hesabın var mı? giriş yap

  • babam ben 6 aylık hamileyken vefat etti. benim oğlan da ilk kelimelerini söylemeye başladıktan sonra bomboş duvara bakıp ama hep aynı yere dede dede demeye başladı. tabi dede çok kolay bir kelime ve ağzında geveliyor diye düşündüm. sonraları bizi net olarak anlamaya başladığında dede nerede diye sorduğumda yine aynı yeri gösterdi. sonra babamın fotoğrafını gösterip ismini öğrettim. ismi abbas. bu sefer yine aynı yeri gösterip durup dururken abbas demeye başladı. her gün değil ara sıra. hatta bir kere dede diyip 'çirkin ol' yaptı. yine bu sabah abbas dedi. nerede dedim ve bana bomboş duvarı gösterdi. normalde materyalist bir insanım, yani bu saatten sonra insandım demeliyim sanırım. babamın bizi arasıra ziyarete geldiğini ve sadece bebişimizin onu gördüğünü hissediyorum. belki bunu da okuyorsun baba seni çok seviyorum.

  • doğru konuşmuş kız. şimdi kendisi ne kadar büyük oyuncu ki star wars'u ve oyuncuları eleştiriyor derler ama kız bir sinema izleyicisi olarak beğenmemiş oyuncuları ve hikayeyi. ben çıkarım daha iyisini yaparım da dememiş. bir sorun yok yani.

  • ölü bedenin korunması için uygulanan bu iki işlem, sıklıkla karıştırılıp birbirinin yerine kullanılsa da aynı şey değildirler. dahası ikisi arasındaki fark, yalnızca bir adlandırma farklılığıyla da sınırlandırılamaz. bunu özellikle vurgulamak gerekiyor; çünkü birçok metinde tahnit, mumyalamanın osmanlıcası olarak geçmekte. oysa ne tahnit osmanlıca ne de mumya türkçe. ferit devellioğlu, "osmanlıca-türkçe ansiklopedik lûgat"'ında şunları yazar:

    tahnit: (arapça) ölüyü, bozulmaması için muayyen formül dahilinde ilaçlama.
    mumya: (farsça) tahnit edilmiş, hiç çürümemek üzere ilâçlanmış ölü.

    kaldı ki bu sadece türkçe'yle sınırlı bir kavramsal farklılık değildir. ingilizce'de de buna benzer bir ayrım bulunur ve tahnit embalming ile, mumyalama ise mummification ile karşılanır.

    gerek türkçe'deki gerekse de ingilizce'deki bu kavramsal farklılıktan da anlaşılacağı üzere bunlar aynı şey değildir. ikisi arasındaki temel farkları maddeler halinde sıralayacak olursak:

    1- tahnitleme, mumyalamayı da kapsayan bir genelliğe sahiptir. yani mumyalama, tahnitleme yöntemlerinden birisidir. mumyalama dışında onlarca tahnit yöntemi bulunur ve bunlar tarih boyunca ve kültürden kültüre değişiklik göstermiştir. bilinen en ünlü tahnit, lenin'in naaşına yapılandır ki 1924'den bu yana belli aralıklarla sürekli tahnitlenmektedir. ancak bunun dışında birçok örneği vardır. mesela, halen istanbul'da gösterilmekte olan body worlds sergisinde kullanılan da plastination adı verilen bir tür tahnitlemedir. ha bir de cryonics adı verilen ve sonradan tekrar diriltmek üzere ölülerin olduğu gibi dondurulduğu bir yöntem var ki, işte buna tahnitleme demek biraz zor. ancak bütün bu farklı yöntemlere rağmen, eski mısır'da uygulanan tahnit yöntemi olan mumyalama, hakkında üretilen çeşitli filmler, romanlar ve hikayeler nedeniyle daha bilinir olmuştur.

