hesabın var mı? giriş yap

  • devletin maaşlı memurundan siyasi propoganda dinlemeyecek olan erkektir. yüzünü sağa sola gösterip tanımadığı insanlara yalakalık yapma ihtiyacı hissetmiyordur.

  • öncelikle çin gibi ülkeler okuma yazma öğretme konusunda sıkıntı çekiyorlar. illa kendi en eski alfaben olursa güzel olacak diye bir şey yok. japonya'nın alfabesi de zaman içinde değişmiştir. latin alfabesini değiştirip kendi alfabemizi yapmışız, yazıldığı gibi okunuyor mis gibi. önemsiz bir olay gibi geliyor ama altı ayda okuma yazma öğreniyorsun. okumada tutarsızlıklar yok denecek kadar az. ingilizce veya çince okuma öğrenen çocuklar bu seviyeyi 3 senede görüyor. o yüzden şu an kullandığımız alfabe dilimiz için mükemmel. kaldı ki dünyanın bilim ve iletişim dili olan ingilizceyi ikinci dil olarak öğrenirken de kolaylık sağlıyor. özetle alfabe bizim, yedirmeyin.

  • kanlı irinli şu son türkiye gündeminde fotoğraflarına baktıkça istem dışı güldürüyor reis.

    reisin her an yeni sekme açıp 2.el doblo fiyatlarına bakabilirim bakışını hepinizin yakaladığını biliyorum.

  • wos eylül 2014 verilerine göre 410 yayın yaparak en yüksek "h-sayısı"na (97) sahip bilim insanı.

    (bkz: cbt)'de yer alan verilere göre h-sayısı 80 üzerinde olanlar "nobel ödülü alacak ölçüde evrensel başarıyı tanımlayan ölçüye ulaşmış bilimciler" olarak tanımlanmakta. aziz sancar'ın h-sayısı 97 olduğuna göre nobel ödülü alan türk bilim adamlarına dair haberler duymamız yakın gözüküyor.

    [şöyle bir fotoğrafı vardır https://www.physics.ohio-state.edu/…/dpg-sancar.jpg]

  • "viskinin berbat bir içki olması" başlığı gündem olunca aklıma geldi. eminim viskinin tadını kötü bulanlar sinatra'nın içtiği şekilde içerse viski içmeyi sevecektir. mükerrer entry olacağından kusura bakılmaz umarım.

    frank reyisin her zaman içtiği favori içkisi/kokteyli şöyle imiş:

    malzemeler: sadece jack daniels tennessee whiskey ve su.
    sinatra'nın "this is a gentleman's drink" diye tanımladığı bu kokteyle zaman zaman "jack daniel'in kara kıçı" dediği de olurmuş. "this is nice" diyerek de içkisini ne kadar sevdiğini yer yer gösterirmiş.

    hazırlanışı:
    mümkünse bir kurşun kristal bardak kullanın. sinatra zarif bardak takımlarını çok severmiş ve kaliteli bardaklardan oluşan bir koleksiyonu dahi varmış. hangi içki olursa olsun iyi bir bardakta en iyi verimin alınacağına inanıyormuş.

    bardağa dört küp buz atın. daha fazla değil. sinatra buz sayısı daha fazla olduğunda bir kaşıkla dışarı atarmış ve barmene, "içki içmek istiyorum, kayak yapmak değil" diyerek ihtarı çekermiş.

    bardaktaki buzların üzerine iki parmak viski koyun - daha fazla değil. sinatra'nın korumaları barmenleri uyarırmış, "içkiyi sert hazırlayarak ona hoş görünmeye çalışmayın. o bu şekilde sevmez." sinatra bir keresinde çok sert içkiyi şöyle tanımlamış, "bir bardağın içinde sammy davis."

    bardağın kalan kısmını kaliteli bir kaynak suyuyla doldurun. sinatra suyu yalnızca bir kokteyl karışımı olarak kullanırmış, içecek olarak içmezmiş.

    içkinin kendini bulması için iki dakika bekleyin. sinatra martinileri bardağa koyar koymaz içermiş ama buzların içindeki bu karışımın inceliklerinin ortaya çıkması ve içilebilmesi için biraz süre geçmesi gerektiğine inanıyormuş.

    ve tamamiyle sinatra tarzı içeyim ben derseniz de bir peçeteye ihtiyacınız olacak. sinatra bardağı eliyle direkt tutmazmış. hep bir mendil ya da peçede ile sarıp öyle tutarmış.

    bunu denediğimde gerçekten de viskinin içindeki aromaları farketmeye başladığımı gördüm. sek içtiğimde baskın alkol oranından bana sanki tüm viskiler aynı gibi geliyordu. frank baba gerçekten işi biliyormuş. türkiye'de viskiye su koyduğunuzda yadırgıyorlar. esasında milleti pek sallamamak lazım.

    afiyet olsun.

