hesabın var mı? giriş yap

  • hahhahahahaa diyerek karşılaştığım olaydır

    "berat ağbi, doçentlik sınavından yine kaldım ağbi"
    "bizim senden başka kimimiz var berat ağbi"

    aynı zamanda tezlerinin de çalıntı olduğu ortaya çıkmıştır. oğlum selman, tv'de atatürk'e dil uzattığın zaman sinirimden uyuyamamıştım, işte adalet böyle tecelli eder.

  • `reisçi almancılarla türkiye'de yaşayan laik türklerin nüfus mübadelesi` şeklinde olacaktı karakter sınırına takıldı.

    almancı dediysem, tanım olarak söyledim. hollanda, fransa, belçika'daki reisçiler de bu tanıma dahil.

    fikir çok basit. adamlar türkiye özlemi ile yanıp tutuşuyor, ee zaten rte hastası bunlar, adam yol yaptı bi kere, ayrıca adam dünya lideri. alıyoruz bu reisçi topluluğu, türkiye'ye getiriyoruz. türkiye'den de kafası çalışan ama bulunduğu sosyal/siyasi ortamdan artık bıkmış ne kadar kişi varsa avrupa'ya taşıyoruz.

    almanya zaten bunu direk kabul eder. reisçi almancıların çoğu almanya'nın istediği entegre topluluk değil, çoğu kalifiye değil. rte de bunu direkt hoş karşılar. milyonlarca sevdalısı geliyor lan, ayrıca pis laiklerden kurtuluyor. türkiye'deki laik-kalifiye kesim de bunu hemen kabul eder.

    ama ortada bir tek tepkisinden emin olamadığım avrupa'daki reisçiler var. lafa gelince hepsi türkiye ve erdoğan sevdalısı ama hepsi avrupa'da yaşamaya devam ediyor. samimiyetsiz bir durum var yani.

    onları da ikna edebilirseniz oldu bu iş.

    mali/ekonomik kısımları ile de başka arkadaş ilgilensin onu da ben mi yapacağım?

    not: almanya'da yaşayan reisçi olmayan bir türk

    debe editi: (bkz: elmalık ortaokulu kitap kampanyası)
    debe editi 2: (bkz: oyuncaklar otostopta)

  • "reina ispanyolca'da kralice demek o nedenle mesaj ingiltere kralicesineydi."

    yani kimsenin isine karismak gibi olmasin ama ingiltere kralicesine mesaj gondermek isteyen neden bunu turkiye'de ispanyolca kodlu bir sekilde yapsin ki? bir de ispanyol kralicesinin basi kel mi? onun elizabeth'den nesi eksik?

    bu mantiga gore bir sonraki hedef queen grubunun uyeleri olacak diye dusunuyorum, freddie oldu de kurtuldu, brian may kendisini korusun bari.

    cok fantastik bir ulkeyiz gercekten, boyleleri bir de ulusal gazetelerin genel yayin yonetmeni oluyorlar.

  • selam elçin,

    facebook'ta ya da benzeri sosyal medya araçlarında (twitter, wine, beer, vodka) tanımadığım insanlara mesaj atıp onları taciz ya da tahrik etmek, ailemden aldığım terbiyeye uyan şeyler değil. şu an buna sebep olduğun için utanmana sıkılmana gerek yok, eminim böylesi binlerce mesaj alıyorsundur her gün. pürüzsüz, kılsız sol bacağını sergilediğin o sarı elbiseli fotoğrafının bunda etkili olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

    elçin seninle çok açık konuşacağım. izninle, elçin olmak istiyorum. hatta büyükelçin olayım. işgüzarlık etmiş olmazsam, maslahatgüzarın bile olabilirim. ilişkimizi katip düzeyine çekmeyelim de, gerisi hallolur.

    yakışıklı ve bilimsel düşüncenin önemini kavramış bir mühendisle tanışmak istersin diye düşünüyorum...

    selamlar
    mustafa (jeoloji müh.)

  • onedio'nun hitap ettiği kitle düşünülünce umarım sözlüğün eline verir de sözlük daha okunabilir bir yer haline gelir. amin.