    2- tahnitlemede amaç, ölü bedenin bozulmasının geciktirilmesi yoluyla daha uzun süre muhafaza edilmesi, sanitizasyonu ve hatta teşhiridir. mumyamadaki amaç ise, ölü bedenin ölümden sonraki yaşam için muhafaza edilmesidir.

    3- tahnitlemede ölü bedenin iç organlarına dokunulmadan çeşitli kimyasal maddeler* zerkedilirerek* bozulma/çürüme geciktirilir. mumyalamada ise iç organlar dışarı çıkarıldıktan sonra beden sarılarak korumaya alınır.

    4- tahnitleme daha "insani"dir. mumyalama ise vahşicedir. beyin burun deliğinden ya da göz oyularak falan çıkarılır ki bak anlatırken bile içim ürperdi.

    5- tahnitleme modern yöntemlerle halen uygulanmaya devam etmektedir ancak mumyalama -en azından eski mısır'daki haliyle- artık uygulanmamaktadır.

    yukarıda tahnitlemenin kültürden kültüre değiştiğini söylemiştik. ancak islamiyette ölü bedenin gömülmesi zorunlu kılındığından, islami kültürün egemen olduğu coğrafyada bazı istisnalar dışında pek rastlanmaz. yine de amasya, aksaray ve niğde'deki müzeleri gezenlerin görebileceği gibi anadolu selçukluları kedilere varıncaya kadar mumyalamışlardır. osmanlı'da da tahnit bilinmekteydi. mesela macaristan'da ölen kanuni, tahnitlenerek istanbul'a getirilmiştir.

    bütün bu örneklerin dışında türkiye'de hakkında çok az şey bilinen ya da en az dillendirilen önemli bir tahnit işlemi daha vardır: (bkz: atatürk'ün naaşının tahnitlenmesi)

  • anlamadığınız şey tam olarak nedir?

    bu ve tayfası; gidip karikatürler üzerinden para kazanan sayfa ve siteleri dava etseler, kimse ses etmez. "haklısınız" der hatta.

    ama bu adamlar bunu yapmıyor ki?
    radyoloji sitesindeki bir forumda bir kullanıcı karikatür paylaşıyor. ve onu dava ediyorlar.
    radyoloji sitesindeki bir yazıda, karikatüre yer veriyorsun diye dava ediliyorsun.
    kişisel bir blogda 65 yaşında bir kadın iyi bayramlar karikatürü paylaşıyor ve 33binlik oluyor bir anda.

    edildiğin davanın tutarı da öyle 50-100 lira değil. 33 bin lira.

    yani bu ve tayfası diyor ki; sizin radyoloji sitenizin 5 senede kazandığı 3-4bin lirayı, benim karikatürüm sayesinde kazandın. şimdi bana para ödeyeceksin.

    bunun adı telif kovalamak falan değil arkadaşım. bırakın artık kendinizi kandırmayı.

    tüm içeriğini, parasını karikatürlerin telifli eserlerinden kazanan adamları dava edersen haklısındır.
    ancak konusu, kazanç yöntemi vb. hiçbir şeyinin senin karikatürünle en ufak bir bağı bile olmayan siteleri/blogları/forumları dava ediyorsan sen kötü niyetlisindir.

    berlin'de hamurunuza, suyunuza ne katıyorlar bilmiyorum.
    ancak bu insanların avukat masrafı yapmalarına, adliye adliye koşturmalarına, ülke içindeki bin tane sıkıntı arasında bir de sizin 30bin liralık telif davalarınızla uğraşmalarına vesile oldunuz ya. umarım bunun acısı sizden çıkar. umarım.

  • olum bak bursa'da eski otobüs garajını yıktılar. kent meydanı yapacaz dediler. kent meydanı adında avm yaptılar.

  • hiç de yukarıda söylendiği gibi bir mesaj vermeyen paylaşım.

    yusuf yerken kim diye soracak olanlara işte bu demek için eklenmiş bir resim bence. çünkü bu şahıs yüzyıllar da geçse bu resimle hatırlanacak!