  • 1963'te tanıtılan bertone'nin tasarımını yaptığı, v12 motorunu giotto bizzarini'nin bulduğu lamborghini 350 gtv, markanın ürettiği ilk otomobildir. gel gör ki, hesaplama hatasından ötürü motor kaputa sığmadığı için torino'da gövde ve motor ayrı ayrı sergilenir. daha sonra güçlü bir ekiple toparlanıp üretime geçen araç, lamborghini 350gt adı ile satışa sunulur...

    1965 yılı kasımında, giorgetto giugiaro tasarımı lamborghini miura konseptini torino'da tanıtan marka, bu aracı marcello gandini imzası ile seri üretime geçirir. ilk başta 30 adet üretilmesi planlanırken, miura, yoğun taleple 761 rakamını görür. lamborghini'nin dünyada spor arabası üreticisi olarak yükselişi böyle başlamış olur...

    1966’da cenevre’de carrozzeria touring tasarımı lamborghini 400 gt tanıtılır ve araç toplamda 247 adet üretilir.

    1968'de lamborghini marzal konseptinden yola çıkarak üretilen, bertone tasarımı lamborghini espada, markanın 10 yıl boyunca 1200'den fazla sayıda ürettiği 4 kişilik aracı olur.

    yine 1968’de adını manuel rodriguez'i öldüren boğadan alın lamborghini islero çıkar ortaya. carrozzeria marazzi’nin tasarladığı bu otomobil 225 adet üretilir.

    1970’de marcello gandini tasarımı lamborghini jarama çıkar ve gts versiyonu ile birlikte 1976'ya dek 327 tane üretilir.

    1970’de bertone tasarımı lamborghini urracoüretilir. ağır vergiler yüzünden motor seçenekleri zayıftır.

    1971'de çıkan lamborghini countach, arkayı görmenin mümkün olmadığı tasarımı ile markanın yukarıya doğru açılan kapıları kullandığı ilk aracı olur.

    1972 yılında zor duruma düşen ferrucio, önce traktör fabrikasındaki hisselerini ortağı fiat'a satar. sonra da kendi kendine yetmesine rağmen otomobil departmanını isviçreli yatırımcılara devreder. 1978'de iflasını açıklayan şirketi isviçreli 2 kardeş alır ve 1978’de chrysler'e satar. bu arada şirket lamborghini silhouette, lamborghini jalpa ve lamborghini lm002 satışlarına devam eder.

    1989'da geliştirilmeye başlanan lamborghini diablo, marcello gandini tasarımı ve chrysler mekaniği ile 1991'de satışa sunulur.

    1994'te chrysler'in mali sıkıntılarından sonra endonezya yatırım grubu megatech'e satılan lamborghini, 1997'de audi'ye devredilir. bu, lamborghini için altın çağın başlangıcı olur. özellikle 2000'den sonra markanın satışlarında patlama yaşanır...

    2002'de adını cordoba'da 24 kılıç darbesine rağmen ayakta kalan ve dövüşe devam eden, sonra da matador tarafından öldürülmeden arenadan çıkma başarısını gösteren "murciélago" isimli boğadan alan luc donckerwolke tasarımı lamborghini murcielago piyasaya çıkar. aracın, 2003'te 50 özel versiyonu* 2005'te ise 2004 yılında tanıtılan lamborghini murcielago roadster adlı üstü açık versiyonu satışa sunulur. bu roadster, 3.8 saniyede 100 km/s hıza ulaşabilir.

    2003 yılında, cesur anlamına gelen lamborghini gallardo piyasaya sürülür. araç, luc donckerwolke imzalıdır ve lamborghini’nin en çok satan modeli olur.

    şirket, 2006 yılında gallardo spyder, 2007 yılında ise cenevre otomotiv fuarı’nda lamborghini gallardo superleggera’yı tanıtır. 2008'de en güçlü gallardo olarak tanıtılan lamborghini gallardo lp 560-4'ü satışa sunar.

    bu arada çıkan lamborghini gallardo se sadece 250 tane üretilir. lamborghini reventon ise lamborghini murcielago lp640 temelleri üzerine oturtulur.

    marka, en son 2009 cenevre otomobil fuarı'nda, 300 adet üretilecek son murciélago serisi lamborghini murcielago lp670-4 superveloce'u tanıtmıştır.

    lamborghini dendiğinde boğa güreşlerinden alınan isimler dikkati çeker. otomobil meraklılarının hayallerini süsleyen bu marka, yaratıcısının ilk başlarda istememesine rağmen yarışlara bulaşır. formula 1 motor tedarikçiliğinden kendi takımını kurmaya uzanan bir serüven de burada yaşanır.

    bu denli ciddi yazdım ama cıvıtmasam olmaz. dayanamayacağım valla. hastasınım ulen!