  • son şınavda genelde takilip her seferinde bastan aliyorum tum döngüyü.
    ise gidemiyorum, cocuklar aç, barfiks kemiriyorlar

  • bu kadar seçim harcamasını ceplerinden ödeyecek değiller ya. kim ödeyecek peki?

    1.sigara içenler
    2.alkol kullananlar
    3.utanmadan kıyma alıp yiyenler
    4.terbiyesizce evine sebze sokanlar (en tehlikeli güruh bu)
    5.arabasına benzin alan ahlaksizlar
    6.traktörüne mazot alan çiftçiler
    7.
    8.

    diye gider bu liste.

  • başlık: askerlik paralı olacak diyolar

    entry: hazır bedavayken hemen şubeye gittim. kaydımı yaptırdım, kasım da askerim inş.

  • erkin koray, bir yakınımızın yan komşusudur. annem ile arasında geçen konuşma:

    yakınımız olan abla: geçen sene aşure yapıp tüm apartmana dağıtmıştım. erkin bey'in kapısını da çaldım.. açtı. bir bana, bir de elimdeki tepsiye boş boş bakmaya başladı. sonra da "bu nedir acaba?" diye sordu.
    annem: a-aaa! görgüsüz!
    y: ben de "aşure bu" dedim. "ee napıcam bunu?" diye sordu.
    a: alıp kafana geçireceksin! deseydin?
    y: içimden dedim zaten. ama neyse ki sabır çekip "buyrun, yemeniz için getirdim" diyebildim. sonra "peki tabağı napıcam?" diye sordu. yine sabırla "daha sonra getirebilirsiniz. şu katta, şu numarada oturuyorum" dedim.
    a: ee sonra? getirdi mi tabağı?
    y: evet. kapıcıyla gönderdi ertesi gün.
    a: boş mu geldi tabak? (genelde bizim buralarda dolu gelen bir tabak, boş gönderilmez. gönderen, toplumdan dışlanır filan)
    y: evet!
    a: görgüsüz herif! insan içine bir cd'sini koyar en azından!.

    (bkz: mavi ekran)

  • ilginç bir hikayesi olan içecek.

    kahvenin ortaya çıkışıyla ilgili birçok söylenti olsa da en çok bilineni khaldi adındaki bir çobana ait.

    8. yüzyıl'da habeşistan kalfa'da yaşayan ve o bölgede çobanlık yaparak hayatını geçindirmeye çalışan khaldi, bir gün koyunlarında ilginç bir şey gözlemler. normal şartlar altında bir hayli uyuşuk tavırlar sergileyen, adeta canları hiçbir şey istemeyen koyunlar, bazı yemişleri yedikten sonra epey bir canlı hissetmeye başlarlar.

    khaldi, madem bu yemiş koyunlara canlılık katıyor neden ben de yemiyorum ki diye düşünür ve kendi de bu yemişlerden denemeye başlar. khaldi'nin tadım denemeleri tam da beklediği gibi bir sonuç verir ve kendini dinç hissetmeye başlar.

    bu deneyimlerden sonra khaldi, bu mucize yemişi çevresindeki insanlara da anlatır ve bu şekilde bu yemiş yaygınlaşmaya başlar. insanlar uzun yıllar boyunca bu yemişi çiğneyerek, kırarak veya yağda karıştırarak yerler.

    13. yüzyıl'da -şans eseri olduğu tahmin ediliyor- kahve çekirdeklerinin yanması sonucunda şu anda keyifle içtiğimiz kahve ortaya çıkar. bu olayın ardından da kahve, islam dünyasında hızla yaygınlaşmaya başlar.

    araplar bu içeceğe ''keyif veren madde'' anlamına gelen qahwah derler. ardından da türkçe'ye kahve olarak geçer. kahve, 15. yüzyıl'da istanbul'da yaygınlaşır. bu durum, o dönem istanbul - avrupa arasındaki ticaret yollarındaki tüccarların da dikkatini çeker ve kahve bu vesileyle avrupa'ya da girer. avrupalılar ise kahveye ''café, caffe, koffie, coffee, koffie'' şeklinde isimler koyarlar.

    işte bu güzel içecek günümüze bu şekilde gelmiştir ve severek tüketilmektedir.