. çünkü uyuyarak oldukça zaman geçmiştir ve zaman algısını yitirmiştir. arkadaşları yaşlanıp ölmüş, ülkeler, devletler, toplumlar ve normlar yıkılmış olabilir. kaldı ki çok uzun bir hypersleep de insan yaşlanabilir de.

    hypersleep çok yönlü bir mevzudur anlayacağınız.

  • takdir ettiğim açıklamadır. şu açıklamayı yapmak her yiğidin harcı değil onu söyliyeyim. vatandaşta özellikle hizmet beklediği birimlere talepte bulunurken saygı çerçevesini koruması gerekir. bu konuda gerekli bilgilendirme çalışmaları ve caydırıcı önlemler alınmaz ise kamu bu tip sorunlarla sürekli boğuşmak zorunda kalır.

  • ............................................________
    ....................................,.-'"...................''~.,
    .............................,.-"..................................."-.,
    .........................,/...............................................":,
    .....................,?......................................................\,
    .................../...........................................................,}
    ................./...........................budur..................,:'^'..}
    .............../...................................................,:"........./
    ..............?.....__.........................................:'.........../
    ............./__.(....."~-,_..............................,:'........../
    .........../(_...."~,_........"~,_....................,:'........_/
    ..........{.._$;_......"=,_......."-,_.......,.-~-,},.~";/....}
    ...........((.....*~_......."=-._......";,,./'..../"............../
    ...,,,___.\'~,......"~.,....................'.....}............../
    ............(....'=-,,.......'........................(......;_,,-"
    ............/.'~,......'-...............................\....../\
    .............\'~.*-,.....................................|,./.....\,__
    ,,_..........}.>-._\...................................|..............'=~-,
    .....'=~-,_\_......'\,.................................\
    ...................'=~-,,.\,...............................\
    ................................':,,...........................'\..............__
    .....................................'=-,...................,%'>--==''
    ........................................_\..........._,-%.......'\
    ...................................,<'.._|_,-&''................'

  • cok konusanin yanindaki "bak ne guzel sessiz sakin sen de biraz ona benzesene" diye ornek gosterilen konu mankeni olmaktır.
    okula gitmedigi gunun sonrasi kendine verdigi gazla "ee naptiniz dun ben yokken?" sorusuna "sen gelmedin mi dun hic farketmemisim" cevabi verilmesiyle yıkılan ruhunun temelinde demir kullanilmamis fazla cimento kullanılmıs orta hasarli bina olmaktır.
    oturdugu yerde surekli etrafi gozleyen ve yandaki de kendisi gibi bacak bacak ustune atmissa duzelten, yandaki ellerini gogsunde kavusturmussa ellerini cebine sokan dedigimi yap yaptigimi yapma insanı olmaktır. onceki cumleye "yuh be" demektir (bkz: gulmeye utanan smiley)
    sacini kurutma makinesiyle kurutmayi taramayi jolelemeyi, giyinmeyi, alisverisi, gazete almayi, adres sormayi, hakkini aramayi herkesten sonra ogrenen bazılarını ogrenemeyen insandan bozma android olmaktır.
    gun gelip de digerleriyle konusmaya baslayinca digerlerini sasirtacak olan sen neymissin be dedirtecek insandir sosyal fobili cunku anlatacak o kadar seyi vardir ki